Bugun...



Bir Veganla, Veganlık Üzerine Söyleşi…

Biz insanlar, biyolojik olarak hayvanız yani insan olan hayvanlarız. Bir de insan olmayan hayvanlar var. Veganlığı insan olan hayvanların, insan olmayan hayvanlara karşı etik yükümlülüğünden dolayı onları kullanmayı doğru bulmamasından hareketle pratiğe dökülen tutarlı bir davranış olarak tanımlayabiliriz.

facebook-paylas
Güncelleme: 01-04-2020 02:02:27 Tarih: 30-03-2020 11:46

Bir Veganla, Veganlık Üzerine Söyleşi…

Söyleşi: Nevzat Çağlar Tüfekçi

   Konuk: Şefika Yaren Aslan

Kendinizi bize tanıtır mısınız?

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyoloji yüksek lisans öğrencisiyim. Üç yıl önce hayvanları kullanıyor olmamın, hayvanlara zarar verdiğini ve hayvan kullanımının da gereksiz olduğunu fark ederek, vegan oldum. Sağlık ile ilgili ifade edeceğim bilgileri, bilimsel çalışmalara ve bulgulara dayanarak ifade  edeceğim, tanı veya tedavi niteliğinde değildir. Sağlık problemlerinde bir doktora başvurulmalı...

Vegan nedir, kime denir?

Biz insanlar, biyolojik olarak hayvanız yani insan olan hayvanlarız. Bir de insan olmayan hayvanlar var. Veganlığı insan olan hayvanların, insan olmayan hayvanlara karşı etik yükümlülüğünden dolayı onları kullanmayı doğru bulmamasından hareketle pratiğe dökülen tutarlı bir davranış olarak tanımlayabiliriz. Veganlık hayvan hakları temelli olup tür ayrımcılığına karşı bir harekettir. Tarihi bulgulara göre, hayvan kullanımının etik olmadığı düşüncesinin M.Ö. 500 yıllarına dayandığını söyleyebiliriz. Pisagor, “İnsanoğlu acımasızca kendinden zayıf olan canlıları öldürmeye devam ettikçe, hiçbir zaman sağlık ve barış nedir bilmeyecek. Hayvanları öldürdüğü sürece birbirini de öldürecek” demişti. Pisagor hayvanları öldürerek kullanmanın yanlış olmasından bahsediyor, çok doğru fakat burada vejeteryanlığı meşrulaştırmış oluyoruz. Vejeteryanlık ve veganlık farklıdır. Vejeteryanlar sadece hayvanın ölü bedenini, etini kullanmazken, veganlar insan harici memeli hayvanların anne sütlerini, hayvanların kendi türünden bir canlı dünyaya getirmek için yumurtladıkları yumurtaları ve arıların aç kalmamak için kendilerine yaptıkları balı da tüketmez. Bunlar hayvan kullanımının beslenmeyle ilgili olan kısmıdır.

Hayvan kullanımının sınırları nedir?

Hayvan kullanımını ifade ederken bu kullanımı tabaklarımızla, sofralarımızla sınırlayamayız. Hayvan kullanımı hayvanat bahçelerinde, eğlence merkezlerinde, petshoplarda, deney laboratuarlarında, giyim sektörlerinde(ipek, yün, deri, kürk vs.), taşımacılıkta(atlı faytonlar) da mevcuttur. Bir hayvanın yaşam hakkını elinden almayı, yanlış bulmaya vejeteryanlık diyebilirsek ki bu doğrudur sadece hayvanlar için yeterli değildir çünkü hayvanlar sadece öldürüldüklerinde acı çekmiş ve kullanılmış olmuyorlar.

Veganların, hayvanlara karşı olan sorumlulukları nedir?

Veganlığa da ‘hayvanların yaşamaya devam ederken de insanlar tarafından  köleleştiriliyor olması gerçeğinden  hareketle, mevcut haklarının ellerinden alınmasına karşı olmaktır’ olarak ifade edebiliriz. Nedir bu mevcut haklar; yaşamaları, güvende olmaları, acıya maruz bırakılmamaları, beslenmeleri (hayvanların beslenmeleri için insanlara ihtiyacı yoktur insanlar bu gezegeni betonlaştırıp çitler çekmişlerdir), üremeleri, özgür olmaları, sosyal yaşantılarına devam etmeleri(aileleri ve arkadaşları vardır). Yani tıpkı biz insanlar gibi hissedebilen, sosyal deneyimleri olan, acı çeken hayvanları; faydalanabileceğimiz eşyalar, metalar olarak görmemiz ve onları kullanmamız onların temel haklarını da ellerinden aldığımız anlamına geliyor. Tıpkı biz insanların da birbirimizi tanıyor olalım veya olmayalım nasıl birbirimize karşı sorumluluklarımız varsa vegan olalım veya olmayalım hayvanlara karşı da sorumluluklarımız vardır. Tabii tutarlı ve adil olmak adına hayvanlara karşı olan sorumluluklarımızı fark ettiğimizde veganlık atmamız gereken ilk adım değildir tek adım olarak karşımıza çıkıyor. Veganlık yavaş yavaş ulaşabileceğimiz hiyerarşik bir yapı da değildir.

Bu konuda kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu var mı?

1944 yılının Kasım ayında ise Donald Watson ve arkadaşları The Vegan Society’i kuruyor. Vegan olan ve 90’lı yaşlarında yürümeye ve dağ tırmanışlarına devam eden Watson diyor ki “Şu andaki uygarlığımızın, hayvanların sömürüsü üzerine inşa edilmiş olduğunu görüyoruz, tıpkı geçmiş uygarlıkların kölelerin sömürülmesi üzerine kurulmuş olduğu gibi ve insanın ruhsal kaderinin, zaman içinde, hayvanların bedenlerinin ürünleri ile beslenmiş olmaları fikrine tiksinti ile bakacağı noktaya geleceğine inanıyoruz.”  Kendini vegan olarak tanımlayan kişiler, insan olmayan hayvanların teoride yaşam ve özgürlük haklarını savunurlarken, pratikte ise tutarlı olmak adına insan olmayan hayvanları yemek, binek, giyecek, denek, eğlence, spor aracı olarak kullanmayı reddederler. Cambiridge Bilinç Deklarasyonu ile 2012 yılında bilimsel olarak kanıtlandı; insan olmayan hayvanların merkezi sinir sistemi vardır yani hissedebilir varlıklardır. Bu durumda da hissedebilir varlıklar olan hayvanlara eşya gibi alınır satılır mal olarak muamele etmemizin, onları kullanıp köleleştirmeye maruz bırakmamızın özellikle hayvanlar açısından baktığımızda etik olmadığını fark edebiliriz.

Veganlığın ne olduğunu söylediniz, o zaman vegan olmak ne değildir?

Veganlığın ne olduğu ile birlikte ne olmadığına da değinmek gerekiyor. Veganlık inanç, felsefe, yaşam biçimi değildir. İnsanların, insanlar tarafından öldürülmesi, kullanılması, köleleştirilmesi, özgürlüklerinin temel yaşam haklarının ellerinden alınıp kısıtlanmasını doğru bulmuyoruz çünkü insanlar da düşünebilen hissedebilen varlıklardır. Hayvanlar da düşünürler, iletişim kurarlar, hissederler, aileleri ve arkadaşları vardır severler, üzülürler. Arkadaşlık ettiğimiz kedi ve köpeklere bir bakalım. Çevremizde bazen konuşamadıkları ve düşünemedikleri iddia edilip küçük görülüyor fakat yalnızca onlarla ana dilimizde konuşamıyoruz ama birbirimizi anlıyoruz hatta bazen onlar bizden daha çok anlıyor ve hissediyor. Depremi önceden sezebiliyorlar, gözleri insanlardan çok daha iyi gören hayvanlar var.Birbirlerimizden farklıyız,farklılıklar her zaman vardır ve bu farklı olanın farklı olana kötü davranması anlamına gelmiyor aksi takdirde bu ayrımcılık olur. Elâzığ depreminde bazı ev sahipleri kira fiyatlarını arttırırken göçük altında insanları bulmaya ve kurtarmaya çalışanlar arasında arkadaşlık ettiğimiz köpekler de yok muydu? Köpekler ve inekler arasında bakış açımız dışında bir fark olmadığına göre hayvanların düşünemediğini hissedemediğini söylemenin de bu durumda tutarsız olduğunu görebiliriz.

Peki köpeklere ve tavuklara, balıklara, ineklere olan davranış şekillerimiz arasındaki farkın bakış açımızdan kaynaklandığını söyleyebilir miyiz?

Bazı hayvanları yemek olarak kullanıyoruz bedenlerini ve organlarını yiyoruz, bazılarının anne sütlerini kullanıyoruz, bazılarının derilerini ve yünlerini kullanıyoruz, bazılarının arkadaşlıklarını seviyoruz ve kullanıyoruz. Peki neden bu ayrım? Tamamen bakış açımız. Bakış açımızın tutarlı ve adaletli olması için bütün hayvanların yaşama ve acıya şiddete maruz bırakılmama, kullanılmama haklarının olduğunu görmezden gelmemeliyiz ve hayvanları kullanmayı şu an bırakmalıyız. Vegan olmak yani hayvanları kullanmamak hayvanlara lütfettiğimiz bir şey değil ahlaki yükümlülüğümüzdür. Hiçbir tür hiçbir türden üstün veya aşağı değildir. Bir türün yaşam ve özgürlük hakkı daha önemli veya öncelikli değildir. Bu gezegende hepimiz bir arada yaşıyoruz. Nasıl insanları ten renklerine, doğdukları coğrafyaya göre sınıflandırıp onları bu yüzden kullanmayı, köleleştirmeyi meşru bulmuyorsak; ırkçılık, cinsiyetçilik, homofobinin ayrımcılıklarla dolu olduğunu görüp reddediyorsak aynı şekilde hayvanlara karşı yapılan tür ayrımcılığını da reddetmeliyiz. Gary L. Francione ve Anna Charlton’un İnsan Neden Vegan Olur adlı kitabını okumanızı tavsiye ediyorum.

Veganlık sağlıklı mıdır?

Hayvanları kullanmayı yanlış bulup reddettiğimizde doğal olarak beslenme konusunda bitkisel beslenme karşımıza çıkıyor. Vegan olmanın sadece bir parçası olan bitkisel beslenmenin insanlar için sağlıksız olmadığını, aksine sağlıklı olduğunu bilimsel çalışmalara dayanarak ifade edebilirim. Hastahaneler, hayvansal salgılar kullandığı için hasta olan insanlarla dolu. Türkiye’den Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Kınıkoğlu’nun Vegan Sağlık ve Vegan Beslenme kitaplarını mutlaka okumalıyız. Kınıkoğlu; Hayvansal ürünlerle, salgılarla beslenmenin yalnızca kalp damar hastalıkları ve kanseri değil, birçok hastalığı da tetiklediğini, vegan beslenmenin ise yaşı ve cinsiyeti ne olursa olsun, herkesin sağlığını olumlu etkileyeceğini ve doğru beslenmeye ne kadar erken yaşta başlarsak sağlıklı yıllarımızın o kadar uzun olacağını, bugünden bitkisel beslenme alışkanlığı kazanırsak gelecekte kalp krizi, felç, şeker, kanser gibi hastalıklara yakalanma riskimizi azaltabileceğimizi kitabında aynen bu şekilde ifade ediyor. Murat Kınıkoğlu’nun internet sitesine ve Youtube kanalına da bakabilirsiniz. İnsanlara beslenmeyle ilgili çarpıtılmamış bilimsel verileri sunmayı amaçlayan bir platform olan Vegan Sağlık Profesyonelleri, isminde vegan geçmesinin sebebini şu şekilde açıklıyorlar: -‘’İnsan dışı hayvanların insan gibi yaşam haklarının olması,-İnsanların bitki temelli beslenmesi,-Hayvansal gıdaların ve hayvancılığın hem insanlara, hem hayvanlara hem de doğaya bu yüzden dönüp dolaşıp tekrar insanın ruh ve bedenine zarar vermesinin ortak düşüncemiz olmasındandır.’’  vegansaglik. pro adresinden bilgilere ulaşabilirsiniz. Hastahaneler, hayvansal salgılar kullandığı için hasta olan insanlarla dolu.

Hayvansal gıdalar yerine bitkisel kaynaklı beslenmeyi mi öneriyorsunuz?

