Bugun...



Datça/Emecik Mahallesi Muhtarı Hüseyin Harıpcı: “Köy Tüzel Kişiliğimizi Geri İstiyoruz”

Karaincir'de muhtarlığın da bulunduğu kahvede buluştuk. Muhtarımız Hüseyin Harıpcı anlatmaya başladı. Söyleşi, hiç öngörmediğim bir biçimde kendiliğinden Büyükşehir Yasası ekseninde başladı.

facebook-paylas
Tarih: 17-06-2023 16:17

Datça/Emecik Mahallesi Muhtarı Hüseyin Harıpcı: “Köy Tüzel Kişiliğimizi Geri İstiyoruz”

SÖYLEŞİ: MEHMET ERDAL

“...Yukarı köyde imam evi, sağlık evi, şurada düğün salonumuz var, çok amaçlı, kapalı pazar yeri olarak da kullanılıyor. 1500 kişi alır. Bunların hepsini muhtarlık olarak biz yaptırdık...”

Karaincir'de muhtarlığın da bulunduğu kahvede buluştuk. Muhtarımız Hüseyin Harıpcı anlatmaya başladı. Söyleşi, hiç öngörmediğim bir biçimde kendiliğinden Büyükşehir Yasası ekseninde başladı.

 BÜYÜKŞEHİR YASASI İLE MAL VARLIKLARIMIZ ELİMİZDEN ALINDI

“Yani köyümüze ihtiyacımızı karşılayacak kalıcı güzel işler yapıyorduk. Büyükşehir Yasası ile hepsi Datça Belediyesi'ne devredildi ama düğün salonunu Emecik Mahallesi olarak biz kullanmaya devam ediyoruz.”

Büyükşehir Yasası çıkıp köylerin mahallelere dönüştürüldükleri süreçte Emecik Köyüne ait ortak varlıkların hangisinin Datça Belediyesi'ne, hangisinin Muğla Büyükşehir Belediyesi'ne devredildiğini ve bunun neye göre belirlendiğini öğrenmek istiyorum.

“Şurada bir zeytinliğimiz vardı, bir de eski çeşmeler, kuyular vardı; hepsi Muğla Büyükşehir Belediyesi'ne gitti. Mezarlıklar Büyükşehir Belediyesi'ne gitti. Zeytinlikler, park-bahçe olarak değerlendirildi.”

Büyükşehir Yasası çıktıktan sonra Datça Kaymakamlığı tarafından bir komisyon kurulmuş. Bu komisyonda Datça Kaymakamlığı, Datça Mal Müdürlüğü, Datça Belediye Başkanı bulunuyormuş. “Muhtarlıklar yoktu tabii ki ” diyor. Bu komisyon, muhtarlıklara ait varlıkları, Datça Belediyesi ile Muğla Büyükşehir Belediyesi arasında paylaştırmış.

 KÖY TÜZEL KİŞİLİĞİ İADE EDİLMELİ

Söyleşiye buradan girelim: Şu an mahalle statüsünde olan köylerde yaşayan Datçalıların Büyükşehir Yasası çıkınca “Bu yasa bizim açımızdan iyi bir şeydir” diyerek sevindikleri söylenir. Datça Belediye Meclisinin olağan aylık toplantılarında bu konuda yapılan konuşmalardan da biliyorum ki bugün aynı Datçalıların bu yasaya karşı bazı tepkileri var; örneğin AKP ve MHP Belediye Meclis Grupları başka bazı mahalleler gibi Emecik Mahallesi'nin bir bölümünün de “Kırsal Mahalle” statüsüne alınmasını önerdiler. Büyükşehir Yasası'nı nasıl değerlendiriyorsun?

“Doğru görmüyorum. Köyümüzle ilgili bir konuda yetki Muğla Büyükşehir Belediyesinde değil, yerelde olmalı. Örneğin eskiden köyümün su işlerini muhtarlık olarak ben takip ediyordum. Bir yerde su patlağı mı oldu, burada elmanım hazırdı, hemen yollayıp, anında yaptırıyordum. Şimdi bizim MUSKİ Datça sorumlusu Zeynel beye anında ulaşıyoruz, sağ olsun hemen sorunumuz ne ise onu çözmeye çalışıyor ama normalde önce MUSKİ arıza aranıyor, onlar sıraya koyarak müdahale ediyorlar. Eleman sıkıntıları oluyor. Haliyle sıkıntılı durumlar yaşıyoruz. Su, patlak olan yere müdahale edilinceye kadar boşa akıyor.”

