Bugun...



Nevres Yıldız’ın ardından... Özcan Özgür yazdı.

Muğla siyasetinin ve belediyeciliğinin önemli isimlerinden 78 Kuşağı’nın dost ve mücadeleci insanı Nevres Yıldız vefat etti. Nevres, ardında anılar yumağı bırakarak bu dünyaya veda etti.

facebook-paylas
Tarih: 31-08-2023 13:06

Nevres Yıldız’ın ardından... Özcan Özgür yazdı.

                                            -1-

Nevrez ve bizler Dünyayı çok sevmiştik...

ÖZCAN ÖZGÜR

Kurşunlu Cami'nin yanında koyunlar gibi birbirimize sokularak "bir avuç gölgeye" sığınmış Cumanın kılınıp, yol arkadaşım Nevrez'in cenaze namazının kılınmasını beklerken hepimizin "ablasıAv. Sevinç Göçügenci geldi, "Seneler sonra Nevrez hepimizi topladı" dedi. O örgütçüydü, toplayıcıydı... Sevinç ablanın dediği gibi oldu. Gerçekten de uzun zamandır yüz yüze görüşemediklerimizle sarmaş dolaş olduk. Münnami Özyurt ile kırgındık. Öpüştük. Gözlerim "kırmızı bültencileri" aradı, yoktular.

"İrlandalıların" (!) hepsi gelmişti. Çoğu eski Muğla Belediyesi'nin (Menteşe) önünde törene katılmadığını, oraya gitmek istemediğini söyledi. Oysa oradaki belediyeler kimsenin malı değildi. Bugün varlar yarın yoklar... Ben gittim. Rahmetli Orhan Çakır için yapılan törene de gitmiştim.

İyi ki her zaman arkasında durabileceğimiz, her zaman arkamızda durabilecek "insan"lar biriktirmişiz...

xx xx xx

O bir avuç gölgede beklerken Zakkum'un Anason şarkısı dolandı dilime. Nedense rahmetli Alirıza Koca ve uzaktan Hasan Önkaş ile vedalaşırken de mırıldanmıştım. Sevgili Hasan daha yaşlanamamıştı da... "Anason kokarken sofralar, yaşlandırıyor seni aynalar... Her geçen yıl birer birer masadan eksiliyor dostlar.."... Bir de Yaşar Kemal'in en iyi romanlarından 'Demirciler Çarşısı Cinayeti' içinde geçen sözler vardır, son yıllarda pek moda... Romanı bir yana yazarını bile bilmeden yarım yamalak kullanmıyorlar mı...

"O yiğitler, o her birisi kaplan örneği şahinler, o ceren gibi atlara bindiler de başlarını aldılar gittiler. Bir daha, bir daha hiç gelmeyecekler. Hiç, hiç, hiç! Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. Şu dünyanın yaşaması müşkül hal ilen. bin iyiyi bir kötüye kul eden..."

Evet, Nevrez Yıldız denilince aklıma üç sözcük geliyor; kavgaanasongüven...

Belediye önündeki törende yoldaşı, Yatağan Barikatlarının gerçek çocuğu Erol Soğancı da konuştu. Bu sözleri ifade eder diye bekledim, tam da yeriydi... Bir de "Güneşin Sofrasında Söylenen Türkü" vardır. O türküyü çok söyledik... En güzelde Salih Karadağ ve Av. Mustafa İlker Gürkan söylerdi... Galiba Eczacı Cengiz Özkul da... Onu da çok erken uğurladık...

"Dalgaları karşılayan gemiler gibi, / gövdemizle karanlıkları yara yara / çıktık, rüzgarları en serin / uçurumları en derin / havaları en ışıklı sıra dağlara. / ... / Önümüzde bakır taslar güneş dolu. / Dostların arasındayız! / Güneşin sofrasındayız! /  ... Doldurun çocuklar, / ... / doldur içelim. / ... / Yalnayak / koşarak / devlerin / geçtiği / yerden geçelim. / ..."

Güneşin sofrasından da birer birer kalkıyoruz... Bir de Nazım'ın "Güneşi İçenlerin Türküsü" vardır. "Akın var / güneşe akın! / Güneşi zaptedeceğiz / güneşin zaptı yakın!"... Hadi onu da Nevrez için siz söyleyin...

xx xx xx

Kaç gündür "gençler" arıyorlar, "Ağabey Nevrez ağabeyi yazmayacak mısın?" diye.

Nevrez, Nevrezler bir yazıya sığar mı? O gün "Sıradan biri değildi. Bilgisi, inancı, direnci ve cesareti üst düzeydeydi. Halk adamıydı. Yetenekliydi. Koşullar hak ettiği yere gelmesini engelledi. Geçmişte içinde bulunduğu yüksek siyaset, piyasa siyaseti böyle bir şey... Bir çok değerimiz gibi O da düzenin değirmeninde etkisizleştirildi." diye söze başlayan  Erol Soğancı kısa konuşmasına Nevrez'i sığdırmaya çalıştı;

"Nevrez Yıldız'ı anlatmak zor tabii. Muğla'daki 68 ve devamı 78 hareketinin en önemli aktörü Ali Ferudun Ceylan'la, AFC'mizle ilişkilerini anlatmadan olmaz. On yıl birlikte çalıştıkları rahmetli Orhan Çakır'la ilişkisini anlamadan da olmaz. Rahmetli Tufan Doğu'nun Tufan Doğu olduğu dönemi anlamadan da olmaz. Erman Şahin ağabey dönemindeki gelişmelerde öyle...

Yerel yönetim ve Belediyecilik, Basın ve Halk İlişkiler de Özcan Özgür, Tünay Ürper, rahmetli Hasan Önkaş ve İskender Alparslan'ı, Sedat Beceren'i anlamadan da olmaz. Rahmetli arkadaşlarımdan Kamuran Özen ve Vahit Göçügenci de çok önemli. Saim Sayın olmadan da anlayamayız Onu... Çorbacı Burhan'ı, ağabeyi Saatçı Mehmet Kılınç'ı anmadan da olmaz şimdi. Son yıllarda  kader birliği yaptığı Kamil Yılmaz'ı dinlemeden eksik kalır Nevrez Yıldız... Rahmetli Neşet Öztürk'ü de anmadan olmaz. Yanına gömülmeyi vasiyet ettiği namıdiğer TEO, Öztaş Teoman Uluğ ilişkisi önemlidir. Hepsini vakitsiz kaybettik, Nevres Yıldız'ı da... Ödünsüz mücadeleci yanı vardı. En çok ta insan yanı. Duygusaldı çok. Onu yakından tanıyanlar gözlerinin içine bakınca iyilik, saflık ve çocukluğu fark eder.

En belirgin özelliği tüm insanların eşit, ve başkasına zarar vermeden sonsuz özgür yaşayacağı bir dünyaya inanıyordu. İnsanlığı ve dünyayı sınırsız sınıfsız, sömürüsüz bir yaşam düzeninin kurulacağına inanırdı. Bunun için işçi sınıfının, diğer emekçiler ve gençlikle birlikte yapacağı devrime inanıyordu. Çünkü o bir devrimciydi.

Aynı siyasi bedenden gelmemizin etkisi olmalı, anmalarda ve bu tür törenlerde benim konuşmamı isterdi, ancak onun cenazesinde konuşmak istemezdim. Ama oldu işte..."

Biliyorum Erol SoğancıNevrez'i daha çok anlatabilirdi, ama o kadar direnebildi göz yaşlarına, kürsüden ağlayarak ayrıldı...

xx xx xx

Aslında ilk konuşan iki sevgili kızından yüreği kocaman küçüğü Av. Gizem Yıldız olmuştu... Neden öyle yaptım bilmiyorum, sevgili Erol'un anlatımı ile başladım. Sevgili Gizem'in herkesi duygulandıran, yüreğinden göz yaşları ile dökülen sözleri, sevgili babasına son mektubu şöyle oldu;

"Güzel yazıyorsun, yazmayı ihmal etme derdin. Bu sana yazdığım ilk ve son mektup olacak galiba.

Uzun masalarda, uzun sohbetleri severdin. Kavgayı bir de! Kavgayı severdin de, kin gütmeyi bilmezdin!

Sen beni biraz liberal bulurdun, ben seni hayalperest sayardım biraz. Aynı pencereden bakmaz gibiydik hayata. Hazırda beklettiğim sivri dilli cevaplarımla sana benzedim yaşlandıkça... En çok rakına kızardım, zaman beni haklı çıkarttı baba! Şimdi rakının suya karıştığı gibi karışacaksın anılara... Bundan sebep bizleri sarhoş gibi gezdireceksin bundan sonra. Sen Nazım'ı severdin, ben kendisine iyice küstüm Saim (Sayın) amcadan sonra. Bu yüzden Behçet Necatigil'le veda edeceğim sana...

Sevgileri yarınlara bıraktınız / Çekingen, tutuk, saygılı. / Bütün yakınlarınız / Sizi yanlış tanıdı. / Bitmeyen işler yüzünden / (siz böyle olsun istemezdiniz)

Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi / Kalbinizi dolduran duygular / Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz / Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek. / Yılların telaşlarda bu kadar çabuk / Geçeceği aklımıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde / Açan çiçekler vardı; / Gecelerde ve yalnız.

Vermeye az buldunuz / Yahut vaktiniz olmadı."

 xx xx xx

Babalar ve evlatları... Sevgili Halil Deniz ile bir gün bir barda laflarken, Delfin'im daha yeni düşmüş anne karnına, "Ağabey inşallah bir kızın olur, sana haddini bildirir. Her gün tartışırsınız." demişti de anlayamamıştım beddua mı etmişti... Bana dua gibi gelmişti. Üstelik öyle de oldu... Mutluyum...

Mahir Çayan'ın bir Dev-Genç toplantısında kullandığı, daha sonra solda yaygın bir motto haline gelen söz vardır; "Aynılar aynı yerde, ayrılar ayrı yerde toplanır"... Aynılar nasıl da bir araya gelmişiz... Sevgili GizemNecatigil üzerinden sevgili babasına sitem ederken farkında mıydı bilmiyorum biz "aynıları" da tokatlıyordu...

Orada O'nu dinlerken, sözlerini buraya taşırken kızım Delfin'den özür dileyesim geldi... Ama biz özür dilemeyi de beceremeyiz ki... Sevmeyi değil, ama... Gizem'in de kızımın da, hepimizin çocuklarının nasıl da coşkulu sevdiğimizi; ülkemizi, ülkemizin insanlarını, eşimizi, çocuklarımızı, güzel olan her şeyi sevişimizi bildiklerinden de eminim... Ama ifade etmekte, hissettirmekte ne kadar beceriksiz olduğumuzu da biliyor olmalılar. Tabii bu mazeret değil... Evet, biz "Sevgileri yarınlara bıraktık...", hep ifade yoksunu, Çekingen, tutuk, saygılı." olduk...

Gizem'i dinlerken "Ne zaman büyüdü bu çocuklar, kocaman kocaman laflar ediyorlar" diye geçirdim içimden... Sonra da "Nevrez ardında Gizem'den daha değerli ne bırakabilirdi?" diye düşündüm. Ben Delfin'imden daha değerli ne bırakabilirim? Ya en naifimiz Saim Sayın, Efe'den daha değerli ne bırakabilirdi?

xx xx xx

Belediyeye kısa pantolonlu geldiğinde gazoz içmekle kalmayıp, içeride kim var kim yok söven Efe, ağır başlı baş efe olmuşta haberimiz olmamış. Nevrez Amcasını anlatırken konuşmuyor, ".. Benim de Nevrez Amcamdır. Onun hakkında siyasi tiratlar düzmeye ne lügatım yeter, ne de hafızalarınızda ona ait yüzlerce konuşması ile rekabet edebilirim. Hele ki onu günümüzün sığ ve kaybolan siyasetine malzeme etmeye utanırım. O benim için ... çocukluğumun en güzel anılarını yaşadığım ...  insandı.

Babamın cinsiyetçi değimiyle çoğundan daha erkek olan, benimse çoğunuzun karşısında olmaktan korkacağınız dediğim iki kız evlat yetiştirmiş ve onlarla gurur duyan bir babaydı Nevrez Amcam. Benim için, sakaldan öpemediğim baba yanağı yerine geçendi. Sinek kaydı tıraşı, ince bıyığı ve tüm yakışıklılığı ile Nevrez Amcayı babam gibi öperdim. Çocukça bulunduğum tüm anlarda, babadan izin alınamayınca benim için izin veren, her engelde yüreklendiren, cesaret verendi. İlk at binişime babam hayır dese de izin veren, mesleki tercihimde dahi daha özgür olabilmem için yön verendi." diye felsefe yapıyordu...

Sevgili Gizem'in gözlemciliğini biliyordum da Efe'den habersizdim. Konuşurlarken onlarla, Delfin'imle gururlanır gibi gururlandım. Efe gözlemleri ile Nevrez Amcasını anlatmaya şöyle devam etti:

"O aklı ve kalbi içinde bulunduğu toplumdan çok önce aydınlanan fakat feodal şımarıklığını da hiç bırakmamış, o şımarıklığın en çok yakıştığı insandı. O ve arkadaşları ne tam anlamıyla evrensel olabilmişti ne de yerel olmaktan vazgeçilmişti. (Yerden göğe haklı) Onlar insan hayatında bir daha denk gelinemeyecek tam anlamıyla endemik ve çok özel bir nesil olacaklar. Bizler de onları tanımanın mutluluğunu daima yaşayacağız.

Çocukluğumda hep onlara duyulan olağanüstü saygı ve sevgiye anlam vermeye çalıştım. Bugün biliyor ve görüyorum ki Nevrez Amca başka hiç kimseye benzemeyen ve aslında hepimizin içinde gerçekleştiremediğimiz ve başarısız olduğumuz ideallerimizin son temsilcisiydi.... Nevrez Amcam sana sevdiğin bir şiirle veda etmek isterdim. Ancak gittiğin yerde şiirlerle karşılandığını ve hiç birinin eline su dökemeyeceğini biliyorum. Hepsi seni kollarını açmış bekliyor. Dostlarınla huzur içinde uyu. Seni çok özleyeceğim. Güzel yanaklarından öperim."

Çocuklar, akılları, duyguları, duruşları ile bizleri geçmiş çocuklarımız siz çok yaşayın...

Yarın törenin resmi yanına bakarız...

Kaynak: Hamle Gazetesi, 30.08.2023

Link: https://hamlegazetesi.com.tr/nevrez-ve-bizler-dunyayi-cok-sevmistik--

                                                          

-2-

Nevrez'i konuşmak herkesin hakkı ve haddi değildir...

ÖZCAN ÖZGÜR

Yol arkadaşım Nevrez Yıldız'ı son yolculuğuna uğurladık. Sevgili Efe Sayın'ın belediye önündeki törende yaptığı konuşmasında "Nevrez Amcam sana sevdiğin bir şiirle veda etmek isterdim. Ancak gittiğin yerde şiirlerle karşılandığını ve hiç birinin eline su dökemeyeceğimi biliyorum. Hepsi seni kollarını açmış bekliyor." demişti... Öyle olmalı... Kavuşmuş olmalılar...

Kurşunlu Camii'nde yapılan dini törende bir dost "Sen nasılsın?" diye sordu. Neredeyse ağzımdan "Türkiye gibiyim" çıkacaktı, "Öfkeliyim" diyerek ekledim; "Nevrez için seviniyorum. Burada neredeyse kimse kalmadı. Bu kadar kötülüğün, menfaatperestliğin, hainliğin, riyakarlığın, vefasızlığın, nankörlüğün, ihanetin, alavere dalaverenin ve daha pek çok çirkinliğin içinde yaşamak 'insani tahammülleri' aşarken insanın buralarda kalası gelmiyor. Nevrez kurtuldu."...

Törenin üzerine yukarıda saydıklarımın önemli bölümünün gölgesi düşürülmüş olsa da Nevrez hak ettiği güzellikte uğurlandı...

xx xx xx

İlk "sivil" konuşmaları dün paylaştım.

O gün orada "gazeteci" değildim. Not tutacak halim de yoktu. Konuşmalar gazetelerde bölük pörçük yer aldı. Bazıları hiç yoktu. Yeni nesil gazetecilik farklı... O yüzden iki belediyemizin "yerel basına destek" diye otu çöpü haber yapıp servis eden Basın Halkla İlişkiler birimlerinin paylaşımlarına baktım tek satır yoktu. Anlaşılan onlar için Nevrez'e yapılan ve başkanlarının da konuşma yaptığı törenin haber değeri yokmuş...!

Menteşe (mülga Muğla) Belediyesi önünde yapılan törenin resmi bölümünde Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş aklımda kaldığı ve başkalarından dinlediğim kadarıyla üç aşağı beş yukarı şu ifadelerde bulundu:

"Nevrez Bey Çamolukludur, Celal Orhan Göktepeli... Ben de Esençaylıyım. Köy çocuklarıyız. Köylerden geldik Muğla'yı güzelleştirdik. Nevrez Bey bu binada 10 yıl boyunca Basın Yayın Müdürü olarak hizmet verdi. Bu 10 yıllık süreç içinde geçmişte şehir tiyatrolarına önem vermiş. Bizde bugün onun yolundan gidiyoruz. Hepimizin başı sağ olsun."

Bizim Hamle'de Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün'ün konuşması tam ve doğru olarak olmalı şöyle yer aldı:

"Kızını, Efe'yi ve arkadaşını dinlerken, çok değişik bir karaktere sahip olduğunu ve etrafını olabildiğince kendi doğrularıyla etkilediğini görüyoruz. Kızının veda mektubu bütün karakterini adeta ortaya koyuyor. Bazen insanlar doğar, yaşar ve ölür ama bazı insanlar farklı kesimlerden çok farklı bir ortam, alan yaratır. Gerçekten kendisi bu konuda fevkalade halkla ilişkiler ve insanla ilişkileri kendi tarzı kendi karakteri doğrultusunda kurmuş ve orada iz bırakmış birisi. Aramızdan ayrılması hepimiz için çok üzücü ama vazgeçilmez bir sonuç. Hepimizin başı sağ olsun."

xx xx xx

Gerçekten de öyle, Nevrez, yoldaşı Saim Sayın'ın sevgili oğlu Efe'nin "Nevrez Amca başka hiç kimseye benzemeyen ve aslında hepimizin içinde gerçekleştiremediğimiz ve başarısız olduğumuz ideallerimizin son temsilcisiydi" ifadesinde vücut bulan bir karakterdi.

Başkan Gürün'ün de dediği gibi değişik bir karakterdi... Benzerliklerimiz de vardır hani... Mesela Nevrez hiç "politik" davranmamıştır. Ali Ferudun Ceylan gibi en son söylenecek (hatta hiç söylenmeyecek) sözü en başta söylemiştir... "Doğruları" ile yaşamıştır...

Mesela Nevrez, o gün Osman Gürün'ün yerinde olsaydı, söze "Kızını, Efe'yi ve arkadaşını dinlerken, ..." diye başlamazdı. Onların isimleri ve birer 'kimlikleri' olduğunu bilirdi...

Nevrez gerçekten de benim kadar mızılı ve kavgacıydı, ama "sevgisiz" değildi...

Neyse, öyle ya da böyle madem bir tören yapılmıştı, o zaman orada Nevrez'in başkanlarından biri olmuş olarak Osman Gürün'ün bir konuşma hakkı elbette vardı, ama Bahattin Gümüş'ün hiç ama hiç yoktu...

xx xx xx

Belediye önündeki törenden sonra dini tören Kurşunlu Camii'nde yapıldı.

Gözümden kaçanlar olmuştur kusura bakmasınlar, her iki törende orada eski il başkanları Mustafa Öztürk ve Süleyman Uslu ile 27. Dönem Muğla Milletvekilleri Süleyman Girgin, Suat ÖzcanBurak ErbayMürsel Alban ile eskilerden Fevzi Topuz'u, Akın Üstündağ'ı gördüm.

Gelen CHP'lileri yazmaya kalkarsam, sayfam yetmez... Zaten gelmeyenlerde vardı Hüseyin Anıl gibi, Sezai Avşar gibi... Onlar mazeretlerini telefonla arayıp, "Baş sağlığı dileyip tören belediye önünde olunca gelemedik" diye belirttiler. Aslında ben de ilk duyduğumda biraz duygusallığımdan biraz mızılılığımdan gitmemeyi düşündüm. Sonra "Orası kimsenin malı değil" düşüncem ağır bastı ve nerede olursa olsun Nevrez'in yanında olmak istedim...

xx xx xx

O değil de Muğla'nın 28. Dönem Muğla Milletvekilleri neden yoklardı anlayamadım.

Sosyal medya hesaplarına baktım. Gizem Sayar Özcan ve Süreyya Öneş DericiOsman Gürün'ün "Muğla Belediyesi'nde Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürü olarak görev yapan Nevrez Yıldız'ın vefat ettiğini üzülerek öğrendim. Kendisine Allah'tan rahmet, ailesi ve yakınlarına başsağlığı diliyorum." şeklindeki paylaşımı paylaşmışlar, cenazeden bir şey yoktu... Cumhur Uzun hiçbir şey yazmamıştı. Ki Osman Gürün ve Bahattin Gümüş konuştukları törenden de söz etmemişlerdi...

O zaman o töreni neden yaptınız Allah aşkına, alnınıza tabanca mı dayandı?!

Aslında üç milletvekili için çok da yadırganacak bir durum değil bu tabii. Nevrez'i tanımıyor veya Nevrez yaşamlarında yer almamış olabilir, ama...

Kimse Muğla'nın aslında "CHP'nin" değil "Demokrat Parti'nin kalesi" olduğunu unutmamalı... Ta ki yerel yönetimlerde Bodrum, Marmaris, Datça, Fethiye, Ula, Dalaman, Ortaca, Milas, Köyceğiz, Yatağan SHP'ye, CHP'ye geçinceye kadar... Ve kimse unutmasın rahmetli Tufan Doğu'nun İl Başkanlığı'nda ve rahmetli Ali Ferudun Ceylan'ın İl Gençlik Kolları Başkanlığında MİYO'lu (Muğla İşletmecilik Yüksek Okulu) ve Muğlalı 78 kuşağı gençlerin örgütlenmesi ve örgütlemesi ile "bedeller ödenerekMuğla'nın "Solun Kalesi" olduğunu...

Yani hepiniz 78 kuşağının mirasını tüketiyorsunuz! Bu sayede o koltuklardasınız... Bugün artık Yatağan, Ula, Köyceğiz, Dalaman, Ortaca yok...  Kredi limitini aştınız, bu kafayla giderseniz Muğla'da yok...

xx xx xx

Dünkü yazımın altına Bodrum'dan Ahmet Degirmenci "Birde onun yaşadığı vefasızlıkları konuşmak yürek yetmiyorsa anımsamak lazım." diye yazarken, Ali Turbalıoğlu şu ifadelerde bulundu:

"Efem bir Allahın kulu çıkıp Nevrez abiye yapılanları söylemiyor, rahmetliyi oradan oraya sürdüler. Bu nasıl devrimcilik bu nasıl kırmızı bültencilik... Bu nasıl 68 kuşağı bu neyin korkusu? Çıkıp bir kişi Osman başkan nerelere sürdü demiyor. Yaşarken sahip çıkmadılar, hiç olmazsa ölüsünün arkasından bile çıksınlar. Rahmetli Nevrez abi rahat uyusun. Dostuna sevdiklerine yaşarken de rahmetli olunca da sahip çıkacak insanlar nasip etsin Rabbim"

Marmaris'ten Oğuz Alp Koca da "Orhan (Çakır) bey ve dönemin meclis üyelerini yolsuzluk yaptılar diye İçişleri Bakanlığına şikayet ederek yargılanmalarını sağlayan kişi ile bugün Nevrez ağabeyi garajda bilet kestirerek cezalandıran o kirli ruhu gördükçe insanlığımdan utanıyorum. Bu parti evlatlarına bu kadar vefasızlık yapmamalı..." diye yazdı.

Ben bu yazımı yazdıktan sonra yazılanlar olmuştur, lütfen 'beni yazmamışsın' diye sitem etmeyin...

xx xx xx

Evet, Nevrez Yıldız ilk seçiminde Osman Gürün'ün karşısında olmuştu. Ön seçimde ben "Doktorum, dostum" diye Tünay Ürper ile birlikte belediyeden yanında yer alan tek belediyeci olurken, Nevrez'de "Yoldaşım, dostum, ağabeyim" diye Orhan Çakır rahmetli ile Hüseyin Ülkü'nün arkasında yer almış ve seçimde de dönemin İlçe Başkanı Erol Kutlay ve İl Başkanı Vecdet Seçer ve yönetimleri de ayak sürümüştü.

Acaba Osman Gürün'ün hala aradığı İrlandalılar için de Erol Kutlay da olabilir mi bilmiyorum, ama Nevrez Yıldız seçimden sonra önce Mezbaha'ya, sonra Graja sürülürken kılları bile kıpırdamamıştı...

Evet bu yüzden törende protesto etmek isteyenler vardı, ama enterne ettik. Yoksa orası başka bir hal alırdı ve bu ne Nevrez'e ne de Muğla'ya yakışmazdı...

xx xx xx

Gelelim Erol Kutlay'ın antrenörlüğünde Osman Gürün'ün Hilmi Giresun'u harcaması sonucu Belediye Başkanı seçilen Bahattin Gümüş'e... Törende aşağı yukarı "Nevrez Bey Çamolukludur, Celal Orhan Göktepeli... Ben de Esençaylıyım. Köy çocuklarıyız. Köylerden geldik Muğla'yı güzelleştirdik." ifadesinde bulunduktan sonra Osman Gürün de konuştu ve Kurşunlu Camii Kent Meydanı'na (B.G. ifadesiyle) geçildi. İnsanlar namaza kadar çil yavrusu gibi dağıldı, gölge aradı...

Fışkiyelerini çalıştırmadıkları gibi, oraya üç beş çadır açmayı da beceremediler...

Sen hangi güzelleştirmekten söz ediyorsun? Hem senin Nevrez Yıldız'la ne alakan var? "Köylülüğünüz" bile aynı değil, çok ama çok farklı! "Köylülüğün" bile raconu vardır...

Bir de "Nevrez Bey bu binada 10 yıl boyunca Basın Yayın Müdürü olarak hizmet verdi. Bu 10 yıllık süreç içinde geçmişte şehir tiyatrolarına önem vermiş. Bizde bugün onun yolundan gidiyoruz. Hepimizin başı sağ olsun." sözüne ne demeli?

O gün ettiğin tek doğru laf, "Basın Yayın Müdürü olarak hizmet verdi." sözün oldu. Nasıl ağabeylerin gibi "Şube müdürü" demedin, hayret... Bir de Nevrez her zaman tiyatroya sanata önem vermiştir, ama Muğla'da tiyatro Erman Şahin'in Belediye Başkanlığı'nda İsmail Işılsoy yönetiminde MİYO öğrencileri ve belediye çalışanları ile "Deneysel Halk Tiyatrosu" olarak başlamıştır.

Hadi partinin ve Muğla'nın tarihini, hikâyesini bilmiyorsun, bari yönettiğin belediyenin tarihini öğren. Bak seçimlerde geldi, olur olmaz her yerde konuşma...

Kaynak: Hamle Gazetesi, 31.08.2023

Link: https://hamlegazetesi.com.tr/nevrez-i-konusmak-herkesin-hakki-ve-haddi-degildir--




Bu haber 915 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER TOPLUM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI