Nevzat Çağlar Tüfekçi

24 Temmuz sabahı Jandarma ve Polis korumasında Akbelen’e gelen orman kesim ekiplerinin, yine jandarma ve polis eşliğinde çamları kesmeleri devam ediyor. Pazartesi sabahından bu yana yüzlerce çam ağacının kesildiği bildirildi.

Dört yıldır ormanı koruma mücadelesi veren ve son iki yıldır da orman nöbeti tutan İkizköylüler, kendilerine bugüne kadar hayat veren, su veren Akbelen ormanlarını kestirmemek için direniyorlar. İkizköylüler, direnişleri sırasında bölgede bulunan polis ve jandarmanın biber gazlı saldırısına uğradı, TOMA’lardan üzerlerine su sıkıldı ve gözaltına alındılar. Yasalarla ormanı korumakla görevli olan devletin, jandarma ve Polis kolluk güçleriyle, ağaçların kesilmesine karşı uyguladığı baskı ve zulüm halk tarafından tepkiyle karşılandı.

Devlet yardımıyla orman katliamının üçüncü gününde, köylüler ve destek için gelen halk, ağaçları kestirmemek için ağaçlara sarıldı. Ağaçlara sarılan vatandaşlar, ağaçlar için gözyaşı döktü, ağıt yaktı. Vatandaşlar, jandarma ve polis tarafından zorla ağaçlardan koparıldı.

Akbelen Ormanı koruma mücadelesinin simge isimlerinden Aytaç Yakar, bir çam ağacına sarılarak, çocuğundan ayrılacak olan bir anne gibi; “doyamadım ben sana yavrum, hakkını helal et diyerek,” hem ağlıyor, hem ağacı öpüyordu. Arkasından da gözyaşları içinde şu ağıtı söylüyordu;

Kıyılır mı kıyılır mı

Çam ağacına kıyılır mı

Çam ağacını kıyanlar

Hakkın kulu sayılır mı?

Çam ağaçlarına sarılan kadınlar; ağaçları kesenleri lanetliyor, "Bizi çocuklarımızdan kopardınız, onlara kıydınız. Kuşları yuvasız, bizleri de ağaçsız bıraktınız. Sebep olanlar bir gün kömür yer inşallah.  Bizlere yaşattığınız bu acılardan dolayı, naham yarabbi bu dünyada yüzünüz gülmesin, teneşirlere gelesiniz," diye beddua ediyorlardı.