Bugun...


GÜLDEN SÖKELİOĞLU

facebook-paylas
SOKRATES'İN SAVUNMASI
Tarih: 21-10-2022 22:12:00 Güncelleme: 21-10-2022 22:12:00


Sokrates, M.Ö' 469'da Atina'da doğan,
M.Ö 399'da Atina'da ölen Antik Yunan filozofudur. Heykeltraş Sophroniskos'un ve
Ebe Fenarete'nin oğludur. Yunan felsefesinin kurucularındandır.
İlgi alanları; Epistemoloji(Akıl, bilgi bilimi) ve Etik(Ahlâk)dir.
Alçakgönüllü alışkanlıkları olan ve felsefeden başka bir uğraşısı olmadığı bilinen Sokrates, başta öğrencisi Platon olmak üzere Yunanlı gençler üzerinde çok büyük bir etki yaratmış ve O'nun gibi yalınayak yürümüşlerdir.

Ahlak Felsefesi'nin kurucusu olarak kabul edilen Sokrates'in yaşamının en belirgin olaylarından biri M.Ö 399 yılında hakkında açılan davadır.
Sokrates'in öğrencisi olan Platon, Sokrates'in ölümünden sonra,
'Sokrates'in Savunması' adlı eseri yazmıştır. Bu eserde anlatıldığına göre Sokrates, Atina şehrinin  tanrılarına inanmama, onların yerine başka tanrılar koymak ve böylece gençleri zehirlemekle suçlanır. Sokrates, bu suçlamalar sonucunda ölüme mahkum edilir.(1)
Sokrates, gelişmeler karşısında çok soğukkanlıdır.Ölmek veya mahkum olmak onun umurunda değildir,
o, sadece doğruların peşindedir. Tehlike karşısında yılmamak, korkmamak onun prensibidir.
Sokrates, Avrupa tarihinde haksız yere ölüme mahkum edilen ilk düşünce suçlusu oldu. Ölüme giderken şöyle dedi: "Ayrılık saati geldi, herkes kendi yoluna gidecek, ben ölüme ve siz hayata. Hangisinin daha iyi olduğunu sadece Tanrı bilir."
Sokrates, Atinalılar tarafından zehir içirerek ölüme mahkum edilince, bu kararı kabul etmeyen dostları onu hücresinden kaçırarak güvenli bir yere götürmek istediler. Ama Sokrates, bu öneriyi kabul etmedi; kaçıp o güne kadar savunduğu düşüncelere ters düşemezdi. Ölümden korkmuyordu. Nedenlerini öğrencisi Platon'un
(M.Ö 427-M.Ö 347)
' Sokrates'in Savunması' kitabından ayrıntılı olarak öğreniyoruz.(2)
Sokrates'e yapılan suçlama, tanrılara inanmadığı ve var olan tanrılar yerine başka tanrılar koyduğu, gençlerin ahlâkını bozduğu yolundadır.
Sokrates, insanları bilinçlenmeye davet etti.
Gerçek mutluluğun hazlarda bulunmadığı, hazla, öfkeyle, cehaletle, hırsla, kıskançlıkla birlikte acının geleceğini anlatmaya çalıştı.
İnsanları erdemli olmaya ve bilinçlenmeye davet etti.
Bütün maddi şeylere sahip olmak için o kadar zaman ayırmaktansa, ruhu ilgilendiren, gerçeği anlayabilmek için yapılan eylemlere de  bir o kadar zaman ayırmaya davet etti.
Bu, tabii ki insanları- başta, halkın bilinçsiz olması işlerine gelen devlet adamları, tragedya ve komedya yazarları, ozanları - sinirlendirdi. Ve her dönemde olduğu gibi ondan kurtulmak için suçlandı...Kendi deyimiyle, felsefeye karşı o bayat ve yersiz suçlamalarla, dinsizlik ve tanrı tanımazlıkla.
Sokrates, kendisinin tanrılara inandığını ve gençlere kötü şeyler öğretmediğini, bunun örneğinin olmadığını ve Sokrates'le tanıştıktan sonra bozulan bir insanı buraya tanık olarak getiremeyeceklerini, çünkü böyle birinin var olmadığını söyleyerek devam ediyor;
"Aslına bakarsanız Atinalılar, sizi inandırmak için şimdiye dek söylediklerim yeterli. Ama bana düşman olanlar hem güçlü hem de kalabalık.  Ve eğer hüküm giyecek olursam, başıma gelecek olanlara şu kalabalığın kara çalmaları ve kıskançlığı neden olacak; bugüne dek bir sürü iyi insanın ölümüne neden oldular, daha çoğunun da olacaklar; kötülüğün benimle sona ermesi de olası görünmüyor."
" Ama biri çıkıp da peki Sokrates, bugün seni ölüm tehlikesiyle karşı karşıya getiren yaşam biçimini seçtiğin için utanç duymuyor  musun? derse... Yanıtım şu olur..
