Bugun...


YÜKSEL IŞIK

facebook-paylas
Cevat Yurdakul kararlılığına sahip olmak
Tarih: 29-09-2022 12:20:00 Güncelleme: 29-09-2022 12:20:00


Önceki gün Mersin’de Polis evine saldırı oldu.
Saldırıda bir polis şehit oldu, biri de yaralandı. Saldırganların kendilerini imha ettiği yazıldı.
Saldırı haberi, sizin gibi benim de içimi ürpertti.
Her gününe neredeyse bir katliam düşen bu toprakların insanı olarak, her seçim öncesinde olduğu
gibi “eyvah, gene mi?” sorusuna vereceğimiz cevabın tedirginliğini yaşıyoruz.
Çünkü bu toprağın insanı, tarihinin en kritik dönemeçlerinde, nice katliamlarla karşılaştı. Çorum’u,
Maraş’ı, Sivas’ı, Piyangotepe’yi, 16 Mart İstanbul Üniversitesi katliamını acıyla hatırlıyordur.
Ümit Doğanay’ın, Doğan Öz’ün, Kemal Türkler’in ve elbette “halkın polisi” olarak nam salmış Cevat
Yurdakul’un katledildiği günleri de…
Toplumsal bilinçaltımız hatırlamak istemiyor olsa da 43 yıl önce Eylül’ün bugünlerinde, 28 Eylül
1979’da, henüz 27 yaşındayken Cevat Yurdakul’un katledildiğini unutmuyoruz.
Cevat Yurdakul’u hatırlamak lazım; çünkü unutmak, yeni katliamlara davetiye çıkarmaktır.
Öyle bir polisti ki Cevat Yurdakul, attığı adımda etrafına umut dağıtırdı.
Mücadeleciydi de!
SESSİZ ÇOĞUNLUK, SESİNE SES KATACAK BİRİNİ ARIYOR
Hakkın, hukukun yerini bulması için gece gündüz çalışır, yorgunluk nedir bilmezdi.
Yaşadığı sürece kimsesize kimse olmuştu.
Bilirdi ki bu ülkenin sessiz çoğunluğu, kimsesiz, zayıf ve güçsüzdü.
Üstüne üstlük, ‘derya içre olup deryayı fark etmeyen balıklar’ gibi bu durumlarının farkında bile
değillerdi.
İşte Cevat Yurdakul, o ‘deryada’ damla olmak için gecesini gündüzüne katardı. O bilirdi ki yaşama
anlam katmanın mütemmim cüzü, kimsesizin, ötekinin, zayıfın yanında olmaktır.
Bana neci değildi. Bilirdi ki değişmez var sayılan “deryanın rengi”, bir “damla” ile bile değişebilir; günü
gelince o “iz” açığa çıkardı.
“Tarlada izi vardı” Cevat Yurdakul’un ve zaten onu katledenler de o “iz”i silmek, halka korku salmak
için katletmişlerdi onu.
Adanalıların, “Halkın Polisi” olarak bağrına bastıkları Cevat Yurdakul, haksızlığa, hukuksuzluğa asla
geçit vermemiş; bir gün yağ stokçularının depolarını basmış, başka bir gün, ehliyet yolsuzluğuna
karışan polisleri açığa almıştı.
KORKU İKLİMİNE KARŞI CESARET
O, Adana halkına “eline silah alan, yasalara karşı gelen herkes beni karşısında bulacak. Cumhuriyetin,
devletin ve halkın polisi olduğumuzu kabul ettireceğiz, söz veriyorum size” dediği gün, “karanlık
güçler” rahatsız olmuş; katletmişlerdi onu.

Önümüz seçim ve birbirinden farklı politik akımlar başkanlık sistemini değiştirebilmek ve yerine
güçlendirilmiş demokratik, laik, parlamenter sistem kurabilmek için bir araya gelebiliyor. 2 Ekim Pazar
günü, muhtemelen, kurulmasını öngördükleri sistemin “taşıyıcı kolonları”nı kamuoyuna
açıklayacakları tarihi bir günün öncesinde Mersin’de gerçekleştirilen saldırı, her zamankinden daha
titiz, daha dikkatli ve daha sakin olmamızı öğütlüyor bize.
Bu saldırı, yeniden şahlanmakta olan Türkiye’nin umudunu kırmaya yönelik, muhtemel yeni
saldırıların habercisidir.
“Korku ikliminin tetikleyicisidir”.
Açık ki korkar, sinersek, daha fazlasını yapacaklardır.
Korku iklimine karşı durabilmenin yolu, sabırla, sebatla, azim ve kararlılıkla Cevat Yurdakul gibi
kahraman vatan evlatlarının cesaretine sahip çıkmaktan geçer.
Türkiye, ikinci yüzyılına bütün kamburlarından kurtularak girmek istiyorsa “halkın polisi” Cevat
Yurdakul kararlılığına sahip olmalıdır.



Bu yazı 2456 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI