Tweet | Tarih: 12-02-2024 00:55 |
SÖYLEŞİ: MEHMET ERDAL
Datça Belediye Başkanı Abdullah Gürsel Uçar, Karaincir'de devam eden ve tartışma konusu olan kaçak yapılar ile ilgili olarak “Yapılması gereken bütün yasal işlemler yapıldı,” dedi.
Datça Belediye Başkanı Abdullah Gürsel Uçar ile 09.02.2024 günü yaptığım söyleşinin bir diğer konusu Karaincir'de inşaatı fütursuzca devam eden, buna dair sosyal medyada bolca paylaşımlar yapılan “kaçak binalar” idi. Şimdi bu söyleşinin büyük ölçüde özetlenmiş halini okuyacaksınız.
KARAİNCİRDEKİ BİNALAR SORUNLUDUR
Bilebildiğim kadarıyla Karaincir'de, Karaincir Tatil Sitesi olarak bilinen inşaatların başlayış tarihi 1979 yılına kadar gidiyor. Sonrasında mahkemeler, iptaller, itirazlar... devam ediyor. Farklı aşamalardan geçiliyor. Sonuç olarak 2020 yılında Datça Belediyesi tarafından bir plan değişikliği gündeme getiriliyor. Datça Belediyesi bu plan değişikliğine neden gerek duyuyor?
“Ben Datça Belediye Başkanı olduktan sonra Karaincir'de birçok kaçak yapı olayı gündeme geldi. Tutanakları tutuldu. 'Arkadaşlar, yapmayın' diyoruz. Karaincir'de yaşayan pek çok vatandaş buraya gelip 'Başkanım, bina üstümüze yıkılacak. Bina 1980 yılında yapılmış. Binada demir bile yok...' diyor.
Yani Karaincir'de yapılan binaların yapım kalitesinde sıkıntı mı var?
“'Biz bunları tadilat yapıyoruz. Güçlendiriyoruz.' diyorlar. 'Bakın, tadilat yapıyorsunuz, güçlendiriyorsunuz ama bu yasal değil. Öncelikle tadilat projesi çizdireceksiniz. Ondan sonra tadilatı yaptıracaksınız. Benden de o tadilat projesine onay alamazsınız. Çünkü orada Karaincir ile ilgili plan notlarına göre binaları tekrar aynı şekilde, aynı büyüklükte, daha sağlıklı yapabilmenin ruhsatını alabilme şansı yok.' Tabi ben bunu dediğim zaman 'Peki, yıkalım ve yeniden yapalım' diyorlar. 'Arkadaşlar, yıkalım ve yeniden yapalım diyorsunuz da şu an bizim orada ruhsat vermemiz mümkün değil. Öncelikle orada bir plan değişikliği olması gerekir.' diyorum. 'Başkanım o zaman planı değiştirin.' diyorlar.
Şimdi orada 500 küsur yapı var. Evet, bazısı yapmamış, plan istiyor, bazısı yapmış, plan istemiyor. Karaincir'dekilere söyledim, 'Bakın eğer binalarınız çürükse, binam fen ve sağlık kurallarına uygun değil, yeniden yaptıracağız diyorsanız planları yaptıralım, hepiniz birbiriniz ile anlaşın, yeniden binalarınızı yapın.' 'Tamam' dediler.
Tabi 570 kişinin her birinin farklı bir sorunu ve talebi var. Orada Hasan Özdemir'in de yeri var. Ben o 570 bina içerisinde kaç tanesinin Hasan Özdemir'e ait olduğunu bilmem. Hasan Özdemir plan çıktıktan sonra oradaki binalarını yıktı, orada eski bir bina da vardı...”
Oraya gittim ve inşaatların olduğu parseli gezdim. Yıkılmış herhangi bir bina görmedim.
“Vardı, vardı. O parselin içerisinde bir bina vardı. Hatta o bina Müzeler Müdürlüğü'nün denetiminde yıkıldı. Boşaltıldı. İnşaat ruhsatı ondan sonra verildi.”
Burada 2020 yılında sizin yaptığınız plan değişikliğinden söz ediyoruz değil mi?
“Tabi. Şimdi, arkadaşlar, plan değişikliğinden sonra bu 570 bina sahibinden kim bize gelse, elbette aynı ada içerisinde olanların birbirine muvafakatname vermesi gerekiyor yapılacak inşaat faaliyeti için, ada bazında olduğu için herkes kafasına göre davranamaz, tıpkı müşterek bir yerde birisi bir şey yaparken diğeri ona onay veriyor ise aynen öyle, bunu kendileri de biliyordu zaten, 'ben binamın tadilatını yapmak ya da binamı yıkıp yeniden yapmak istiyorum' dese, belediyeye projesini hazırlattırıp, ruhsatını alıp, diğerlerinden onay aldıktan sonra binasını tadilat yapma ya da yeniden yapma hakkına sahipti. Biz 2020 yılındaki planı yapmadan önce böyle bir şey söz konusu değildi.
AKTUR da aynı. Her şey kaçak. AKTUR'dan geliyorlar 'Başkanım mecbur kaldık yıkmaya' diyorlar. 'Mecbur kaldık yıkıp yapmaya' diyorsunuz ama ben de mecburum size ceza kesmeye diyorum. Sonuçta izinsiz kaçak yapı yapılıyor...”
“PLAN DEĞİŞİKLİĞİ YAPILMALI” YOLLU YAZILI BAŞVURU YOK
Siz kaldığınız yerden devam edersiniz de bu noktada bir şeyi netleştirelim: Dediniz ki bazıları geldi, bana “binam çürük, tadilat yapacağım, yeniden yapacağım vs.” dedi. Haliyle Karaincir'de bir plan değişikliğinin yapılması gerektiğine dair size talepte bulundular. Bazıları da önceden kaçak maçak bir yolla sahibi olduğu bina ile ilgili sorunu çözdüğü için böylesi bir talepte bulunmadı...
“Sonuçta biz bu planı yaptık. Bakanlık onayladı. Sonrasında Muğla Büyükşehir bu planın iptali için itirazda bulundu, plan iptal edildi.”
Orası tamam. Biz şu noktayı netleştirelim: Karaincir'de “plan değişikliği yapılmalı” içerikli size yazılı başvuruda bulunanlar oldu mu?
“Yok, yok... Yazılı dilekçe yok ama Karaincir'de yaşayanların çoğu, hani kaçak yapıdan dolayı ceza yiyenler, tadilat ya da yeniden yapma düşüncesinde olanların çoğu 'Başkanım, plan değişikliği yapın da biz de ona göre sorunu çözelim' diyenler vardı. Ben de ona göre Hakan beye söyledim, 'Arkadaşlar, bunlar böyle diyor, burasının planları nedir?' 'Başkanım, burada bir vaziyet planı var. Burada var ya plan hükümleri değişmediği sürece oralara ruhsat kesemiyoruz.' dediler...”
YAPTIĞIMIZ BİR ŞEYE İTİRAZ ETMEYEN YOK Kİ!
Başkanım, iddia ediliyor ki aynı dönemde, “Plan askıya çıktığı andan itibaren yazılı olarak biz bu plan değişikliğine itiraz ettik” diyenler var?..
“Arkadaşlar, sonuçta planlar askıya çıkmıyor mu? Çıkıyor. Mesela Palamutbükü'nün planlarını yaptık. Mesudiye'nin planlarını yaptık. Birçok 18. Madde uygulaması yaptık. Askıya çıkardık. Bugüne kadar plan yapıp da itiraz edilmeyen olmadı ki. Yapılan birisinin işine gelse diğerinin işine gelmiyor. Karaincir'de 500 küsur bina var. Düne kadar kendilerini, Karaincir'in yönetimini buraya çağırdım, 'Planı yapmamın sebebi bu' diye açıklamada bulundum. Anlattım. Önce 'Tamam' demişlerdi, sonra itiraz ettiler.”
Yorum istemiyorum, olup biteni öğrenmek istiyorum.
“O bakımdan, yapmış olduğumuz şeye hiç itiraz etmeyen yok ki.”
HASAN ÖZDEMİR BABAMIN OĞLU DEĞİL
Anladım. Yani bu itiraz olayı o çerçevede görülmeli diyorsunuz. Peki başkanım, aynı Hasan Özdemir'in yaptığı Özbel'de sayısız konutu var; hani o sizden ruhsat alamadığı binalardan, PALAIA OTEL yanındaki binalardan söz etmiyorum, Necati Sağır ile yaptığım bir söyleşide Necati abi o binalar için de yapım kalitesi açısından çok iyi not vermemişti. Orada oturan vatandaşların da size benzer talepleri olmuyor mu?
“Burada da bir plan değişikliği yapıldı 2006, 2007'lerde. Bu nedenle burada herhangi bir sıkıntı yok. Burada hangi Özbel adasındaki bir vatandaş 'Bizim evlerimiz çürük, biz bunu yenilemek istiyoruz.' dediği anda yenileyebilir, böyle bir hakkı var. O da aynı şekilde bulunduğu ada sakinlerinden onay alacak, proje çizdirecek, getirip bize onaylatacak vs... Burada plan olduğu için herhangi bir sıkıntı yok. Karaincir'de yapılamıyordu. O nedenle o plan değişikliği yapıldı. Hasan Özdemir babamın oğlu değil. Şunu gördüm orada: Karaincir'in insanlarının, açık ve net ifade ediyorum, Hasan Özdemir'e karşı müthiş bir tepkisi var. Ben onu gördüm. Yoksa aynı hakları yarın onlar da kullanabilecek. Evet, Hasan Özdemir sonuçta ruhsatı aldı, tamam dava açıldı, 'planlar iptal edildi...' diyerek yazı yazıp gönderdim. Kaçak yapı tutanağını tuttum, seviye tespit tutanağını tuttum, suç duyurusunda bulundum. Buradaki plan kişiye özel bir plan değil arkadaşlar. Sonuçta, yarın, eğer bu plan iptal edilmemiş olsaydı, oradaki adalardan bir-iki arkadaş 'gelin arkadaşlar, biz de binalarımızı daha sağlıklı bir halde yapalım. Depreme dayanıklı bir şekilde yapalım. Üstümüze yıkılmasın.' düşüncesiyle bir araya gelmiş olsalardı onlar da binalarını yeniden yapma haklarına sahiptiler ama şu anda var ya hiç birisi binaları yıkılsa bile o binasının yerine yenisini yapamaz...”
Çünkü plan iptal oldu?
“Evet.”
PLAN UYDURUK GEREKÇELERLE İPTAL EDİLDİ
Şimdi sorum şu: Muğla Büyükşehir bu planın hangi gerekçeyle iptal edilmesi için mahkemeye başvurdu ve mahkeme iptal etti?
“İnanır mısın, uyduruk gerekçelerle... Yok efendim, bina yoğunluğu artacakmış, yok bilmem ne olacakmış. Benim anlayabildiğim somut ve kabul edilebilir bir gerekçe yok.”
Bu planı kim hazırladı? Datça Belediyesi mi? Belediye dışarıdan birilerine mi hazırlattı?
“Dışarıdan birileri hazırladı.”
Siz onayladınız?
“Arkadaşlar, planlarda herhangi bir şey yok. Planlar, sadece var olan imar adalarının ruhsat alabilmesi adına plan hükümlerini değiştirerekten bütün Karaincir Tatil Köyü'ndeki vatandaşların binalarını yıkıp tekrar yapma hakkını veriyordu. Hepsi bu.”
Şimdi bu hak iptal edildi?
“Evet”
PLAN İPTAL EDİLİNCEYE KADAR YAPILAN BÖLÜMLER RUHSATLI
Şimdi bu durumda Hasan Özdemir'in, eğer inşaatın sahibi o ise, bu yaptıkları bir “hak” statüsüne mi kavuşuyor?
“Yok.”
Plan iptal edilinceye kadar yaptıkları sizin hazırladığınız plana göre yapılıyor ya...
“Yapılanlar ruhsatlı zaten”
Ruhsatlı ama plan iptal edilince o ruhsat da iptal edildi.
“İptal edildiği anda bu binalar, yani plan iptal edilinceye kadar yapılan binalar ruhsatlı.”
Tamam, onlar ruhsatlı. Peki ondan sonra yapılanlar?
“Plan iptal edildi. Bundan sonra ne olur? Tekrar bir dava açılır mı?”
Vatandaş açabilir. Bu ayrı bir konu.
“Açabilir. Eğer 'planlar kesin olarak iptal' denildiği anda, o binalar şu anda kaçak yapı durumuna düştü.”
Tamam ama devam ediyormuş.
“Devam etmesi halinde onun ruhsat alması, tekrar yapması, mümkün değil. Dava açar, karşı taraf kazanır, plan tekrar yürürlüğe girer, onu bilemem.”
ŞU AN YAPILANLAR KAÇAK
Bundan sonraki mahkeme aşamalarını değil olanları konuşuyoruz.
“Bugünkü durumda bu binalar şu anda kaçak. Şu anda seviye tespit tutanağı tutulduğu andan sonra yapılanlar kaçak durumunda.”
Peki ama o noktada da şöyle bir sorun var: Siz seviye tespit tutanağını tuttuğunuz anda binaların yüzde kaçı yapıldı onu ben bilemiyorum. Bilirkişiler ya da bu işi bilenler bilir. Siz mühürlediniz, dediniz ki “bu inşaatlar durmalı”. İnşaat devam ediyor. Yarın, mahkeme bunu, yani iptal öncesi ile sonrası yapılanı birbirinden nasıl ayırt edecek?
“O basit. Fotoğraf, tutanaklar var.”
Siz belediye olarak bu vatandaşın halihazırda inşaata devam ettiğine dair paylaşımlar karşısında fiilen sadece yazı yazmanın, uyarmanın dışında bir şey yapamıyor musunuz?
“Bir kere bu binalar, bu vatandaş bu binaları yapsa da bu binalar elektrik, su, oturma izni, kat mülkiyeti... gibi bir çok, yani binaların insanlara kullanması adına, insanlara devri anlamında bir çok şeyi yapamaz. Yani biz sahibine yazı yazdık. Yapı denetime yazdık. Mimarına yazdık. Sigortaya yazdık. Suç duyurusunda bulunduk. Bu binayı bu aşamada bunları hızlı bir şekilde yapıp yarın mahkemede binamı yüzde otuzunu veya yüzde kırkını... mahkemenin var ya işte bu bina şu kadar noktaya gelmiş, bundan sonra var ya bu konuda mahkemece karar verelim de bu binalar yasallaşsın diyemez. Çünkü ben yapı ruhsatını iptal ettiğim gün bende her binanın hem fotoğrafları hem de seviye tespit tutanağı var. Ondan sonra şu an ortada müteahhit yok. Elektrik bağlatmaya kalksa mümkün değil. Şantiye elektriğini kestirdim. AYDEM'e, MUSKİ'ye yazı yazdım. Dedim ki 'Şu binalara verdiğim ruhsat planların şu tarihte iptal edilmesinden dolayı geçersizdir. İptalden dolayı şantiye elektriğinin kesilmesi...' diye. Bana derseniz ki 'Başkan başka ne yapabilirsiniz?' Gidip orada şantiyede şu an çalışan işçileri çıkaramam.”
YASAL OLARAK YAPILMASI GEREKEN HER ŞEYİ YAPTIM
Siz “Yasal olarak yapılması gereken her şeyi yaptım” mı diyorsunuz?
“Hepsini, hepsini yaptım. Yapılması gereken bütün yasal işlemler yapıldı. Karaincir'deki arkadaşlar kaymakam beye de gitmişler. Muğla'da idim, kaymakam bey beni aradı. 'Sayın kaymakamım, benim yapabileceğim bir tek şey var eğer devam ediyorsa, hemen arkadaşları arayayım, tekrar ikinci tutanağı tutturayım. O da mühür feshine giriyor. Yani belediye burayı mühürlemesine rağmen inşaat devam ediyorsa bu bir mühür feshi sayılır. Onu da tekrar savcılığa suç duyurusunda bulunuruz.' Kaymakam beye de söyledim, 'Eğer bunlardan başka yapabileceğimiz bir şey varsa yapalım. Ben belediye başkanı olarak hukuk okumadım. Siz kaymakam olarak hukuk dersi de aldınız. Varsa hemen yapayım.' Bakın size de söylüyorum: 'Ben gazeteci olarak araştırdım. Bakın şu konuda eksik kaldınız.' diyorsanız, söyleyin. Bir hukukçu gelsin, 'Başkanım şu konuda şunu yapmamışsınız' desin, yapayım. Kesinlikle hiçbir konuda 'Belediye şu konuda şunu da yapmadı.' dedirtmem. Yasal yetkimiz neyse onu kullanalım. Kullanıyoruz da. Bunları bugün de söylüyorum. Sizlere de söylüyorum. Dışarıdaki avukatlara da söylüyorum. 'Başkanım şu yolu şöyle izleyin' deyin, o yoldan yürüyeyim.”
Bu konuda sizin bilmediğiniz yeni bir öneride bulunan yok?
“Kesinlikle. Varsa söyleyin. Zabıtayı götürüp orada çalışan işçiyi iş sahası dışına çıkarma, çekicini, keserini toplama vb... bir görevim yok.”