" Dostum yanılgı içindesin, az çok değerli bir adamın, ölme ya da yaşama olasılıklarının hesabını tutması gerektiğini düşünüyorsan eğer! Ne yaparsa yapsın tek şeye bakmalıdır insan, doğru mu yanlış mı yaptığını, yürekli bir adam gibi mi, korkak gibi mi davrandığına. İşte Atinalılar doğru davranış kuralı budur, bir görev seçen biri, tehlikesi ne olursa olsun o görevde kalmalı, ölümü ya da yıkımı düşünmemeli, herşeyden önce onurunu gözetmelidir."
" Kötülük etmenin utanç verici olduğunu biliyorum. Öyleyse kötülük olduğunu bildiğim şeylerden korkarım, ancak iyilik olup olmadığını bilmediğim şeylerden ne korkarım, ne de kaçarım."
" Diyebilirsiniz ki seni bir tek şartla aklarız. Bir daha felsefeyle uğraşmayacaksın... Atinalılar, size karşı minnet duyuyor ve seviyorum, ancak içimde tek bir yaşam soluğu kaldığı sürece felsefe yapmaktan ve sizi doğru yola sokmaya çalışmaktan ve öğüt vermekten vazgeçmemi beklemeyin benden. Rastladığım herkese söylemeyi alışkanlık edindiğim şeyleri söyleyeceğim."
" Gerçekten de başka hiçbir amacım yok, sokaklarda gezip, genç yaşlı hepinizi bedene ve zenginliğe öncelik vermemeniz, ruhunuzu geliştirmek için de bir o kadar çaba harcamanız gerektiğine inandırmaktan başka.
Bir kez daha tekrarlıyorum zenginliklerin insanı erdemli yapmadığını, tersine zenginlikler ve her türlü iyiliğin erdemden doğduğunu, ister söz konusu  devlet ister kişiler olsun.
Bin kez ölecek olsam bile yapacağım iş budur."
" Aslına bakarsanız beni öldürünce bana değil kendinize kötülük yapacaksınız. Komik ama ben bir at sineğine benziyorum, sizi düşünmeye ve erdemli olmaya çağırıyorum. Ancak siz de derin bir uykudasınız. Ama belki de uyuklarken uyandırılan insanların sabırsızlığıyla  bir şaplak vurmayı yeğleyebilir, beni öldürebilirsiniz. O zaman yaşamınızın geri kalanını uyuyarak geçireceksiniz.
" Bu kadar yeter, ey yargıçlar; kendimi savunmak için aşağı yukarı söyleyeceklerim bunlar. Kendimi acındırmak, söylediklerimden kaçmak ve sızlanmak bana yakışmaz. Dürüstlüğe, doğruluğa ya da kutsal inançlara aykırı olacağını düşündüğüm bir şey beklemeyin benden."
     *
Sokrates, 30 oy gibi az bir farkla suçlu bulununca şöyle der: " Hepinizi erdemli ve bilge olmaya çağırdığım için, ne hak ediyorum? Bence bir ödül."
Sokrates, suçlu olduğunu reddedince bu kez daha çok oy farkıyla ölüme mahkum edildi.
Yargıçlara şöyle dedi:
" Pişman değilim, kendimi böyle savunup ölmeyi aşağılık şeyler yapıp yaşamaya tercih ederim.
Ne var ki Atinalılar ölümden kurtulmak değildir belki de zor olan; kötülükten kaçınmak daha zordur. Çünkü ölümden daha hızlı koşar kötülük. Ben sizin tarafınızdan ölüme mahkum edildim, onlarsa gerçek tarafından kötü ve suçlu olmaya mahkum edildi."
" Eğer ölüm buradan başka bir yere geçmek gibiyse, ondan korkuyorum, çünkü iyi insanlar için iyi bir şeydir."
"Siz de yargıçlar, iyi umutlar beslemelisiniz ölüm karşısında.
İyi insana ne bu yaşamda ne de ölümden sonra hiçbir kötülük gelmez."
" İşte kalkıp gitme zamanı geldi, ben ölmeye, siz yaşamaya. Hangisi daha iyi? Kimse bilemez bunu, Tanrı dışında."
Sokrates'in ölümünün infazı bir ay sonra gerçekleşir. Çünkü o sırada kutsal bir bayram olduğu için infazları gerçekleşmesi yasaktır.
Sokrates'in eşi,
" Sen suçsuz yere ölüme gideceksin" deyince,  Sokrates' de eşine,
" Suçlu olarak ölsem daha mı iyi olacaktı?" demiştir.
Sokrates, hakimlerin buyruğu olan baldıran zehirini hiç tereddüt etmeden içti.
Sokrates, insanlık için yaşamış ve insanlık için ölmüştür. Kendisi kabul etmese de belki de gerçekten bir bilge.
Gerçeği savunmuş, erdemliği savunmuş, kendi deyimiyle uyuyan insanları bir at sineği gibi rahatsız etmiş bir insan... Halkını uyandırmak ve mağaradan çıkarmak için.
Sokrates, kendini değil, insanlığı,
cehalete karşı düşünmeyi ve akıl yolunu,
haksızlığa karşı adaleti,
bağnazlığa karşı bilimi ve bilgiyi,
korkaklığa karşı cesareti ve erdemleri,
sahtekarlığa karşı dürüstlüğü savunmuştur.
Düşüncelerinden taviz vermediği için bedelini hayatıyla ödemiştir. (3)
   
          ***
Teğmen Mehmet Ali Çelebi, 23 Temmuz 1984'de Ankara'da doğdu. Amasya'da ki ilk ve orta öğreniminden  sonra Maltepe Askeri Lisesi'ni birincilikle, 2007'de Kara Harp Okul'nu dördüncülükle bitirdi ve teğmen oldu.
Teğmen Çelebi,  Fetöcülerin kumpası olan; askerlerin, siyasetçilerin, gazetecilerin ve yazarların yargılandığı Ergenekon davası kapsamında gözaltına alındı ve tutuklandı, 41 ay hapis cezaevinde yattıktan sonra 11 Mart 2014'te beraat etti.
Teğmen Çelebi, yargılanmaları sırasında yaptığı savunmada kendisini yargılayanları yargılayan tarzda savunma yapmıştır: "Zulüm adaletin buyruğuna girecek. Tarih hakikati göndere çekecek. O sancak yine dalgalanacak ve dosta düşmana o ulvi düşünceyi haykıracaktır. Harbiyeli aldanmaz. Yolları kapattılar. Açacağız. Ufku kararttılar. Ağartacagiz. Yurdumuz virandır. Şenleteceğiz. Mustafa Kemal'e ait düşüncelerle suçlanıyorum" diye devam eden çok uzun savunması Türk halkının takdirini kazanmış ve Sokrates'in Savunması' gibi görülmüştür.
2015'de ordudan ayrılan Çelebi, siyasete girerek Cumhuriyet Halk Partisi'nin 35.ve 36. Kurultaylarında Parti Meclisi'ne girdi. 2018 genel seçiminde İzmir'den milletvekili seçildi.
Teğmen Çelebi, 29 Ocak 2021'de CHP'den istifa etti. 17 Mayıs 2021'de kurulan Memleket Partisi'ne geçti, oradan da 25 Şubat 2022'de istifa etti.
Çelebi, Ağustos 2022'de kendisiyle 11 ayrı siyasi partinin görüştüğünü iddia etti ve bağımsız kalacağını söyledi.
Ancak 19 Ekim günü,
AKP grup toplantısında, AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Ak Parti rozeti takıldı.
Ergenekon davası sırasında tutukluyken yaptığı savunması Sokrates'in Savunması'na benzetilen Teğmen M.Ali Çelebi, siyasi hırslarının esiri olmuş; sürekli parti değiştirmiş, en ağır şekilde eleştirdiği AKP'ye katılmıştır.(4)
Oysa, Sokrates, savunmasında; insanların  ahlaklı, erdemli ve dürüst yaşaması gerektiğini söyleyerek, kötülükten uzak durmalarını istemiş; düşünceleri uğruna ölüme gitmekten asla korkmamıştır.
İdealleri, düşünceleri uğruna ölüme gidenler, hiç bir zaman unutulmazlar... Sonsuza dek yaşarlar.

Kaynak:
(1)- wikipedia.org
(2)-t24.com.tr
(3)-zohreanaforum.com
(4)-diken.com.tr

 
 


Bu yazı 2752 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI