ÖYKÜ /ALİ GÖNENLİ

-Çabık. Çabık. Galdır endeee goca poponu. Binde gapat gapıyı. Gören eden olur.

 Selvi zorlanarak bindiği kamyonun kapısını kapatıp şoföre döndü.

-Garıdan gorkuyosan hovardalık etmeecen. Ya da daha tenhe bi yerde beni arabana bindireceen. Hemi köyün çıkışında beni alıp, hemi de acele ettirme. Popomun gocaman olduğunu yeni mi öğrendin.

-Tamam. Tamam. Haydi. Nere götürüyüm seni.

-Ne biliyim ben. Neresi tenheyse ora götür. Yalınız çok vaktim yok. Eve gelip yemek yapacaam daha.

-Gızım yemeği yapıp gelseydin olmaz mıydı? Acık keyif edeceem. Zır zır öteceen gidelim deyi.

-On liranın keyfi mi olurmuş. Fazla uzatamam. İşine geliyoosa. Yoksam indir beni hurda kenerde bi yerde.

-Beğenmiyon mu on lirayı. İnsanlar beş liraya yömiyeye gidiyor.

-Beğenmiyom. Var mı deecen. Sor bakalım o insanlara. Gendilerine orasbı dedirtmek için gaç para isterler?

-Uzatma. İncirliği geçince Kumköy sapağı var. Oraya gidelim. Güvercinlikte bira alacaam. Sen de istiyon mu?

-Yok istemiyom. Bak şimdiden söyleyim. İşi uzatmaacayık. Erken döneceyik.

-Tamam.

Güvercinlikte kısa bir duraklamadan sonra incirlik dedikleri yere vardılar. Kamyonun yönünü toprak yola çevrilince Selvi müdahale etti.

-Endee yol çok kötü. Geçen hafta odun yüklemeye geldiğimizde aynı bunun gimi burunlu BMC kamyon devrileyazdı.

-Şoför deyilimiş o ayı. Bak hindi nasıl giriyo.

Toprak yola saptıktan sonra bir kaç kilometre yol aldılar. Daha tenha bir yol bulup araba görünmeyecek kadar ilerde arabadan indiler. Şoför aldığı biranın ilkini kafaya bir dikişte bitirdi. İkincisini, bir taşın üzerine oturarak yavaş yavaş içmeye başladı.

Selvi sağ elinin başparmağı ile işaret parmağını birbirine sürterek para işareti yaptı.

-Onluğu görelim.

-Gaçıyok mu?

-Bilemem gaçıp gaçmayacaanı. Para peşin, gırmızı meşin.

Aldığı onluğu çorabın içine soktu.

-Haydi iç endee zifti galan.

Yerinden kalkan Selvi kamyona doğru gitti. Kapıyı açıp bir süre içeriyi karıştırdı.

-Burda yere serecek bi şey yok mu?

-Ne biliyim ben. Varısa ordadır.

Az daha kamyonun içini yoklayan Selvi, kamyondan indi.

-Haydi galk gidelim. Heç bi şey yok.

-Boş ver çulu çuvalı.

-Boşveremeceem. Her tarafıma çam pürçüü, tiken batıyoo. Hadi gak. O iş olmaz böön

-Bura gadar boşa mı geldik.

Yerden irice bir taş alan Selvi öfkelenmişti.

-Bak bakiiim benim gözüme. Gafanı gözünü yararım senin. Olmaacak dedim mi olmaacak.

Aç karnına içtiği biralar şoförü sarhoş etmişti.

-Tamam. Tamam. Gırk yılda bi paramızınan hovardalık edelim dedik. Orasbının belalısına çattık.

Kamyona binip ana yola çıktılar.

-Geri ver benim onluğu.

-Öteki sefer para almam. Vermiyom.

Öfkelenme sırası şoföre geçti.

-Geçmişini s.kerim senin haa. Keletir g.tlü orasbı. Hem iş yapmıyon hem paramı geri vermiyon. Şu yumruğu görüyon mu? Dişlerini yuttururum bak.

Selvi alttan almanın daha iyi olacağın düşündü iç sesiyle.

-Gaçacak deeelim ya. Soona hallederik. Hem o vakit daha çok galırık. Ben de içerim seniynen.

Kamyonu kenara yanaştıran şoför iyice kızmıştı.

-Olmaz. Parayı geri ver. Gatır derisi gimi popona tiken batacaanı düşünürken parayı geri vereceenide düşünmeliydin.

-Tamam. Anlaşalım. Beşini geri veriyim. Öteki sefer beş daha ver. Daha uzun süre galalım. Söz memnun galacaksın.

-Memnun edeceene yemin et. Orasbının da yeminine güven olmaz ya.

-Iklarınan iman olsun söz.

-Sen ne bilirsin ıkları gız.

-Bildiğim gadar.

-Hadi bakalım. Gabıl ettim. Sözünde durmazsan elimden çekeceen var.

Selvi söyleneni duymamıştı bile. Şoförün ağzından ara sıra çıkan küfürler umurunda değildi. İki gün sonra okula gidecek çocuğunun önlük ve ayakkabı parası cebinde kalmıştı.