Agnostisizm, Tanrı ve tanrısal varlıkların varlığının da yokluğunun da akıl ve bilim yoluyla bilinemeyeceğini savunan felsefi bir görüştür.
Ateizm, Tanrı’nın ve tanrısal varlıkların varlığına felsefi ve bilimsel bir kanıt olmadığı için Tanrı ve tanrısal varlıkları reddeden felsefi bir görüştür.
Fideizm ise, dini inançların akıl ve kanıtlara dayanmadan, yalnızca iman yoluyla kabul edilmesi gerektiğini savunan felsefi bir görüştür.
Fideizme göre, Tanrı ve dinlerle alakalı hiçbir şey akıl ve bilimsel yöntemlerle kavranamaz; saf imanla kavranabilir.
Fideizmi Savunan Öne Çıkan Bazı Filozoflar ve Görüşleri
Tertullianus (2. yy): “Saçma olduğu için inanıyorum” (Credo quia absurdum) sözüyle bilinir. Akıl yerine imanın üstün olduğunu savunmuştur.
Blaise Pascal (17. yy): Pascal Bahsi ile Tanrı’ya inanmanın akıl dışı olmadığını, aksine mantıklı bir risk yönetimi olduğunu öne sürse de fideizme yakın bir görüş benimsemiştir.
Søren Kierkegaard (19. yy): İman sıçraması kavramını ortaya atarak, Tanrı’ya inanmanın rasyonel bir temeli olmadığını ama yine de gerekli olduğunu vurgulamıştır.
Sonuç olarak, fideizm, özellikle akılcı (rasyonalist) ve bilimsel yaklaşımların yükselişte olduğu şu günlerde, rasyonalizme karşı alternatif bir tutum olarak düşündürücüdür.