Bugun...



Muğla Milletvekili Metin Ergun; "İktidar, Çoklu Baro Düzenlemesiyle Neyi Amaçlıyor?"

"Bilindiği gibi, Adalet Sistemi bir bütün olarak 2018 Yılında uygulanmaya başlanan Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrasında siyasi iktidarın vesayeti altına girmiş, bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirmiştir. Bu kanun teklifi ile bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirmiş olan Türk Adalet Sistemi’ne köklü bir darbe daha vurulmuş olacaktır."

facebook-paylas
Güncelleme: 04-07-2020 12:33:24 Tarih: 04-07-2020 12:23

Muğla Milletvekili Metin Ergun;

Prof. Dr. Metin Ergun 

Muğla Milletvekili

İYİ Parti Yerel Yönetimler Başkanı

 

Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerince TBMM’ye sunulan ve kamuoyunda “Çoklu Baro Düzenlemesi” olarak bilinen teklif yoğun bir şekilde tartışılmaya devam ediyor.

Bu tartışmalar, çoğunlukla neden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu ve bu düzenlemeden ne amaçlandığı sorularına, iktidar tarafından, kamuoyunu tatmin edecek şekilde net cevaplar verilemeyişinden kaynaklanıyor.

İktidar bu konuda net cevaplar veremiyor, verebilmesi de mümkün gözükmüyor.

Zira bu düzenleme, meşruluğu yüksek olan ve adalet ihtiyacını karşılayan bir düzenleme değil, tam tersine meşruluğu zayıf ve adaletsizlik yaratan bir düzenlemedir.

Bilindiği gibi, Adalet Sistemi bir bütün olarak 2018 Yılında uygulanmaya başlanan Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrasında siyasi iktidarın vesayeti altına girmiş, bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirmiştir.

Bu kanun teklifi ile bağımsızlığını ve tarafsızlığını yitirmiş olan Türk Adalet Sistemi’ne köklü bir darbe daha vurulmuş olacaktır.

İktidar bu girişimi ile Yargı kurumunun; İddia (Savcılar), Karar (Hâkimler) mercileri ile beraber üç temel sacayağından birisi olan Savunma (Avukatlar) müessesinin ve avukatlık mesleğinin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları olan Barolar üzerinde hegemonya kurmayı, yargı üzerindeki vesayetinin sınırlarını Savunma’yı da içine alacak şekilde genişletmeyi amaçlamaktadır.

Düzenlemenin arka planındaki bir diğer amaç ise, iktidarın şu ana kadar ele geçiremediği, kontrol edemediği baroları; böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmadan da düzeltilebilecek sorunları bahane ederek ele geçirme, siyasallaştırma ve bölme arzusunu gerçekleştirmektir.

Teklif yasalaştığı takdirde, kamu kurumu niteliğindeki Barolar arasında derin bir kamplaşma ortaya çıkacaktır.

12 Eylül 1980 Öncesinde Emniyet Teşkilatı’nı ikiye bölen Polis Sendikaları Pol-Der/Pol-Bir kamplaşmasının, Türkiye’de hangi sıkıntılara yol açtığını hepimiz biliyoruz.

Bugün Barolar üzerinden kamusal nitelikteki kurumlar içinde başka bir kutuplaşmanın yaratılması da bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet tecrübesi ile çelişmekte ve iktidarın geçmişteki hatalardan ders almadığını göstermektedir.

Dolayısıyla bu teklif adalet sisteminde herhangi bir sorunu çözmediği gibi, mevcut sorunların üzerine çok daha yıkıcı sorunlar eklemektedir.

Çünkü iktidar adalet sisteminin gerçek sorunlarını ortadan kaldırmak yerine, kendisinin sorun ettiği konuları ortadan kaldırmaya karar vermiştir.

Bilindiği gibi İstanbul, Ankara ve İzmir Barolarının delege sayısı itibariyle çoğunluğu teşkil ettiği Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’nun yapısından iktidar hoşnut değildi.

Bu hoşnutsuzluktan dolayı “illerin eşit temsiliyeti”ni sağlamak iddiası ile avukat sayısı çok daha az olan illerin Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’ndaki ağırlığı arttırılmakta ve bu şekilde Barolar iktidar açısından sorun olmaktan çıkarılmaktadır.

Avukat sayısı 5000’in üzerinde olan illerde 2000 avukatın bir araya gelerek yeni barolar kurulabilmelerinin önü açılarak barolar bölünmekte ve siyasallaştırılmaktadır.

Bu noktada, Baroların bölünmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “üniter yapısı” ile de bağdaşmamaktadır.

Öte yandan,  nispi temsili ve illerin eşit temsilini sağlama iddiası ile yapılan bu düzenleme ile artık 4900 avukatın kayıtlı olduğu bir baro Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’nda 4 delege ile temsil edilirken, bundan sonra avukatın kayıtlı olduğu bir baro da 4 delege ile temsil edilecektir.

Peki, adalet ve eşitlik bunun neresinde?

Diğer bir önemli husus ise, söz konusu düzenleme yasalaştığında, adalet mekanizmasından çıkacak kararlar avukatların hangi baroya bağlı olduğuna göre değişiklik gösterecektir.

Yani iktidarın yandaşı olan bir baronun avukatı tarafından savunuluyorsanız, mahkemelerde sizin lehinize karar verilirken; eğer avukatınız iktidarın yandaşı olan bir baroya kayıtlı değilse aleyhinize kararlar verilecektir.

Söz konusu kanun teklifinin yasalaşması, zaten çok düşük seviyelerde olan hukuka ve adalete olan güveni daha da aşağı çekecek, adaletine kimsenin inanmadığı bir yargı sistemi yaratacaktır.

Biz İYİ Parti olarak, özel olarak Savunma müessesesini ve genel olarak da Yargı sistemini köklü bir biçimde tahrip edecek, Türk Yargısı’na duyulan güveni daha da azaltacak olan bu anti-demokratik uygulamaları kabul etmiyoruz.  Baroların hangi fikir ve ideolojiye sahip olursa olsun siyasallaşmasından Türkiye’nin büyük zararlar göreceği kanaatindeyiz.

Bu düzenlemeye de sonuna kadar karşı çıkacağımızın milletimiz tarafından bilinmesini istiyoruz.

 

 

 

 




Bu haber 1049 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KONUK YAZAR Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI