Nekropol (Nekropolis), arkeolojik şehirlerde mezarlıkların ve toplu mezar yerlerinin bulunduğu bölgeye verilen isimdir.

       Yunanca, nekros- polis(ölüler- şehri) demektir.
       Antik çağdaki şehirlerde mezar yerlerinin günümüzden farkı, şehir merkezinin içinde olmasıdır.

       Türkiye'de yoğun olarak Şanlıurfa'da, Balıklıgöl Platosu'nda yaklaşık 1000-2000 arası kaya mezarlarından oluşan dört farklı nekropol bulunmaktadır. Bu nekropoller, M.S 1.yüzyıla tarihlenip Helenistik ve Roma- Bizans izleri taşımaktadır. Günümüzde bu nekropoller, gecekonduların altındadır. Sadece yaklaşık 100 tanesi üzerindeki gecekondular yıkılıp gün yüzüne çıkarılmıştır. Büyük kısmı hâlâ gecekonduların altındadır.(1)

          *

       Ölüler şehri olan mezarlıklar; zengin, fakir, genç, ihtiyar, çocuk, her meslekten, her mevkiden insanın ebedi istirahat yeridir.

       6 Şubat'ta, Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem, 
on ilimizi, ilçelerini ve köylerini yerle bir etti.
       Evler, apartmanlar, kamu binaları, tarihi yapılar yıkıldı. Binlerce insan, enkaza dönen binaların altında kaldı; evleri ve binaları içinde yaşayan insanlara toplu  mezar oldu.
       Depremden etkilenen şehirlerin kuşbakışı görüntülerine baktığımızda, kimi binalar sapasağlam ayakta dururken aradaki bazı binaların da tuzla buz olduğunu görüyoruz. 
       Bu enkazların altından bazı insanlar sağ çıkarılırken, pek çok insan da kurtulmayı beklerken yaşamlarını kaybetti.
       Bebeklerin, çocukların, gençlerin ve enkazdan çıkamayan herkesin yaşamları yarım kadı... Geriye hatıralar ve acılı hayat hikayeleri kaldı.

       Sanayisiyle, turizmiyle, tarım ve hayvancılığla canlı olan şehirler ve köyler birer mezarlığa döndü.

       Oysa, binalar yapılırken deprem bilimcileri dinlenseydi, sağlam zemine, sağlam malzemeyle binalar yapılsa ve iyi denetlenseydi; insanların mutlu bir şekilde yaşadığı evleri ve apartmanları mezarlığa dönmezdi.

          *

       Dere yatağına yapılan binalar, sel olduğunda yıkılıyor ve insanlara mezar oluyor...
       Fay(kırık) üzerinde yapılan binalar, deprem olduğunda yıkılıyor ve insanlara mezar oluyor...
       Heyelan bölgesinde evler ve oteller yapılıyor; sel veya çığla  yerle bir oluyor ve insanlar ölüyor...
       Endüstriyel atıkların derelere akıtılmasıyla toplu halde balıklar ölüyor...
       Covid salgını sırasında binlerce insan hayatını kaybediyor...
       PKK ve IŞİD saldırıları nedeniyle binlerce asker ve sivil yaşamını kaybediyor...
       Nükleer patlamanın ( Çernobil) etkisiyle yüzlerce insan ölüyor; kanser hastası oluyor...
       Kadına karşı şiddetin cezasız kalması nedeniyle binlerce genç kadın öldürülüyor...
       Termik santraller, taş ve maden ocakları için binlerce ağaç katlediliyor...
       Sanki bu dünya, sadece insanlara ait; başka canlılara ait değilmiş gibi kediler, köpekler, yaban hayvanları ve kuşlar katlediliyor...
       Kuş cenneti olan göller ve ırmaklar kurutuluyor; doğa ölüyor...

       Her depremde ve afetlerde sevdiklerinizin kaybediyor ve toprağa veriyoruz. 
       Anadolu, yüzyıllardır savaşla, kanla ve acıyla yoğruldu.

       Geçmişten ve acılarımızdan ders alalım. 

       ilkçağ'daki nekropoller gibi ülkemizin  bir toplu mezarlığa dönmemesi için; akıl ve bilimin ışığında, ahlâk ve vicdanla  hep birlikte el ele verelim ki ülkemiz ve insanlarımız yaşasın.

Kaynak:
(1) wikipedia.org