MELDA OMAY

Seçimlere 3 gün kaldı, bakalım benden neler çıkacak? Eski radyo görünümlü hoparlör aldım bugün, Türk sanat müziği çalarak yürüdüm kimsesiz yollarda, lodos vardı, dalgalar muhteşemdi, istedim ki şarkılar eşliğindeki bu yaşlı bisikletçiye ilgiyle bakılsın, radyo kanalları bir yunanistanı, bir türkü kanalını çekince istediğim ilgiyi bulamadım, zaten ortalık bomboştu, kafam bi dünya oldu rüzgardan, neyse evdeyim artık, yeni radyom ‘bak yeşil yeşil’ çalıyor, televizyonda tele1’de haberler tabii ki. Benim haber manyağı olduğumu biliyorsunuz artık. İki müzik+haber sesleriyle kediler mutluca dinliyorlar. Ben ne yaptığımı pek bilmiyorum. Evde huzur bol, buyurun gelin, huzur bende. Herhangi bir ‘izm’ de değil, bende valla. Geliniz, beklerim. Geçen gün maaşımı alınca sapıtıp, binotuz liralık alışveriş yapmışım? OLUYO BÖYLE ŞEYLER! Epey bi süre öölece duracam demektir.

Şükür ya yeter. Benim mahallem var, eski usul mahalle. Aç kalmam belki 6 ay. Bu lüks bana ait. İyi ilişkilerim var, çöp atarken karşılaşıyorum mesela, mahallenin köpeklerini beslerken, kirpilerini, gelinciklerini, hep kargalarını değil, avcı kuşlarını. Hayvan deyince aklına kedi-köpek gelmeyen hayvanseverlerdenim. Evinizi kapatırken çevresine zehir dökmeyin ey komşular diyen, neyse ki artık zehir atmıyorlar, iyiyiz, komşuluk candır. Gamzedeyim deva bulmam şarkısındaki ‘gamzede’ sözcüğünün gam-zede olduğunu nihayet anlamanın derin mutluluğunu sizinle paylaşıyorum ey kari. Sürekli öğrenme ve sürekli eğlenme bana iyi geliyor. Ya size? Öğrenirken eğlenmek nefis derim. Köpek edineceğim, cins olmasın, eğitimli olmasın, travmalı olsun, barınaktan gelsin. Nami beyciğim araştırıyor, orta boy ve kedilerle arası iyi olsun. Evdeki iki kedimle koyun koyuna uyusunlar.

Rabbim bana bol para versin ve doyurabileyim benimkini. Adı ne olsun? İnsan adı koyacağım, herkes hayvanına İngilizce isim koyuyor ya, ben de mesela Ahmet diyeceğim, seslenmesi zor, ne olsa? Zabiiiiit. Haha evet, çok alıştığı bir ismi yoksa adı Zabit olacak. Ay çok akıllıyım. Galiba üç yazı önce tatile çıkacağım demiştim, kararım kesin. Tatil dönüşü Zabitle tanışacağım. Bi güzel tüylerini tarar, canı isterse yıkar, ilk yürüyüşümüze çıkarız. Mahalle köpeklerimiz; Bir, İki, Üç ve Üçbuçuk ile tanışırlar, arkadaş arkadaş deyince sanki oluyor. Bahçemde kalır, isterse eve girer, mahalle köpeği olur diğer dört köpekle birlikte. Onu bağlamayacağım, bağlayınca saldırgan oluyorlar. Zabit iyi bir can olacak. SSzabit diye seslenince koşar gelir umarım, canım ya, ben onun insanı olacağım Henüz tanımadığım hayvana can olacağım.

Kiram yok, acaip ödemelerim olmayacak. Yavaş yavaş bitireyim, kısa olsun bu yazı. Seçimlere üç veya ikibuçuk gün kala ne diyebilirim ki başka? Yeni dedikodu yok, varsa da haberim yok. Dur, çorbam ısındı, domates çorbası candır. Azıcık içeyim de döneyim yazıya. Tatilde nereye gidiyorum, bilmiyorum. Yazışmalara baktım bulamadım. Silmişim her şeyi. Balkonumu merak ediyorum, azıcık yüksekten balkondan bakmak iyi olacak. Bi daha arasam şu oteli, ets midir nedir oradan bulmuştum, cevabı bulunca size haber vereceğim.

Bu arada seçime artık saatler kaldı. Seçim yasağına takılacak bir şey varsa sileyim. Yazıyı baştan bir okuyayım bari. Saat 18’i geçti, arabalar soyunmuş, bayraklar toplanıyordu. Oh be gürültü ve görüntü kirliliği bitti! Tatilime de bir gün kaldı, bu gece uyuyayım, sabah erken kalk, çay demle, termosa koy, simit bulamam o saatte, iki dilim ekmek ve azıcık peynir zeytin aldım mı operasyona hazırım demektir.

Tatil yerimi buldum, deftere adres ve telefonlarını yazdım. Klasik olmakta fayda var, müthiş bir dağ manzarası var, ayak bileklerim çok ağrıyor, krem filan almayı unutmamalıyım. Fazla misafir olacağını sanmıyorum, yabancı turistler ve ben, ah Fransızlar olsa keşke, kıra sara konuşurdum onlarla. Geriye yazılmadık ne kaldı? Yazının başlığı şu olmalı: Mayo da al kayak takımı da ağrı kesici kremler de

Melda -the turist bu sefer.