Tweet |
Geçtiğimiz Pazartesi Günü köy meydanında toplanan köylüler adına konuşan İkizköylü bir kadın, “tüm canlıların yaşama hakkı olarak su istiyoruz; kömür, maden arama istemiyoruz, dinamit sesi ve hava kirliliği de istemiyoruz,” diyerek; siyasi partilerin sürekli olarak seçimler öncesinde hatırladığı “sevgili halk” olmak istemediklerini vurguladı. Yetkililerin, halk böylesine sıkıntı içindeyken de orada olmaları gerektiğini söyleyen konuşmacı, istemedikleri şeyler yüzünden cezalandırılmaları durumunda, kendilerinin de seçimlerde siyasi partileri cezalandıracaklarını ve sandığa gitmeyeceklerini ifade etti.
Evlerinde kullanacak su bulamadıkları gibi, hayvanlarına su veremeyen, tarlalarını sulayamayan İkizköylüler, artık bir “varolma mücadelesi” vermekte olduklarını dile getirdiler. Yeniköy Termik Santrali’nin soğutma depolarının dolmasından sonra köye su verilmesi nedeniyle yaşanan susuzluk, köyün tek mağduriyeti olmadığını, zeytincilik önemli bir gelir kaynağımız diyen vatandaşlar; “köyümüzde, zeytin ağaçlarının veriminin yıldan yıla azalıyor. Kömür taşıma bandı için zeytin ağaçlarımız kesilerek, yaşam alanlarımıza saldırılıyor. Yoğun hava kirliliği ve giderek artan kanser vakalarımız var,” diyerek bir kez daha yaşadıkları acı gerçeğin altın çizdiler.
“Maden Canavarı Mahalleleri, Ovaları Yutuyor”
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Milas Meclisi de İkizköy’de yapılan susuzluk protestosuna katılarak, Eşsözcüler Neşe Tuncer ve Fikret Çoban, bazı saptamalarda bulunarak çağrı yaptılar: “Yaşanmakta, yaşatılmakta olan bu sürece duyarsız kalamazdık. Aktarılan sorunların yanı sıra, bölgede arkeolojik bir SİT alanı da var. Tüm bunlara rağmen, doğanın talanı acımasızca devam ediyor. Maden ‘araştırmaları’ sırasında kesilen zeytin ve ceviz ağacı sayısı, binlerle ifade ediliyor. Maden canavarı her geçen gün köyleri/mahalleleri, ovaları yutmaya devam ediyor. Konuştuğumuz birçok bölge sakini, İkizköy’de başlayan öfkenin giderek yaygınlaştığını ve benzer bir biçimde mağdur olan birçok yerleşimde de kendisini göstereceğini işaret ediyor. MUÇEP Milas Meclisi olarak, bütün bu ve benzeri yağmaların konuşulup, çözüm önerileri ve yol haritamızı çizmek için, genel MUÇEP Meclis Toplantısı’na 4 Temmuz Cumartesi günü ev sahipliği yapıyoruz. Herkesi, basın görevlileri arkadaşlarımızı, tüm siyasiler ve çevre gönüllülerini Milas’taki tehdit altında olan bölgelere yapacağımız inceleme gezisine katılmaya çağırıyoruz.”
Köy meydanındaki susuzluk protesto eyleminde yapılan konuşmalarda; salgın günlerinde, hijyenin özellikle önemli olduğunun, bu nedenle insanların bilhassa ellerini defalarca yıkamaları gerektiğinin sürekli tekrarlandığı bir dönemde, insanlarının sudan yoksun bırakılıyor olmaları, bu sıcak yaz günlerinde hayvanlarına ve geçim kaynakları olan sebze bahçelerine su veremiyor olmalarının kabul edilemez bir durum ve insani bir yaklaşım olmadığı tekrar tekrar dile getirildi.
İkizköy’ün, termik santralden mağduriyetinin öyküsü…
İkizköylüler, köylerinin maden bölgesinde kalması nedeniyle doğdukları yeri terk etmek zorunda kalmışlar. Bölgede bulunan Yeniköy Termik Santralı çevreyi adeta yerle bir etmiş. Bir taraftan kullandığı kömürün çevrede yarattığı ölümcül hava kirliliği, diğer taraftan da santralin soğutulması için kullanılan suyun tüm bölge insanını kelimenin tam anlamıyla perişan ettiği, uzun bir zamandır dile getirilen önemli sıkıntılar. İlk önce termik santraller özelleştirilmiş. Daha sonra, İkizköy ve bölgedeki diğer birçok yerleşim biriminin su ihtiyacının sağlandığı su kaynakları Özelleştirme İdaresinin onayıyla Yeniköy-Kemerköy Elektrik Üretim AŞ’ye devredilmiş. Böylece, Geyik Barajının suyunun % 75’i ve diğer sondaj kuyularından elde edilen su, şirketin “kendi malı” olmuş ve yine kendi tesislerinin soğutulması için kullanılmaya başlanmış. Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin ve MUSKİ’nin suyun halk için kullanılması doğrultusunda yıllardır yapmakta olduğu başvurular ise yetkililer tarafından olumsuz olarak yanıtlanmış… İkizköylüler şimdi, ‘su yaşamdır’ diyerek, susuz bırakılmalarına isyan ediyor ve devleti yanlarında görmek istiyorlar…
Yazınız her zamanki gibi, bölgenin sorunlarına dikkat çeken, aynı zamanda anlaşılır ve açıklayıcı.... Bahse konu toplantıya keşke bölgenin politikacıları da katılım sağlasaydı... Muğla'nın güzel kıyılarını maalesef koruyamadık... Milas’a her gelişimde dağlarının biraz daha tarumar edildiğini üzülerek görüyorum. Çomakdağ, Turgut Bölgesi bunlara birer örnek... Bu konuda farkındalığı artırmak, bölgenin politikacılarının dikkatini çekmek adına daha sık haber yapabilirseniz faydalı olabilir kanaatindeyim. Bölgenin sorunlarını çok güzel değiniyorsunuz. Kaleminize, yüreğinize sağlık. Teşekkür ediyorum. Sağolun..
Yazınız her zamanki gibi, bölgenin sorunlarına dikkat çeken, aynı zamanda anlaşılır ve açıklayıcı.... Bahse konu toplantıya keşke bölgenin politikacıları da katılım sağlasaydı... Muğla nın güzel kıyılarını maalesef koruyamadık .. Milas’a her gelişimde dağlarının biraz daha tarumar edildiğini üzülerek görüyorum. Çomakdağ, Turgut Bölgesi bunlara birer örnek.. Bu konuda farkındalığı artırmak ,bölgenin politikacılarının dikkatini çekmek adına daha sık haber yapabilirseniz faydalı olabilir kanaatindeyim. Bölgenin sorumlarını çok güzel değiniyorsunuz. Kaleminize, yüreğinize sağlık. Teşekkür ediyorum. Sağolun..
Yazınız her zamanki gibi, bölgenin sorunlarına dikkat çeken, aynı zamanda anlaşılır ve açıklayıcı... Bahse konu toplantıya keşke bölgenin politikacıları da katılım sağlasaydı... Muğla nın güzel kıyılarını maalesef koruyamadık .. Milas’a her gelişimde dağlarının biraz daha tarumar edildiğini üzülerek görüyorum. Çomakdağ , Turgut Bölgesi bunlara birer örnek... Bu konuda farkındalığı artırmak ,bölgenin politikacılarının dikkatini çekmek adına daha sık haber yapabilirseniz faydalı olabilir kanaatindeyim. Bölgenin sorumlarını çok güzel değiniyorsunuz. Kaleminize , yüreğinize sağlık. Teşekkür ediyorum. Sağolun..