MEHMET ERDAL / DATÇA

     AKP Grup Başkan Vekili Haluk Laçin Datça Belediye Meclisi Aralık Ayı Olağan Toplantısında grubu adına yaptığı konuşmada “Datça'da 'kaçak yapı' aldı başını maalesef gitti” dedi.

AKP Meclis Grup Başkan Vekilinin İddiaları

     Konuşmasının bir yerinde sözü Datça'da biteviye tartışılıp durulan ve dillere pelesenk olan imar planlarına getiren Haluk Laçin, “İmar çalışmalarımız ne durumda?” diye sordu. Sonra “5 tane köyümüzün şu anda, 2'si bakanlık, 3'ü belediyemiz tarafından yapılan çalışmalar var.” diyerek devam etti: “Bakanlıktan aldığımız son bilgilere göre tarımla ilgili kısım bir nevi aşılmış fakat kurula tevdi edilmiş. Bununla ilgili olarak da ben bakanlıkta diğer 2 köy ile ilgili takibini yapacağım. Geri kalan 3 köyde -Mesudiye, Yaka ve Hızırşah- ki bu 3 mahallemizde belediyemiz tarafından yapılan planlarımız var. Bunlarla ilgili bir gelişme var mıdır? Bu, eğer ki uzun sürecek ise Mesudiye köyümüzde bildiğim kadarıyla 9'cu yıla giriyor, bu bölgelerde 'kaçak' yapılaşmanın önüne geçebilme adına, yani daha da uzun sürecekse bu 6 ay demiyorum, bir yıl gibi daha uzun sürecek ise acaba tekrar diğer mahallelerimizde olduğu gibi 'geçici yapılanma' koşulları gündeme getirmemiz gerekiyor mu? Bu konu konuşulmalı diye düşünüyorum. Çünkü tekrar, Datça'da 'kaçak yapı' aldı başını maalesef gitti. Vatandaş Yıllardır 'İmar Planı' Bekliyor...”

Belediye Başkanı Uçar’ın İddialara Yanıtı

     Haluk Laçin'in grubu adına yaptığı konuşmada değindiği konulara dair açıklamalarda bulunan belediye başkanı Gürsel Uçar, bu bölüme ilişkin olarak şunları söyledi: “İmar çalışmaları ile ilgili olarak dediniz ki, ben bakanlığın yaptığı yeri takip ediyorum. Arkadaşlar, bakanlığın yaptığı yer ile belediyenin yaptığı yer faklı mı? Sen belediye meclis üyesisin. Aynı sorunlar var, aynı bilgiler var, arkadaşlar. Bakın, bakanlığın plan yaptığı yerdeki sorun ile belediyenin plan yaptığı yerdeki sorun farklı değil, arkadaşlar. Bakanlık da aynı sorunlardan dolayı yapacağı planları geciktiriyor, biz de aynı sorunlardan dolayı yapacağımız planları geciktiriyoruz.”

     Belediye başkanına göre sorunun kaynağı Tarım ve Orman Bakanlığı ile İklim Değişikliği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın bir araya gelip bu konuda ortak bir çalışma yürütmüyor olması idi.

Bakanlığın yaptığı planlarla bizim olanların sorunları aynı    

Başkan konuşmasına şöyle devam etti: “Biraz önce dediniz ki bu sorun çözülür. Konuşuldu, dediniz. Konuşurlar. Bu sorunu çözerler... Biz de planları bakanlık adına yapıyoruz arkadaşlar. Ben bakanlığa gittim, belediye başkanı olduktan sonra. Acilen Mesudiye ile Palamutbükü'nün planlarını yapmamız gerekiyor, yapmalısınız dedim. Başkanım, biz yapamayız, dediler. Nasıl yapamazsınız ya? Eee sana verelim, sen yap. Bir heyecanla, tamam dedim ya... En azından plan yapılacak yerlerdeki yapıların planlı bir şekilde oluşmasını sağlayalım, diyerekten, bakanlığın görevini üstlendim. Ama bakın, bakanlığın yaptığı planların sorunları ile bizim yaptığımız planların sorunları aynı. Bir türlü aşamadım. Bakanlık da aşamadı. Karaköy'ün ve Cumalı'nın planlarını hala bekliyor. Bakanlığın yapmış olduğu planlar da benim ilçemin mahallesi, benim yapmış olduğum planlar da benim ilçemin mahallesi. Her tarafın planlarını, hepsini beraber, bir çalışma içerisinde takip etmeliyiz. Bana göre, bunları yapma ve yaptırma mücadelesini hep beraber vermeliyiz.”

İmar affını düşünerek çadır kurar gibi kaçak yapı yapıyorlar

     İki oturum arasında, başkana, bazı yerel İnternet sitelerinde paylaşılan ve bazı ulusal basın organlarında da haber konusu olan yeni “kaçak yapı” örneklerine dair düşüncesini sordum.

     “Sosyal medyada da paylaşılıyor ya, bazı yerlerde akşamdan sabaha çardak türü yapılar konduruyor bazı vatandaşlar, olası bir 'İmar affını' düşünerek. Hani uydudan yapılan kontrollerde çatı görünüyor ise o yapı 'İmar affından' yararlanır, diyerek.”

     “Biliyorum” diyor, başkan, “Ceza kesiyoruz”

     Başkana göre, herkes kendi doğruları ile yaşıyordu. Kendi doğruları ile hareket ediyordu. Köydeki vatandaş, işte, yarın uydudan burada bir çatı görüntülenir ise “İmar barışı”na sokarız diyerekten çok masraf yapmadan üstünü kapatıyordu. “İmar barışı” ne diyordu? “İmar barışı”, diyordu ki kolonları dikilmiş, üst tabyası konulmuş bina, dış duvarları yapılmasa dahi “İmar barışından" yararlanabilir, diyordu. İşte bu şekli yaklaşımdan yola çıkaraktan demir direkleri dikiyor ve bunlar kolon diyordu. Mantık doğru muydu? Doğruydu. Üstünü örttük mü? Örttük. Ben buna hak kazandım, diyordu. Yarın, buradan yola çıkarak etrafını duvarlarla çevirebilir ve kapatabilir miydi? Evet. Elbette bunu bilemezdi. Şu an belediye bunlardan tespit ettikleri ile ilgili tutanak tutuyor ve ceza kesiyordu...