Bugun...



Salgın, Türkiye ekonomisi ve gerçekçi bir kamu politikası önerisi

Covid-19 salgını dünya ölçeğinde hızla yayılmasını sürdürürken küresel ekonomiyi de hem arz hem talep yönünden olumsuz etkiliyor. Arz yönünden üretim zincirleri; talep yönünden ise tüketim ve yatırım harcamaları üzerindeki olumsuz etkilerinin dünya ekonomisinde süregelen durgunluk sürecini daha da belirgin hale getireceğini gözlüyoruz.

facebook-paylas
Tarih: 09-06-2020 22:34

Salgın, Türkiye ekonomisi ve gerçekçi bir kamu politikası önerisi

Bu çalışma Tübitak – SOBAG tarafından 1001-Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı çerçevesinde duyurulan 120K541 no’lu “COVID-19 ve Toplum: Salgının Sosyal, Beşeri ve Ekonomik Etkileri, Sorunlar ve Çözümler” konulu Proje kapsamında destekleniyor.  Bu çalışmada sunulan sonuçlar söz konusu proje araştırmasının öncü göstergelerini oluşturuyor.

Covid-19 salgını dünya ölçeğinde hızla yayılmasını sürdürürken küresel ekonomiyi de hem arz hem talep yönünden olumsuz etkiliyor. Arz yönünden üretim zincirleritalep yönünden ise tüketim ve yatırım harcamaları üzerindeki olumsuz etkilerinin dünya ekonomisinde süregelen durgunluk sürecini daha da belirgin hale getireceğini gözlüyoruz.

IMF, 2020’nin Nisan ayında yayınladığı World Economic Outlook (WEO) raporunda 2020 için dünya ekonomisinin %3 gerileyeceğini öngörüyor.  Ocak ayı başına göre yapılmış olan bu revizyon dünya ekonomisinin büyüme tahminlerinde toplam %6,3’lük bir düşme anlamına geliyor.  Birleşmiş Milletler Kalkınma ve Ticaret Konferansı raporu ise Covid-19 salgını ve salgına karşı alınan önlemlerin bir sonucu olarak şimdiye değin dünya ihracatında 50 milyar dolarlık bir kaybın olduğunu tahmin ediyor ve sadece gelişmekte olan ülkelerin 2020 yılındaki ihracat kayıplarının 800 milyar dolara ulaşacağını öngörüyor. Kuşkusuz ihracatta yaşanan bu kayıplar, küresel ekonomide imalat sanayi üretimi için gerekli olan ara malı girdilerinin sağlanmasındaki aksaklıklar ve küresel değer zincirlerinde yaşanan tıkanıklıkların doğrudan sonucudur.

UNCTAD (2020) ve IMF (2020) verileri, küresel finansal sermaye piyasalarında da şiddetli bir daralma beklendiğini işaret ediyor. Gelişmekte olan ve yükselen piyasa ekonomilerinden son bir ay içerisinde yaşanmış olan sermaye çıkışı 70 milyar dolar düzeyinde. Covid-19 krizinin yol açtığı iktisadi bunalımın 1929/30 küresel buhranını aşan boyutta olacağı tahmin ediliyor.

Bu koşullar altında tüm dünyada varlık fiyatlarının çöküntüye uğradığı; küresel borç düzeyinin 260 trilyon dolara (dünya gelirler toplamının yüzde 322’si) ulaştığı bir düzlemde, küresel durgunluğun sadece daha bol kredi ve daha da yoğun borçlanmaya dayalı tüketim üzerinden canlandırılabileceği düşüncesi bir yanılsamadır.

Covid-19 krizi arz, talep ve finans şoklarının eş anlı oluşmasına dayalı, çok boyutlu sistemik bir kriz olarak yaşanıyor. Söz konusu şoklar ise gelir dağılımında hem sınıfsal, hem bölgesel hem de cinsiyet bazında derin eşitsizliklerin var olduğu; kamusal hizmetlere erişimin ticarileştirildiği; ve dolayısıyla, gelir eşitsizliğine bağlı olarak yoksulluğun sosyal dışlanma ile birlikte yaşandığı bir ortamda gerçekleşiyor. Saad-Filho’nun ifadesi ile Covid-19 salgını “dayanışma, sanayi politikası ve devletin kamu politikaları olmadan çözülemeyecek bir krizdir”.

Türkiye ekonomisine gelince, Covid-19 krizi Türkiye’yi, 2018 finansal krizinin etkilerinin tamamıyla çözümlenmediği ve ulusal ekonominin yıpranmış dengelerinin henüz onarılmamış olduğu bir konjonktürde etkiliyor. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın yayınladığı haftalık raporlar bize bu konuda en güncel verileri sunuyor.  2019 sonu itibariyle işsizlik oranının %13,6; enflasyon oranının %11 düzeyinde seyrettiği Türkiye ekonomisi, IMF’nin WEO Nisan 2020 raporundaki projeksiyonlara göre Covid-19 krizi nedeniyle 2020’de %5 daralma içine sürüklenecek. Türkiye için 2020 yılına ilişkin projeksiyonlar işsizlik oranının %14-15 düzeyinde süregeleceğini gösteriyor.

Bu tespitler altında, Covid-19 salgını krizinin Türkiye’deki ekonomik etkilerini öngörmek ve krizin olumsuz etkilerini en aza indirgeyecek gerçekçi gelir ve maliye politikaları tasarlayarak Türkiye politik ekonomi yazınına ve ilgili tüm sosyal paydaşların gündemine sunmak amacıyla bir çalışma gerçekleştirdik. Bu yazıda uzman olmayan okur için özetlemeye çalışacağımız analizin raporuna buradan erişebilirsiniz.

Çalışmamızda Covid-19 salgınının Türkiye ekonomisi üzerine beklenen “ilk anlık” (upon impact) etkilerini öngörüyoruz ve bu etkilere karşı geliştirilebilecek olası kamu politikası alternatiflerini inceliyoruz.

Yazıda detaylarını anlatacağımız modelde salgının etkisiyle, 2019 sonuna görece olarak GSYH’ın %27 azalabileceğini, işsizlik oranının %34 artabileceğini ve bütçe açığının GSYH’ya oranının %12’ye kadar büyüyebileceğini görüyoruz.

Emek Gelir Destek programı olarak adlandırdığımız ve 2019 milli gelirinin %2,9’una denk gelen programla ise GSYH’daki azalmanın %16’ya, işsizlikteki artışın %17ye düşürülebileceğini, bütçe açığının GSYH’ya oranının ise %6 civarında tutulabileceğini öne sürüyoruz. 

Kaynak: https://sarkac.org/2020/06/salgin-turkiye-ekonomisi-ve-gercekci-bir-kamu-politikasi-onerisi/

 




Bu haber 1814 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EKONOMİ Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI