Bugun...



Bakanın Temennileri, İklim Krizi ve Tarım

Tarım ve Orman Bakanlığı, “İklim Değişikliği ve Tarım” raporu geçtiğimiz hafta içerisinde yayınlandı. Raporda, önümüzdeki ve çok da uzak olmayan gelecekte kuraklığın Türkiye’de geniş bölgelerde hissedileceği belirtilerek, tarım politikalarının 2-3 derece sıcaklık artışı baz alınarak yapılması gerektiği dile getirildi.

facebook-paylas
Güncelleme: 18-08-2020 22:39:33 Tarih: 18-08-2020 22:32

Bakanın Temennileri, İklim Krizi ve Tarım

Eşber KAYA

Tarım ve Orman Bakanlığı, “İklim Değişikliği ve Tarım” raporu geçtiğimiz hafta içerisinde yayınlandı. Raporda, önümüzdeki ve çok da uzak olmayan gelecekte kuraklığın Türkiye’de geniş bölgelerde hissedileceği belirtilerek, tarım politikalarının 2-3 derece sıcaklık artışı baz alınarak yapılması gerektiği dile getirildi.

Yine aynı raporda, dünya genelinde 30 yıla kadar gıda fiyatlarında yüzde 85’e varan artışlar olabileceği ifade edildi. Türkiye’nin son dönemlerde iklim değişikliğiyle mücadelenin hemen her alanında sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde, politikalar oluşturduğu belirtilen raporda, hukuki, kurumsal ve iktisadi sistemini yeni iklim ekonomisi bağlamında geliştirme yolunda ilerlediği kaydedildi. Dünyada iklim değişikliğinden en çok etkilenmesi beklenen bölgelerden biri olan Akdeniz Havzası’nda yer alan Türkiye’de, kuraklığın geniş bölgelerde hissedileceği ve aşırı sıcak günlerin sayısının artacağı öngörülürken, bu sorunun ulusal anlamda ciddiyetle ele alınması gerektiğine dikkat çekildi.

Haber başlığı özetle böyle olan bakanlığın raporu sadece malumu ilan ediyor. Bu ülkenin çok sayıda bilim insanı ve aydını yıllardan beri ‘’iklim krizi’’ ve yaratacağı olumsuz etkileri dile getirirken sıklıkla ciddiye alınmadı, yapılan eylemler gözaltılarla sonuçlandı. Ancak durumun vahameti o hale geldi ki artık bakanlık bile yaklaşmakta olanı görmezden gelemedi.

Raporun son kısmında ise Türkiye’nin, iklim krizi ile alakalı olarak en bilinen iki anlaşmadan biri olan Paris Anlaşması’na katılmadığı bildirilmiş ve bir kısım tedbir önerisi sunulmuş. Bunlardan bazıları şunlar:

1- Tarımda iklim değişikliğine uyum seferberliğine geçilmelidir.

2- İklim değişikliğine “Uyum Fonu” acilen oluşturulmalıdır.

3- Düşük gelirli çiftçilere iklim değişikliğine uyum destekleri sağlanmalıdır.

4- Organik tarım ve diğer doğa-dostu tarımsal yöntemlerin tüm tarım topraklarının %10 ve üzerinde uygulanması hedefi konmalıdır.

5- Risk-yönetim odaklı uluslararası ticaret politikaları geliştirilmelidir.

6- Türkiye genelinde çiftçiler, çocuklar ve gençler iklim değişikliğinin gözlemlenen ve beklenilen etkilerine bağlı olarak, eğitim programları ile desteklenmelidir.

Uygulayıcı bir bakanlık olması gereken bakanlık kendi raporunda bile sadece öneride bulunup yapacaklarını dile getiremiyor. Neticede COVID-19 pandemisinde AKP iktidarının halkı ve emekçileri adeta tedbir noktasında önlem geliştirmeyip dilek ve temennilerini sunarak hastalığa ve ölüme mahkûm ettiği gibi; tarım bakanlığı da çiftçiye öneride bulunuyor.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine göre iklim değişikliği, karşılaştırılabilir bir zaman diliminde gözlenen iklimin doğal değişkenliğine ek olarak, doğrudan ya da dolaylı bir şekilde atmosferin bileşimini değiştiren insan kaynaklı faaliyetler nedeniyle iklimde meydan gelen değişimler olarak tanımlamaktadır.

Dünyada başta sera gazı salınımlarının neden olduğu küresel ısınma sonucu buzullar erimekte, deniz seviyeleri yükselmekte, tatlı su kaynakları kurumakta ve türler yok olmaktadır. Türkiye küresel ısınmanın sonuçlarından en fazla etkilenecek ülkelerin arasında bulunmaktadır. Ülkemizde yaz ve kış sıcaklıklarının artacağı, yağışların azalacağı, denizlerimizdeki su seviyelerinin yükseleceği ve tarımsal üretimin azalacağı yönünde ciddi endişeler bulunmaktadır. Yağışların azaldığı ve kuraklığın arttığı bir dönemde tarımsal potansiyeller ve yetiştirilen türlerde değişimlerin yaşanması kaçınılmaz olacaktır. (1)

Tarım tek başına ekonomik gelir sağlayıcı bir faaliyet değil aynı zamanda faaliyetin yapıldığı bölgeyi etkileyen, kuşaktan kuşağa deneyim aktarımıyla kültürel, özellikle küçük çiftçi ailelerin üretim faaliyetleri ile köylerin ekosistemini devam ettirmeye yarayan, halk sağlığı için önemi yüksek ve toplumu dönüştürücü etkisi olan entegre bir süreçtir.

Ancak tarımsal üretimin gerçekleşmesinde ve sürdürülmesinde iklim en önemli faktördür. Bu nedenle sıcaklık, yağış rejimi ve atmosferdeki gazların içeriğindeki değişimler, doğa olaylarının tekrarı ve deniz seviyesindeki değişmeler tarımı ve tarımsal faaliyetleri direkt etkilemektedir. (2)

İklim değişikliğinin başta üretim miktarları olmak üzere tarım-gıda alanında çok yönlü olumsuz etkilerinin olacağı öngörülmektedir. İklim değişikliğinin uzun dönemde tarımsal üretim ve gıda güvencesi bakımından kritik verim düşüşlerine yol açacağı beklenmektedir. Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2014 tarihli raporu ise iklim değişikliğinin kişi başına düşen kalori miktarını düşürerek açlık ve yetersiz beslenme üzerinde “ciddi oranda negatif etki” yaratacağının altını çizmektedir. Yine FAO’nun paylaştığı bir araştırma sonucuna göre karbondioksit oranının artmasının, buğday, pirinç ve soya fasulyesi gibi kimi ürünlerdeki mineral yoğunluğu seviyesini %8 oranında düşüreceği öngörülmektedir. Kısacası, iklim değişikliğinin yalnızca gıda arzını ve bu arzın sürekliliğini değil aynı zamanda gıda kalitesini de önemli oranda düşürmesi beklenmektedir. Dahası değişen iklim koşullarının toprak aşınmasını hızlandırmasının yanı sıra zararlı haşerelerde ve hastalıklarda da ciddi artışlar yaratacağı düşünülmektedir. (3)

İktidarda olduğu sürece tarımı tekellerin isteklerine göre dizayn eden, tarım arazilerini imara açıp maden ve termik santrallere peşkeş çeken, çiftçi sayısını yıldan yıla azaltan AKP iktidarı, iklim krizinin tarıma dönük olumsuz etkilerini gidermek adına da mış gibi yapıyor.  Oysa yapılması gerekeni yapıp sorumluluk alması gereken birincil makam tarım bakanlığı iken bakanlık sadece öneriler sunuyor. Hal böyle iken ekolojik yıkımın bir neticesi olarak gelişecek iklim krizi ile ilgili gerekli çalışmaların sonucuna göre tarımsal üretimin şekillendirilmesi hükümetin birinci sorumluluğudur. Ancak iktidarın tarımdaki uygulamaları hepimizin malumu iken toplumsal bir örgütlülük geliştirilip ortak bir mücadele verilmediği her durumda; iktidardan bu şekilde bir yaklaşım beklemek gereksiz iyimserlik olacaktır.

1- National Geographic, Türkiye Küresel Tehdit Eylül 2004. 96-162s.

2- https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/717718

3- http://yenie.net/iklim-degisikligi-ve-kapitalist-tarim-gida-sistemi/

 




Bu haber 444 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KONUK YAZAR Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI