Tweet | Tarih: 18-04-2022 22:00 |
x CHP Covid-19 Raporu
11 Mart 2022, Dünya Sağlık Örgütü’nün COVID-19 salgınının dünyanın tamamını etkileyen bir pandemi olduğunu açıklamasının ikinci yıl dönümü.
11 Mart 2022 aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi açıklamasıyla birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının COVID-19 hastalığının ülkemizde de var olduğunu resmen kabul etmek zorunda kaldığı günün ikinci yıl dönümü. Aslında hastalığın açıklandığı günden daha önce ülkemizde kendini gösterdiği biliniyor.
O günden bu yana dünyada yaklaşık 450 milyon, ülkemizde ise 14 milyonu aşkın kişinin COVID-19 hastalığına yakalandığı doğrulandı. Ülkemiz nüfus sıralamasında dünyanın 17. sırasında olmasına rağmen vaka sayısı itibariyle ne yazık ki dünyanın 8. ülkesi oldu.
Çünkü AKP iktidarı COVID-19 pandemisini baskılayamadı, kontrol altına alamadı, kontrol altına almak için bilimsel bir yolu izlemedi.
Koronavirüs ile geçen iki yılı analiz ettiğimizde zaman zaman sorunlar yaşasalar da Avustralya, Çin, Güney Kore, Tayland, Vietnam ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin pandemiyi baskılamak ve etkisini azaltmak konusunda başarılı olduklarını görüyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’nün pandeminin ilk gününden bu yana söylediği gibi ulaşılan bu başarının ardında en başta “Test, Test, Test” politikası saklıdır. Söz konusu ülkeler vakalara erken tanı koyup izole ederek, hastalığın yaygınlaşmasının önüne geçebildiler. Oysa Türkiye geçen iki yılda nüfusuna oranla az PCR testi yaparak vakaları erken yakalayamadı, geliştirilen hızlı testleri hiç uygulamaya sokmadı, yeterli ekonomik destek sunmadığı için hastaların izole olmasını sağlamadı ve en kötüsü de “vaka/hasta” ayrımı yaparak salgından ziyade rakamları kontrol altına almaya çalıştı.
Hastalığın yayılmaması konusunda başarısız olan siyasi iktidar, benzer bir durumu aşılama ve hastalığın tedavisi konusunda da ülkemize yaşattı. 11 Mart 2022 tarihi itibariyle ülkemizde yaşayan nüfusa göre çift doz aşılama oranı yüzde 63’tür. Oysa aşılama oranları örneğin Portekiz’de yüzde 93, Şili’de yüzde 90, Küba’da yüzde 87, Arjantin’de yüzde 80, Vietnam’da yüzde 79 ve komşumuz Yunanistan’da yüzde 73’tür. Oysa Türkiye dünyada yüksek aşılama oranları ile bilinen bir ülkeydi. Ülkemiz kurulduğu
günden bu yana ilk kez aşılama oranlarında birçok ülkenin gerisinde kaldı. Geçtiğimiz iki yılda, etkili bir aşı kampanyası yapmayı bırakın, bizzat Sağlık Bakanı’nın ağzından aşılar hakkında gereksiz tereddütler yaratacak açıklamalar yapıldı. AKP iktidarı yalnızca zamanında dünyaya aşı ihraç eden Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü kapatmakla kalmadı, bu pandemi sırasında güvenliliği ve etkinliği kanıtlanmış aşıları erken sağlayamadı, etkili bir aşı kampanyası da maalesef yürütemedi.
COVID-19 hastalığına yakalanan vatandaşlarımız pandemi döneminin büyük çoğunluğunda dünyada hemen hiçbir ülkenin kullanmadığı, Dünya Sağlık Örgütü’nün “kullanılmasın” dediği hidroksiklorokin ve favipiravir ilaçlarını Sağlık Bakanlığı’nın zoruyla kullanmak durumunda kaldı. Bu ilaçlar COVID-19 hastalığına yakalanan hiç kimseye fayda vermemiş olsa da söz konusu etkisiz ilaçları üreten şirketlerin sahiplerini zengin etti. Öte yandan bugün halen COVID-19 hastalığına yakalanmış vatandaşlarımız dünyanın birçok ülkesinde kullanılan ve Dünya Sağlık Örgütü’nün “kullanılsın” dediği kimi tedavi seçeneklerine ulaşamamaktadırlar.
Özetle AKP iktidarı pandemi döneminde Dünya Sağlık Örgütü’nün yapın dediklerini yapmama, yapmayın dediklerini de yapma şeklinde bir yol izledi. Ancak unutmayalım ki bu politikanın bedelini sadece hasta olan milyonlarca kişi ödemedi. Aksine örneğin ülkemizin geleceği olan çocuklarımız pandemi nedeniyle dünyada en uzun süre eğitimden uzak kalan şansız çocukları arasına girdi. Salgının ilk dalgası dahi bastırılamadığı ve peşi sıra pek çok pik yaşandığı için ekonomik kalkınma hızımız düştü.
İkinci yılın sonunda pek çok yurttaşımızın hastalığı geçirdiği, pandemi nedeniyle çocuklarımızın uzun süre eğitimsiz kaldığı ve yaşanan ekonomik kriz nedeniyle hemen herkesin yoksullaştığı bir ülke haline geldik. Bu sonuçtan Adalet ve Kalkınma Partisi sorumludur. Son iki yıldır pandemi verilerini şeffaf biçimde paylaşmayan, oluşturduğu Bilim Kurulu’nun özgür ve bilimsel olarak çalışmasını güvence altına almayan, COVID-19 konusunda yol gösterecek bilimsel araştırmaların yapılmasını hükümetin iznine bağlayan, başta Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olmak üzere yerel yönetimleri pandemi mücadelesine dahil etmeyen, belediyelerimizin pandeminin sorunlarını hafifletmeye çalışan uygulamalarını yasaklayan, sağlık meslek örgütlerinin pandemi kontrolü için geliştirdiği önerileri dinlemeyen AKP hükümeti bu tablodan sorumludur.
İki yıllık pandemi döneminde ülkemizde kaç yurttaşımızın öldüğü halen açıklanmamaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu 2020 yılı ölüm verilerini COVID-19 pandemisinin ağır yıkımını göstermemek için yayınlamamaktadır. Partimizin belediye kayıtlarından derlediğimiz bilgiler çerçevesinde öngörümüz Türkiye’de en az 200 bin kişinin COVID-19’dan dolayı öldüğüne işaret etmektedir. Vatandaşlarımızca alay edercesine şehirlerin dışında kurulan Şehir Hastaneleri’ni yapan müteahhitlerin daha çok para kazanması için kapatılan hastaneler nedeniyle pandemi nedeniyle güvenli hastane bulamayıp hastalansa da sağlık kurumlarına başvuramayan hastaları da dikkate alırsak vefat sayısının çok daha yüksek olduğunu biliyoruz.
Benzer biçimde hekim, diş hekimi, eczacı, hemşire, sekreter, ambulans sürücüsü ve bir bütün olarak sağlık çalışanları COVID-19 salgınının kontrol altına alınamaması nedeniyle karşılaştıkları yoğun iş yükü nedeniyle tükenmiş durumdadırlar. Bu durum yetmezmiş gibi görevi başında hastalara şifa dağıtmak için yaşamını COVID-19 nedeniyle kaybeden en az 556 sağlık çalışanının olduğu bir ülkede onların emeklerine teşekkür etmek, şükranlarımızı sunmak, onların canını korumaya almak, emeklerinin hak ettiği karşılığı bir parçada olsa karşılamak yerine “giderlerse gitsinler” denilerek özellikle hekimler mesleklerinden iyice soğutulmaktadır.
Bu yaklaşım kabul edilemez! Hekimler ve sağlık çalışanlarına teşekkür borçluyuz.
Özetle; AKP iktidarı, geçen iki yıllık pandemi döneminde hastaya da, hekime de, diğer sağlık çalışanlarına da sağlık, mutluluk ve huzur getirmemiştir.
COVID-19 PANDEMİSİNDE 2 YIL GERİDE KALIRKEN RAPORUNU HAZIRLAYANLAR: • Sinan Adıyaman • Gamze Akkuş İlgezdi • Atilla Stephan Ataç • Osman Elbek • Murat Emir • Özlem Kurt Azap • Özgür Özel • Kayıhan Pala • Ali Şeker • Sevilay Şenol Çelik • Aylin Yaman • Cavit Işık Yavuz