Ey ayaklarımızın dibindeki yoksul gül!
Gölgesi yüreklerimizin!
Öfkemiz sevgiye benziyor şimdi, sevgimiz öfkeye
ve tartışmaya çevirdiğimiz deniz ölüler bırakıyor,
çıplak ölüler
birbirine kenetlenmiş çöpler halinde.
Bir otobüse biniyoruz, sahiden biniyor muyuz
söyle, nerde “Göğe bakma durakları”, nerde?
Birinin elinde gazete ve süt,
gazete mi, evet gazete,
bütün manşetler tutsaklığı ve yenilgiyi çağrıştırıyor,
paramızı veriyoruz, üstünü alıyoruz, bozuk paralar,
cebimizde nikel
cebimizde sarılmış ölüler halinde.
Her şey bir hızlı adım olmamaya,
ama dün gibi taşıdığımız bir umut gözlerimizde,
saatlerimize bakıyoruz hiç yoktan,
çok uzaklara bakmaktır, diyoruz, durmadan saate bakmak,
yemyeşil bir su takılıyor akrebe, bir çavlan,
yüzü akide gibi parlayan bir gün takılıyor yelkovana,
anılardan, anılardan çoktan vazgeçtik,
yaşadığımız bugün nasıl,
güzelliğimiz hangi güzellik.
Biliyor muyuz, hayır, bilmiyoruz da
acılarımızdan bir yaz kurduk onarıyoruz,
belki bir hazırlık bu başka yazlara,
yakın yazlara, uzak yazlara,
çünkü her şey eskiye kaldı, anılar bile,
her şey, ama her şey eskiye kaldı,
vakit yok bir daha yemyeşil eylül tramvaylarına
...
İkinci Yeni şairlerinden Edip Cansever'in Saate Bakmak şiirinin bir bölümünü paylaşıverdim. Ne bileyim duygularım, itirazlarım ona denk geldi. Şiir insanı ve hayatı güzel görme ve gösterme oyunudur, sözcüklerle oyundur, diyesim var, ben de bu oyunu oynuyorum.
Çoğumuz bu sözcüklerle bu şiir oyununu oynadık, kimimiz sözün büyüsünü yakaladı ve sözü söz olmaktan çıkardı ve onlar sayesindedir ki yaşanan acılar, aşklar bitti ama onların şiirleri, türküleri, edebiyatı kaldı, yarına kaldı, iyi ki şiir var!
'Şiir yazmak bir barış eylemidir. Şair, barıştan doğar, ekmeğin undan yapılması gibi ' diyen Neruda sırf bundan dolayı Şiir Boşuna yazılmış olmayacak, dedi!
'Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
yazabilirim örneğin gece yıldızla dolu
ve yıldızlar masmavi titreşiyor uzakta
şarkı söyleyip esiyor gece rüzgarı
Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara
buna benzer gecelerde sarıldım kollarımla
defalarca öptüm onu sonsuz göğün altında
...
ve şiir... toprağa düşen çiy gibi düşer insana!