 12 PARSELİMİZ BELEDİYE TARAFINDAN SATILDI

Yeniden köy tüzel kişiliğine mi dönülmeli?

“Dönülmesi lazım. Tüzel kişiliğin geri verilmesi lazım ama şu an geri verilse de eskiden köye ait olanlardan bir şey kalmadı ki, her şey satıldı. Örneğin, maliyeye ait iken uğraşıp Emecik köyü ortak mülkiyetine geçirdiğim 14 kadar arazi vardı; onları kat karşılığı verecektim. Şimdilerde köyün gelirleri müthiş olacaktı. Büyükşehir yasası ile bu parseller köy muhtarlığından alındı, Datça Belediyesi'ne devredildi ve Belediye bunların 12 tanesini hemen sattı.”

Cumalı Köyü Muhtarlığına ait iken Büyükşehir yasası ile Datça Belediyesi mülkiyetine geçen ve Belediye tarafından satışa çıkarılan eski fırın ile ilgili haberleri yaparken Belediye Başkanımız Gürsel Uçar'a (CHP) bugüne kadar kaç parsel sattıklarını sormuştum; 42 parsel sattıklarını, bu parsellerin çok küçük parseller olduğunu söylemiş ve ben de bunun haberini yapmıştım. Hüseyin beyin sözünü ettiği 12 parça arazinin de bu 42 parsel içinde olup olmadığını soruyorum. Sözünü ettiği 12 parselin Gürsel Bey'den önce Belediye Başkanı olan Şener Tokcan (CHP) zamanında satıldığını söylüyor. “Belki Gürsel Başkan da satmış olabilir. Orasını bilemiyorum.” diyor. Bu satılan parseller 500-600 m2 civarındaki parsellermiş. “Satılmayıp da kalsalardı şu anki toplam değerleri 150-200 milyon TL. civarındaydı.”

Gürsel Başkan, sorduğumda, bana bu sattıkları küçük parsellerin satışından elde ettikleri para ile yeni yapılacak pazar yerinin kamulaştırmasını yaptıklarını ve Datça Belediyesi'ne, aynı anlama gelmek üzere Datça halkına bugün paha biçilemeyecek değerde bir yer kazandırdıklarını, yani bu satışlardan elde ettikleri kazancı çöpe atmadıklarını söylemişti. Sen bu tür satışlar yoluyla elde edilen paraların, belediyenin bazı sorunlarının çözülmesinde kullanılmasını nasıl görüyorsun?

“Çözecek, onda sıkıntı yok. Parseller yasa ile bizden çıkmış, Datça Belediyesi'ne geçmiş. Belediye satar, bize hizmet verir, gider Kızlan, Eski Datça ya da İskele Mahallesi'ne... hizmet verir. Mal, belediyenin olmuş, bir şey diyemeyiz.”

Yasal olarak böyle, tamam ama Emecik Muhtarı olarak nasıl görüyorsun? Gönlünden geçen ne?

“Benim köyümden, mahallemden bir arazi satıldıysa mahalleme harcanmasını isterim. Maalesef o da olmadı yani...”

 KÖY TÜZEL KİŞİLİĞİNİN OLDUĞU DÖNEMDE DAHA İYİ İDİK

Senden önce ilk söyleşiyi yaptığım Cumalı Muhtarı Semih (Hakkı) Bey “Yeniden aday olmayacağım” demiş ve ben de nedenini sorduğumda hem yerel hem de merkezi yönetimi kastederek “İstediğimiz hiçbir şeyi yaptıramadık” demişti. 19 yıldır Muhtar olduğunu söyledin. Sen ne diyorsun: “Ben de hiçbir sorunu çözemiyorum o nedenle aday olmayacağım” ya da “Ben istediklerim alabiliyorum, sorunlarımızı çözebiliyorum, bu nedenle yeniden aday olacağım” mı diyorsun? Ne düşünüyorsun?

“Şu an karar vermedim ama büyük bir ihtimalle yeniden aday olacağım. Köy tüzel kişiliğinin olduğu dönemde ki o zaman Özel İdare idi, daha iyi hizmet alabiliyorduk. Çünkü o dönem Köylere Hizmet Götürme Birliği (K.H.G.B) vardı. Bu birlikten her yıl Datça'ya, Datça Kaymakamlığı'na Muğla Valiliği'nden bir para geliyordu. Datça Kaymakamlığı bu gelen parayı Datça'nın 9 köyüne, köylerin ihtiyacına göre pay ediyordu. Örneğin, şu gördüğünüz düğün salonunu o parayla yaptırdım. Her yıl bu para geliyordu. Büyükşehir Yasası çıkarıldıktan ve uygulamaya başlanıldıktan sonra gelen bir para yok, köye ait bir bütçe yok. Şu an yalnızca muhtarlık maaşımız geliyor.

Muhtarlık binasında kullandığım masa, bilgisayar... eskiden benimdi, şimdi bunlar da belediyeye ait. Datça Belediyesi'nden sözleşmeli olarak, demirbaş olarak muhtarlığa veriliyor.”

 İHTİYAÇLARIMIZI BÜYÜK ÖLÇÜDE BELEDİYE KARŞILIYOR

Şimdi sen bu Büyükşehir Yasası uygulamaya sokulduktan sonraki dönemde köye dair bir şeye gereksinim duyduğunda, bunu hangi makamın karşılayacağına bağlı olarak mı o makamdan bir şey istiyorsun?

“Elbette. Büyükşehrin bize hizmet vermesi sadece mezarlıklar, MUSKİ, ilaçlama ve bir de duraklar (ulaşım) konusundadır. Başka bir şey yok. Diğer ihtiyaçlarımızın tamamını Datça Belediyesi karşılıyor.”

Datça Belediyesi'nin muhtarlarla yaptığı toplantılar periyodik toplantılar mı?

“Her ayın ilk haftası, olağan Belediye Meclis Toplantısının ertesinde toplanıyoruz. Bu toplantılar iyi de oluyor. Bütün muhtarlara ihtiyaçları soruluyor. Not alınıyor. Not alınan ihtiyaçların %80-85'i karşılanıyor. Ben Datça Belediyesi'nden memnunum. Başkanımızın yaklaşımı iyidir. Yapamıyorsa da şundan dolayı yapamıyorum diyor ki yapamama nedeni belediye bütçesinin yetersiz oluşudur. O nedenle ona saygı gösteriyorum. İlle de yapacaksın diye bir şey yok. ”

Peki Datça Kaymakamlığı benzer bir toplantı yapıyor mu?

“Kaymakamlık da her ay toplantı yapıyor ama Kaymakamlığın yaptığı toplantıdan bir şey çıkmıyor; çünkü Kaymakamlığın bu konuda çok fazla yetkisi yok. Zaten bizim ihtiyaçlarımız arasında Kaymakamlığın ve Valiliğin karşılayabileceği ihtiyaçlar yok. Kaymakamlığa ilettiğimiz ihtiyaçları Kaymakamlık, Muğla Büyükşehir Belediyesi'ne ya da Datça Belediyesi'ne iletiyor.”

Örneğin Belediye Meclis Toplantılarında da görüşülüyor, işte Eski Datça'nın ya da Reşadiye'nin bazı sokaklarına dair hazırlanan projeler kapsamında Muğla Valiliği'nden yardım isteniyor ya da alınıyor. O, nasıl oluyor?

“O projeler 'Kentsel SİT' kapsamındaki projelerdir. Emecik'te böyle bir alan yok. Bizde bir tek şu yol kenarındaki Apollon Tapınağı var. Valilik, 'Kentsel SİT' kabul edilen alanlarda yapılacak projelere Kültür Bakanlığı'ndan ayrılan bir fon var, oradan para aktarıyor.”

