SOL Parti Milas Belediye Meclis Üyesi Adayı Zülfer Çalış’la Söyleşi

SÖYLEŞİ: NEVZAT ÇAĞLAR TÜFEKÇİ

Kısaca sizi tanıyalım.

Ben Zülfer Çalış. Kastamonu Taşköprü doğumluyum. Çeşitli illerde öğretmenlik yaptım. Gittiğimiz yerlerde her demokratın karşılaştığı zorluklarla karşılaştık. Sendikal faaliyetlerden dolayı İçeri alınmalar oldu. Bu şekilde öğretmenliğimi Milas’ta tamamladım. Daha sonra ÖDP’de, şimdi SOL Partide siyaset yapıyorum.

Milas kent yaşamında öne çıkan sorunlar nelerdir?

Kent yaşamının, olanaklara rağmen iyi düzenlenemediğini düşünüyorum. Örneğin hemen yanımızdaki Balavca Deresinin bu kente hiç yakışmadığını düşünüyorum. Memleketim olan Kastamonu’ya uzun yıllar sonra gittiğimde, Balavca Deresine benzeyen bir derenin ıslah edildiğini gördüm. O derenin çok güzel bir görünüme sahip olduğunu görünce çok mutlu oldum. Keşke Balavca Deresi de böyle ıslah edilebilse diye kendi kendim düşündüm. Demek ki yapılabiliyormuş. Kastamonu’nun şartları Milas’tan çok farklı değil. Proje üretmek gerekiyor.

Esnafın yaya kaldırımlarını işgalin yarattığı mağduriyetleri ben de çok görüyorum. Kaldırım işgalleri çok önemli bir sorun Milas’ta. Sokakta yürümek gerçekten çok zor. Engellilere ayrılan yollara araçların park etmesi başka bir sorun. Bu sorunların giderilmesi için belediyenin yaptırım uygulaması lazım. Kent yaşamında, o kentte yaşayanların yaşam standartları ve özgürlükleri önemli.

Yönetim anlayışınız nedir?

Bizim Sol Parti olarak düşüncelerimiz bireysel değil Halk Meclisleri vasıtasıyla ile o mahallenin bireyleriyle, önderleriyle, ileri gelenleriyle görüşüp halkla birlikte mahalle meclislerini oluşturup oradan çıkacak sonuçlarla yol almayı ve belediye meclisinden bu kararların geçirilmesini hedefleyen bir partiyiz biz. Önce katılımcılık sağlanarak Halk Meclislerinde kararlar alınacak, bu kararlar sonra belediye meclisinden geçerek yürürlük kazanacak.

Belediyeler sadece altyapı çalışmalarına önem veren kuruluşlar mıdır?

Belediye sadece altyapıyla değil mutlaka kültürel ve sosyal konularda da çalışmalar yapmalıdır. Belediyeciliği teknik ve sosyal-kültürel yanıyla birlikte değerlendirmek lazım. Bir kentin sadece altyapısıyla değil, tiyatrosuyla, yaşanılabilir bir kent olmasıyla, kültürüyle yol alması gerektiğini düşünüyorum.

Milas farklı kültürlerin ve kimliklerin birarada yaşadığı kent. Türkiye’nin 81 ilinden insanlar var. Milas’taki bu farlı kültürel özelliklere sahip insanların oluşturduğu heterojen nüfus yapısında, hemşehrilik ilişkilerini geliştirmek, kaynaşma kültürünü yaratmak için neler yapılmalı?

Hemşehricilik ilişkileri, parti olarak bizim onaylamadığımız bir durum. Biz insanı, insan olarak görürüz ve insanlara sınıfsal olarak bakarız. Bizim için Kürt, Türk, Alevi, Sünni, Türkmen, Yörük hepsi aynıdır. Biz insanlar arasında dil, din, ırk farkı gözetmeyiz. O anlamda Milas şu ana kadar gördüğüm kadarıyla ufak tefek şeyler olsa da olumlu örnek olarak görebildiğimiz bir yerdir. Barış içinde yaşanılan bir şehirdir. Bunun daha da iyileştirilmesi, halkların daha da birbirine yakınlaşmasının doğru olduğunu düşünüyorum.

Sol parti olarak sadece belediye meclisinde aday çıkardınız. Tek aday mı?

Evet tek aday.

Belediye başkan adayı çıkarmadınız. Neden başkan adayı çıkarmadınız?

Biz Sol Parti olarak, AKP’ye kaybettirmek üzerine kurulu bir politika izliyoruz. Bu nedenle kazanabileceğimiz 3-4 yer hariç diğer yerlerde aday çıkarmadık. Bizim belediye başkan adayı çıkardığımız yerler; küçük ilçe ve beldeler. Aksaray / Saratlı beldesi orada çıkardık. Hatay Defne’de ve Tunceli Hozat’ta Belediye başkan adayları çıkardık. Bizim her yerde belediye başkanı çıkarmama tavrımız; oyları dağıtıp AKP’ye kazandırmamakla ilgilidir. Biz bu politikayı 2010’dan beri uyguluyoruz çünkü Türkiye’nin kaydığı noktayı biliyoruz.

Biz Sol Parti olarak Demokratik Cumhuriyet’e doğru yürümek isterken, baktık ki elimizde olan Cumhuriyetin, otokratik bir yönetime doğru kaydığını gördük. Bunun üzerine artık biz eskisi gibi demokratik Cumhuriyeti yaratmak için yaptığımız mücadeleyi bıraktık, bu sefer AKP’nin bu otokratik sürecinin ilerlemesini durdurmak için demokrasi güçleriyle işbirliği yapmak, onlara destek olmak üzere siyasetimizi oluşturduk.

Milas’ta biz kendimizi biliyoruz. Çok fazla başkan adayı çıkarıp kazanamamak üzerine bir durum yaratmanın doğru olmadığını düşündük. Girebilirsek bir meclis üyesiyle orada kendimizi ifade edip, halkın sesi, halkın kulağı, halkın düşüncelerini aktaran bir meclis üyesi olmak için aday oldum.

Diyelim ki meclis üyesi olarak kazandınız. Belediye meclisinde karaların alınma sürecinde, çevre vb. konularda nasıl bir tutum sergileyeceksiniz?

Milas Belediyesi maalesef önceki dönemlerde çevre konusunda çok sınıfta kaldı. Akbelen direnişine yeterli desteği vermediler. Bodrum belediyesinin verdiği desteğin çeyreğini bile göstermediler. Tam tersine oradaki şirketlerle iş tutması bizi yaraladı.  O bakımdan mecliste muhalefetimizi en sert şekilde göstereceğiz çünkü doğa kaybedildiği zaman tekrar geri alınabilecek bir şey değildir. Milas turizm potansiyeli olan bir yer. Muğla’daki madencilik, bu termik santraller, altın yumurtlayan turizmi öldüreceğini göremiyorlar mı? Gelecek nesillere, torunlarımıza çok kötü bir miras bırakıyoruz. Bu gidişle onlara yaşayabilecekleri bir yer de kalmayacağını düşünüyorum. Bütün dağlar delik deşik. Bunlar yeraltı sularını mutlaka etkileyecektir. Labranda suyunun da artık tehlikede olduğunu düşünüyoruz çünkü bu kadar yağmaya, bu kadar talana doğa mutla olumsuz etkiler verecektir diye düşünüyorum.

Muğla ilinin %59’u maden arama ve işletme ruhsatlı. Bu oran Milas’ta biraz daha yüksek. Biliyorsunuz, maden arama ve işletme ruhsatları Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı tarafından veriliyor. Madencilerin yarattıkları doğa tahribatı karşısında, Belediyeler, ruhsatı biz vermiyoruz Bakanlık veriyor diyerek; bu duruma sessiz mi kalmalı ya da doğayı tahrip eden, ekolojik sistemi bozan firmalara karşı yerel yönetimin bir karşı çıkış hakkı olmalı mı size göre?

Doğrudan olmalıdır çünkü belediye altyapı ve kültürel-sosyal faaliyetlerin yanında doğasını da koruyan-kollayan bir tavır içinde olmalı. Bu konuda sürdürülebilirliği sağlamalıdır. Gelecek nesillere doğayı temiz bırakma görevimiz olduğunu düşünüyoruz. Burada belediyeler, halkın örgütlenmesine yardımcı olabilir, katkı sunabilirler. Bunu organize edebilirler. Taşıt veya lojistik destek verebilirler. Yiyecek, içecek desteği verebilirler.  Halkı bu konuda yönlendirebilirler. Bu tehlike sadece çevrecilerin ya da orada yaşayan köylülerin değil, bu durum Milas genelini ilgilendiren bir konudur. Şu anda ayağımıza basılmadığı için bağırmıyor, yerimizde oturuyoruz. Bunda ben Belediyenin de günahı olduğunu düşünüyorum. Mitinglerde belediye kolaylık sağlamıyor hatta tam tersine engellemeye çalışıyor. Bu tutum son derce yanlıştır. Milas’ın geleceğinin ipotek altına alınması, Milas’ın geleceğinin karartılmasıdır.

Önceki dönem belediyesi çevre konusunda sınıfta kaldı demiştiniz. 31 Mart’tan sonra oluşacak olan belediye yönetiminden bu konudaki beklentileriniz nedir?

Ben Milas Belediye başkanı adaylarından seçilmesi güçlü olasılık olarak CHP adayı Fevzi Topuz olduğunu düşünüyorum. Yeni yönetim bu konuda çevre dostu yaklaşımlar ortaya koymalı, Akbelen’e destek vermeli, oradaki yaşam savunucularını yalnız bırakmamalı, Milas’ın neresinde olursa olsun doğayı savunanların yanında yer almalı, sermayenin değil. Milas hepimizin ortak yaşam alanı. Belediye yönetiminin en temel görevlerinden birisi de kent halkının, 132 mahallenin bulunduğu Milas coğrafyasını korumak yükümlülüğüdür. Gelecek Belediye yönetimi bu konuyu ihmal edemez, yok sayamaz ve savsaklayamaz. Partilerinin çevre politikalarına uygun davranmalarını istiyoruz.

Boğaziçi’nde, Güllük Körfezinde, madencilik alanındaki ÇED konularında müdahil olunmalı, bu konuda ince eleyip sık dokunmalı. Bodrum belediyesinin verdiği destek kadar Milas Belediyesi Akbelen’e sahip çıksaydı; ben Akbelen’in bu kadar kolay teslim alınabileceğini düşünmüyorum. Kitleleri oraya yığabilsek, Milas’ı oraya götürebilseydik; Akbelen kıyımının engellenebileceğini düşünüyordum. Bu kadar acımasız saldırının olmayacağını düşünüyordum. Halkı örgütleme, Akbelen yaşam mücadelesinin önemini halka anlatma konularında önceki belediye maalesef yeterli özeni göstermedi.

Bu belediyeden beklentilerimiz; Belediyenin çevre örgütlerini desteklemesini bekliyoruz. Halkın çevreye olan duyarlılığını gündeme getirmesi ve bunun bizim sorunumuz olduğu konusunda bilgilendirmesi gerekir. Belediye, Milas’ın doğasını rant uğruna feda etmemeli. Sonuç olarak biz, gelecek belediye yönetiminden; halkçı belediyeciliği hayata geçirmesini, kent yararına eylemler içinde olmasını, Milas doğasına zarar veren vahşi madencilere karşı engelleyici bir tutum içinde olmasını arzu ediyoruz. Milas’ta sermayenin talanına izin verilmemelidir.

Biz çevreye duyarlılık konusunda Büyükşehir belediye başkan adayı Ahmet Aras’tan çok umutluyuz. Akbelen’e verdiği destek, yadsınamaz. Bu konuda bir güven duygusu yarattı, tutarlı bir çizgi ortaya koydu. 17 Mart buluşmasında, Akbelen ve çevreye duyarlılık konusunda yaptığı konuşma bunun en güzel ifadesidir.

Yeni belediye yönetiminden bir beklentimiz de pozitif ayrımcılık yaparak Eğitim-Sen ve Tüm Emeklilerin Sendikasına bir yer tahsisi yapılması. Sendikalara kalıcı yer tahsisinin yapılmasını, demokrasi güçleri için pozitif ayrımcılık olarak görülmesi gerektiğini düşünüyoruz.

CHP adayı Fevzi Topuz’un sunduğu projeler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Olumlu projeler var, Milas için olması gereken projeler ama bir eksiklik var ve bu bana göre önemli bir eksiklik. Milas’ın altı, üstü her tarafı tarih kokuyor. Kazılardan antik dönemlere ait eserler çıkıyor. Geleneksel mimariye göre inşa edilen eski evler ve konaklar bugün tek tek yıkılıyor. Bunlara el atılması lazım. Milas’ın Tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkılması lazım. Milas, bir Beypazarı, bir Safranbolu, bir Cumalıkızık olabilir. Milas’ın tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkılırsa, Milas önemli bir turist çekim merkezi olur. Milaslıların refah düzeyi yükselir. Eski evlere bu dönemde sahip çıkılmazsa, 5 sene sonra eskiye ait bir ev ve konak bulamayacağız. Tek tek kurtarma yerine ada/mahalle ölçeğinde çalışmalar yapılmalı. Bu konuda acilen bir proje geliştirilmeli. Milas’ın potansiyellerinden turizm için yararlanıldığını düşünmüyorum. Milas maalesef bu değerlerini sunamıyor, kendini anlatamıyor.

Yerel seçim olduğu zaman mal varlıklarının açıklanması sözkonusu ediliyor. Mal varlıklarının açıklanması, mal beyanı neden önemli?

Bu, şeffaflık ve hesap verebilirlik anlamında önemli. Bir adayın, belediye başkanı olduğunda mal varlığı ne, görevdeyken kendisine bir menfaat sağladı mı, görevi bittikten sonra mal varlığı ne olmuş; şeffaflık açısından bunu önemli buluyoruz. Buradan tüm başkan adayları mal varlıklarını açıklamaya davet ediyorum.  

Sizin mal varlığınız nedir?

Eşim 2004’de emekli oldu. Onun emekli ikramiyesi ile önce Akkent’te bir ev aldık. Orası sobalıydı. Boyun fıtığından ameliyat olunca, sobayı yakamadığımız için, kaloriferli bir ev düşündük. Akkent’teki daireyi sattık, üzerine kredi çekerek, Cumhuriyet mahallesinden kaloriferli bir ev aldık. Bir de ben Adapazarı’nda çalışırken, o zaman çok ucuz olan, Gürçamlar’da sahildeki yazlıklardan birisini çok cüzi bir fiyata aldım. 2014’de emekli olunca bir tane Ford Fiesta aldım. İşte benim tüm mal varlığım bu.