Bugun...



Deprem Bölgesinde Tarımı Sürdürebilmek…

Deprem yarattığı yıkım ve meydana gelen can kayıpları ile göğsümüze bir hançer gibi saplandı. Deprem sonrası ortaya çıkan hükümete bağlı kurum ve kuruluşların koordinasyonsuzluğu bu yıkımı ve can kayıplarını misli ile arttırdı. Ortaya çıkan ölümlerin çoğu bu koordinasyonsuzluğa bağlı olarak gelişti. Yani insanlar devlet eliyle ve bilinçli taksirle öldürüldüler.

facebook-paylas
Güncelleme: 03-03-2023 10:35:46 Tarih: 02-03-2023 23:34

Deprem Bölgesinde Tarımı Sürdürebilmek…

EŞBER KAYA

Deprem yarattığı yıkım ve meydana gelen can kayıpları ile göğsümüze bir hançer gibi saplandı. Deprem sonrası ortaya çıkan hükümete bağlı kurum ve kuruluşların koordinasyonsuzluğu bu yıkımı ve can kayıplarını misli ile arttırdı. Ortaya çıkan ölümlerin çoğu bu koordinasyonsuzluğa bağlı olarak gelişti. Yani insanlar devlet eliyle ve bilinçli taksirle öldürüldüler.

Deprem bölgesinden gelen bilgiler ve medyanın gösterdiği kadarı ile ortada devlet yoktu ilk üç gün boyunca. İnsanlar devletin varlığını ilk olarak internetin kısıtlanması, sonrasında ise ortaya çıkan beceriksizliği protesto edenlere saldırılması ile hissedebildiler. Ancak hala deprem bölgesinde insanlar bir can pazarının içerisindeydiler.

Depremin üzerinden neredeyse 20 (yirmi!) gün geçti ve depremzedeler halen daha başlarını sokabilecek bir çadır için ‘’devlet’’ kurumlarının kapılarında sırada bekletiliyorlar. Akrabalarının ölümlerinin acısını yaşayamayan insanlar bu kuyruklarda öfkelerini biriktiriyorlar.

Her ne olursa olsun, depremin üzerinden geçen 20 günden sonra bölgeye bir bakıldığında özellikle yerel yönetimler, muhalif ve sosyalist organizasyonlar ve devrimci partilerin işbirliği ve organizasyonu ile depremzede insanların acısı bir nebze olsun paylaşılırken, halkın kavradığı anlamıyla devlet olmadan da insanların dayanışma ve paylaşma ile yaşayabildikleri distopik bir ortamda da olsa ortaya çıktı.

Deprem Bölgesinde Tarım

Depremin vurduğu 10 il tarımda önemli bir paya sahip. Dünya Gazetesi'nin haberine göre, Türkiye'de tarım yapılabilen alanın %16,2'si, yani 35,8 milyon dekarlık bölümü depremzede 10 ilde bulunuyor.

Ercan Türkan’ın 2021 verilerinden yararlanarak yaptığı tespitlere göre; depremin yıktığı 10 ilin bitkisel üretim değeri ülkenin toplam bitkisel üretim değerinin % 20’sini oluşturuyor. Tahıllar ve diğer bitkisel üretim miktarı % 12, işlenen tarım alanı % 14,5 civarında. Büyükbaş hayvan varlığı ülkedeki büyükbaş hayvan varlığının % 12’sini, küçükbaş hayvan varlığının % 16,3’ünü oluşturuyor. Ziraat ve balıkçılık sektörü kredilerinin yine % 15,5’i bu 10 ile ait. (1)

Yani deprem yarattığı yıkım ve nüfus göçü ile bölge tarımının mevcut hali ve sürdürülebilirliği için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu noktada belki de en az deprem kadar bir tehdit olarak da Erdoğan’ı değerlendirebiliriz.

 Resmi Gazete’de yayımlanan “OHAL Kapsamında Yerleşme ve Yapılaşmaya İlişkin Cumhurbaşkanı Kararnamesi” başlıklı 126 Numaralı Kararname ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına imar plansız yapılaşma yetkisi veriliyor. Bu kararname ile tarım alanları ve ormanlar yeni ve daha gözü kara bir saldırıyla karşı karşıya kalacaklar. Hiç kimseyi dinlemeyen AKP iktidarı bilim insanlarının sözlerini de dinlemiyor.

Bölgede deprem olacağını yıllar önce bildiren ve deprem gününe kadar bu uyarıları yapan bilim insanlarını duymazdan gelen iktidarın zaten büyük bir yıkım içinde olan doğal yaşamı imara açma adımları yakın gelecekte farklı birçok felakete sebep olacak. Halkın çadır ihtiyacına bile yanıt veremeyen iktidarın ve bağlı kurumlarının acil olarak konut işine girişmesi normal aklın kabul edebileceği bir şey olamaz. Yapılması gereken en acil şey halkın çadır ihtiyacına yanıt vermektir. Kentlerin ruhuna uygun ve özellikle bilimsel çalışmalar sonucu hazırlanacak yeni kentsel yerleşim planlarının geniş katılımlı çalışmayla ortaya çıkarılmasına kadar geçecek sürede, insanların rahat yaşayabileceği geçici konutlar yani konteynerlerin kurulması öncelikli adım olması gerekmektedir. (2)

Deprem Bölgesinde Tarımın Devamı İçin Ne Yapılabilir?

Bu konuda birçok bilim insanı birçok şey söyledi ve söylemeye devam edecek. Belki de Tarım Bakanı da AKP Kahramanmaraş milletvekili Ahmet Özdemir gibi bir A4 kâğıda bir şeyler karalayarak vizyonunu anlatacak. Ancak hiçbir vakıa bölgedeki tarımsal faaliyetlerin sürmesinin en az insan yaşamı kadar önemli olduğu gerçeğini değiştiremez. Tartışılmaya ve çoğaltmaya belki de mecbur olmakla birlikte önerileri birkaç başlıkta ve kaba hatlarıyla şu şekilde sıralamak mümkün.

-Bölgenin geçmiş dönem tarımsal istatistikleri karşılaştırmalı olarak toplanmalı ve birbirleri ile ilişkileri doğrultusunda değerlendirilmelidir.

-Deprem sonrası hayatta kalan üreticilerle en geç Mart ayı sonuna kadar iletişime geçilip görüşleri not edilerek değerlendirilmelidir.

-Öncelikle büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanları için geçici barınma alanları oluşturulmalıdır.

-Tarımsal alanlar, ormanlar ve yeraltı sularının moloz vb. atıklarla ve kimyasal kirleticilerle kirlenmesinin önüne geçecek tedbirler alınmalıdır.

-Nisan ayında önceden elde edilen veriler ve deprem sonrası oluşan veriler (arazi varlığı, hayatta kalan hayvan sayısı, mevcut üretici sayısı, zeytin başta olmak üzere meyve ağacı varlığı vb.) derlenmeli ve değerlendirme yapılmaya başlanmalıdır.

-İklimsel durum ve depremin yarattığı etkiler göz önünde bulundurulmak şartı ile hem maliyetleri azaltmak hem de hayvansal üretimin devamını hızlı bir biçimde sağlayabilmek için bölgedeki üreticilere damızlık niteliği yüksek küçükbaş hayvanların verilmesi değerlendirilmelidir.

-Mayıs ayında başta silajlık mısır olmak üzere sulanabilir arazilerde hayvansal yem bitkisi üretimi için çiftçi faaliyetleri deprem bölgesinde başlayacak. Bundan önce yerel yönetimlerin koordinasyonunda ve en geç Nisan ayı içerisinde gerçekleştirilecek çalıştay ya da benzeri bir organizasyonla depremin etkilediği iller için bölgesel ve havza bazında bir üretim planlamasını önerecek rapor hazırlanmalıdır. Raporun uygulanması için yine yerel yönetimler ve bağlı kuruluşları görev almalıdır.

Sonsöz Yerine…

            Yazımda bilinçli olarak bakanlığın ve hükümetin yapacağı ve yapması gereken desteklemelerden ve alması gereken önlemlerden bahsetmedim. Çünkü ne artırılacak destek miktarı, ne ödemelerin zamanının erkene alınması ne de ayni desteklerin nakdiye çevrilmesinin gerçek manada değeri yok. Çünkü AKP iktidarı OHAL kapsamında çıkardığı 126 sayılı kararname ile tarımı ve üreticiyi umursamadığını, kelimenin gerçek anlamıyla görmezden geldiğini ortaya çıkardı. AKP’nin deprem bölgesindeki insanları değil inşaat şirketlerini önemsediği şimdiden hazırlığına girişilen ihale çalışmalarıyla ortaya çıktı.

Ne korkacak ne de kaybedecek bir şeyimiz yok. Aksine şimdi onlar sırça saraylarında korku içerisindeler. Depremin enkazından çıktık ve korku duvarını çoktan aştık. Birleşmiş bir halkı, hiçbir kuvvetin yenemeyeceğini biliyor ve yüksek sesle haykırıyoruz!

KAYNAKÇA

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/deprem-bolgesinde-tarim-ve-kirsal-icin-neler-yapilmali/683565

https://yeniyasamgazetesi4.com/ohal-kararnamesi-bakanlik-orman-ve-mera-alanlarini-insaata-acabilecek/




Bu haber 1082 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EKONOMİ Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI