Bugun...



SON KUŞLAR...

Sait Faik: "Dünya değişiyor dostlarım, günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikâyesi.”

facebook-paylas
Güncelleme: 06-02-2021 10:16:21 Tarih: 06-02-2021 10:05

SON KUŞLAR...

Anı-Hikaye

HÜSEYİN AVCI

Cak cak cak... Sesini duyunca; dağda, karşıdaki zeytin ağacındaki kara botağı gördüm. Kara botağın ötüşü sert ve güçlü olurdu, sanki makineli tüfek sesi.

Kara botağın ötüşü, beni çocukluğuma götürdü. Köyde harımlarda fak[1] kurar, kınalı veya botak tutmaya çalışırdık. Hele botak, boz botak tuttuğumuzda (nadir olurdu bu) çok sevinirdik çünkü kınalı ve serçeye göre daha büyüktü botaklar, analarımıza soğanla kavurtur yerdik.

Bir gün-muhtemelen dedemle- dağda inekleri otlatırken, bir ormanın kuytusuna fak kurmuştum, bir taraftan inekleri gözetirken bir taraftan da tilkişen (kuşkonmaz) topluyordum. Bir süre sonra kurduğum fak aklıma geldi, oraya vardığımda fakın koca bir kara botağı yakaladığını görmüş, dünyalar benim olmuştu. O gün benim için oldukça kârlı bir gündü, hem epeyce tilkişen toplamış hem de fakla yakaladığım kara botakla akşamki nevaleyi fazlasıyla hazırlamıştım, eve vardığımda ağzım kulaklarımdaydı…

Yedi sekiz yaşlarındaydım. Bir kış akşamı babam tüfeğiyle ve av çantasıyla geldi eve. Av çantasından iki büyük kuş-ördek-çıkardı. O güne kadar böyle güzel ve iri kuşlar görmemiştim.

"Buba bunla nası guşla böle?" deyince Babam gülümsedi: "Olum bunla ördek, gri olanına 'ger' öbürüne 'yeşil' derle; ger erkek, yeşil olanı dişi," dedi. Bense hayranlıkla ördeklere bakıyordum, 'yeşil" denen dişi ördek, nedense daha rengârenk tüylü ve daha alımlıydı. Daha sonraları Buca Egitimde Osmanlıca dersinde kadınlara, "cins-i cemil(güzel cins)” dendiğini duyunca, gülümsedim ve çocukluğumdaki ördeği hatırladım.

Yine çocukluğumda yani on on iki yaşlarında Milas Ovası'nda-Pilavtepe yakınındaki tarlalarda-inekleri otlatırken gökyüzünde, ağaçlarda çokça sığırcık, ibibik, civil hatta ördekler bile görürdüm. Pamuk tarlalarında bazen âniden pırr diye bir ses duyar ve bir veya birkaç bıldırcının havalandığını görürdüm. Bazen de gökyüzünden kaz sürüsü geçerdi; seslerini, ötüşlerini duyardım, büyüklerimiz bu kuşların kaz olduğunu söylerdi.

Uzun kış gecelerinde gece yarısından sonra saat üç sularında köyden ava meraklı erkekler minibüsle meke avına giderlerdi (yanlış hatırlamıyorsam, bugün Milas-Bodrum Havalimanının olduğu yere) Dalyan'a. En az vuran beş on meke avlardı tüfekle, hatta yirmi-otuz meke vuran bile olurdu, ne yazık ki. Ne yazık ki diyorum çünkü bilinçsiz avlanmalarla bu kuş türleri yok edildi artık.

Aslında yazıma-Nerede O Eski Kışlar?-yazısından sonra, "Nerede O Güzelim Kuşlar?" başlığını koyacaktım fakat Sait Faik Usta'nın "Son Kuşlar"adlı o güzelim öyküsü geldi aklıma. Andre Jid'in bir sözü vardır: "Herhangi bir bahsi, sizden daha iyi yazabilenler bulunduğuna eminseniz, kırın kaleminizi yazmayın," der.

Hikâyede yazar (Sait Faik); serçeleri, bir avuç bile olmayan etleri için, bu güzel hayvanları nasıl öldürdüklerine şaşmaktadır. Özellikle bu işlerin başında Kostantin isminde bir zahire tüccarı vardır. Bu tüccar, çocukları ayarlayıp, kuşları yakalatıyordur. Bu insanlar, kafeslere ökseleri bağlarlar. Bir çığırtkan kuşun yardımına en içten duygular ile dostluk için gelen diğer kuşlar, yardım etmeye gelirken, tuzağa yakalanırlar, diye adeta kuş katliamının nasıl yapıldığını üzülerek anlatır ve tâ o günlerden bize bir uyarısını, kaygısını dile getirir büyük yazar. Yazımı Usta'nın(Sait Faik'in) öyküsünün son paragrafıyla bitiriyorum; başka söze gerek bence.

"Dünya değişiyor dostlarım, günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikâyesi.”

 

 

 

 

[1] kuşları avlamak için telden yapılmış bir çeşit tuzak; düzeneğe bir zeytin veya mısırdan alınan kurt konulur, kuş onu yemek isteyince düzenek/tuzak patlar; kuşu boynundan kıstırır ve öldürür




Bu haber 1471 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KONUK YAZAR Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI