Bugun...


Nevzat Çağlar TÜFEKÇİ

facebook-paylas
Bilimsel Etik-Araştırma ve Yayın Etiği
Tarih: 21-06-2020 18:02:00 Güncelleme: 21-06-2020 18:12:00


MAKALE

Bilimsel Etik-Araştırma ve Yayın Etiği (1)

Nevzat Çağlar Tüfekçi (2)

 

ÖZ

Bilgi çağında ve özellikle internetin gelişmesiyle bilgiye erişim daha da kolaylaşmış, bilgi ulaşılamaz veya elde edilemez olmaktan çıkmıştır. Her türlü kaynağa internet ortamlarından erişebiliyor ya da ulaşabiliyor olmak aynı zamanda değerler açışından birtakım istismarların da doğmasına neden olmuştur. Bu normatif değerler, etik ve ahlaki değerlerdir. Basın-yayın dünyasında olduğu gibi bilim dünyasında da bu değerler en çok ihlal edilen ve birçoklarınca dikkate alınmayan değerler olmaktadır.

Bu çalışmanın amacı, bilimsel çalışmalar ve araştırmalar ile yayınlanan eserlerde etik açıdan doğru tavır ve tutumun ne olması gerektiğini ele alıp, bir bütünsellik içinde konuyu incelemek ve ayrıca bu alandaki hak ihlallerini önlemek için geliştirilen yasal mevzuatlar ve yaptırımları ortaya koymaktır. Araştırmanın yöntemi: niteliksel yöntem, Araştırmanın tekniği: içerik analizi tekniği ve Araştırmanın teorik çerçevesi ise bilimsel etik, araştırma ve yayın etiği üzerine yazılmış eserlerdir.

1- GİRİŞ

Bugün toplumsal yaşamın her alanında ve özellikle meslek kollarında, uyulması gereken doğru davranış biçimi olarak ‘etik’ten söz edilmektedir. Bu kavram, adeta insan ve toplum yaşamı için vazgeçilmez bir kavram olmuştur son 30-40 yıl içinde. Adeta, günlük yaşamın olmazsa olmaz bir değeridir. Bu kavram özellikle araştırma ve tıp, mühendislik, insan ve doğa, sosyal bilimler gibi uygulamalı bilim alanlarında karşımıza çıkmaktadır.

Felsefenin bir kolu olan ‘etik’ Arsitoteles, Sokrates gibi düşünürlerin yaşadığı ilkçağlardan bu yana etik hep bir ilgi alanı olmuştur. Oysa günümüzde ilgi gördüğü kadar bir ilgi görmemiştir geçmiş zaman dilimlerinde. Bugün uygulamalı bilimler başta olmak üzere insan ve toplum bilimleri, doğa bilimleri kendi çeşitlilikleri içinde etiğe ayrı bir yer ve önem verme eğilimindedirler. Örneğin tıp, mühendislik, iletişim, basın, siyaset gibi uygulamalı bilimlerin çoğunda etik önemli bir ilgi alanı ve mutlaka uyulması gereken bir erdem haline gelmiştir.

Bilim dünyası araştırmalara dayanmakta, daha önce yapılmış çalışma, araştırma ve ortaya konulan eserlerden yararlanarak yeni çalışmalar ve eserler ortaya konulmaktadır. Her eser, uzun süren bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkmakta, maddi ve manevi anlamda insan emeğine dayanmaktadır. Önceki çalışmalardan yararlanırken, o çalışmalardan yapılan alıntıların ne şekilde olacağı ve bunun, kaynak olarak yararlanılan eserde belirtilmesi gerekmektedir. Bu hem emeğe hem de alıntı yapılan bilimsel çalışmaya bir saygının gereği olarak yapılmalıdır. Bu konuda geçmiş yıllarda çok sayıda hak ihlallerinin yapıldığı gözlenmiştir.

Çeşitli bilimsel araştırmalarda ve yayınlarda; uyulması gereken kurallar, etik ilkeler adı altında belirlenmiş ve bu etik değerlere uygun davranılması konusunda bir tutum geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu konuyla ilgili yasal mevzuatlar geliştirilmiş ve etik kuralları ihlal edenler için cezai yaptırımlar geliştirilmiştir. Kaynak belirtmeden yapılan alıntılar intihal olarak değerlendirilmiş ve hırsızlıkla eş anlamda değerlendirilmiştir bu kötü davranış biçimi.

Bu çalışmamızda, konu, bölümler halinde ele alınarak incelenecek ve ‘etik davranma’ olgusu bütünsel bir çerçeve içinde anlatılmaya/cisimleştirilmeye çalışılacaktır.  

2- KAVRAMLAR

Bu bölümde, araştırmada anahtar sözcükler olan ve araştırmanın kimliğini belirleyen; etik, araştırma etiği, yayın etiği gibi kavramlar açıklanmaya çalışılacak, araştırmanın ilerleyen bölümlerinde konuyla bağlamı daha ayrıntılı olarak ortaya konulacaktır.

2.1 Etik: Doğru tutum ve davranışı ifade eden ‘etik’ sözcüğü, köken olarak eski Yunanca bir sözcüktür ve kişinin karakterini, huyunu ve kişiye ait bir özelliği ifade eden ‘ethos’ sözcüğünden gelmektedir. Etik, felsefenin bilgi alanıdır.

2.2 Ahlak: ‘ahlak’ sözcüğü ise belirli bir topluluğa ait olarak belirlenmiş normları, yasakları, uyulması veya uyulmaması gereken davranış biçimlerini ifade eder.

2.3 Araştırma/Yayın Etiği: Araştırma ve yayın etiği aynı çerçeveye ve yaklaşıma sahiptir. Zaten bu iki kavram birbiriyle kopmaz bir bağ şeklindedir. İkisi birbirini bütünler. Bir araştırmada uyulması gereken kuralları ifade eder.

2.4 Bilimsel Etik/Akademik Etik:  Bilimsel araştırma ya da akademik çalışmalarda, etik standartlarına uygun olarak davranmak çok önemlidir. Etik standartlara uygunluk, güvenilirliği beraberinde getirir. Bu standartlar; önceden yapılmış bir araştırmanın veya ortya konulmuş bir eserin hak ve hukukunu da korumayı amaçlar.

2.5 Arşiv Araştırma Etiği: Bir bilimsel çalışma için arşivlerde araştırma yaparken, uyulması gereken etik kurallar vardır. Bu kuralların başında; dürüstlük, güvenilirlik, nesnellik, tarafsızlık, bağımsızlık, açıklık, hakkaniyet, saygı ve sakınma ile sorumluluk gelir. Arşiv araştırmalarında, bu ilkelere uyularak, etik ihlallerin önüne geçilebilir.

3- ETİK VE AHLAK KARŞILAŞTIRMASI

3.1 Etik: Günlük yaşamda sık sık kullanılan bir sözcük olup, genellikle ‘ahlak’ sözcüğüyle karıştırılmakta ve özdeş olarak görülmektedir. Doğru tutum ve davranışı ifade eden ‘etik’ sözcüğü, köken olarak eski Yunanca bir sözcüktür ve kişinin karakterini, huyunu ve kişiye ait bir özelliği ifade eden ‘ethos’ sözcüğünden gelmektedir. Etik genel, ahlak ise yereldir ve yerele göre değişen toplumsal normları ifade eder. “Ancak ethos sözcüğü temelde bir insanın, bir kişinin karakterini, huyunu ifade eden bir anlam taşımaktadır. Böyle dendiği zaman da o kişinin, o insanın huyu, yapısı, etik karakteri söz konusu edilmektedir.” (İyi, Tepe:  2013: 5)

Etik, felsefenin bir dalı olup, bilgi alanının adıdır. “Bu alan, felsefenin ilk ve temel alanlarından birisidir” (İyi, Tepe, 2013: 7).

“Bir bilgi dalı olarak etiğin ahlaktan ayrı tutulması, onun bilgi üreten bir alan olduğunun görülmesi, özellikle ahlakın ve ahlak kurallarının(normların) bilgisini ortaya koyabilmek için önemlidir.” (İyi, Tepe, 2013: 8)

Etik kavramı, doğru, adil, iyi, erdem ve adalet olgularıyla doğrudan ilişkisi vardır. Eskiçağlardan günümüze kadar uzanan tarihsel süreçte sorularıyla bu olguları araştırmış ve ele almıştır. “Başlı başına bir bilgi alanı olarak kurulduğu eskiçağda etiğin temel sorusu pratik yönüyle söylenirse, ‘doğru, adil, iyi’ anlamında mutlu yaşamın ne olduğu sorusudur. Teorik yönden dile getirilirse bu soru, ‘adalet nedir?’, ‘Erdem nedir?’ şeklinde araştırılmıştır. Bu araştırmada esas olan şey, yaşarken yaptıklarımızda, eylediklerimizde ‘doğru’ olanı bulmak için gereken bilgiyi elde etme çabasıdır. (..) Erdemin bilgiyle ilişkisinin ele alınması, ‘doğruluk’ ile ‘adalet’ arasında bir koşutluk düşüncesini getirmiş, ‘doğru’ ya da ‘adil’, dolayısıyla da ‘mutlu’ kişi olmanın koşulları araştırılmıştır.” (İyi, Tepe, 2013: 11)

3.2 Ahlak: ‘Etik’le birbirine karıştırılan ya da aralarından fark görülmeyen ‘ahlak’ sözcüğü ise belirli bir topluluğa ait olarak belirlenmiş normları, yasakları, uyulması veya uyulmaması gereken davranış biçimlerini ifade eder. “Genellikle kişilerin ‘ahlak’tan anladığı şey, belirli bir topluluğa, bir yere ve zamana bağlı  ‘değerlilik ölçütleri’ veya kurallar, ilkeler bütününden ibaret olmaktadır. Geçerli olan ölçüt neyse ona göre ‘ahlaklı’ veya ‘ahlaksız’ eylemlerden söz edilebilmektedir.” (İyi, Tepe, 2013: 7)

Bedia Akarsu, ahlakın, “her yanda yaşamımızın içinde’ olduğunu ve ‘günlük yaşayışımızda davranışlarımızın pek çoğunun ahlakla ilgi eylemler olduğunu belirtmektedir. Annemaire Pieper, bir ahlakın, ‘bağlayıcı olduğu kabul edilerek belirlenmiş olan normlar’dan, ‘buyruklar’dan, ‘yasaklar’dan oluştuğunu; ‘hep bir grubun, bir topluluğun ahlakı olarak karşımıza çıktığını belirtmektedir. Doğan Özlem, ahlakın, bir kişinin, bir grubun, bir topluluğun, ‘belli bir tarihsel dönemde’ bağlı olduğu normlar, yasaklar bütününü içeren yanının vurgulamaktadır. (Aktaran: İyi, Tepe: 2013: 7)

3.3 Etik ve Ahlak’ın karşılaştırmalı somut anlatımı: Genellikle etik ve ahlak birbiriyle aynıymış gibi anlatılmakta ve birbirine karıştırılmaktadır. Oysa önceki bölümlerde, etik’in bilgiye dayalı bir alan ve genel olduğunu; ahlakın da toplumdan topluma değişebilen kabullenilmiş değerler ve yerel olduğunu anlatmaya çalıştık. Şimdi ise bu durumu karşılaştırmalı bir örnekle, alıntılayarak somutlaştıralım. “Başka türde bir davranış ölçüsünü ele alalım: ‘Yalan söylemek kötüdür’. Burada ahlakın yaptığı şey, doğru davranmanın sadece ölçüsünü vermektedir. Oysa etik, ‘doğru’ davranmanın ölçüsünü belirten bu ifadenin ne demek olduğunu, ne anlama geldiğini; her koşulda, her durumda bu ölçünün doğru eyleme götürüp götüremeyeceğini soru konusu yapar. Dolayısıyla etik, yaşam dünyamızda yer alan çeşitli kurallar bütünü olarak ahlak normlarını bilgi nesnesi yapar, onların yapısal özellikleri, türleri ve en önemlisi de ‘değeri’ hakkında bir yaklaşım ortaya koyar. Etiği, felsefenin temel bir alanı yapan yanı da budur.”(İyi, Tepe, 2013: 9)

4- TARTIŞMA VE KURAMLAR

4.1 Yayın Etiği

Bir araştırma sonucunda yapılan yayınlarda objektiflik ve dürüstlük çok önemlidir. Yayınlarda, bir başkasından aşırma, sübjektif nedenlerle çarpıtma veya uydurulmuş bilgilerin olmaması gerekir. Yayında var olan bir yanlışlık, o yayından alıntı yapan bir başkasının da hata yapmasına neden olacak ve bu yanlışlık zincirleme olarak devam edip gidecektir. Bu nedenle, bir yayında bilgi aktarım yanlışlığına neden olacak alıntı ve çarpıtmalar olmamalıdır. Bu yayın etiğinin en önemli yanıdır.

“Araştırma ve Yayın Etiği, genel olarak, ‘Bilimsel araştırma ve yayınların dürüstlük, açıklık, nesnellik(objektif olma), başkalarının bulgu ve yaratılarına saygı gibi temel ilkelere uygun biçimde yapılmasını sağlamayı amaçlayan ve bunun gerçekleşmesi için çalışmalar yapan uygulamalı etik alanı’ olarak tanımlanmaktadır (Bayhan. Edit. Öztürk, 2018: 25).

Bir araştırmada yazarın ya da araştırmacının bir takım görev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Yazarın/Araştırmacının her şeyden önce doğru bilgilerle toplumun karşısına çıkması ve bu bilgiler doğrultusunda toplumu aydınlatma, bilgilendirme ve rehberlik etme sorumluluğu ve görevi bulunmaktadır. Bu bağlamda, yazarın ya da araştırmacının etik davranma durumu yadsınamaz.

“Bilimsel araştırmanın yazıya geçirilmesi ve yayına dönüştürülmesi noktasında evrensel sayılabilecek temel etik ilkeler vardır. Yapılan çalışmanın özgünlüğü ile bu prensipler uygun yayın faaliyeti arasında doğrusal bir ilişki vardır. Ülkemizde başta Yüksek Öğretim Kurumu olmak üzere birçok kurum ve kuruluşun yayın etiği konusunda yayınladığı yönetmelik ve yönergeler bulunmaktadır.” (Atıcı, Edit. Öztürk, 2018:129)

Yayınların etik ilkelere uygunluğu konusunda yazarın sorumluluğu kadar, editör ve yayın kurulunun da sorumluluğu bulunmaktadır. Çünkü bilimsel bir yayın bir dizi sorumluluk halkalarının bir araya gelmesiyle kolektif bir çabanın sonucu olarak yayınlanma aşamasına, gelmektedir. “Yayın etiği bağlamında, çalışmanın somut bir ürüne; kitap, tez, makale, tebliğ, vaka incelemesi, araştırma notu gibi herhangi bir türdeki yayına dönüşmesi sürecinde başta yazar olmak üzere; editör, hakem, yayın kurulu, tez danışmanı ve danışma kurulu gibi yayın sürecinde her bilim insanı ortak bir sorumluluğu paylaşır. Yayın sürecindeki aktörler, çalışmanın yayına dönüşmesi sırasında bir filtreleme işlevi görürler. Böylece yazarın yanı sıra süreçteki bilim insanları da sorumluluk yüklenir.” (Atıcı, Edit. Öztürk, 2018:130)

TÜBA, TÜBİTAK VE YÖK tarafından etik dışı olarak kabul edilen davranış çeşitleri şu şekilde sıralanıyor:

a) Disiplinsiz(dikkatsiz/özensiz) Araştırma: İyi planlanılmamış, uygun yöntem seçilmemiş, bulguların/verilerin analizi iyi yapılmamış bir araştırma olarak tanımlanmaktadır.

b) Yinelenen Yayın: Yazarın daha önce yayınlanılmış bir yayının aynısını veya daha önceki çalışmasıyla büyük oranda benzerlik arz eden yeni bir çalışmayı ilk çalışmasına referans vermeden kendi kendinden aşırma/intihal yaparak özgün bir çalışma olarak sunması.

c) Sahtecilik, Saptırma veya Aldatmaca: Araştırma sonucunda elde edilen bulguların ya da sonuçların beklentilerle örtüşmemesi ya da var sayımların yanlışlanması durumunda sonuçlarına müdahale edilerek verilerle oynanması durumu…

d) Uydurmacılık: Araştırmaya dayanmayan veriler üretmek, yayınlanan eseri gerçek olmayan verilere dayandırmak, yapılmammış bir araştırmayı yapılmış gibi göstermek.

e) İntihal/Aşırmacılık: Başkasına ait bilgi, belge, anket, bulgu veya eserin bir kısmını veya tamamını kasıtlı olarak atıfta bulunmadan, kendisininmiş gibi sunulması. Hırsızlık.

f) Bölerek Yayınlama/Dilimleme: Bir araştırmadan azami sayıda yayın çıkarmak için araştırma bulgularını, araştırmanın bütünlüğünü zedeleyecek şekilde bölerek ayrı ayrı yayınlanılması.

g) Kaynakların Taraflı Seçilmesi: Araştırmacı, gerçek bilgiye ulaşabilmek için kaynaklar arasında ayrım yapmamalı, lehte ve aleyhte olan kaynakları birlikte değerlendirmelidir. Aksi davranış, taraflı kaynak seçimi olmaktadır.

h) Taraflı Yayın: Araştırmanın bilimsel tarafsızlık içinde yürütülmeyip, özellikle araştırmayı destekleyen kurum lehine yürütülmesi ve sonuçlandırılmasıdır.

ı) Yazarlık Hakları: Çalışmaya aktif desteği olmayan bir kişinin yazarlar içine alınması ya da çalışmanın her aşamasında aktif olarak bulunan bir kişiyi yazarlar arasına almamak, yazar sıralamasını değiştirmek.

i) Destek Belirtmeme: Yazar araştırmaya destek verenleri eserinde belirtmeli ve teşekkür etmelidir. (Öztürk. Edit. Öztürk, 2018: 104-121)

4.2 Bilimsel / Akademik Etik

Bilimsel çalışma/araştırma, bilimin amaçlarını gerçekleştirmek için gerekli bilgilere ulaşmak üzere başvurulan sistemli bir uğraştır. Bilimsel bilgiyi elde etmek için girişilen her türlü yöntemli çaba, bilimsel araştırma olarak tanımlanmaktadır.

“Topluma yol göstermekle yükümlü sorumlu olan bilim insanı, karşı karşıya kalınan toplumsal değişim ve dönüşümler karşısında nasıl bir tavır alınması gerektiği noktasında toplumu aydınlatmakla yükümlüdür. Bu nedenle bilim insanının konuya ilişkin soru ve cevapları, konunun problematik yönlerini kendine özgü bir tarzda/tarzla ve bakış açısıyla inşa etmesi gerekir.” (Atıcı. Edit. Öztürk, 2018:127)

İnayet Aydın’ın Akademik Etik isimli eserinde ise epistemik bir topluluk olarak bilim üreten akademik dünya şöyle tanımlanmaktadır: “Akademisyenlerin bilim üretmesi ve bilimi yayması, araştırmalarla olanaklıdır. Bir epistemik topluluk olan akademik dünya, bilimsel ve entelektüel normlara dayalı bir topluluktur. Bu norm ve değerler, bilim insanlarının çalışmalarına rehberlik eden paylaşılmış standartlardır ve aynı zamanda sınırlayıcıdırlar. Epistemik bir topluluk olarak akademik yapının varlığını sürdürmesi, üyelerinin bu norm ve değerleri içselleştirmesiyle olanaklıdır. (Aslan. Aktaran: Aydın, 2019: 59)

4.3 Arşiv Araştırma Etiği

Sosyal bilimlerde her yeni araştırma, önceki zamanlarda yapılmış araştırmalardan yararlanır ve araştırmanın tarihsel süreç içindeki bağlamlarına yer verilir. Önceki araştırmalardan yararlanmak veya onlara atıfta bulunmak, yapılan araştırmayı zenginleştirir ve anlamlı hale getirir. Tabi bunu yaparken de araştırma etiğine uygun davranmak gerekli ve zorunludur. Önceki araştırmalardan yararlanmak, yeni araştırmanın, bir bakıma bugünle geçmiş arasındaki bağının kurulmasıdır aynı zamanda.

“Tarih disiplininde yapılacak temel değişiklikler için, komşu sosyal bilimlerden yardım alınması savunuluyordu. Sosyal bilimlerin, tarihsel kurumların, olayların, düşüncelerin ‘ardında’ ya da ‘altında’ yatan geçmişe ait boyutların (ekonomik değişme, nüfus artışı, sosyal eşitsizlik ve hareketlilik, kitle tutum ve davranışları, sosyal protesto ve oy verme kalıpları gibi…) araştırılması için önerebilecekleri, tarihçilerin sahip olmadığı bazı araçları vardı: kantitatif yöntemler; sınıf, rol beklentisi ya da statü farkı gibi analitik kavramlar; sosyal değişme modelleri, bu araçların ilk akla gelen birkaçıydı. Bazı tarihçiler artık evlenme kayıtları, seçim sonuçları, vergi belgeleri gibi ‘kitle verilerini’ kullanma zamanının geldiğini düşünüyorlardı ve bunun için sosyal bilimlere başvurmak kaçınılmaz olmuştu.” (Gulbenkian Komisyonu, 2018: 48-49)

Tüm dünyada bilimsel etik kurallarına uygunluk gittikçe önem kazanmaktadır. Türkiye’de ise TÜBA Bilim Etiği Komisyonu tarafından ‘Bilimsel Doğruluk ilkeleri’, arşiv araştırması yapanların vd. bilim insanlarının uyması gereken kurallar olarak kabul edilmiştir. Bu ilkelere uygun davranılmasıyla etik ihlallerin önüne geçilebileceği düşünülmektedir.

Bu ilkeler şöyle sıralanmaktadır: Dürüstlük, Güvenilirlik, Nesnellik, Tarafsızlık, Bağımsızlık, Açıklık, Hakkaniyet, Saygı ve Sakınma, Sorumluluk. Arşiv araştırmalarında da yukarıda sayılan ilkeler dikkate alınarak etik ihlallerin önüne geçilebilir. (Özcoşar, Edit: Öztürk, 2018:53-54)

5- YASAL MEVZUAT

Telif hakkı, kişinin her türlü fikri emeği ile meydana getirdiği ürün üzerindeki hukuksal haklarıdır. Nitekim bu hak, Birleşmiş Milletler’in 1948 tarihli oturumunda kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde şu ifadelerle yer almıştır: “Herkesin sahibi bulunduğu (yarattığı) her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserinden doğan manevi ve maddi yararlarının korunmasını isteme hakkı vardır.” (Karasar, 2018: 160)

Telif haklarının korunmasıyla ilgili ilk kanun Osmanlı döneminde, “Telif Nizamnamesi” adıyla 1857 yılında çıkarılır. 1910 yılında “Hakkı Telif Kanunu” çıkarılır ve 1952’ye kadar yürürlükte kalır. 1952 yılında ise bugün de halâ yürürlükte olan “5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” çıkarılmıştır. (Karasar, age.) Bu kanun o zamandan bugüne pek çok değişiklik geçirmiştir.

Fikir ve sanat Eserleri Kanunu, yayın etiğine intihal(aşırma) eylemi üzerinden yaklaşmakta ve bu hakkı mülkiyet hakkı çerçevesinde tanımlamaktadır. Kanunun 71. Maddesinin üç bendinde bu konuyla ilgili yaptırımları açıklamıştır: “71-2: Başkasına ait esere, kemdi eseri olarak ad koyan kişi 6 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır; 71-3: Bir eserden kaynak göstermeksizin alıntı yapan kişi 6 aydan 2 yıla kadar adli para cezasıyla cezalandırılır; 71-5: Bir eserle ilgili olarak yetersiz, yanlış veya aldatıcı mahiyette kaynak gösteren kişi 6 aya kadar hapisle cezalandırılır.” (Furat, Edit. Öztürk 2018: 170)

6- SONUÇ

Etik, bilgidir ve evrenseldir. Ahlak ise toplumdan topluma değişen, yasakları da içeren, o toplumda ne yapılırsa doğru olur, ne yapılırsa yanlış olur gibi davranış biçimlerinin meşruluğunu ve gayrı meşruluğunu belirleyen, açıklayan bir kavramdır. Yani yerel veya bölgesel bir kavramdır ahlak.

Yayınlarda, araştırmalarda ve bilimsel çalışmalarda uyulması gereken birçok kural vardır. Bu kurallar; araştırmanın veya yayının doğruluk, dürüstlük, nesnellik ve adaletli olma gibi davranış biçimi ve tutumlarla açıklanabilir bu durumdur. Her yayın, her araştırma; eser sahibinin kendi özgünlüğünü yansıtmalı; o eser ya da araştırma, o çalışmayı ortaya koyanların kolektif çabasının bir ürünü olmalıdır.

Ortaya konulan eserlerde objektif olmamak, bilimsel gerçekleri tam olarak yansıtmamak da bir etik ihlali olarak kabul edilmektedir.  Etik kurallara uygun davranmak; bir ölçüde insan olmanın bir ölçüsü ya da ölçüleri olarak düşünülmeli, yaşamın her alanında bu ilkeler içselleştirilerek bir yaşam biçimi haline getirilmelidir.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, yayın hakları yasalarla güvence altına alınmaya çalışılmıştır. Türkiye’de 1952 yılında 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çıkarılmıştır. Bu yasa o günden bu güne pek çok değişiklikle yürürlüğünü dürdürmektedir. Yasayla intihal ve izinsiz alıntı eylemini gerçekleştirenler için yasal yaptırımlar öngörülmüştür.  

      (1) Bu makale, ‘Bilimsel Araştırma Teknikleri ve Yayın Etiği’ Yüksek Lisans dersi için hazırlanan makalenin kısaltılmış halidir.   

      (2) Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyoloji Yüksek Lisans Öğrencisi

 

KAYNAKÇA:

1- İyi, S.-Tepe, H. (2013). Etik, Anadolu Üniversitesi Yayını: 2356, Açıköğretim Fakültesi yayını: 1353, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi

2- Edit. Öztürk, M. (2018). Vehbi Bayhan: Bilim, Bilimsel Araştırma ve Bilim Etiği Makalesi, Sosyal Bilimlerde Etik Sorunlar, Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık

3- Aydın, İ. (2019). Akademik Etik. Ankara: Pegem Akademi

4- Öztürk, M. (2018). Musa Öztürk: Bilimde Etik Dışı Davranışlar Makalesi. Sosyal Bilimlerde Etik Sorunlar, Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık

5- Edit. Öztürk, M. (2018). Mehmet Atıcı: Yayın Etiği ve Temel İlkeler Makalesi, Sosyal Bilimlerde Etik Sorunlar, Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık

6- Gulbenkian Komisyonu. (2018). Sosyal Bilimleri Açın-Sosyal Bilimlerin Yeniden Yapılanması Üzerine Rapor, 12. Baskı. İstanbul: Metis Yayınları

7- Edit. Öztürk, M. (2018). İbrahim Özcoşar: Arşiv Araştırmalarında Etik Makalesi. Sosyal Bilimlerde Etik Sorunlar, Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık

8- Karasar, N. (2018) Araştırmalarda Rapor Hazırlama, 20. Basım. İstanbul: Nobel Akademik Yayıncılık

9- Öztürk, M. (2018). Ayşe Zişan Furat: Yayın Etiği ile İlgili Yasal Mevzuat ve Yaptırımlar Makalesi. Sosyal Bilimlerde Etik Sorunlar. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık



Bu yazı 3581 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI