AKIN ÜSTÜNDAĞ / 25 ve 26. Dönem CHP Muğla Milletvekili

10 Ağustos Fethiye kongresinden beri devam eden ilçe kongrelerinin tamamına katıldım. 13 ilçenin 12’si gerçekleşti. Sadece 1 Eylül’de Datça kongremiz kaldı. Bu sıcak yaz günlerinde kongrelere katılarak umut arayan partililerimiz ne kadar umutlandı bilemiyorum. Ama yine eski alışkanlıklar devreye girdi. Toplumun ihtiyaç duyduğu politikaları üretmek, Muğla yerelinde yeni bir vizyonun ortaya konmasını sağlamak adına beklentiler oluşmuştu.

Maalesef yine belli seçilmişlerin kendi koltuklarını korumak adına kendi aralarında öbeklenerek, yıpranmışlıklarını unutarak, gruplaştıklarını gördüm. Bütün amaçları il delegelerini alıp, birleştirip il kongresinde istediği il başkanını seçtirip, kendilerini kurultay delegesi yaptırıp kendini tekrar atattırmak. Belediye işlerini bırakıp kongre kongre gezip kafakol ilişkilerine girenden tutun da yeni seçilen ilçe başkanına kaş göz işaretleri, kendi yanına çekme gayretleri, delege sayılarını gösterip aba altından sopa göstermeler, taraf olup kaybettikleri ilçede anında taraf değiştirmeler.

“Bize gelirsen siyaseten istediğin makama gelirsin! “ imaları, şimdiden ilçe başkanına grup kararı aldırma gayretleri de cabası. Aman ha grup dışına çıkmayın, birlikte hareket edelim çabaları. Böyle böyle işte geleceğimizi karartıyorlar. Kendi seçtirdiklerimiz kamu kaynakları ve kamu gücüyle üzerimizde hegemonya oluşturuyorlar. Zaten sayıları iyice azaldı. Ama azaldıkça sanki daha rahat hareket ediyorlar.

Bir grup büyükşehir egemenliğinde koltuklarını korumaya çalışıyor. Bir grup ise diğer gruba karşı koltuklarını korumaya çalışıyor. Bazıları da bir gruba yanaşıp yeni koltuk kapma derdine düşmüş. Hâlbuki geçmişte diğer grup içinde belediye başkanı, milletvekili olmuşlar. Hooop kabuk değiştiriverip başlayıveriyorlar çıktığı yeri kötülemeye. Ağızlarından halis ifadeler, hakaretlerle, karalamalarla daha çıktığı yer soğumamış olduğu halde kendine göre yol almaya çalışanlar bir yana insan içine çıkamayanları da görüyoruz bu arada. Kongrelere katılamayacak hale gelmeyi de tarafsızlık paravanı arkasına saklayan da artık iyice mankurtlaşmış siyasetin geldiği noktayı göstermekte.

Daha önce cansiparane savunduğu seçilmiş için yaptıkları şimdi kendisine yapılınca, avazı çıktığı kadar bağırmaları, çağırmaları gördükçe güleyim mi ağlayayım mı bilemedim.

Bu söylediklerimi inanın üzülerek söylüyorum. Bir, iki istisna dışında önünüzdeki il kongresini şimdiden abluka altına almaya çalışsalar da ben bunu başarabileceklerini sanmıyorum.

İl delegelerinin kendi iradeleriyle hareket edeceğine inanıyorum. Ezici çoğunluğunun böyle düşündüğünü de bizzat biliyorum.

Artık yolun sonuna geldik. Muğla’da yeni bir yol açmak, yeni bir hareket başlatmak zamanı geldi. Artık insanlar Muğla’daki iki grup arasındaki çekişmelerden bıktı. Artık Muğla halkı bu çaresizlikten bıktı. Cumhuriyet uğruna, Atatürk uğruna verdiği oyların kimlere yaradığını gördükçe, CHP den uzaklaşmaya başladılar. Yeni bir yolu, yeni bir anlayışı ortaya koymak tarihi sorumluluğumuz haline geldi.

Bu nedenle ve zaruriyetlerle, şikâyet edip izlemek yerine; ne oncu, ne buncu olan tamamen parti tabanından beslenen, üyelerimizin taleplerini önceleyen bir 3. Seçeneği, bir alternatifi ortaya koymak için bir araya geliyoruz.

Amacımız; parti içi demokrasiyi geri getirecek, seçilmişlerin dönemini 2 ya da 3 dönemle sınırlayan, partiyi Atatürk ilkeleri ve sol değerlere döndürecek bir anlayışı Muğla’da hayata geçirmek. Bu hareketi Muğla’dan başlatıp bütün ülkeye yayılacak çoban ateşinden demokrasi yangınına çevirmek.

Gelin partinin Muğla’daki erimesini durdurup Muğla’da Cumhuriyet bayrağını göndere tekrar dikelim. Unutmayalım ki; Muğla düşerse Türkiye düşer. Muğla düşerse Cumhuriyet düşer.

SON KALE MUĞLA!