İnsanların bitkisel beslenmesinin yanlış olmadığını bilimsel çalışmalar ile açıklayan Food Choices, What The Health belgesellerini de izleyebilirsiniz. Tekrardan bitkisel beslenmenin ve veganlığın farklı olduğunun altını çizmek istiyorum. Bitkisel beslendiğimizde, hayvanları yalnızca yiyecek ve içeceklerimizde kullanmamış oluyoruz fakat hayvan kullanımı yalnızca beslenme ile sınırlı değildir hayvanat bahçeleri, hayvanlı sirkler, deney laboratuarları, kozmetik ve giyim sektörlerinde de gereksiz yere hayvanları kullanıyoruz. Hayvanları kullanmamak insanlar, hayvanlar, doğa için sağlıklıdır bunu da Cow Spiracy: The Sustainability Secret belgeselini izlediğimizde açıkça görüyoruz. Açık Radyoda Türlerin Yaşam Hakkı Programında Uzm. Dr. Oğuzcan Kınıkoğlu, Covid-19 pandemisi üzerinden hayvan kökenli salgıların, maddelerin kullanımıyla viral hastalıklar arasındaki bağlantıyı anlatıyor. Yayın kaydına Türlerin Yaşam Hakkı Programının internet arşivinden ulaşabilirsiniz mutlaka dinlemenizi öneriyorum. İstanbul Veteriner Hekimleri Odası Başkanı, Dünya Sağlık Örgütü’nün de açıklamalarını referans alarak ellerindeki veriler ile evcil hayvanların Covid-19 taşıdığına ve bulaştırdığına dair bir kanıt ve kayıt olmadığını söylüyor. Bu dönemde sokaklardaki ve barınaklardaki hayvanları unutmamalıyız. Onları biz evcilleştirdik ve ilgilenmekle yükümlü olduğumuzu düşünüyorum.

Şu anda gündemde olan Covid-19 pandemisine ve diğer zoonotik virüslere ve bunların insan etkilerine değinir misiniz?

Çinli olmayanların Çinlileri yarasa ve fare yedikleri için suçlamalarına tanık oluyorum. Bu suçlamaların hem ırkçılık hem de türcülük içerdiğini söyleyebiliriz. Şuan dünyada hayvanları kullanan insanların yaşadığı tek coğrafya Çin değildir. Tür ayrımcılığı merkezli bakış açısıyla hayvan kullanımını toplumsal ırklara indirgemek de ayrımcılıktır. Dünyanın her coğrafyasında hayvanlar insanların çıkarları için gereksiz yere öldürülüp, katlediliyor. Bu gezegende bir yıl içerisinde 70 milyar kara hayvanı, denizlerde okyanuslarda ise 1 trilyondan fazla deniz canlısı insanların sorgulamadığı, vazgeçmediği alışkanlıklarından dolayı insanlar tarafından kullanılıp öldürülüyor. Bu sayıların sadece Çin ile ilgili olmadığı ortadadır. Yalnızca Çin’i sorgulamamalıyız, hiçbir ırk gözetmeden hepimiz sorumluyuz. Domuz gribi, kuş gribi, mers, sars, deli dana hastalığı olarak adlandırılan hastalıklar da hayvanlardan yararlanma isteğimizden kaynaklanıyordu. Hayvanları kendi çıkarlarımız için kullanmaya devam edip onları hapsettikçe, iklim krizinden zoonotik virüslere kadar hayvanları, insanları, gezegeni geri dönüşü olmayan felaketlere sürüklemeye devam etmiş oluyoruz.

İnsanların bu konudaki davranış biçimleri ne olmalı?

Bu duruma da şu ana kadar yaptığımız gibi insan merkezli yaklaşırsak, sadece kendi ırkımızın menfaatlerini gözeterek hayvan kullanımını bırakırsak bunun da yanlış olduğunun altını çizerek belirtmek isterim. Hayvanları metalaştırmaya ve köleleştirmeye hakkımız olmadığı için hayvanları kullanmayı bırakmalı ve vegan olmalıyız. Bu gezegen, yaşa ve yaşatı uyguladığımız takdirde hepimize güvenli ve huzurlu bir yuva olacaktır. Çinli veganlar da vardır diyerek sözlerimi bitiriyorum. Bütün türlerin özgür yaşam hakları için, empatiyle, sevgiyle kalın…




Bu haber 2525 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SÖYLEŞİ Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI