Bugun...



Milas Pazarından Köye Dönüş Yolu

Yamaçtan aşağıya doğru yürümek yormuyordu. Onları endişelendiren geri dönerken çekecekleri eziyetti. Üstelik taşıyacakları pazar alışverişinin ağırlığı iyice gözlerini korkutuyordu. Hüseyin, kucağında kızı Emine yanında yürüyen karısı Hatçe Milas pazarına gidiyordu.

facebook-paylas
Tarih: 02-11-2023 23:18

Milas Pazarından Köye Dönüş Yolu

ÖYKÜ / ALİ GÖNENLİ

Yamaçtan aşağıya doğru yürümek yormuyordu. Onları endişelendiren geri dönerken çekecekleri eziyetti. Üstelik taşıyacakları pazar alışverişinin ağırlığı iyice gözlerini korkutuyordu. Hüseyin, kucağında kızı Emine yanında yürüyen karısı Hatçe Milas pazarına gidiyordu.

 Salı günleri kurulan Milas pazarı, merkezin ve çevre köylerin temel ihtiyaçlarının karşılandığı Ege’nin en büyük alışveriş merkezlerinden biriydi. Tire, Söke ve Milas pazarları gerek meslekleri pazarcılık olan gerekse köyde ürettiklerini getirip satan köylülerle dolup taşardı. Aydın’ın çingeneleri bu bölgenin en meşhur pazarcılarıydı.

Bodruma başka ülkelerden tatile gelmeye başlayan ve hepsine birden adına turist (köylüler hala cavır diyordu) dedikleri insanlarda Milas pazarına geliyordu.

 Son günlerde Bodrum diye bildikleri yere Halikarnas dendiğini öğrenmeye başladı köylüler. Balıkçının birini sürgün etmişler oraya. Bodrumla ilgili kitap yazıyormuş devamlı. Ona da Halikarnas Balıkçısı demeye başlamışlar.

  Çomakdağ’ın hemen altında Çınarlı köyüne ulaştıklarında gün doğmak üzereydi. Köyün yanında ince uzun bir köprü karşıya geçmelerini kolaylaştırıyordu. Katırlar yanyana zor yürüyordu. Ketendere köylüleri de ovaya inmiş yol iyice kalabalıklaşmıştı. Şansı olan çocukların bir kısmı eşek ya da katır sırtında çoğunluğu ise yaya yürüyordu. Birçok köylünün elinde ayakkabı yalınayak yürüyordu. Bahceburun köyünü geçince Milâs’a yaklaşmanın verdiği mutluluk hepsinin yüzüne yansımıştı. Çoğu Kırcağız yol ayrımında bulunan dereye yanaştı. Yalınayak yürüyenlerin hemen hemen hepsi ayaklarını yıkadı. Bir bölümü yanında taşıdığı bez parçasıyla diğeri de kuru otlarla ayaklarını sildi. Artık hepsinin ayakkabıları olması gereken yerde ayaklarındaydı. Bir kaçının zaten ayakkabısı yoktu. Onlar dereye bile uğramadan yola devam etmişlerdi.

 Alışveriş uzun sürmedi çoğu için. Dönüş yolu Hüseyin’i korkutuyordu. Bir sürü yiyecek elde taşınacaktı. Emine kızı üç yaşlarında, karısı Hatçe ise hamileydi.

-Gelme, demişti Hatçe’ye.

İnadını tutan Hatçe üç etek diktirmek istemiş ille de kumaşı ben seçicem diye karnı burnunda üç saatlik yolu yaya yürümeyi göze almıştı.

 Üç eteklik kumaşını alan Hatçe’yi zar zor yer bulabildiği bir ciple köye gönderdi Hüseyin. Küçük Emine de dönüş yolunda karşılaştıkları insaflı komşularının katırıyla yolculuğu tamamladı.

 Bu haftayı da atlattı Hüseyin. İnadı tutsa da Hatçe’nin dediği de olmuştu. Emine kız hayatında hiçbir tada değişmeyeceği dondurmayı bu haftada yemişti.

 Çok yorulsa da en fazla kazançlı çıkan Hüseyin olmuştu. Bahçeburun’u geçtikten sonra ayağına saplanan kargı iki parmağının arasından üst tarafa çıkmıştı. Eliyle kargıyı söküp atmış, sigaranın külüyle kanı dindirmişti. Komşusu Mustafa,

-Ooo kötü batmış le Üseyin, deyince,

-Bi şey olmaz, geçer, deyip konuşmasını noktaladı.

-Ya babıç ayağımda olseydi. Nasıl alırdım o babıçtan bi dene daha.

 




Bu haber 1760 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÜLTÜR-SANAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI