Bugun...



Dikkat: ‘Ormansızlaştırma!’

Hayatımızı devam ettirebilmemiz için her şeyden önce doğaya ve onun başlıca oksijen kaynağı ormanlara ihtiyacımız var. Yatlardan, katlardan, gökdelenlerden barajlardan önce ormanlara ve ormanların sağladığı ekosisteme yani tüm canlıların yaşam enerjisine ve özgürlüğüne ihtiyacımız var.

facebook-paylas
Güncelleme: 08-05-2021 12:35:48 Tarih: 08-05-2021 12:33

Dikkat: ‘Ormansızlaştırma!’

FİKRET ÇOBAN

Bilim insanları, Dünyanın % 31'lik alanının ormanlardan oluştuğunu söylüyorlar. Bu demek oluyor ki tüm canlı yaşamı için, insanlar  için oksijen üretimini bu % 31'lik alanı kaplayan  ormanlar üretiyor. Yaşam kaynağımız soluk borumuzu dolduran havayı, oksijeni bu ormanlar üretiyor. 

Peki, dünya ortalaması bu.  Türkiye ortalaması ne, ormanların? Dünya ortalamasının üzerinde miyiz acaba? Olsak ne iyi olur değil mi? Hayır o kadar değil ormanlık alanın Türkiye ortalaması % 21. 

Avrupa ortalaması ise % 28. Gördüğünüz gibi Avrupa ortalamasının bile altındayız. Şimdi bazen siyasetçilerin, yazarların bazı uzman kişilerin 'ormansızlaşma!' diye bir kavram kullandıklarını görüyoruz. Ormanlık alanlarımızın gittikçe azalması daralması orman vasfı dışına  çıkarılmasıyla oluşan orman kaybını 'ormansızlaşma' diye açıklıyorlar. İşte bunu önlemek için ağaçlandırma kampanyaları adı altında kendilerini gösterecekleri, reklam edecekleri günler etkinlikler düzenliyorlar. Efendiler! Bir işin adını doğru koyalım. Ormansızlaşma değil 'ORMANSIZLAŞTIRMA' devlet eliyle yapılan ‘ORMANSIZLAŞTIRMA'dır işin aslı.

ORMANSIZLAŞTIRMA: HEM DE DEVLET ELİYLE

Yani orman durup dururken mi yok oluyor, faili kim? Şimdi yangınlar falan diyecekler ama yangınlar tabiiki felaket o kadar orman alanı tüm canlı sistemiyle birlikte bir iki saat içinde yok olup gidiyor. Ama siz yangından sonra bu alanları olduğu gibi korursanız bir iki yıl içinde ormanın tekrar canlandığını  görürsünüz, orman kendini hemen yeniler, düzenini kurmaya başlar. Doğada pes etmek yok, yenilmek yok. Ancak insan eliyle yok edilir, doğa! 

Ormanı koruyan yasalar, kanunlar bir şekilde siyaset eliyle baypas edilerek işin kılıfına uydurularak yangınlardan daha vahimi yapılır. Zaten yanan alanlar korunsa orman alanı dışına  çıkarılıp başka amaçlar için kullanılmasa, ormanı tapu gibi koruyan devlet yasaları işletilse, siyasetçilerin insafına bırakılmasa yangınlar da azalır.

 Şaka gibi ama son 50 yıldır  orman yasaları üzerinde tam  70 kez oynanmış bunun 20'si son on yıla ait. Siz düşünün gerisini.

Onu bunu bilmem yaşadığımız coğrafyada; yanımızdaki, yöremizdeki ormanların yok edilmesi başlı başına ‘ORMANSIZLAŞTIRMA'dır. 

 Bu ne demek; iklim değişikliğine ortam hazırlamak, pandemi türü bulaşların çoğalmasına davetiye çıkarmaktır.

 Gidin okuması yazması olmayan size göre cahil belki ama doğayla içiçe olan insanların doğadan neler  öğrendiklerini görün. Ormanın toprağı nemli tuttuğunu, ağaçlar sayesinde güneş ışınlarının emildiğini, sıcaklık dengesinin kurulduğunu nem ve buhar döngüsüyle yağış sisteminin oluştuğunu anlatacaklardır. Bulutların ormanlık alandan yükseldiğini görüp  yağışın yönünün nerden geleceğini bilir ve size söylerler. Eğer bu topraklarda yaşayan bu coğrafyayı kader bilmiş insanlar bil cümle herkes bu ‘ORMANSIZLAŞTIRMA'nın ne demek olduğunun farkına varıp karşı çıkmazlarsa; orman ve ağaç katliamının önüne geçemezlerse, gelecek hızla kuraklık ve çölleşmedir.

Çünkü bütün felaketler insan eliyle, onların sahip oldukları ve sınırsız gibi gördükleri askeri, ekonomik ve siyasi güçler sayesinde oluyor. Çünkü bu güçleri elinde bulunduran yapılar, kuvvetler aşağıdan doğru denetlenmezse kontrol edilmezse bunlar hayatı  kendilerinden ibaret görüyorlar.

OLİGARŞİK AKLA KARŞI OLMAK

Şurada ya da burada yaşayan bizler, işin farkında olan bizler, günlük hayatı sahici sıradan ve basit yaşayan bizler  bu işin farkına varıp geleceğimizi yok eden, hayatın canlılığını tektipleştiren 'üst akıllara' 'oligarşik akla' karşı etkili caydırıcı bir güç durumuna gelemezsek işimiz zor gibi. 

Doğanın kimsesiz olmadığını ağaçların, derelerin, toprağın, suyun, denizin ve tabiiki kedilerin, köpeklerin, kuşların kimsesiz olmadığını yaşamın sadece bize ait olmadığını göstermek ve görmeyenlere öğretmek zorundayız. 

Yazımı bir hikâye ile bitireyim.

''Bir öğretmen öğrencileriyle her sabah iyilik, güzellik, doğanın insana sunduğu karşılıksız sevgi üzerine konuşuyordu. Yine bir sabah tam konuşmasına başlarken pencere pervazına bir kuş kondu. Kuş bir süre öttü ve uçtu. Öğretmen öğrencilerine şöyle dedi: Bugünkü ders sona erdi!''

***

Çünkü insanın gerçek okulu, gerçek öğretmeni  doğadır!

Doğaya biraz fırsat tanıyalım, soluk alsın; kendini yenilesin!

Yoksa bundan böyle insan insana sarılamadığımız gibi, bayram da yok.

Ancak böyle balkondan balkona kutlarız bayramları...

Maskelerimizi  çıkarıp atacağımız ikiyüzlü olmaktan kurtulacağımız günler dileğiyle  nice özgür bayramlara...

 




Bu haber 975 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KONUK YAZAR Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI