|
Tweet |
MEHMET ERDAL
İskele Mahallesi'nde toplam alanı 11.036,28 m2 olan “tekne bağlama amaçlı iskele alanının” kullanım izninin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği bakanlığı tarafından Muğla Valiliği bünyesinde kurulan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına 10 yıllığına verilmesinin tartışılması sırasında Datça Belediye Meclisi CHP Grubu Sözcüsü Şinasi Tugay Eser, “Silkeleme politikasının devam ettiğini görüyoruz. Konu, çok önemli. Liman bölgesi, Datça Belediyesi'nin önemli gelir kaynaklarındandır.” dedi.
DATÇA LİMANI, 10 YILLIĞINA YİK BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ
Bugün yapılan Datça Belediye Meclisi Ekim Ayı Olağan Toplantısının ikinci bölümünde resmi gündem maddelerinin tartışılmasının bitimi sonrasında konuşan Belediye Başkanı Aytaç Kurt, “Belediyenin verdiği hizmet karşılığında bedel aldığı liman alanıyla ilgili (Muğla) Yatırım İzleme ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı'nın bizden bir talebi var. Şöyle demiş” diyerek eline aldığı bir kağıttan okumaya başladı:
“İlimiz, Datça İlçesi, İskele Mahallesinde Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanda deniz yüzeyi alanı 10.408,36 m2, iskele (dolgu) alanı 627,92 m2 olmak üzere toplam 11.036,28 m2'lik tekne bağlama amaçlı iskele alanı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından başkanlığımıza 10 (on) yıllığına kullanım izni verilmesi uygun görülmüş olup, 03.06.2025 tarihinde 1 (bir) yıllık Ön İzin Sözleşmesi başkanlığımız ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı arasında imzalanmıştır.
Datça ilçesi, İskele Mahallesinde bulunan, yazımız ekinde gönderilen kroki üzerinde belirtilen başkanlığımıza kiralanmış olan toplam 11.036,28 m2'lik tekne bağlama amaçlı iskele alanında bağlı bulunan teknelerin sayısı, boyu ve genişlikleri, teknelerin yapı tipleri ve yerleşimine ilişkin bilgiler, krokide belirtilen alanda bulunan elektrik ve su ünite sayıları, teknelerin elektrik ve su kullanımına ilişkin bilgiler ile birlikte bağlı bulunan teknelerin sahiplerinin ve/veya tekne hizmeti veren işletmelerin iletişim bilgilerinin başkanlığımızca yapılacak, iş ve işlemlere esas olmak üzere ivedilikle başkanlığımıza bildirilmesi...”
LİMAN İHALEYE ÇIKARILIR İSE, İHALEYE GİRERİZ
Başkan, okumayı bitirdikten sonra “Biliyorsunuz” dedi, “biz o alanda bağlanan teknelere su, elektrik, çöp, kanalizasyon hizmetleri verip bunların karşılığında (burada) meclisten geçirdiğimiz bir ücret alıyorduk.” Başkanın anlatımına göre, bu yer ile ilgili bakanlık ve YİKB arasında, burasının bundan sonra nasıl kullanılacağı ile ilgili bir anlaşma yapılmıştı ve şimdi, kendilerinden burasıyla ilgili bilgiler isteniyordu. Hiç şüphesiz kendilerinden istenen bu bilgileri göndereceklerdi ama daha öncesinde kendileri, yazıda sözü edilen bu yer ihaleye çıkar ise eğer, kendilerinin de ihaleye girmek istediklerine dair yazıyı göndermişlerdi. Süreç, şimdilik bu çerçevede devam ediyordu. Başkan, burasının herhangi bir özel sektöre verilmek istenmesi durumunda belediyenin dışarıda tutulması söz konusu olursa dava açacaklarını söyledi. YİKB görev ve sorumluluklarında böyle bir liman işletmeciliği yoktu; burasının, belki de belediyenin gelirlerinin azaltılması amacıyla YİKB devri söz konusuydu. Başkan, “'Devlet' dediğimiz kendisini, bakanlıkları farklı bir yere, belediyeleri farklı bir yere koyarsa, bu doğru olmaz.” dedi. Başkana göre, burasının daha iyi olması için birlikte yapabilecekleri şeyler de olabilirdi. Bu noktada anlaşamıyorlardı: Bir yerde bir şey olacak ise öncelikle oranın yerel yönetimiyle istişare yapılmalıydı. Bunun yerine, YİKB bir yazı göndermiş ve “Ben, burada böyle, böyle şeyler yapıyorum. Siz neler yapmış iseniz bana bilgi verin” diyordu. Sorun, yöntemdeydi. Bu konuda yasal süreç de başlayacaktı. Yarın, burası belediyenin birçok hizmeti verdiği bir kurum yerine özel bir kuruma, işletmeye verildiğinde, bu işletme belediyeye gidecek ve “Bana yol ver, su ver, çöpümü al” diyecekti; bütün bu hizmetleri belediye verirken, o işletme burasını işletecekti. Bu, çok garabet bir durumdu. Daha önce Perili Köşk'ün orada ve Palamutbükü'nde bakanlık bazı yerleri özel kişilere kiralamıştı. Bakanlık, gelip kimseye konuşmadan doğal SİT alanı olan bir yeri, Kum Zambaklarının olmasına rağmen kiralayınca, kiralayan vatandaş orasına hiçbir şey yapamamıştı. Yöntemin yanlışlığı hem devlete zarardı hem de kurumlar arası ilişkileri zedeliyordu...
İKTİDAR, GELİR ELDE ETTİĞİMİZ YERE ÇÖKMEYE ÇELIŞIYOR
Başkanın konuşmasının bu noktasında AKP Grup Sözcüsü Vedat Erdağı, YİKB'nın da bir devlet kurumu olduğunu söyledi. Başkan, “YİKB'in böyle yasal bir yetkisi yok. YİKB, yatırımları izler ve koordine eder. Bu olay da uzayıp gidecek.” dedi. Başkan ile Vedat Erdağı arasında bu çerçevede tartışma devam etti. Başkan, “Neredeyse, belediye başkanları ile yan yana gelmekten korkan bir yapı var, ortada. Yöntem konusunda anlaşmamız lazım. Anlaşamadığımız sürece buna benzer sorunlar, sıkıntılar devam edecek.” dedi.
CHP Grup Üyesi Yüksel Temel söz aldı. “Başkanım, siz bu konuda gayet çok iyi niyetlisiniz. Bu, iktidarın dayattığı 'Belediyeleri silkeleyin' anlayışının başka bir şekli. Belediyenin elindeki liman gelirini de almaya çalışıyorlar, çekek yerine de çökmeye çalışıyorlar. Yasal mevzuata takılıp marina yapamayan anlayış, şimdi bizim hizmet verip küçük de olsa gelir elde ettiğimiz yere çökmeye çalışıyor. Bunun açıklaması, net olarak budur.” dedi.
Vedat Erdağı, “Devletin bir yatırımını 'çökmek' olarak görüyorsanız ben artık bir şey demeyeceğim.” dedi.
Bu çerçevede Yüksel Temel ve Vedat Erdağı arasında zaman zaman başkanın da katıldığı ve Knidos'un özelleştirilmesini, imar planlarını vb... daha birçok konuyu içeren oldukça uzun bir tartışma başladı... Yüksel Temel, tartışmanın bir yerinde “Limanı alacaklar, Ahmet'e, Mehmet'e peşkeş çekecekler; diğer konularda olduğu gibi.” dedi. Vedat Erdağı, “Biz, bu peşkeşin önüne beraber geçelim.” dedi.
BELEDİYEYİ “SİLKELEME” DEVAM EDİYOR!
Bu konuda en son sözü, CHP Grup Sözcüsü Şinasi Tugay Eser söyledi. Şinasi Tugay Eser, grubu adına yaptığı konuşmasının sonunda liman konusunda yapılan tartışmaya atıfta bulunarak, “'Silkeleme' politikasının devam ettiğini görüyoruz. Konu, çok önemli. Liman bölgesi, Datça Belediyesi'nin önemli gelir kaynaklarından birisidir. Sadece gelir kaynağı olarak da bakmayalım.” dedi. Tugay Eser'e göre, liman bölgesinin özelleştirilmesi halinde Datça Belediyesi'nin bu yıl 20 milyon TL. civarında, önümüzdeki yıl belki de daha fazla bir gelir kaybı olacaktı. Knidos da hesaba katıldığında 30 milyon TL.'yi aşan bir gelir kaybı oluşuyordu. Bu da belediyenin bir aylık personel giderlerinden fazlasına tekabül ediyordu. Belediye olarak kılı kırk yararak, her şeyi deneyerek ek gelir kaynakları yaratmaya çalışıyorlardı. Belediyenin göz ardı edilerek bazı gelirlerine el konulmaya çalışılması, buralardan, halka temas ettiği noktalardan uzaklaştırılması akla başka soru işaretleri getirtiyor, kendilerini kötü düşüncelere itiyordu. Samimi iseler, samimiyetlerinin gereğini yapmalarını bekliyorlardı; belediyenin hem Knidos'ta hem de liman bölgesinde hizmet vermeye devam etmesi gerekiyordu. Belediye olarak 20-25 milyon TL.'ler önemli gelirlerdi, bunları kaybetmemeleri gerekiyordu. Bu konuda belediyeye değer veren bütün Datçalıları duyarlı olmaya davet ediyorlardı.
Datça'daki kamu arazilerinin Özelleştirme İdaresi üzerinden satışı yapılarak belediyenin, yasal hakkı olan payından mahrum edilmesi, SGK borçlarının ödenmesi amacıyla taşınmazların satılmaya ya da SGK'ya devrine zorlanması, Knidos'un özelleştirilerek belediyenin ciddi bir gelirden mahrum edilmesi, şimdi de liman bölgesinin YİK Başkanlığı'na devredilmesi... Datça Belediyesi, merkezi yönetim tarafından böyle silkelenmeye devam eder ise Datçalılara yeterli hizmeti nasıl sunacaktı?