Sayın İnce,

Gençlik yıllarınızdan bu yana CHP’lisiniz. Milletvekili olmadan önce partinin çeşitli birimlerinde görev aldınız. Sonra milletvekili oldunuz. Dört dönem milletvekilliği yaptınız. TBMM’de CHP grup başkan vekili oldunuz.  Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında aday oldunuz. Fena oy almadınız(%30,6). CHP oylarını aşan bir oy aldınız. Türkiye’yi karış karış dolaştınız. Kürtler’e yönelik de güzel mesajlar verdiniz. TV Açık oturumlarında, iktidar yanlısı programcılara, karşınızdaki medya yamyamlarına yem olmadınız, onlarla güzel baş ettiniz. Bu tutumunuz, herkesin hoşuna gitti. Bu anlamda göz doldurdunuz. Erdoğan’ın söylemlerine karşı güzel söylemler geliştirdiniz. O’nunla baş edebilecek bir görüntü ortaya koydunuz. Seçim akşamı ortaya çıkıp, seçimle ilgili bir şeyler söyleseydiniz, seçim hukuksuzluklarını dile getirseydiniz; bu durum sizin hanenizde, bugün için çok lazım olacak olan bir puan olacaktı…

Sayın İnce,

Bugün bir parti kurma düşünce ve çabanız konuşuluyor. Parti kurmak ve demokratik siyasi yarış içinde olmak herkesin doğal hakkı. Parti içinde size karşı haksızlıklar yapıldı. Genel başkanlık öneren imzalar yok sayılmaya çalışıldı. Hatta Kılıçdaroğlu, “benden alın ona verin,” bile dedi. O kurultayda kazanamadınız. Sonra, parti sizi Cumhurbaşkanı adayı gösterdi.

Sayın İnce,

CHP’de parti içi demokrasi yok. Oysa sol-sosyal demokrat partileri diğer sağ partilerden ayıran parti içi demokrasinin varlığıdır. Tek seslilik, biat edenler ancak sağ partilerde olur. Tıpkı AKP ve MHP gibi. CHP’de parti içi demokrasinin ve farklı kanatların olmayışı, adayların tabanın dinamizmiyle örtüşmeyen kişiler olarak atanması; partinin güç kaybetmesinin ve alabileceği maksimum oyu alamamasının en önemli nedenidir. Bir de CHP’de "küçük olsun benim olsun" ya da “önce ben sonra parti” diyenlerin varlığı, partinin büyüyememesinin, oyların yerinde saymasının bir başka nedenidir. Bu, Baykal zamanında da böyleydi, şimdi de böyle… CHP, ülke demokrasisi için İYİ Parti’ye 15 milletvekili vererek onların seçime girmesini sağlarken, kendi parti içi demokrasisini geliştirmek için aynı cömert anlayışı gösteremiyor maalesef!.. CHP yüzünü hep sağa dönerken, “dostlar” olarak nitelendirilen, sağ partiler olurken; CHP hiçbir zaman demokratik alanda siyaset yapan sol partiler ile işbirliği çabası içine girmiyor. Oysa CHP’ye güçlendirecek olan sol söylemler ve sol partilerle de işbirliği çabası içinde olmasıdır. Yerel seçimlerde Alper Taş’ı Beyoğlu belediye başkanı adayı göstermesi ise istisnai bir durumdur. Bu işbirlikleri, daha geniş platformlarda olmalıdır.

Sayın İnce,

CHP’nin yeterli muhalefet yapamadığını söylüyorsunuz. Doğrudur. Bu kriz ve iktidarın yönetememe halinin tavan yaptığı bir durumda, oyları %25’lerde geziniyor. Hâlbuki CHP oylarının şu anda %35’leri gören bir tablo sunması lazım ama değil. “İktidar zaten başarısız, muhalefet te yetersiz” diyerek sizin parti kurma çabası içinde olduğunuz yazılıyor, konuşuluyor. Siz de bunları yalanlamıyorsunuz. Yaptırdığınız kamuoyu araştırmalarında %10 üzerinde bir oy potansiyelinizin olduğu belirtiliyor.

Sayın İnce,

Cumhurbaşkanlığı seçim sisteminde, iktidar ittifakının karşısındaki ittifak ya da güçler ne kadar güçlü olursa, iktidarın oy potansiyelini daha aşağılara çekmek mümkün olacaktır. İktidar bloku karşısında yer alanlar ne kadar bir arada olursa, muhalefetin birleşik gücü ne kadar arttırılabilinirse, bu iktidarın seçim kaybetme durumu da o oranda artacaktır…  

Sayın İnce,

Şu anda sizin parti kurmanız, bu siyasi ortamda çok fazla bir şey ifade etmeyecektir. Yüzde 10 barajını geçseniz bile bu da çok önemli olmayacaktır. CHP’nin yapması gereken şu olmalı; “bizim Cumhurbaşkanı adayımız Muharrem İnce” diyerek şimdiden açıklamalıdır. Bir İmamoğlu’nun ya da Mansur Yavaş’ın belediye başkanlığından istifa ettirilerek aday gösterilmesi ise o mevzilerin kaybedilmesi anlamına gelecektir. CHP yönetimi burada objektif düşünüp, gerekli akıllı adımı atmalı, muhalefet kesiminde kendi içlerinden yeni partinin doğmasının önüne geçmelidirler. Siyasette duygusallık değil, akıl ve mantık hakim olursa; ülke ve toplum yararına gerekli adımlar atılmış olacaktır…

Sayın İnce, karar ve takdir sizin…