Bugun...



DEM Parti Milas Belediye Eşbaşkan Adayı Cumali Çelik’le Söyleşi

DEM Parti Milas Belediye Eşbaşkan adayı Cumali Çelik ve Belediye Meclisi Üyesi 2. sıra adayı, Ahmet İşçi ile sosyolojik temelli yerel siyasete ilişkin bir söyleşi gerçekleştirdik. Görüşmede DEM Parti ilçe eşbaşkanı Sedat Polat’la birinci sıra belediye meclisi üyesi adayı Bedirhan Duygu da hazır bulundu.

facebook-paylas
Güncelleme: 24-03-2024 15:22:00 Tarih: 24-03-2024 15:17

DEM Parti Milas Belediye Eşbaşkan Adayı Cumali Çelik’le Söyleşi

SÖYLEŞİ: NEVZAT ÇAĞLAR TÜFEKÇİ

DEM Parti Milas Belediye Eşbaşkan adayı Cumali Çelik ve Belediye Meclisi Üyesi 2. sıra adayı, Ahmet İşçi ile sosyolojik temelli yerel siyasete ilişkin bir söyleşi gerçekleştirdik. Görüşmede DEM Parti ilçe eşbaşkanı Sedat Polat’la birinci sıra belediye meclisi üyesi adayı Bedirhan Duygu da hazır bulundu. Söyleşimiz ağırlıklı olarak Belediye Eşbaşkan adayı Cumali Çelik’le gerçekleşti. Ahmet İşçi’nin konuşmaları ise parantez içinde verilmiştir.

Önce sizi tanıyalım, kısaca kendinizden söz eder misiniz?

Ben Cumali Çelik. 1981 Ağrı Tutak doğumluyum. İşçi bir babanın 4 çocuğundan birisiyim. 1989’da Milas’a yerleşmiş bir ailenin evladıyım. Çeşitli işler yaptım. Ağırlıklı olarak inşaat işlerinde çalıştım. Özellikle tekstil üzerine 25 yıl ticaretle uğraştım. Milas’ta yeterince tanındığımı düşünüyorum. Ezgin ve çalışan bir insanım. Şimdiye kadar Milas’ta en ufak bir sorun yaşamamış, halkın içinde olan, sürekli halkla birlikte olan biriyim.

Milas sizce nasıl bir kent; Milas’ı bana anlatın desem, nasıl anlatırsınız?

Milas, insanları çok sıcak bir yer. Halkları birarada tutabilen bir yerleşim yeri. Milas, ırkçılık yapmıyor. Engin bir hoşgörü kültürü var. Milas’ın geçmişinde bir sol kültür var. Irkçılık yapılmamasında bu sol kültürün de çok önemli rolü bulunuyor. Öyle düşünüyorum. Sağduyulu insanlar daha çok Milas’ta.

Milas adına ve potansiyellerine uygun bir yerde mi diye sorarsanız eğer öyle olduğunu düşünmüyorum. Çünkü 35 yıldır Milas’ta olma serüvenim var. Bunun 25 yılı ticaretle geçti. Şöyle bir bakıyorum, Milas, sahip olduğu potansiyelleri açısından kesinlikle olması gereken yerde değil; yapısal olarak, görüntü olarak, elindeki değerler olarak. Tanıtım açısından öyle, ekonomisiyle öyle, turizm açısından öyle. Kültürel mirasına sahip çıkma anlamında öyle.

Milas’ta farklı kültür ve kimlikten insanların yaşaması; Milas için bir zenginlik midir?

Muhakkak! Çalışan insan gruplarının çeşitli illerinden gelmesi; Milas nüfusunun Kürt, Laz, Çerkez ve Alevilerden oluşması önemli bir kültürel zenginlik yaratıyor. Bu farklılığı bir bayram yeri gibi düşünün, farklı çiçeklerden oluşan bir doğa düşünün; bütün kimliksel renklerden oluşan bir insan toplumu; bence güzel bir renk kompozisyonu yaratır. Öncelikle insan olmak, insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamak; dünyanın neresi olursa olsun, insan için her yer güzeldir.

Milas’ta ne kadar Kürt nüfus var? Onların bulundukları yerlerden koparak göç etmelerinin nedenleri nelerdir sizce?

Öncelikle nüfusu, tahmini olarak söyleyeyim. Bu konuda elimizde kesin bir veri yok. Bizim nüfusun burada 15-20 bin arasında olduğunu düşünüyorum. Göç konusunda; insanlarımızın yaşadıkları yerle ilgili sorunları var. Doğu ve Güneydoğu’ya baktığımızda, o coğrafyadaki insanların, hayatın sadece sabah kalkıp gece uyumak olmadığını öğrendiklerinde; her şey değişiyor. İşte buraya da bir sebepten dolayı gelmiş insanlar. Zaten hükümetin güttüğü politikalar belli. Geçmişten bugüne dayatılan politikalar, insanların yaşam şekillerini, yaşadıkları yerleri terk etmeyi zorunlu hale getirmiş.

Devlet baskısı, yaşam kaygısı, geçim sıkıntısı; bunların hepsi göç için birer neden. Devlet baskısı ön planda. Kendi coğrafyasında kendi istediği gibi yaşamak isteyen bir toplumu, başka bir kalıpta yaşamaya zorlayan bir devlet ve buna karşı çıkan insanlar… Bu nedenle insanlar; yaşadıkları yerleri, topraklarını terk ediyorlar. Daha rahat bir yaşamı tercih ediyorlar. Nasıl olsa kendi yerlerimizde istediğimiz gibi yaşayamıyoruz, bari farklı yerlerde yaşayalım diyorlar. Bu bir anlamda zorunlu göç oluyor. Hiçkimse doğup büyüdüğü yeri terk etmek istemez. Ben 35 yıllık Milaslıyım. Yedi yaşında buraya gelmişim. 43 yaşındayım; Milas mı o taraf mı derseniz, Milas’ta çok yaşadığım için ben Milas diyorum.

Buna Milaslılık duygusu diyebilir miyiz?

Tabi, tabi!.. Neden olmasın? Bir insan göç ettiği yeri benimsiyor çünkü orada yaşıyor.

Siz kendinizi Milaslı hissediyor musunuz?

Hissediyorum tabi, niye hissetmeyeyim? Bir Kürt olarak, kendimi Milaslı olarak hissediyorum. Biz burada yaşıyoruz. Çocuklarımız burada dünyaya geldi. Geçimimizi burada sağlıyoruz. O nedenle biz yerel yönetime talibiz. Eksiklerini biliyoruz. Milas’ta 25 yıldır esnaf olmanın verdiği insanları tanıma rahatlığı ile belediye yönetimine aday olduk.

(Ahmet Arkadaş siz de kendinizi Milaslı olarak hissediyor musunuz?

Ahmet İşçi(Belediye Meclisi Adayı/Doğaltaş-Kabartma Sanatçısı): Kesinlikle! Zaten Milas’ın kültürü bizim Şırnak yöresinin kültürüyle çok yakın olduğu için ben Milas’ı kendi şehrim Cizre gibi görüyorum. O nedenle burada 12 yıldır huzur içinde yaşıyorum. İstanbul’dan buraya taşınmamın nedeni, kendimi Cizre’de memleketimde gibi hissettiğim için burayı tercih ettim. Yerel yönetimde yer almamın nedenlerinden birisi de budur. Yerel yönetimdeki eksikleri gidermek ve bu konularda önerge vermek için meclis üyeliğini seçtim. Milas için hep birlikte çalışacağız. Hep birlikte kazanacağız.)

Kürt Nüfus olarak Milas’ta yaşamaktan mutlu musunuz? Sizlere karşı bir ayrımcılık yapıldığını düşünüyor musunuz?

 Ülkenin genelinde olduğu gibi maalesef ama maalesef, dayatılan politikalar burada da göz önünde. Bu aşikâr. Bunu gizlemenin bir anlamı yok. Burada yaşamış olduğumuz şeyler, geçmişten günümüze kadar süregelen politikaların bir sonucu. Kürt sorunundan kaynaklı dayatmacı politikalar burada da kaşımıza çıkıyor. Bu belediyecilikte de aynı.

Bu dayatmacı politikalar devlet kurumları nezdinde mi oluyor?

Evet.

Belediyenin bu konuda ne gibi bir tutumu var sizlere karşı?

Belediyenin bunlara katkısı var. Burada yaşayan Kürt halkına karşı yerellerin daha farklı davranması gerekirken; yereller de devlet aklıyla hareket edip, aynı zeminde siyaset yapıyorlar. Zaten beslendikleri alanlar aynı olduğu için belediye de bizlere karşı aynı tepkiyi gösteriyor. Şöyle düşünüyorum: kendimi Milaslı olarak hissediyorum ama hiçbir zaman dışlanmayan biri olarak da hissetmedim kendimi. Hep dışlandım çünkü onu biliyorum. Pazarcılık yaptığım dönemlerde, hemen hemen Ege’deki bütün belediyeleri dolaşmış biri olarak söylüyorum bunu; Hiçbir zaman bir parti aracılığı ile bir yer sahibi olmak istemedim ve olmadım ama sürekli hep dışarıda kaldım.

Dışlanmanızın nedeni Kürt kimliğine sahip olmanız mı?

Evet, Kürt olmamızdan dolayı.

Bu durum, her yerde bir önyargı mı oluşturmuş?

Muhakkak. Bu sadece Milas’ta değil genel bir durum. Tablo böyle.

(Ahmet İşçi: Bu sadece Milas’ta değil medeniyet şehri dediğimiz İstanbul gibi bir şehirde bile bizler bu durumlarla karşılaştık. Ben 36 yıllık Batı’daki yaşamımla ilgili şu ana kadar karşılaştığımız durumlar bunlar. Artık bu duruma alıştık. 12 yıldır burada ikamet etmekteyim. Buradaki sorunları sadece Kürt yurttaşlarımızın değil aynı zamanda Milaslı Türk yurttaşlarımızın sorunlarını hep birlikte çözmek için yerel yönetimde biz de varız demek istiyoruz.

Yani şunu mu demek istiyorsunuz; Kürtler olarak bizim sorunlarımız var ama yerli halk olarak Türklerin de sorunları var!

Tabi tabi. Yerli halk olarak sorunları daha çoktur. Biz bunu gördüğümüz için, tabiri caizse, siz bu işi yapamıyor, başaramıyorsunuz, bir de bizi deneyin, biz yapalım diyoruz. Partimizin temel yerel yönetim anlayışı halkçı belediyeciliktir. Belediye halkın evidir. Belediyenin kapısı herkese açık olmalıdır. Belediyeyi halkın dertlerini çözen bir çözüm mekanizması olarak anlıyorum.)

Milas’ta yaşayan Kürtler, kendilerini ne kadar Milaslı hissediyor? Siz kendinizi Milaslı hissettiğinizi söylediniz ama bu herkes için böyle mi? Herkes sizin gibi mi düşünüyor?

Sanmıyorum. Herkes bizim gibi düşünmek zorunda değil. Benim gibi, belediye olarak düşünmüyorlardır çünkü ben belediye olarak buraya ait olduğumu düşünmüyorum; hizmet olarak.

Hemşehrilik ve aidiyet duygularının geliştirilmesi için ne yapılmalı?

Burada zaten şöyle bir eksiğimiz var. Başta da söylediğim gibi Milas’ın geri kalma, hak ettiği yerde olamamasının sebebi; o! Bizim Milasımız’da insanların biraraya gelip yaşayabilecekleri, etkinlik düzenleyebilecekleri bir Kültür Merkezi yok. Bugüne kadar hiç olmadı. İnsanlar sadece kendi aidiyet duygularıyla birbirlerine yaklaşıyor, arkadaş oluyor ve bunu geliştiriyorlar. Bunun dışında hiçbir şey yok Milas’ta. Halk meclisleri oluşturulmalı. Kadın kıraathaneleri olmalı. Kürt-Türk herkes birarada olabilmeli. Bu sosyal mekânlar yaratılmalı. Mekânsal ayrışma yerine, mekânlarda birliktelikler yaratılmalı, kaynaşma ortamı oluşturulmalı. Spor merkezleri, eğitim merkezleri olabilir. İnsanları biraraya getirecek, insanlara o duyguyu yaşatacak bir şey yok Milas’ta! Belediyede böyle bir sistem ve anlayış mevcut değil.

Bu sadece Kürtler için mi geçerli yoksa herkes için mi?

Milas’ta yaşayan 150 bin nüfus için, herkes için geçerli. Ben size sorayım; Milas’ta Kürt ve Türk toplumunun bir araya gelmesi için bir kapalı alan görüyor musunuz? Biraraya gelme sadece düğünlerde oluyor; düğün haricinde biraraya gelme ortamları ve mekânları yok! Bu Milas için çok büyük bir eksiklik. Kültür merkezinin temeli yeni atıldı. Biz bunu Milas gibi kültürel zenginliği olan bir şehirde çok daha önceleri yapabilmeliydik. Milas birçok konuda çok geç kaldı. Biz bunun için aday olduk ve bunun için yeni arayışlar içindeyiz. Bunun için yönetime talibiz. Geçmişte Milas’ta kent yaşam konforu, kent kültürü, sosyalleşme ve kaynaşma için yapılmayanları yapacağız. İddiamız bu!

(Ahmet İşçi:  Kavramımız zaten toplumcu belediyecilik. Rantçı ve ranta dayalı belediyecilik değildir. Toplumcu belediyecilikte, halkların kaynaşması için, Kültür Merkezlerinde Halk Meclisleri oluşumuyla halkı biraraya getirerek, kaynaşma ortamı yaratılabilir. Buranın deve güreşi olduğu zaman bizlerin de davet edilmesi ve dolayısıyla bu kültürle kaynaşmamız sağlanmalı.

Parti olarak hiç davet edilmediniz mi?

Hayır edilmedik.)

Mesela bir fuar etkinliği oluyor, davet gelmiyor mu?

Fuar etkinliğinden davet gelmiyor. Yalnız bazı kurumlardan, CHP’den davet geliyor, özellikle diğer kesimlerden davet olmadığı gibi, bir tektipleştirilmiş durum da söz konusu. Bazı davetiyeler kişiye gelebilir ama kurumsal kimliğimize bir davet gelmiyor. Toplumsal etkinliklerde bize davet gelememesini; bir anlamda ayrımcılık göstergesi olarak algılıyoruz. Düğünlere gidiyoruz, zevkle izliyoruz hatta zeybek havalarına katılıyoruz. Düğün dışı etkinliklere de davet edilmek istiyoruz.

Milas yerel yönetimlerinin, bugüne kadar Milas’ta yaşayan Kürtler için yaptıklarını yeterli buluyor musunuz?

Kesinlikle hayır!

Açalım bunu…

Tabi. Örneklerle hemen belirtiyorum. Şu anda yaşamakta, oturmakta olduğum aile evi, bundan 35 sene önce yapılmış bir bina. Aydınlıkevler Mahallesi, Nazmi Yükselen Caddesinde. Nazmi Yükselen Caddesinin sırtı, belediye imar planında yeşil alandır. Babam sanıyorum 45 sene önce bu arsayı almış.  Ben bu arsaya daha sonra ev yaptım. Bu arsanın yeşil alanı halâ öyle duruyor. En ufak bir belediye çalışması olmadı bu alanda. Muhammet Tokat döneminde biraz ağaç dikildi, çocuk salıncağı yapıldı ama yeterli değildi. Burası bir çocuk parkı yapılabilirdi örneğin. İnsanların yoğunlaşması açısından bir sosyal mekân yapılabilirdi. İki tane spor aleti konulabilirdi.

Milas’ın eksikleri var mı?

Milas’ın eksiği o kadar çok ki ben Milas halkı için üzülüyorum. Özellikle Kürtlerin yaşadığı mahalleler daha çok ekside ama bunun yerli halkın yaşadığı yerlerde de fazla bir şey yok. Milas’ın genelinde bir eksiklik var. 35 sene önce Milas Atapark’ta bir alan vardı. Orası insanların sosyalleşme mekânı. Halâ o alan var. Onun dışında bana bir tane sosyal alan gösterebilir misiniz? Esentepe yeni açıldı.

Milas gençliği için ne diyorsunuz ve onlar için neler yapılmalı?

Milas gençlerin en önemli sorunu yabancı madde kullanmaları. Yani uyuşturucu. Gençler bu uyuşturucu batağından kurtarılmalı. Uyuşturucu kullanımı, ilkokul çağına kadar indi. Uyuşturucu, toplumu yozlaştıran en önemli unsurdur. Onları topluma kazandırıcı çalışmalar yapılmalı. Özellikle belediyeler bu konuda planlamalar yapmalı. Sosyal belediyeciliği hayata geçirmeli. Onlar için iş imkânları yaratılmalı. Spor ve kültür merkezleri kurulmalı. Kütüphaneler oluşturulmalı. Milas’ta gençler için sosyal mekânlar hayata geçirilmeli. 4-5 kafeterya olabilir mesela. Bodrum’da bunun örnekleri var. Voleybol, basket sahaları, piknik ve mesire yerleri, seyir kafeleri. Bütün bunlar belediyeciliğimizin temel maddeleridir. Bildirimizde, 8 maddeden oluşan tamamen ekolojik, halkçı; çocuklara, gençlere ve kadınlara öncelik veren hem parti olarak hem belediyecilik anlayışımız var. Gençler Kent Konseylerinde görev almalı, oradaki çalışmalara katılmalı.

Sosyal alanlar için ne diyorsunuz?

110 bin seçmeni olan bir ilçeden bahsediyoruz ama sosyalleşmek için bizim alanımız 10 bin kişilik bile değil. Yani metrekare olarak insan başına düşen sosyal alan çok az. Belediye, piknik ve mesire yerleri gibi yaşam alanlarını hayata geçirmeli. Milas doğal güzellikleri olan bir ilçe. Bu durum, halk yararına değerlendirilmeli.

Milas’taki Kürt seçmenlerinin oyunu alabilecek misiniz?

Kürt seçmenlerinin genelinden oy alacağımızı düşünüyorum. Onun haricinde, burada bir geçmişimin olması nedeniyle burada yaşayan tüm halklardan oy alacağımızı düşünüyorum. Biz sadece Kürt toplumundan değil, sadece ona ön ayak olan bir sistemden değil, bütün Milas halkında oy alacağız. Biz Milaslılar’ın oyuna talibiz.

Biz yerli halk Türklerin de oyunu alacağız dediniz. Milas için yapacaklarınızı, projelerinizi onlara ne oranda anlatabiliyorsunuz?

(Ahmet İşçi: Milas’ta 150 bin nüfus, 110 bin seçmen var. Biz bu seçmenlerin hangi birine ulaşsak, size anlattığımız gibi ekolojiyle, kadına, gençlikle, tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkılmasıyla ilgili konuşmaları anlatıyoruz. Gerçek halk belediyeciliğin ne olduğunu, onlara ait olan hizmet amaçlı haklarını, kapalı kapılar ardında değil halka açık yapılacak belediyecilik anlayışını 4-5 madde şeklinde elimizden geldiği kadar anlatmaya çalışıyoruz. Halk bizi ilgiyle dinliyor. Sorular soruluyor, yanıtlıyoruz. Halkla buluşmalarımız devam ediyor. Kırsal mahallelerde çok iyi karşılanıyoruz. Gittiğimiz yerlerde hiçbir tepki almıyoruz. Şehir içinde elimizi uzattığımız bazı kişiler elimizi tutmak, bildirilerimizi almak istemiyor ama köylerde böyle bir durumla karşılaşmıyoruz. Köylerde daha samimi ve içten bir karşılama oluyor. Bu da bizi çok mutlu ediyor. Milas’ta Türk-Rum-Yahudi çok kültürlü yaşanmışlıklar; bu hoşgörü kültürünün temelinde yatan ana etkendir. Bu hoşgörü kültürünün Milas’ta etkin olmasının bir nedeni de geçmişten bu yana sol düşüncenin etkin olmasıdır. Bu iki unsur; birbirini tamamlamaktadır.)

Milas’ta yaşayan Kürt toplumunun, Milas Belediyesinden beklentileri somut olarak nedir?

Her şeyden önce eşit bir paylaşıma ihtiyacı var belediyeden. Burada yaşayan halkların hepsinin, eşit sahip oldukları her şeyi istiyorlar. Mahallesine su vermek, yol yapmak, çöpünü almak değil. Bunun Türkiye genelinde örnekleri var. Bizim cenaze evlerimiz var. Doğu’da Güneydoğu’da Taziyeevlerimiz var. Bu konu Milas’ta birkaç yıldır dile gelmesine rağmen, herhangi bir girişim yok. Çok basit bir şey, yapılmaması için hiçbir sebep yok!

Bunun yapılmamasını neye bağlıyorsunuz?

Yönetimde olan kişilerin bakış açılarıyla alakalı veya bize mesafeli durmalarıyla ilgili olabilir. Gerçek nedenini bilmiyorum. Ürkek davranışları, kendilerini Kürtlerle yan yana göstermek istememeleri olabilir. Kürtlerin istediği; taziyeevleri, tüm sosyal alanların kendi mahallelerinde yapılması. Bunu yapabilecek bir potansiyel var mı belediyede, bence çok uzak.

Belediye neyi yapamaz?

Taleplerimizi yerine getiremez.

Neden?

Bizleri kendilerinden uzak tutuyorlar. Bizimle görünmek istemiyorlar. Türkiye’nin genelinde o sorun var. Kürtler oy verebilir, Kürtler oyu bana verirse kabuldür ama Kürtler başka birine verirse kabul değildir. Yani çifte standart bir yaklaşım biçimi. Bu anlayış hakim olduğu sürece aynı şey belediyelerde de geçerli. Kürtler bana oy verebilir ama benden bir şey isteyemezler. Anlayış bu! Biz bir oy deposu olarak görülüyoruz. Zihniyet o, çünkü! Biz de bu anlayışı yıkmak için geliyoruz. Nasip olursa bütün halka eşitliğin, adaletin, kardeşliğin ne demek olduğunu anlatmaya geliyoruz. Eşitlik, hak, hukuk adalet diyoruz.

Ne kadar oy alabilirsiniz?

Rakam söylemek istemiyorum ama kazanacağız. İnanıyoruz buna.

Bu seçimin önceki dönemlerden farkı ne olacak sizin için?

İnsanların artık yeter, biz bunları istemiyoruz demeleri olacak bence. Bu seçimde, önceki seçimlerden daha rahatız.

2019 yerel seçimlerinde, Batı illerinde, HDP, CHP adaylarına destek verdi. Şimdi her yerde kendi adaylarını çıkardı. Neden böyle oldu?

Türkiye genelinden bahsedelim ve konuya öyle girelim. Türkiye genelinde Kürtlerin, bu ülkeyi ne kadar çok sevdiklerini gösterir bu olay. 2019 yerel seçimlerinde biz, CHP’ye amasız-fakatsız, şartsız-koşulsuz oy verdik. Türkiye’nin demokratikleşmesi için, adalet için, hukuku için oy verdik. Cumhurbaşkanlığı seçiminde karşılıksız olarak Kılıçdaroğlu’na destek verildi. Bir teşekkürü bile bize çok gören bir zihniyete, artık yeter, biz kendi kendimizi yönetebilecek kapasitede insanlarız diyoruz. Bu ülkenin asli unsurlarıyız. Bunu başaracak güçteyiz diyoruz, şu anda. Biz hiçkimsenin bir objesi değiliz. Bir bloğu değiliz. Biz kendi kendimizi yönetecek bir halkız. Bu nedenle bu seçimlere kendi başımıza girmeye karar verdik. Halkın beklentisi de oydu. Teklifler oldu. İstanbul için oldu. Kent uzlaşısı hakkında teklifte bulundular. Burada da ufak çaplı konuşmalar yayıldı. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Bazı teklifler var ama kesinlikle ve kesinlikle biz halkımızın çıkarlarını hiçbir şeyin altında tutmadık, her zaman halkın düşüncelerini her şeyin üstünde tuttuk. Şu anda böyle davranmaya devam ediyoruz. Amacımız, kendini ve kentini yönetmek.

Şunu da sorayım size. 2019 yerel seçimlerimde CHP seçimi, Milas’ta 5 bin dolayındaki oy farkıyla kazandı. Siz CHP adayına oy verdiniz. İyi Parti de CHP adayına oy verdi. Siz o seçimde Muhammet Tokat’ın seçim kazanmasına kaç oyla katkıda bulundunuz? Bir rakam verebilir misiniz?

Burada yaşayan ve DEM Partiye gönül veren insanlarımız yanılmıyorsam, 7-8 bin arası oy verdi. Bizim 7 Haziran 2015 seçiminde Milas’ta 6300 oyumuz vardı. 81 milletvekili çıkardığımız dönem. O sayı 2019 seçimlerinde biraz daha yükseldi. 7-8 bin arası diye düşünüyorum, Muhammet Tokat’a verilen oylar. Tabi diğer adaya da giden oylar olabilir ama Tokat’a giden 7-8 bin arası oy vardı kesinlikle. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. 2019 seçimlerinde İstanbul’u biz değiştirdik. Karşılığında da hiçbir şey istemedik.

Siz Belediye Eşbaşkan adayı olarak, belediye başkanı seçildiğiniz takdirde yaşadığınız kent için neler yapmak istersiniz?

Öncelikle toplumcu belediyecilik ve kadın dostu kentler yaratmaya çalışıyoruz. Eş başkanlık sistemiyle eşit temsiliyeti sağlıyoruz. Kadınların ve erkeklerin temsiliyetinde eşitlik. Sadece belediyelerde değil ülke genelinde de öyle. Kadına ayrı bir bütçe, kadın kartıyla indirimli, ücretsiz ulaşım. Kadın istihdamını geliştirme merkezleri kuracağız. Meslek sahibi olmayan kadınlarımıza meslek öğreteceğiz. Onların iş sahibi olmalarını ya da işyeri kurabilmelerini sağlayacağız. Kadın Meclisleri oluşturacağız. Kadınların Milas’ta bir meclisi, herhangi bir dayanağı yok. Milas’ta kadın evi bile yok. Şiddete karşı ilk adım istasyonları yok. Bu tarz şeyler.

Milas tarihi bir yer olduğu için tarihi ve kültürel potansiyellerini değerlendirmek.  Halkın da onayıyla yaşanılabilir bir kent yaratmak. Bütün bunları yaparken de halkla birlikte yapmak istiyoruz. Katılımcılığı sağlamak. Bir bütçe varsa, belediyenin kasasında 1 lirası varsa, bunu halka sunup, halktan onay alıp o 1 lirayı öyle kullanmak istiyoruz. Belediye sadece şehirde yaşayan insanlara köylerde yaşayan halkımıza da hizmet götürmeli. Köylerde zeytin tarlasına giden yol yoksa belediye oraya yol yapmalı, üretici için kolaylaştırıcı olmalı. Köylerde de sosyal alanlara ihtiyaç var. Milas’ın 114 köyü var. Hiçbir köyde çocukların sosyalleşebileceği alanlar yok. Çocukların oyun parkları, oyun evleri yok. Neden olmasın? Biz bu şekilde bakıyoruz, bu zihniyetle bakıyoruz, böyle değerlendiriyoruz.

İnsanlık onuruna yakışır bir yönetimin olması gerekir. Yakınını, yandaşını düşünen bir sistem değil; toplumcu belediyecilikle toplumsal düşünen, sadece ve sadece halkı esas alan bir belediyecilik sistemini yaratmayı düşünüyoruz. Bunu başaracağımıza da inanıyorum. Bu kenti yönetmek DEM Partiye nasip olursa, bu şekilde yönetebileceğimize de inancım sonsuz. Halkla birlikte yapılan hiçbir şeyden bugüne kadar zarar gelmemiştir. Şeffaf olduğunuz sürece hiçbir sorun yaşamazsınız. Bu hayatta da böyledir. Şeffaf olduğunuz kadar varsınızdır. Halka hesap verebilir olunmalı. Biz nasip olursa eser bırakmak için geliyoruz halkla birlikte. Bu güzel şehrimize bir değil birçok eser bırakmak için geliyoruz.

Mal varlığınızı açıklar mısınız?

Aileye ait binada bir dairem, bir adet Mercedes araç;  bunlar da babamın adına kayıtlı. Bizde babadan ayrı değilsen, saygıdan kendi adına bir şey alınmaz. Benim varlığım bu kadar.

 

 




Bu haber 1434 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SİYASET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI