Bugun...



Zehirsiz Bir Tarımsal Üretim, Mümkün mü?

Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin öncülüğünde bir araya gelen ‘’Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı’’ tarafından başlatılan ‘’Zehirsiz Kampanya’’ çalışması neticesinde Tarım ve Orman Bakanlığı 16 pestisit etken maddesinin yasaklanmasına karar verdi...

facebook-paylas
Tarih: 07-07-2020 15:15

Zehirsiz Bir Tarımsal Üretim, Mümkün mü?

Eşber KAYA

Haziran ayının ortalarında tarımsal üretimde kullanılan bir kısım zehirli kimyasalın bakanlık tarafından yasaklandığı haberi basında yer aldı. Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin öncülüğünde bir araya gelen ‘’Zehirsiz Sofralar Sivil Toplum Ağı’’ tarafından başlatılan ‘’Zehirsiz Kampanya’’ çalışması neticesinde Tarım ve Orman Bakanlığı 16 pestisit etken maddesinin yasaklanmasına karar verdi (1). Bu anlamlı sonuç, mücadelenin daha yoğun ve kararlılıkla sürdürülmesi sorumluluğunu da hem üreticinin hem de tüketicinin omuzlarına yükledi. Ancak bu kazanım bile tarımsal alandaki yoğun kimyasal kullanımı karşısında kat edilmesi gereken daha çok uzun bir yol olduğu gerçeğini ne yazık ki ortadan kaldıramıyor. Bahsedileni destekleyen başka bir örnekle devam edelim.

Yine basında yer bulmuş haberlere göre; Alman ilaç ve kimya şirketi Bayer, yabani otlara karşı kullanılan glifosat maddesinin kansere yol açtığı gerekçesiyle hakkında açılan davalarda anlaşma yoluna gitti. Monsanto firmasının Bayer’e satışından önce üretimine başlamış olduğu Roundup adlı yabani otla mücadele ilacı glifosat maddesini içeriyor. Söz konusu ilaç Türkiye'de de satılıyor ve kullanımına halen daha devam ediliyor. 40 yıldan uzun bir süre önce piyasa çıkarılan Roundup dünyanın en bilinen yabani ot ilacı. Anlaşma kapsamında Bayer kalan davaların kapanması için 9,6 milyar dolar ödeme yapacak. Şirket gelecekte lenf kanseri olabilecek kişilerin açılabileceği davalarda ödenmek üzere 1 milyar 250 milyon dolar ayırdığını da açıkladı (2).

Uluslararası bir tekel olan Monsanto şirketi, GDO’lu tohum, yapay tatlandırıcı şeker, hayvansal üretimde kullanılan yapay hormonlar ve zirai alanda kullanılan zehirli kimyasalların üretiminde dünyada çok ciddi pay sahibi. Aynı şirket Vietnam Savaşı’nda ormanlık alanları kurutmak için Amerikan ordusu tarafından kullanılan ve kansere sebep olan etkileri günümüzde doğan çocuklarda bile halen daha görülen ‘’Agent Orange’’ın (portakal gazı) iki üreticisinden biriydi. Kullanılan bu kimyasal silah nedeni ile sadece Vietnam Savaşı boyunca en az 400.000 kişi ölmüş ve yarım milyon çocuk sakat doğmuştur. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen insan sağlığını tehdit etmeye devam eden bu zehir halen daha ülkemizde yoğun olarak kullanılmaya devam ediliyor.

Ülke ve dünya nüfusundaki artış ve buna bağlı olarak gelişen istihdam ve beslenme sorunlarını yakından gözlemleyebiliyoruz. Köyden kente göçün artması ile birlikte küçük, aile tipi çiftçilikten vaz geçen köylüler, asgari ücretle asgari yaşam koşullarında hayatlarını sürdürmek zorunda kalıyorlar. Ülkemiz özelinde ise köylü nüfusu tarımdan ve tarlasından koparmaya dönük neoliberal politikalar iktidar eli ile sürdürülmeye devam ediyor. Tarlasından vazgeçmeyenler ise tekellerin gölgesinde adeta ölüme terkediliyorlar. Uygulanan rantçı politikaların bir sonucu da tarımsal arazilerin imara açılıp betona gömülmesi. Sözün özü, yıldan yıla çiftçi ya tarlasından ve üretimden koparılıyor ya da tarlalar betona gömülüyor, üretilen gıdalar zehirle yoğrulmaya devam ediyor.

Tarımsal alanlardaki azalma ve çiftçi sayısındaki düşüşe bağlı olarak tekellerin eline adeta teslim edilmiş ülke tarımı, daha az tarımsal alandan daha çok üretim yapmak zorunda bırakılıyor. Yıllardan beri doğal yöntemlerle ve en az şekilde kimyasal kullanarak yapılan tarımsal faaliyetler, tekellerin daha fazla kar edebilmeleri için minimum alanda maksimum verimin sağlanabilmesi adına pestisitlerle zehirlenmiş durumda.

Nedir Bu Pestisitler?

Pestisit; çok genel bir tabirle tarımsal üretim esnasında kullanılıp, kalıntıları ile sofralarımıza kadar ulaşan zehirli kimyasal bileşikler için kullanılan bir tanımlama. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ise 2002 yılında yaptığı tanımlamaya göre; “insan veya hayvanlarda oluşabilecek hastalıkları taşıyıcı; gıdaların, tarımsal ürünlerin, ahşap ve ahşap ürünlerinin veya hayvan yemlerinin üretimi, işlenmesi, taşınması, depolanması ve/veya pazarlanması sırasında bu uygulamaları olumsuz etkileyecek her türlü zararlının önlenmesi, yok edilmesi veya kontrol altına alınması amacıyla veya hayvanlar üzerinde veya vücutlarında bulunabilecek zararlıların kontrol altına alınması amacıyla kullanılan maddelerdir. Bu tanım, ayrıca bitki büyümesini düzenleyici, yaprak dökücü, kurutucu veya meyve seyreltici veya ham meyvelerin dökülmesini önleyici etkenleri ve depolanma ve taşınma sırasında ticari malların bozulmasını önlemek amacıyla hasat öncesi ve sonrası ürüne uygulanan maddeleri de kapsamaktadır.” denerek tarif edilmiş pestisitler.

Tarımsal üretimde yoğun olarak kullanılan pestisitler; hava, su ve toprağa geçişi ile kullanıldığı habitata, daha sonra da bu habitatı paylaşan ve komşu olan diğer canlılara geçmekte ve zehirleyici etkilerini göstermektedir. Tarım ürünlerini zararlı hastalık ve yabancı otlardan korumak ve kaliteli ürün elde etmek adına kullanılan pestisitler, bu kullanımlarının sonucunda insan, hayvan ve çevre sağlığı bakımından çok ciddi problemlere neden olmaktadırlar.

Pestisitler, hormonal sistem bozucu kimyasal maddeler içinde en önemli grubu oluşturuyorlar. Gıdalardaki pestisit kalıntılarının değerlendirilmesinde hormonal sistem bozucu pestisitlerin yanı sıra gıdalardaki çoklu pestisit kalıntılarının da ayrıca değerlendirilmesi gerekiyor. Pestisit kullanımından en başta çiftçiler olumsuz etkilenmektedirler. Ancak asla gözden kaçırılmaması gereken bir nokta pestisitlerin yol açtığı çevresel toksisitedir. Bir tarımsal alanda kullanılan pestisitlerin %98’den fazlasının ve herbisitlerin (ot öldürücü) ise %95’inin kullanılan alanın dışındaki hava, su ve toprak gibi ortamlara dağıldığı ve bu ortamlarda yaşayan, çeşitli canlı türlerine bulaştığı belirlenmiştir. Dolayısıyla pestisit kullanımının belirli bir bölge ile sınırlı olmadığını, doğal hayata ciddi bir müdahale olduğunu ve biyoçeşitlilik kaybına yol açtığını fark etmek önemlidir. (3)

Pestisitlerin; anne karnındaki fötusun ve küçük çocukların beyin ve sinir sistemi gelişimlerine zarar verebildiği yapılan bilimsel çalışmalar neticesinde ispatlanmıştır. İlaçların büyük bölümünün yetişkin insan beyin ve sinir sistemine de zarar verebileceği, çocuklarda gelişimi engelleyip, fizyolojik bozukluklara yol açtığı da tespit edilmiştir. Pestisitler ayrıca kanser, gen mutasyonu, üreme bozukluklarına da yol açmaktadır. Pestisitlerin kullanımına bağlı olarak insanların hormonal sitemlerinin etkilendiği ve bunun da hormonal sisteme bağlı hastalıklara yol açtığı bilinmektedir. Pestisit kullanımı veya bu maddelerin az miktarda uzun süreli vücuda alınmasından kaynaklanan geç göstergeler, bağışıklık sistemini zayıflatmanın yanı sıra düşük, ağır ve erken doğum gibi durumlarla üreme sistemini etkileyebilmektedir.

Zehirsiz Üretim

Mevcut durum itibarı ile zehirli kimyasalların tarımda kullanılmaya devam etmesi halinde toplum ve çevre sağlığı çok ciddi anlamda tehdit altında kalmaya devam edecek. Peki, zehri tarladan alıp soframıza getirmeden yapılabilecek bir tarımsal üretim mümkün mü? Elbette mümkün! Bunu sağlayabilmek adına yapılabilecekleri şu şekilde tarif edebilmek mümkün.

1-Öncelikle ve bir an önce mevcut tarımsal arazilerin imara açılması önlenmeli, mevcut araziler ise uygun sulama yöntemleri ile işlevsel kılınmalıdır. Böylelikle aile tipi çiftçilik desteklenerek köylünün üretimine devam etmesi güvence altına alınmalıdır.

2-Aile tipi işletmeciliğin teşviki ile birlikte agro-ekolojik tarım uygulamalarına öncelik verilmelidir. Bu sayede üretimin tekellerin hegemonyasından çıkması sağlanabilir. Kullanılacak yerel tohumlarla üretimde çeşitlilik sağlanması mümkün olacaktır. Tarım alanlarının planlı ve eko sisteme zarar vermeden kullanımı ile de bu güne değin kimyasallara bırakılan mücadele doğal yöntemlerle sağlanabilecektir.

3-Kooperatiflerle desteklenen üretimin yaygınlaştırılması adına yerel yönetimler de üzerlerine düşeni yaparak, üretici pazarlarını oluşturmalı ve çoğaltmalıdır. Belirli bir denetim programı çerçevesinde şekillendirilmesi gereken bu şekilde bir yaklaşım ile daha az noktada daha çok ürün satışı dayatması ortadan kalkacak, üretimi artırma bahanesi ile kullanılan kimyasallarda üretici elini çekecektir.

4-Tarımsal ürünlerin yoğun olduğu bölgelerde toprak ve üründeki pestisit kalıntıları sıklıkla incelenmeli ve tarım işçileri de periyodik sağlık kontrollerinden geçirilmelidir.

Tüm bunların sağlanabilmesi ve sofraya gelen meyve ve sebzenin daha sağlıklı olabilmesi için yürürlükteki tüm neoliberal uygulamalardan bir an önce vaz geçilmesi temel öncelik olarak belirlenmek zorundadır. Üretimin bir kısım tekelin rantı çerçevesinde şekillendirilmesi, tarımsal üretime ve üreticiye yapılmış en büyük ihanettir. Mevcut hali ile sürdürülemez olan tarımsal politikalar, sofralarımızı ve geleceğimizi zehirlemeye devam ediyor. Tam da bu yüzden tarımsal alanda uygulanmakta olan her türlü konjonktürel yaklaşım ve neoliberal uygulamalar bir an önce terk edilmeli, tarımsal politikalar üretici ve tüketici örgütleri ile birlikte uzun vadeli olarak planlanmalıdır.

Son sözü Fikret Başkaya’ya bırakalım.  ‘’Ekolojik mücadelenin başarısı için bu bölük-pörçük durumun aşılması gerekiyor… Bütünlüklü bir birliktelik ve perspektif gerekiyor… Her şeyden önce de, vakitlice radikal bir anti-kapitalist cephe oluşturmak, eko-sosyalist paradigmaya endeksli bir rotaya girmek ve bunu da vakitlice yapmak gerekiyor. Tabii bunun için de mevcut politika yapma tarzı keşfetmek ve mevcut politik aktörleri etkisizleştirmek gerekiyor…’’ (4)

 

(1) http://zehirsizsofralar.org/2020/06/10/basardik-16-tarim-zehiri-yasaklandi/

(2)https://artigercek.com/haberler/turkiye-de-de-satiliyor-bayer-roundup-icin-davacilara-10-9-milyar-dolar-odeyecek

(3)https://storage.googleapis.com/planet4-turkey-stateless/2020/01/a314cc16-soframizdaki-tehlike-pestisit-greenpeace-rapor.pdf

(4) http://yeniyasamgazetesi1.com/kapitalizm-tarihsel-omrunu-doldurdu/

 

 




Bu haber 546 defa okunmuştur.


Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER EKONOMİ Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI