Bugun...



Sapine(*)

Şenol, barakadan içeri girdi. Happa gelin, dermansızlıktan hıçkıramıyordu bile. Gözünden süzülen yaşlara umursamadan, bez parçasına sarılmış bebeğin cansız bedenini, kocasına uzattı.

facebook-paylas
Güncelleme: 14-10-2023 09:43:04 Tarih: 14-10-2023 00:30

Sapine(*)

ÖYKÜ / ALİ GÖNENLİ

Metin kardeşiydi, Şenol’un. Bozdoğan’da orta birde okuyordu. Okullar kapanmış abisinin yanına çalışmaya gelecekti. İzmir’in Kiraz ilçesinde, dağda ağaç kesimi yapan tahtacılardandı obanın hepsi.

Şenol iki yıl kadar olmuştu evleneli. Karısı Happa karnı burnunda hamileydi.

Cam ağaçlarını kesmişler, kabuklarını soymuşlar, kamyon ya da traktörlerin yüklemesi için yol kenarına getirme işi kalmıştı. Sürütme diyorlardı bu işe. Tomruklar çoğunlukla ve güçlü oldukları için katırla sürüklenerek yol kenarına kadar getiriliyordu.

Metin akşama doğru gelmişti. Bir yıl önce Yatağan’dan Bozdoğan’a yaptığı eşekle yolculuğu, bu sefer Bozdoğan’dan Kiraz’a kadar yapmıştı. Sabahın erken saatlerinde uyandı. Hiç sürütme işi yapmamıştı ancak endişesi yoktu. Gücü yeten her işi yapabilirdi.

Katırın boynuna hamut takılmış, her iki yanından uzatılan kayışlar, kuyruğa doğru birleştirilmiş en sona tomruga saplamak üzere sivri bir metal, kilder bağlanmıştı. Metali tomruga saplamak için kullanıyorlardı. Abisi bunları öğretti, Metin’e. Katır hareket edince yavaş yavaş tomruk kaymaya başladı. Yamaçtan aşağı doğru ancak yanlamasına yürüyorlardı. Tomrukların yükleneceği yolun üst kısmına geldiklerinde, yola paralel yürüyüp katırı durdurdular. Metali söken Şenol aynı işlemi birkaç kere tekrarladıktan sonra katırın kolanını Metine verip uzaklaştı. Karısı Happa’nın yanına varınca azarlar gibi sordu.

-Sapine nerde gız?

Happa şaşırmıştı.

-Sen almadın mı?

-Geçmişini s.ktimin doorduu. Sapineyi ben mi getiriyom. Sen mi? Getirmediysen yarım saat süren var. Yarım saatte Sapine geldi geldi. Getirmezsen Sapine’nin sapı kırılana gadar döverim seni.

Happa gelin fırladı yerinden. Barakalara gidip gelmesi bir saatten fazla sürdü. Karnı burnunda koşarak gidip geldiğinden, getirdiği Sapineyi kocasının önüne atıp uzandı. Vücudu pes etmişti. Şenol sapineyi alıp Metin’in yanına doğru giderken karısına sunturlu bir küfür savurup emir verircesine konuştu.

-Sen eve get.

Sabaha karşı obanın hepsi uyanıktı. Happa gelinin feryadı hepsini uyandırmıştı.

-Anaaa... Ölüyom ana feryadı gökyüzüne yükseliyordu.

-Dayan gızım. Az soona geçer hepsi. Eyi bastır garnına. Çok çok nefes al.

 Hem karnına bastıran hem de feryat eden Happa gelinin sesi, bir süre sonra kesildi.

  Şenol’un anası barakadan çıktı. İlk çocuğu olduğundan heyecanlıydı Şenol. Anasına sordu.

-Gız mı oğlan mı?

-Oğlan dedi anası. Sonra taa yüreğinden gelen bir ses tonuyla ilendi oğluna.

-O goştura goştura getirdiği sapineler ciğerine girsin de oğlum hırlı ölümlerden getme. Irabbım iki yakanı bi araya getirmesin.

Şenol, barakadan içeri girdi. Happa gelin, dermansızlıktan hıçkıramıyordu bile. Gözünden süzülen yaşlara umursamadan, bez parçasına sarılmış bebeğin cansız bedenini, kocasına uzattı.

(*) Tomruğa saplayıp çekmeye yarayan sivri metal




Bu haber 1890 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÜLTÜR-SANAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI