Bugun...



Yaşamdan Bir Kesit

Henüz ilkokul yeni bitmişti. Aile bir odası tütün damı olarak kullanılan, diğer odada anne ve babasının yattıkları iki göz bir evde yaşamaktaydılar. Mesut ve iki kardeşi tütün balyaları ile birlikte yer yatağında yatarlardı. Yıldan yıla satılan tütünlerden alacakları parayla yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlardı. Paraları yoktu. Annesinin elleri parça parça olmuştu çalışmaktan, kalın çamaşırları elde yıkamaktan. Zordu burada yaşamak.

facebook-paylas
Güncelleme: 26-10-2023 21:04:32 Tarih: 26-10-2023 20:59

Yaşamdan Bir Kesit

ÖYKÜ / AYŞE ÇAKMAK (Muğla Tazelenme Üniversitesi Yaratıcı Yazarlık Dersi Öğrencisi)

Henüz ilkokul yeni bitmişti. Aile bir odası tütün damı olarak kullanılan, diğer odada anne ve babasının yattıkları iki göz bir evde yaşamaktaydılar. Mesut ve iki kardeşi tütün balyaları ile birlikte yer yatağında yatarlardı. Yıldan yıla satılan tütünlerden alacakları parayla yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlardı. Paraları yoktu. Annesinin elleri parça parça olmuştu çalışmaktan,  kalın çamaşırları elde yıkamaktan. Zordu burada yaşamak.

Bir gün köye gelen bir çerçici, kasabada varlıklı bir aileye bedel(çoban) aranıyor Mesut’u gönderir misiniz, deyiverdi. Aile bu habere çok sevindi, evden bir boğaz eksilecekti. Hem gideceği yer belli ki zengindi. Karnına sıcak aş girecek, ayağı pabuç görecek, sırtı da pek olurdu. Çocuğu çırılçıplak çalıştıracak değillerdi ya. Bu düşüncelerle Mesut bedelliğe gönderildi.

Avluya açılan büyük kapıdan girdiler, çerçi seslendi ‘Hacı Amca, Hacı Amca biz geldik.’ Yaşlı bir adamla eşi çıktılar. Yaşlı kadın gelen çocuğu kucaklayıp ‘hoş geldin oğul’ dedi.  Mesut’un içine ılık bir duygu seli akıverdi o an. Burası üç evden oluşan, ortada kocaman avlusu bulunan bir yerdi. Çift katlı binanın alt odalarından birinde yatak yapıldı, Mesut için. Her gün koyunları dağa götürüp otlatacak gelince de ne eş varsa onları yapacaktı. Kış için hazırlanan ot balyalarını, arpa çuvallarını ambarlara taşıyacak gibi işleri de yapacaktı.

Yıllar böyle geçerken aile acı bir haberle sarsıldı. Evin damadı bir kıskançlık uğruna boş yere öldürülmüştü. Aile bu olaya bir anlam verememişti. Bu arada Mesut genç bir delikanlı olmuştu ve kader ağlarını örmeye başlamıştı bile. Dedenin sözü geçerdi, biraz aksi dediğim dedik yapıda biriydi. Bazen hanımlar hırpalanır, kavgalar olur, gelinler dövülür ama dışarıya hiç ses çıkmaz, kol kırılır yen içinde kalırdı.

Mesut her işi öğrenmiş, evin bireyi gibi olmuştur artık ama çok çalışmakta ve çok yorulmaktadır. Erkenden yatıyor, uyku biraz vücudunu dinlendiriyor, onu kendi köyüne götürüyordu.  O zaman başka âleme gidiyor, orada var olduğuna inandığı çeşit çeşit görüntü ve duygunun içinde bir çocuk gibi oyalanıyordu. Sonra uyanır, geri gelirdi.

Bir rüyasında, beyaz bir ata binmiş, tüm hızıyla koşturuyordu. Buna bir anlam veremedi. Çok geçmeden, dede yanına çağırıp verdikleri kararı söyleyince; önceleri ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemedi. Aralarında çok yaş farkı yoktu. Buralarda dul bir kadının yaşaması zor olurdu. Bu bir aile kararıydı ve kadının da oluru alınmıştı. İsterlerse başka yere de gidebilirlerdi. Onlara mal mülk te verilirdi. Ne de olsa çoktu malları. Mesut düşündü, olabilirdi. Zaten kadını da beğenirdi. Hemen kabul etti ve evlendiler.

Mutlu bir evlilikleri oldu. Yaş farkı hiç önemli olmadı arlarında. Mesut çiftlikte çalışmaya devam etti.




Bu haber 773 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÜLTÜR-SANAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI