Bugun...



Belediye Başkan Aytaç Kurt'a sorduk (1): Terfi istasyonundaki arıza olayı ne?

Bugünkü görüşme randevusunu alırken derdim başkaydı ama gelmişken sorayım: Dün terfi istasyonunda meydana gelen arıza olayı nedir? Bu arıza bakım yapılmamasından mı, sosyal medya paylaşımlarında bazılarının yazdığı gibi evlerden, iş yerlerinden atılan çerçöpten mi kaynaklanıyor? Bu arızanın nedeni nedir?

facebook-paylas
Tarih: 23-10-2024 00:47

Belediye Başkan Aytaç Kurt'a sorduk (1): Terfi istasyonundaki arıza olayı ne?

SÖYLEŞİ

MEHMET ERDAL

Geçen hafta randevu almıştım, söyleşi yapmak için; bir gün önce Kumluk terfi istasyonundaki arıza yaşanınca dün saat 16.30'da Datça Belediye binasındaki odasından içeriye girdiğimde ilk sorum bu konuda oldu.

ALT YAPI 25 YIL ÖNCE YAPILDI

Bugünkü görüşme randevusunu alırken derdim başkaydı ama gelmişken sorayım: Dün terfi istasyonunda meydana gelen arıza olayı nedir? Bu arıza bakım yapılmamasından mı, sosyal medya paylaşımlarında bazılarının yazdığı gibi evlerden, iş yerlerinden atılan çerçöpten mi kaynaklanıyor? Bu arızanın nedeni nedir?

“Yaklaşık 25 yıla yakın bir süre önce yapılmış bir projenin bugünkü şartlara göre kullanılmış bir malzemesi var. Baktığın zaman, o günden bugüne uzun bir süre geçmiş. Borular aşırı oksitlenmiş. Sonunda, oradaki basınçla, biliyorsunuz yaz sezonunda daha fazla bir basınç oluşuyor, o bölgede bir yarılma olmuş. Bana göre, bu olayda imalattan kaynaklı bir durum da söz konusu olabilir. O arızanın gündeme geldiği yerde boru biraz kesikli; bu, borunun oval olmasından daha tehlikeli. Ondan dolayı orası yarılmış. Sızma başlamış. Ne zaman başladığını bilmiyoruz. Sızıntı yüzeye çıkınca müdahale edilmiş ama sonuçta MUSKİ'nin arızanın olduğu yeri kazacak ve arızaya müdahaleyi mümkün kılacak buradaki aracı gereci yeterli değil. Araştırıldı ve sonunda bulunup getirildi. Bana göre gerekli aracı gereci bulup getirme daha pratik olmalıydı. Tabii zamanında yer altına gömülmüş bir borunun ebatı da bilinmiyor. Açmak gerekiyor. Açtılar. Ölçtüler. Bunun için bir süre geçti. Sonra, bugün itibarıyla kaynattılar. Taktılar. Şu an, biraz önce aradım, bir sorun görünmüyor.”

SİSTEMİ DATÇA BELEDİYESİ YAPTI

Başkanım, alt yapı 25 yıl önce yapılmış, anlattıklarınızdan bunu anlıyorum. Her şeyin olduğu gibi bu borunun da bir ömrü vardır; yapımcılar, inşaatçıların kullandıkları malzemelerin ömrünü bildikleri gibi bunu biliyordur. Bunun bir yerlerde kayıtları yok mudur?

“Orası, dün arızanın gündeme geldiği yer, Muğla Büyükşehir olmadan, Datça Belediyesindeyken bir kere daha patlamış. O zaman da değiştirilmiş. Değiştirilen köşe biraz, fabrikasyon değil de sanki el yapımı gibi. Çok yeterli değil.”

Anladım. Arıtmayı ve konuştuğumuz hattı Muğla Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı MUSKİ değil, çünkü o tarihte Muğla Büyükşehir statüsünde değildi, Datça Belediyesi kendi imkanlarıyla yapmış.

Bu noktada belediye başkan yardımcısı Mutlu Gündoğan kısa bir açıklama yapma gereği duydu: “Orada şöyle bir şey var: Dirsekler 45/90'dır. Oradaki açı farklı olduğundan mecburen el yapımı ile yerinde imal etmişler.”

Başkan arızanın olduğu yerdeki durumu elleriyle tarif ederek bana anlatmaya çalışıyor. “Bugün biraz daha yuvarlak yaptılar.”

Daha kavisli yaptılar. Anladım. Bu anlattıklarınız teknik konular. Yazıda bunları tam olarak anlatamam. Anladığım şu: Arızanın olduğu kısım elle yapıldığı için daha sonrasında basınç nedeniyle ya da başka nedenlerle bu noktalarda yarılma, patlama vb. olasılıklar her zaman var?

“Öyle.”

MUSKİ'NİN GELİRİ GİDERİNDEN ÇOK AZ

Bu terfi istasyonunu belli aralıklarla kontrol eden görevli yok mu? Daha doğrusu, arıtmaya kadar olan hattı, bu tür arıza olasılıkları öngörülerek belli aralıklarla kontrol etme gibi bir olay söz konusu değil mi? Anlattığınızdan, önceki yıllardaki bazı duyumlarımdan, dahası haberlerini yapmasam da bazı tanıklıklarımdan bu tür arızaların yaşandığı ortada. O nedenle neden belli aralıklarla hat kontrol edilmez? Bir görevli günde bir kez dolaşsın...

“Bunu hep söylüyoruz, dillendiriyoruz. Bugün de orada konuştuk. Muğla'nın coğrafyası ne yazık ki Bütünşehir Yasası'na uygun değil. Bizim alanımız çok geniş. Yani, İstanbul'da 100 m boru döşese İSKİ, 50 abone var belki, burada 100 m'de 5 tane abone var. Yani maliyetler çok yüksek, alan çok geniş. Yani İstanbul'un 3 katı coğrafya var. Şu anki mecliste mi yoksa bir önceki mecliste mi ne MUSKİ'ye çok yekûn bir para aktardık. MUSKİ'nin hizmetlerini verebilmesi, aslında, yani planlama şöyle yapılmış: 'Şu kadar gelirimiz var. Ona göre yatırım yapacağız. Şu kadar giderimiz var. Yatırım şu.' Şimdi MUSKİ bunu yapamıyor. Yapamamasının sebebi, coğrafya çok geniş, gelir kalemleri gider kalemlerinden çok az. Bunun karşılığında büyükşehrin bütçesinden onu tamamlamak için para aktarıyoruz.”

Başka kaynaklardan?

“Çok gideri var. Alan çok geniş. Bunun getirdiği, konuştuğumuz konu çerçevesinde mesela şu: Bana göre küçük bir parça, her yerde olması lazım. Ama o öyle hızlı kullanılıyor ki burada kullandığımız bu parça Yatağan'dan geldi. Şimdi orada boşaldı. Yarın orada bir şey olsa yine aynı sorun olacak. Bunların bulunması, iaşesi bayağı problem. Mesela Betçe Su Hattı İhalesinde ihaleyi alan şirket boru imalatında Türkiye'de iki yerde var; birisi Samsun'da, diğeri Adana'daymış. Yetiştiremiyorlar. Türkiye'ye boru yetişmiyor. Bunun standartları var. Bu standartlarda boru üretimini herkes yapamıyor. Bunda da öyle: 10 yılda, belki 20 yılda kullanacağın bir dirseği o maliyette, çelikten, dökümden ya da neden nasıl imal edilecekse ellerinde tutma olanağı da yok...”

HATTIN BİR BÜTÜN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKİYOR AMA...

O zaman burada birden çok sorun var. Yani Büyükşehir olmaktan kaynaklanan sorun var. Malzemenin üretiminden kaynaklanan sorun var...

“Büyükşehir değil, bütünşehir. 2014'teki yasayla daha önce çıkan Büyükşehir Yasası çok farklı. Diğer Bütünşehirler merkezden büyümüşlerdir. İlk defa Muğla Büyükşehir olunca bütün sınır oldu. Bana göre, başlangıçtan bugün geldiği nokta itibarıyla da Büyükşehirin yapılanmaları, elinde bulunan kaynakları, araçları, gereçleri, personelleri yavaş yavaş oluşuyor. Gittikçe bu daha da profesyonelleşecek. Araç, gereç, donanım daha sahiplenilir olacak. Bu nedenle bundan sonraki problemleri daha kolay çözecek ama şöyle bir sorun var: Bana göre de bugünkü şartlarda oluşturulmuş olanaklar, insanlar dahilindeki proje ne yazık ki her yerde sahilden geçirilerek arıtmaya gönderilmiş. Reşadiye dahil bütün bu alandan gelen sahilden geçerek arıtmaya gidiyor.”

Aslında bu altyapının bir bütün olarak değiştirilmesi mi gerekiyor?

“Bana göre öyle ama bunun bir de maliyet tarafı var. Her taraf alt-üst olması lazım. Yani bütün şehrin Reşadiye, Eski Datça, İskele Mahallesindeki boruları, hatları sahildeki taşıyıcı hattan geçiyor. Terfi istasyonundan arıtmaya basılan bütün sular buradaki terfi istasyonunda toplanıyor.”

Arıtma şu anki yerindeyken sözünü ettiğiniz bütün hattı sahilden başka bir yere almak mümkün mü? O zaman belki arıtmayı da başka bir yere taşımak lazım?

“Mümkün ama şu anda değil zaten. Burada bu kadar yapılaşma yok iken bu hat daha farklı bir yerden geçirilebilirdi.”

YEREL OLARAK BUNU YAPACAK GELİRİMİZ, GÜCÜMÜZ YOK

Tamam, şehir büyüdü vs. ama bu böyle devam edecek değil herhalde? Arıtmanın bulunduğu yerle ilgili de sıkıntılar var, sanırım? Bildiğim kadarıyla Akdeniz Sözleşmesine aykırı olduğu, CHP'nin kendinden önce projelendirildiği için kerhen tamam dediği söyleniyor vs... Çok sayıda problem var, orta yerde. Yani, diyelim ki 10 ya da 20 yıl sonra, sizlerden sonra gelecek bir belediye başkanı bu işe el attığında, “bu sorunu kökten çözelim” dediğinde nasıl yapacak? “Yapamam artık. Şehir büyüdü” mü diyecek? Böyle bir şey olmaz. Biliyorsunuz, Marmaris'te MARİÇ BEL-BİR Projesi hayata geçti. 1-2 yılda altyapı kökten değiştirildi.

“Belki bir gün burasının da kökten değiştirilmesi gerekecek ama şu an için bunlar yapılırken, mesela 40-50 yıllık vadeyle yapılan yatırımlardır.”

MARİÇ BEL-BİR Projesi de Dünya Bankasından kredi çekilerek yapılmıştı, bildiğim kadarıyla.

“Bugün çok büyük problemler yok ama bazen, bana göre de bugünkü şartlarla değerlendirmek lazım. Yani bundan 50 yıl önce Murat 124 lüks arabayken bugün onun esamesi okunmuyor. O günkü şartlarda baktığın zaman o boruların kullanılma mecburiyeti varmış, başka imkan yokmuş.”

İleride de olsa yerel belediyenin gücüyle bunu yapmak mümkün mü?

“Böyle bir gelirimiz, bunu karşılayacak gücümüz yok.”

BETÇE'YE LOKAL PAKET ARITMA YAPMAYI PLANLIYORUZ

Peki, sizden önceki yönetimlerin sizin şimdi dillendirdiğiniz gibi bir proje hazırlayıp ilgili bakanlığa sunması gibi bir çabası hiç olmuş mu?

“Ona gerek görülmemiş. Söyledim ya uzun vadeli bir planlama yapılırken, diyelim ki bu 40 yıllık süreç için planlanmış, 50 yıllık süreç için planlanmış. O süreç daha tamamlanmamış. Bana göre diğer, mesela Bodrum'dan daha avantajlıyız, daha iyiyiz. Bodrum'un daha birçok yerinde buna benzer arıtma da yok. Şehir çok hızlı gelişince, mesela Betçe Bölgesinde özellikle, hadi burayı, Kızlan'ı, Emecik'i, Karaköy'ü bu hatta bağlayabiliriz ama Betçe tarafının sıkıntısı büyük.”

Oraya lokal arıtma yapmak lazım.

“Ahmet (Aras) başkanın da bahsettiği oydu. Yani bizim lokal paket arıtma yapıp arıttığımızı doğaya vermek avantajlı da olabilir ama burası ÖÇK (Özel Çevre Koruma) alanı. Bir arıtmanın doğaya verilmesi için de hep beraber ÖÇK'dan, Orman'dan izin almamız gereken bir sürü şeyler gerekecek.”

Her şeye rağmen Ahmet Aras başkanın Betçe için böyle bir projesi var değil mi?

“Biz onlara seçim zamanında da söyledik. 'Biz özellikle turizm alanlarında buna benzer sorunları en kısa zamanda çözeceğiz, çözme yöntemlerimizden biri de paket arıtmalarla o ilin, o ilçenin, o mahallenin, o bölgenin sorununu en kısa sürede çözeceğiz' dedik. Sanırım, önümüzdeki sezona yetiştirmeye çalışacağımız bir proje.”

Betçe için mi?

“Tabii”

Bunu yazabilirim o zaman?

“Şöyle: O bölgenin imar planları devam ediyor. İmar planları yetişmeyecek olursa, oralara paket arıtma, yani birkaç bölgede, mesela ana arter dediğimiz, köyün ya da Palamutbükü'nün bazı yerlerinde, birkaç hatla bir yerde toplayıp, oraya paket arıtma koyup, arıtılmış suyu doğaya vermek gibi bir düşüncemiz var.”

Yani doğanın sulaması için kullanılacak arıtılmış su?

“Bu tür çözümler var ama o suyun içerisinde kimyasallar var, içerisinde organik olmayan bir sürü maddeler var. Doğaya verdiğimiz zaman o suyu, bu sefer de gittiği yerde nasıl bir zarar getirir? Badem ağaçlarını mı kurutur? Zeytin ağaçlarını mı, doğadaki endemik bitkileri mi? O yönde iyi bir araştırma yapılması gerekir.”

Anladım. “Böyle bir düşünce var ama hala düşünce aşamasında” diyebilir miyiz?

“Var. Onlarla iligili çalışmalar da var. Bakın, MUSKİ bir projeyi hayata geçirmek için birçok proje daha yapıyor. En verimli, günü geldiği zaman en öncelikli olan projeleri devamlı tartışıyorlar. MUSKİ bugün bu yaptıklarını paylaşsa, çok şey yaptığı ortaya çıkacak ama yarın 'Bu projeyi neden yapmadınız?' diye soran da olur diye kendi içinde bir süre hazırlığını yapıp, ondan sonra 'Haydi başlıyoruz' diyebilecek hale gelmesi lazım. Bu Betçe hattında da bu iş böyle oldu. Projeyi onaylayan ya da kredi çıkmadığı için hep gecikti.

Bu yarımada, hep söylüyorum, Ankara'ya gittiğimizde de söylüyorum 'Biz ÖÇK alanındayız. Türkiye'de tamamı ÖÇK alanı olan tek ilçeyiz. Bu diğerlerine göre bize avantaj sağlaması gerekirken, sağlamıyor. Bunun getirdiği kaynakları , planlamaları, öncelikleri kullanamıyoruz. Mesela, 2 tane daha çöp kamyonu lazım, diyoruz. Bunları bize ya Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın vermesi lazım, bana göre, ya da işte Türkiye Belediyeler Birliği'ne daha önceden yazdığımız için 'Bunu vereceksiniz' diye, 'Tamam, mamam' filan dediler ama şöyle: Türkiye Belediyeler Birliğinde deprem bölgesine giden o kadar büyük kaynak var ki onlar öyleyken sizin bir şey istemek gibi bir lüksünüz de olmuyor.”

(Devam edecek)

 




Bu haber 3595 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YEREL YÖNETİM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI