Bugun...



TES-İŞ Sendikası Yatağan Şube Başkanı Erçelik'in Açıklaması, Somut Gerçekler ve Sorular

Akbelen Orman Nöbetçileri ve ormanlarına sahip çıkanlar; çam ağaçları kesilmesin diye Jandarmanın biber gazına, saldırısına, TOMA'ların su sıkmalarına hedef olup, gözaltına alınırken; aynı alanın bir başka yerinde Tes-İş Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik; ağaçlarımız kesilmesin diye jandarmaya karşı hayatlarını ortaya koyan insanları suçlayıcı ve kendi üyelerinin hakları için açıklama yapıyor ve açıklamasını şu sözlerle bitiriyordu: "Enerji hayattır, medeniyettir"

facebook-paylas
Tarih: 26-07-2023 17:24

TES-İŞ Sendikası Yatağan Şube Başkanı Erçelik'in Açıklaması, Somut Gerçekler ve Sorular

Nevzat Çağlar Tüfekçi

Burada polemiğe girmeden, sübjektifliğe sapmadan; meseleye sadece enerji açısından bakılmasının, enerji diyerek insan ve canlı yaşamını hiçe sayan tek yanlı bir tavrın yanlışlığı üzerinde durmak istiyorum.

Sayın Erçelik, açıklamanızda özet olarak şöyle diyorsunuz: "Bizler işini kaybetmek istemeyen bu yörenin insanlarıyız. Çocuklar, 'baba maden kapatılırsa işsiz kalacak mısın?' diye soruyor. Çocuklarımızın ve ülkemizin daha iyi bir geleceğe sahip olması için, yerli kaynaklarımızı akıllıca kullanarak, üretmenin önemini biliyoruz. Ancak karşımızda 'kömür çıkarılmasın, santral kapatılsın' diyen, bölge dışından bir grup var. Hem madeni kullanmak hem de çevreyi korumak mümkün. Santraller kapanırsa, enerjide dışa bağımlı hale geliriz. Bugün buraya vatanımıza, milletimize, işimize, aşımıza, santrallerimize sahip çıkmaya geldik. Ne olursa olsun madenlerimizi ve santrallerimizi sahipsiz bırakmayacağız. Enerji hayattır, medeniyettir."

SOMUT GERÇEKLER VE SORULAR

1- Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin kurulu gücü; ülke genelindeki santrallerin toplam kurulu güçlerinin içinde Yüzde 0,99'luk paya sahiptir. Bu iki santral kapatılırsa, ülke enerjisiz kalmaz ve bu telafi edilebilir bir orandır.

2- Bu termik santraller bir takvim süreci içinde kapatılır ve burada çalışan yaklaşık 1000 işçi yeni kurulacak alternatif enerji üretim tesislerinde ve başka kurumlarda görevlendirilir. Kimse sokağa bırakılmaz. İşsiz kalmaz.

3- "Hem madeni kullanmak hem çevreyi korumak mümkün," diyorsunuz. Santralın çevreye verdiği zararlar konusunda bugüne kadar santral yönetimleri nezdinde bir girişimde bulundunuz mu? Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralinden dolayı bugüne kadar 36.000 kişi kanserden erken ölümler oldu. Bu ölümler 2014 özelleştirmesinden sonra arttı. İnsanların ölümü pahasına enerji üretilir mi? Sizin vicdanınız bunu kanul ediyor mu?

4- Daha fazla enerji elde etmek için baca gazı arıtma tesisi sık sık devre dışı bırakılarak, gökyüzüne kükürtdioksit(SO2) gazı salınıyor. Sonra bunlar asit yağmuru olarak yağıyor; yeşil bitki örtüsüne, zeytine, meyve ağaçlarına, bahçe bitkilerine ve insan sağlığına zarar veiyor. Bu konuda santral yönetimiyle hiç görüştünüz mü?

5- Akbelen ormanları Bodrum'a su veren Çamköy su havzasını besleyen en önemli kaynaklar. Ormanın altındaki kömürü alalım, santral çalışsın, işçiler işsiz kalmasın demekle; insanın yaşamsal ihtiyacı olan su kaynakları görmezden gelinir, ihmal edilebilir mi? Burada su kaynaklarını hiçe sayarak, insani olmayan bir yaklaşım ve tutum içinde olmuyor musunuz?

6- "Çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sunmak için ütetiyoruz," diyorsunuz. Kömür bittiğinde, o çocuklar susuz, kurak ve iklimi aşırı sıcak bir Milasla karşı karşıya gelmeyecek mi? Bunu hiç düşündünüz mü?

7- Açıklamanızda, Akbelen ormanlarına sahip çıkanları, bölge dışından gelen gruplar gibi son derece yanlış, ayrımcı ve şovenist bir tanımlama yapıyorsunuz. Bu, sendikacıya yakışmayan bir niteleme. AKBELEN'de mücadele eden İkizöylüdür, Karadamlıdır. Milas ve Bodrumludur. Muğlalıdır. Desteğe gelenler de doğa ve insan hakları savunucularıdır. Santralde çalışanlar bu yörenin insanı da; ormanı, zeytini, havası ve suyu için her türlü jandarma şiddetine ve yargılamalara karşı mücadele edenler bu yörenin insanları değil mi? Böyle bir kıyaslama çok yanlış ve yine bir sendikacıya yakışmayan bir tavır alış!

8- "Bugün buraya vatanımıza, milletimize, işimize, aşımıza, santrallerimize sahip çıkmaya geldik," diyorsunuz. Sanki AKBELEN'de bir emperyalist işgal var da, Akbelen'i onlardan kurtarmak için gelmiş gibi çok abartılı ve yakışıksız bir ifade kullanmışsınız. Neyi kimden koruyorsunuz? Düşman gibi gördüğünüz o insanlar; Bizim insanlar. Sendikacı işçisinin yanında olurken; halkının temiz hava hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama gibi insani ve temel haklarını da savunmasını bilmeli.

9- "Ne olursa olsun madenlerimizi ve santrallerimizi sahipsiz bırakmayacağız" diyerek, adeta işveren yanlısı bir tutum sergiliyor, onların avukatı gibi davranıyor; santralin çevresindeki insanların sağlığını, zehirli baca gazının çevreye verdiği zararları hiç dikkate almıyorsunuz. Yazık, çok yazık!

10- Açıklamanızı "enerji hayattır, medeniyettir," diye bitiriyorsunuz. Eksik bir tanımlama! Susuz, ormansız, tarımsız, sürdürülemez olan bir yaşam ve uygarlık düşünülebilir mi? Antik dönemlerde, kentler hep su kenarlarına kurulmuş, medeniyetler orada başlamış ve gelişmiştir. Örneğin, Mylassa, Balavca deresinin etrafında kurulmuştur.

SONUÇ: Kısacası, sadece kömürü ve santrali savunma bağnazlığınız sizi bir sendikacının yapmaması gereken bir sürü yanlışın içine sürüklemiş. Açıklamanızda santral çevresindeki köylerde yaşayanlarla ilgili; tarım-toprak-orman olmadan sürdürülebilir bir yaşamın olamayacağı ile ilgili hiçbir ifade yok! Dilerim hatalarınızdan döner, bir özeleştiri yaparsınız.

 




Bu haber 753 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER TOPLUM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI