Bugun...


FİKRET ÇOBAN

facebook-paylas
Akbelen'de 'Egemenlik kayıtsız şartsız' kimindi?
Tarih: 20-08-2023 11:00:00 Güncelleme: 20-08-2023 11:00:00


Doğayla insan arasındaki ilişki metabolizma ilişkisi gibidir der Marks. Doğa bedenimizdir biz onun bir parçası gibiyiz ama der, sermaye ölü emek dediğimiz sermaye doğaya bizim baktığımız gibi bakmaz  ve bizim kurduğumuz ilişkiyi kurmaz. Sermaye ölü emektir vampir gibi sadece canlı emeğin enerjisini çekip aldığında yaşıyor. Ne kadar çok  canlı emeğin kanını emip çoğalıyorsa o kadar çok güçleniyor ve ömrü uzuyor (Kapital cilt-1 sayfa 247).

Devlet dediğimiz aygıt nedir ne işe yarar Akbelen gerçeğinde gördük. Devlet sermaye sınıfının diğer toplum kesimleri üzerindeki baskı aygıtından başka bir şey olmadığını çıplak gözlerimizle gördük. 

Akbelen ’den çıktım, Çamköy üzerinden Köyüme Çamovası'na geçeceğim akşam orda kalıp tekrar Akbelen'e döneceğim. Direnişin sürdüğü günlerde  soranlara durumu anlattım. Tam o sırada yaşlı bir amca  'ya hoca dedi o kadar jandarma var  kesimi neden önleyemediniz, ben eşekle  geçerdim o gür çamların içinden dedi.'  

Güldüm, ya amca o askerler senin bildiğin zamandaki gibi değil artık çamları askerler sayesinde kestiler, onlar bizim önümüze barikat kurdu. Ağaçlar kesilsin diye tomalarla biber gazlarıyla üzerimize saldırdılar... biraz anlattım. Eskiden kolcular (ormancı) eşliğinde köylere jandarmalar basar nerde bir çam ağacı kesilmişse

onu ararlardı köy odunluklarında saklamışlar mı diye, saman ahırlarının içlerine bile bakarlardı, dedi amca. Bir ağaç için bunu yaparlardı demek,  dedim. Evet kestikleri ağacı hangi eşekle taşımış işe hangi baltayla kesimi yapmış işe onu arar, bulur el koyarlardı, dedi.   

Devlet dediğimiz aygıtın nerden nereye geldiğini göstermesi bakımından güzel bir sohbet oldu, aramızda. 

Devam ettim:

Bizler köylüler, doğup büyüdüğümüz yere ait insanlarız. Doğumlarımız, ölümleriniz   düğünlerimiz, mezarlarımız burada; burası atalarımızın yurt tuttuğu yerdir, Türk töresinde yurt  kutsaldır. Dokunulmaz.

 Devlet korumuyorsa biz koruyacağız. Devlet artık sizin bildiğiniz o devlet değil ormanımızı, suyumuzu, dağımızı  gasp eden büyük şirketlerle birlikte hareket ediyor, yasaları, kanunları onlara göre düzenliyorlar.

Kocadereye bilinen  adıyla uyku vadisinin de içinden geçtiği dereye ne oldu? 6 köyün içinden geçip giden koyunları, kilimleri içinde yıkadığınız balık tuttuğunuz o koca dereye, su çıkana ne oldu, binlerce yıldır yaz kış akıp duran deremize ne oldu kendi kendine mi kurudu, kim kuruttu? 

Tabi herkes dertli. Yoksulluk geçim sıkıntısı, çoğu benim yaşta arkadaşlarım 50 yaşlarda kocamış gibiler. Dert sıkıntı yoksulluk diz boyu.

Bu sermaye şirketleri azgınlaştı bunların ağzına gem vurmak lazım, bunların üzerinde kitle denetimi, bilinçli yurttaş denetimi kurmamız ve bunlar doymak bilmez durdurmamız gerekir. 

Bak bu şirketler yer üstü de benim yer altı da benim diyor, güç bende para bende, devlet benim elimde istediğim yasayı keyfime göre çıkartır gerekirse  değiştiririm diyor.  Bunların önüne geçemezsek ne Çamköy ne Karaca hisar ne de Çamovası kalmayacak diye diye konuştuk.

 Para bende, üretim araçları bende devlet bütün olanakları ile sermaye sınıfının yanında. Emek gücünü  işsizlik korkusuyla, lümpenleştirme yoluyla istediğim bedelle satın alırım, diyor. Emek sömürüsünü gizler, bastırır, korkutur işçileri de yanımıza aldık mı, muhtarlar zaten bize muhtaç hepsi emlakçı olmuş köyünü,  yurdunu satmanın peşinde. Şaka maka değil gerçek bu, Akbelen’de yaşadığımız acı gerçek bu. Kafka mı demişti insanın düştüğünü, ucuzladığını gördüm, kaldırılması gerekir, kendine gelmesi gerekir, diye. Durum tam da Akbelen direnişi aynı zamanda insanı savunma mücadelesidir. Sermaye dediğimiz ölü emeğin gücünü, marifetini devletle ilişkisini, sömürdüğü, kanını emdiği işçileri nasıl yanına aldığını gördük. 

Dolaysıyla Akbelen aynı zamanda unutulan değerlerin, dayanışmanın, direnmenin bundan sonra böyle yaşarsak kendi geleceğimize sahip çıkarsak hayat var anlayışının, moralinin güçlendiği bir Türkiye eylemine, kültürüne dönüşmüştür. 

Bitirirken anayasamız ' egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, egemenlik bir kişiye ya da zümreye bırakılamaz ' der  ama sözde kaldığını Akbelen’de gördük.

Sınıflı toplumlarda herkes gücü oranında vardır. Yasaların iyi ya da kötü olması halkın, yoksulların, aydınların, gençlerin, kadınların ve tabiki köyünü, suyunu, ormanını koruyanların  örgütlü gücüne birlikte hareket etme gücüne bağlıdır.

Akbelen dersleri , 'bundan sonra ne yapmalı ' sorusu ile devam edecek.

 



Bu yazı 2368 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI