Tweet |
AÇIKLAMA ŞÖYLE:
Her güne erkekler tarafından katledilen, yüksekten düştü deyip öldürülen, şiddete uğrayan kadınların, istismar edilen çocukların, nefret suçlarına maruz kalan LGBTİ+ların haberleriyle başlıyoruz. Münferit olduğuna, kadının kışkırttığına, bir anlık hezeyan olduğuna inanmamızı istiyorlar. Şiddeti yaratan toplumsal, ekonomik, politik koşulları görünmezleştirmek için alkolizm gibi açıklamalara sarılıyor ve laiklik karşıtı ajandaları için fırsata çeviriyorlar.
Ülke tarihinin en gerici ittifakı işbaşında. Neoliberalizm ile muhafazakârlaşma arasında güçlü bir bağ var! Birinin eksiğini diğerinin tamamladığı tarihi eril cinsiyetçi iş birliği, Siyasal İslamcı faşizmin yükselişinin iki ayağını oluştururken, kadına yönelik her türlü şiddetin iç içe geçerek artmasının, vahşileşmesinin ve yaygınlaşmasının nedeni.
Hayatımız fetvalarla karanlığa boğuluyor. Fetvalar, medeni hukukun yerini almış; kadınları evlendiriyor, boşuyor; evlilik yaşını belirliyor, çocuk istismarını aklıyor. Karma eğitimi kaldırmaya yönelik hamleleri hayatın her alanına yaymaya çalışıyor. Kaç çocuk doğuracağımızı, ne giyeceğimizi, kahkaha atıp atamayacağımızı, hamileyken, yanımızda erkekler yokken nerelere, kaç km uzağa gidebileceğimizi belirlemek için diyanetin tüm kaynakları seferber ediliyor.
Kadınlar, kız çocukları ve LGBTİ+lar “aile mitingleri”, “aile çalıştayları” ile kutsadığınız ama en güvensiz ve tehlikede olduğumuz o ailenin içinde şiddettin her biçimine, tacize uğruyor, öldürülüyor.
Kadının sadece ev ve aile içinde; eş, anne, gelin, kardeş olarak tanımlanması, kamusal alanda var olmak isteyen kadınlara sokakların güvensizliğinin hatırlatılması, evin yolunun gösterilmesi, istihdam olanaklarının sınırlandırılması, dışarda olduğu saatin, giyiminin kuşamının, makyajının sorgulanması, nafaka hakkının elinden alınmaya çalışması, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde en önemli kazanımlarımızdan biri olan 6284 sayılı yasaya saldırılması elbette bilinçli ve politik. İstanbul Sözleşmesi’ni hukuksuzca fesheden, kazanılmış haklarımızı yok etmeye çalışan iktidarın hukuk eliyle uyguladığı şiddet yaşamlarımızı tehdit ediyor.
Bilerek ve isteyerek derinleştirdiğiniz yoksulluğun tüm pençesi kadınların omuzlarında. Politikalarınız yüzünden işten atılanlar kadınlar, kreşleri kapattığınız yaşlılara bakmadığınız için emeği bir kez de evde yeniden sömürülen kadınlar psikolojik ve ekonomik şiddetin içinde boğuluyor.
Her gün en az üç kadının öldürülmesinden; şüpheli kadın ölümlerinin artmasından; kadına, kız çocuklarına ve LGBT+lara yönelik şiddetin olağanlaştırılmasından bu iktidar ve bu patriyarkal kapitalist sistem sorumludur. Yaşamlarımızı tehdit eden bu şiddeti arttıran, Siyasal İslamcı faşist iktidardır. İstanbul sözleşmesini hukuksuz olarak fesheden, 6284’ü kaldırmak isteyen, bu yasayı etkin uygulamayan, nafaka hakkına, medeni kanuna, laikliğe göz diken, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramına bile tahammül edemeyen, kravat takan katilleri sokağa salan kadın düşmanı iktidar bu şiddetin sorumlusu.
Bu karanlık, kadın ve emek düşmanı, cinsiyetçi, ayrımcı, homofobik sömürü düzeninizin yarattığı her türlü şiddete karşı 21 yıldır nasıl barikat kurduysak, bundan sonra da daha güçlü aşılmaz barikatlar kuracak, safları sıklaştıracak, gerici ittifakınızı biz kadınlar püskürteceğiz. İnşa etmeyi düşlediğiniz siyasal islamcı faşizm karşısında kadınlar var.
Karanlığa teslim olmayacağız.
Gerici karanlığı yırtacak; şiddetsiz, eşit ve özgür bir yaşamı, laik, demokratik bir ülkeyi kuracak olan kadınlardır!
25 Kasım Kadına yönelik şiddetle uluslararası mücadele gününde coğrafyamızda ve dünyada yaşanan tüm savaşların son bulmasını istiyor; savaş yerine barışı savunuyoruz. Faşist iktidarlara ve Şeriata karşı mücadele eden kadınların mücadelelerini selamlıyoruz.
İsrail, 75 yıldır sürdürdüğü işgal ve savaş politikaları ile Ortadoğu coğrafyasını ölüm, göç, açlık ve yoksulluğa mahkûm etti. Faşist İsrail yönetiminin, Filistin halkına, kadınlara ve çocuklara savaş nedeniyle uyguladıkları korkunç şiddeti ve soykırımı, esir düşürülenlere ve özellikle de kadınlara uygulanan şiddeti kabul etmiyor ve meşrulaştırma çabalarını kınıyoruz. İsrail’in politikalarına karşı çıkan tüm İsrail’i ve dünyadan ses veren kadınların barış mücadelelerini selamlıyoruz.
YAŞASIN KADIN DAYANIŞMAMIZ
YAŞASIN ÖZGÜR, EŞİT, ŞİDDETSİZ BİR DÜNYA İÇİN HAKLARIMIZ VE HAYALLERİMİZ İÇİN YÜRÜTTÜĞÜMÜZ FEMİNİST MÜCADELEMİZ