 KEŞKE ÇOK AMAÇLI SPOR TESİSİ GERÇEKLEŞEBİLSEYDİ

Başkan bir iki kez Meclis toplantılarında sözünü ettiği için biliyorum, sizin burada “şartlı bağış” kapsamında Tadım Kuruyemiş / PALAIA OTEL tarafından yapılmaya çalışılan ama yapılamayan “çok amaçlı spor tesisi” projesi vardı. Bu konuda ne söyleyebilirsin?

“Yer bizim köy muhtarlığımızdan belediyeye geçen bir yer; Caminin orada. 5000 m2 küsurluk bir alandır. Tadım Kuruyemiş sahibi demiş ki 'Benim önereceğim isim verilsin, Datça'ya bir hayır yapayım.'

Bakanlık bu projeye vergi muafiyeti sağlamadı. Bunun nedeni o tesisin bir 'kültür tesisi' olarak bakanlıkça kabul edilmemesi imiş. Bana göre bakanlık bu tesisin yapılması adına bu tesisi 'kültür tesisi' olarak kabul etmeliydi. Yapsın vatandaş, yeter ki yapsın. O vatandaş parayı, 4 milyon mu ne, bağışlamıştı. O tesisin projesini AKTUR A.Ş. yaptırmıştı. 30-35.000 TL. gibi bir yardım yapmıştı bu projenin çizim için. Tesisin tahmini maliyeti o zamanlar 12 milyon TL. civarındaydı, şimdi arttı 35 milyon TL. (Başkan, bir Meclis toplantısında 40 milyon TL. civarında demişti) civarında tutuyor. Belediye'nin şimdilerde bunu yapma şansı kalmadı. Bir hayırsever bulunabilirse ki 35 milyon TL.'yi verecek birisini zor buluruz. Bu tesisin yapımı kaldı. Kaymakam bey de bu iş ile ilgilendi. 'Bakanlık kabul etmedi' dedi.”

(Başkan, bir Meclis konuşmasında, Tadım Kuruyemiş sahibinin bu tesis için vermeyi taahhüt ettiği 4 milyon TL.'yi Datça Belediyesi'ne verdiğini, Belediye'nin bu parayı Mesudiye yangını sırasında yangın söndürmede görev yapan helikopterlerin yakıt ihtiyaçlarını karşılayan yakıt tankerlerinin girişi çıkışı sırasında harap olan Reşadiye'deki futbol sahasının yeni baştan tadilatında kullanıldığını anlattı.)

 ARITMA TESİSİ YAPILMASINI BEKLİYORUZ

Bunun dışında Emecik'e yapılmasını isteyip de yapılamayan bir şey var mı?

“Muğla Büyükşehir Belediyesi ile alakalı bir sorunumuz var: Emecik/Karaincir çok gelişmekte olan bir yer. Burada imar sorunumuz yok; imar geçti. Arıtma tesisi yapılmasını bekliyoruz. Burada merkezi kanalizasyon sistemi yok. Her yerde foseptik var...”

Çomarlık olarak bilinen mahallenin Kızlan Ovası'na bakan kesimlerinde ciddi bir kanalizasyon sorunu olduğunu biliyorum ve bunun için çalmadık kapı da bırakmadık ama sizin burada da aynı sorunun olduğunu hiç duymamıştım.

“2014 yılında sayın Osman Gürün'e biz bu talebimizi ilettik, söz verdi; 9 yıl oldu. Bir metre ilerleyemedik. Hala bekliyoruz. Buradaki apartların, otellerin toplam yatak sayısı 1200'e yakın. Hiçbirisi merkezi sisteme bağlı değil.”

Cumalı'da/Palamutbükü'nde olduğu gibi burada da MUSKİ'nin araç eksikliğinden dolayı bu foseptiklerin boşaltılmasında sorun yaşanıyor mu?

“Yaşanmaz mı? Bir kere MUSKİ'nin de olsa vidanjörlerin foseptik boşaltma ücretleri yüksek. Bizim burada insanlar asgari ücretle çalışıyor, alıyor 8 500 TL., bir vidanjör çağırıyor 1 500 TL. Foseptikler dakikada doluyor. Şu an sağı sola dolaşsan görürsün, akıyor bazıları.”

 DENİZİMİZ ÖLÜYOR

“Bizim buraya turist niçin geliyor? Denizi için. Bu durumda denizin temiz olması lazım. Tamam, denizimiz temiz ama kışın yağan yağmur suyuyla beraber foseptikten akan sular denize karışıyor. Bu gidişle denizi bitireceğiz. Eskiden bizim Karaincir'de sahile yakın yosunlar vardı. Şu an Karaincir denizinde bir tane yok. Buradan başlayın, sahil boyu gidin, Perili Köşk, Gölmar... Denize girin. Pek çok yerde 3-4 cm kalınlığında sarı bir tabaka göreceksiniz. Eskiden denize dalar ve otların dibinde balık avlardık. Şimdi her yer taş... Denizimiz ölüyor. Bu nedenle bugün en büyük sorunumuz arıtma tesisinin olmayışıdır. Büyükşehir yasasına bakın, her mahalleye bir arıtma tesisi yapılacak diye bir madde var. Yasa 2014'de yürürlüğe girdi, 9 yıl geçti ama bu konuda daha bir metre yol alamadık. Betçe'de, Karaköy'de de yok, tamam ama oralarda imar da yok. O bahane ediliyor. Benim imar diye bir sorunum yok. Yap o zaman. Yapılmıyor... Her şeyim hazır. Şurada 675 haneli Karaincir'in arıtma tesisi var; 20 yıl oldu yapılalı. AKTUR'a 40 yıl önce yapıldı.

MUSKİ Genel Müdürlüğü ile ilişkilerim de iyi. Gidiyorum. Para yok deniyor.”

Proje mi yokmuş yoksa Çomarlık Mahallesinde olduğu gibi “proje var ama para yok” mu diyorlar?

“Bir ara ölçüp biçtiler ama bir projelendirme olduğunu sanmıyorum. 9 yıldan beri bekliyoruz, artık yapılması lazım.”

 SU SORUNUMUZ YOK

Su?

“Su sorunumuz yok. Bu konuda yaptırabildiğimi yaptırıyorum. Geçen yıl sondaj vurdurdum. 1 milyonluk yatırım aldım MUSKİ'den, iki tane depo getirtiyorum. Suyumuz var ama depo yetersizliği nedeniyle sıkıntı çekiyorduk. Gittim, geldim sağ olsunlar ayın 18'inde teslim edecekler; Ankara'dan geliyor su depolarımız. Hazır. Daha önce teslim edeceklerdi, deprem bölgesi için üretim yaptıklarından yetiştirememişler.

Bizim suyumuz Datça merkezine giden hattan gelmiyor. 3 ayrı yerde 5 kuyumuz var, bunların birisi sadece yukarıdaki köyümüzü besliyor. Haliyle, depo olursa su sorunumuz yok. Şu andaki depomuz 1997 yılında yapılan 150 tonluk bir depo. O zamanların nüfusu belli. 150 ton bugün yetersiz kalıyor. Şimdi 100 tonluk daha geliyor. Sorunumuzu o çözecek.”

ALAVARA'YA ÖZEL BİR İMAR PLANI ÇIKARILMALI

Bir yıl kadar önce sizi arayıp “bir ara görüşelim” demiştim, olmadı. O görüşme talebimin nedeni Alavara olayı idi. Muhtarım sizin, yani Emecik köylüsünün gözünden bu Alavara olayı nedir? Şunu bi anlatsana. Hiç yorumsuz yazmak ve bu söyleşiyi okuyanlara aktarmak istiyorum.

“Alavara'da satılan yerler var ama hala çoğunluğu, %60 - %70 gibi köylüde. Alavara'da tarım da yapılıyor. Alavara'ya bir esneklik yapılması lazım. Orada yeri olan gitsin, kendi kalacağı, hani bildiğimiz büyük tesisler gibi değil, kendi kalacağı bir evi yapabilsin oraya. Vatandaş tarım yapıyor ama çadırda, tahta barakada kalıyor. Bahçe evi gibi bir şeye izin verilmiyor. Orası doğal ve arkeolojik SİT olarak kabul ediliyor. Bu nedenle elektrik gitmiyor. Vatandaş gittiği zaman oraya, orada kalabilsin; her gün git gel yapmasın.

Bir ara orasının SİT derecesi hafifletilmişti. Muğla Büyükşehir Belediyesi dava açtı. Mahkeme alınan kararı iptal etti. Yapılacak bir şey yok. Kalacak.”

Gönlünüzden geçen ne? Sizde burasını bir turizm bölgesi gibi düzenleme beklentisi var mı?

“Var. 50 yıldan beri Alavara hala aynı Alavara. Orada bir şey yok. Herkesin arazisi var. Karaincir, AKTUR, Kooperatifler gibi değil, Datça/Özbel gibi değil, orasını boğacak gibi değil, ufak ahşap binalardan, orası korunacak şekilde özel bir imar planının çıkarılması lazım. Vatandaş yapsın, turizmden biz de nemalanalım. Çiftçilik de bitti memlekette. Alavara'da çiftçilik yapan 4-5 kişi.”

 EMECİKLİLERE FİKRİNİ SORAN YOK

Bu konuda Muğla Büyükşehir Belediyesi ile hiç görüşme olmadı mı?

“Arayan soran bile olmadı. Geçtiğimiz dönem CHP Muğla Milletvekili olan Mürsel Alban tuttu bir TV programına çıktı, 'Alavara'yı kurtaracağız, işte şeyi kurtaracağız'... dedi. Aradım kendisini, sen kime sordun da çıkıp konuşuyorsun, dedim. CHP Datça İlçe Başkanı'nı arıyorum, haberi yok. Gürsel Başkan'ı arıyorum, haberi yok. Kendi kafasına göre konuşuyor. 'Yahu muhtarım özür dilerim falan filan...' 'Bu açıklamayı yapmadan önce bir muhtar olarak beni ara, hadi beni aramadın ilçe başkanını ara...' TV'ye çıkmış, veryansın ediyor. 'Alavara elden gidiyor, turizme açacaklar, şöyle yapacaklar, böyle yapacaklar...' Gittiler, karıştırdılar ortalığı.

Mahalleli gidip, denize sıfır mülklerinin üzerine butik otel türünde, fazla yoğunluk olmadan bir şeyler yapsa olmaz mı? Yahu burası yüzyıllardır köylünün. Çok katlı istemiyoruz, tek katlı. Uygun bir proje yapılsın, vatandaş nemalansın. Boş arazi bir şey getirmiyor.

Bir gün, İzmir'den mahkeme için bilirkişi heyeti gelmişti köye, 70-80 tane çevreci bir geldi Datça'dan, ortalığı yıkacaklar. Yahu içinizden birinizin bir dönüm yeri var mı Alavara'da? Yok.”

Peki muhtarım, bugüne kadar bu çevreci arkadaşlardan gelip de size, “Muhtarım hele bir oturup konuşalım” diyen olmadı mı?

“Konuşalım demediler. Bir metre yerin yok burada, geliyorsun buraya, konuşuyorsun. Kendin gelmişsin Datça'ya, oturuyorsun. Keyfin güzel. Emekli de olmuşsun. Yahu köy halkı da oradan nemalansın biraz. Yer bizim. Yıllardan beri biz korumuşuz zaten. Benim köylüm, köy halkım korumuş. Sana ne oluyor yani? Tamam korunacaksa koruyalım. Biz çok katlı apartlara karşıyız. Ama bunlar Allah Allah 'Alavara elden gidiyor...' Yahu Alavara bir yere gitmiyor. Alavara burada.”

Muhtarım, sizde şöyle bir duygu mu var? “Bu toprak bizim ama karar verme hakkı bizde değil.”

“Bizde değil. Bu çevreci gruplar bir geliyorlar, yahu o kadar abartmaya gerek yok. Yanlış bilgi var. 'Şöyle yapacaklarmış, böyle yapacaklarmış...' yollu yanlış bilgilerden dolayı yanlış konuşmalar yapılıyor.”

Şimdi Alavara ile ilgili mahkeme karar verdi ve ne yapılacağı bilinmiyor mu?

“Şu an tekrar eskiye dönüldü. Alavara 'hassas korunacak bölge' statüsünde. Şu an bir şey yapma şansı hiç yok, Bölge İdare Mahkemesinin verdiği karar sonrasında.”

 MUĞLA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNE VE ÇEVRECİLERE KIZIYORUZ

Muhtarım benim bu konulardaki tavrım çok net: Esnafa sormadan, ne düşündüklerini öğrenmeden sahiller, keza Emeciklilere sormadan ve ne düşündüklerini bilmeden Alavara konusunda düşünce belirtmek çok abes. Git sor, öğren ama sen düşüncelerini yine de savunmaya ve onları ikna etmeye çalış. O nedenle geliyorum ve ne düşündüğünüzü soruyorum. Ne düşündüğünüzün herkesçe bilinmesini sağlamaya çalışıyorum.

“Önce köylülere sormaları lazım. Bu nedenle Muğla Büyükşehir Belediyesi'ne ve çevrecilere kızıyoruz.”

Sizce süreç nasıl olsa daha iyi olabilirdi?

“Çok yoğun olmayacak şekilde imarın önünün açılması lazımdı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bu tür projelerin hepsini yapıyor. Kardeşim şuraya bungalov ev yapacaksın, yoğunluk şu olacak, örneğin, 3 dönüm araziye bir tane yapacaksın gibi...”

Buna “sürdürülebilir turizm” deniyor, sanırım...

“Evet. Çevreyi bozmadan, ağaç sökülmeden, doğal yapıya dokunmadan... O şekilde. Alavara'nın tamamı sahil yani. Köylü gitsin oraya, orası sörf turizmine çok uygun. Şu an orası sörfçülerin gözdesi oldu. Yaz aylarında tatile gelenler orada. Sörf yapıyorlar. Araçlarıyla günü birlik gidip dönüyorlar. Bir şeyler olsun. Köylünün bu Karaincir'de fazla arazisi kalmadı. Alavara'da var. Orada bir şey yapsın köylümüz. 3-5 TL. para kazansın. Hayat devam ediyor. Mal var ama maldan bir şey gelmeyince o zaman malın da bir anlamı yok yani.”

 MUÇEV HER YERDE

Sizin buradaki sahiller de MUÇEV'in kontrolünde mi?

“Büyükşehir Yasası çıkmasaydı AKTUR sahil bandını da köy tüzel kişiliği adına kiralamıştım; Karaincir sahil bandı bendeydi zaten. Büyükşehir Yasası çıkınca hiç şansımız kalmadı. AKTUR'a girememiş ama buradaki sahil de MUÇEV'in kontrolünde. Şu an buradaki sahillerde yaptıkları kiralamadan 300-400 bin TL. alıyorlardır.

Sahillerdeki yetki Datça Belediyesi'nde olmalı. Doğrusu bu. Çoğu yerde öyle. Sahil bizimse, halkınsa, halka kim hizmet veriyor? Yerel yönetim. Sahilleri kiraya verecek olan da yerel yönetim olmalı. MUÇEV'in kiralaması yanlış. Çöpü Datça Belediyesi topluyor. Kiraya verenin de o olması gerekiyor. Şezlongunu da şemsiyesini de kiraya verecekse Datça Belediyesi verecek. Koyacak sahile köyümüzden 3-4 tane genci, hem onlar sigortalı olacak, ekmek yiyecekler hem de belediyeye bir gelir olacak. Şimdi, maalesef...”

Burada halka açık bir plaj var mı?

“Buradaki sahilin tamamını işletmeler kiralıyorlardı, DORİS otelin yanında bir bölümü zorla bıraktırdım. Burada zaten 500 m uzunluğunda bir sahilimiz var, birkaç yıl sonra bu yükü kaldıramayacak; yeni yeni apartlar yapılıyor. Şu an çoğunu oteller almış. Sahillerde yetki Belediye'de olursa, otel de kiralayacaksa Belediye'den kiralayacak. Otel koymuş oraya şezlongunu, gelenden para istiyor...

Bizim Emecikli yerli halkımız buradan denize girmez, Alavara'ya, Sarı Liman'a gideriz. Kişi Datça dışından gelmiş, otelde kalmıyor, denize girmek için buraya gelmiş, girsin denizine...”

 




Bu haber 2702 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YEREL YÖNETİM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI