Bugun...



YANIK

-Aliiii. Ali len duymuyon mu? Dışarı çık len. Barakaya kapı niyetine konmuş çadır parçasını aralayıp dışarı çıktı Ali. -Zabahın köründe bütün obayı uyandırdın ormancı. Ne baaarıp duruyon? Ihı çıktım. Ne var? -Bölge şefinden haber getirdim. Acık gonuşalım sennen.

facebook-paylas
Tarih: 05-10-2023 14:47

YANIK

ÖYKÜ / ALİ GÖNENLİ

-Aliiii. Ali len duymuyon mu? Dışarı çık len.

 Barakaya kapı niyetine konmuş çadır parçasını aralayıp dışarı çıktı Ali.

-Zabahın köründe bütün obayı uyandırdın ormancı. Ne baaarıp duruyon? Ihı çıktım. Ne var?

-Bölge şefinden haber getirdim. Acık gonuşalım sennen.

-Tamam. Üstüme başıma bi iki dene soyka giyip geliyom.

 Barakanın içine girdiğinde, karısı, yere serdikleri yatağı çoktan toplamıştı.

-Ne istiyoruş zabah zabah endee gocoğlan.

 Beyaz gömlek, siyah pantolonunu giyen tahtacı Ali, yumurta topuklu ayakkabısını giyerken yanıt verdi.

-Bilmiyom. Bölge şefinden habar getirik.

-Bölge şefinden gelen habar pek hayırlı deeeldir.

-Sen garışma. Avantasını istemeee salmıştır. Biliyom ben.

  Dışarı çıkıp, ormancı ile birlikte obadan hayli uzaklaştılar. Bir kaynaktan beslenen derme çatma çeşmenin yanına düzenli şekilde yerleştirilmiş taşların üzerine oturup esas konuya girdi ormancı.

-Şef, anlaştığımız emaneti göndersin dedi.

-Dün geldik daha. Birinci istikakta öderik.

-Olmaz öyle. Daha önce gayış atmaya çalıştığını bizde biliyok, şefte biliyo. Şef siter başına iki lirayı hemen göndersin diyo.

-Bi buçuk deelmiydi?

-Tahtacıoglu baştan yan çizmeye başladın. Bi buçuk şefin kalanı ormancıların. Şef gene yufka yürekli adam. Aldığı bi buçuğun biri kendinde kalacak gerisini ormancılara verecek.

 Ali, sağ elinin işaret parmağı ile orta orta parmağının arasına başparmağını sıkıştırıp ormancının gözüne sokarcasına uzattı.

-Hunu görüyon mu? Şef size bu gördüünü verir. Dediydin dersin.

 Ormancı kendi kendine konuşur gibi mırıldandı.(Ben dediydim bu adama güven olmaz diye)

-Uzatma Ali. Yaklaşık iki bin siter odun çıkar burdan. Veeceen para dört bin kadar. İki bini şimdi, kalanı istikaklarda vereceksin. Başkası siterini sekiz liraya keserken, sana on liraya verdi şef. Şimdiden mızmız edip duruyon. İşine gelmezse toplan git yanıktan.

 -Tamam tamam. Getiriyom parayı. Yalınız iki tirektör deel, dört tirektör odun alırım hampadan. Ona göre. Şefe söyle gabıl etmem yoğusam.

 Ormancı bu rest karşısında şaşırdı. Bu tahtacıoğlunda her numara vardı. Şimdi obayı toplayıp gitse, yeni ekip kurma işi zora düşebilirdi. Aliyle al gülüm ver gülüm işleri iyi gidiyordu. Ayrıca resti çektiğine göre elinde bir kozu vardı mutlaka.

-Odun işini bana bırak. Ekstradan bi traktör benden.

Ertesi gün iki bin liranın beşyüzü ormancılara, bin beşyüzü şefe ulaşmıştı. Şefin ormancılara vaadettiği beşyüz hiç ödenmedi. Bu durum Aliye yaradı. Kesilen birçok odunu eksik saydırdı. Kayıtlara girmeyen odunları, çok küçük bedelle kendisi alıp sattı.

 Orman yangınlarından sonra çamların kesim işini, Ege'nin dağlarında Tahtacılar yapardı. Yılanlı, Yerkesik, Madran, Karıncalı, Ilbara, Marçalı dağlarında, hemen hemen her yıl, birinde olmazsa diğerinde, mutlaka yangın çıkar, ardından kesim işleri olurdu. “Yanık çıksa da para gazansak” cümlesi sohbetlerde sıkça duyulurdu. Yangın haricinde, kesim yapılacak kadar büyümüş ağaçlar, orman yetkilileri tarafından belirlenip işaretlenirdi.

Bu işlerin her aşamasının kendine göre bir adı vardı. İlk işlem, ağaçların ebatlarına göre parçalanmasıydı. Buna kesim deniyordu. Kabuklarının sıyrılmasına soyum, yüklenecek yere kadar taşıma işine sürütme deniyordu. Kesimde belirlenen bölgeye makta denir ve her makta bir kişi ile anlaşılıp tüm sorumluluk o kişiye verilirdi.

 Tahtacı Ali üç makta birden almış, yaklaşık altı aylık işi garanti etmişti. Bu işlerin piri sayılırdı. Hemen hemen her işte avanta döndüğü için, şeflerin hangisiyle nasıl sonuca ulaşacağını bilirdi. Kimi şefin hangi rakıyı içeceğini, Selimiye’den getirip şefe teslim edeceği orospuları, hangi yol kenarındaki lokantanın arka tarafında şefle buluşturacağını bilirdi.

 Bir gün orospulardan biri Aliye yanaşıp kulağına fısıldadı.

-O kadar çevren var. Bir kaç kız getireyim de onları satsana.

Ali çok kızmıştı bu teklife. Kadınları getiren adamdan korkmasa tokadı vuracaktı.

-Ne diyon len gahpe. Ben gendime pezevenk dedirtmem.

 Kadının yüzüne gülümseme hakim oldu.

-Bırak bu işleri taatacı ooolu. Bütün ormancılar, şefler bir olup memleketin dağlarını alıp satarsınız. Sizden alâ pezevenk mi olur. Üç beş kızı sat ta heç olmazsa eve ekmek götürsünler.

  Konuyu uzatmak istemeyen Ali yanıt vermedi. Kadınları getiren adamı uyarıp, tartıştığı kadını bir daha getirmemesini söyledi. Gerekçeyi bilmeyen adam dudak bükerek kabullendi.

-Sen bilirsin Ali abi. Hayret. Müşteriler en çok ta onu ister. Dili babıç gibidir emme velakin muamelesi iyidir.

  İşe başlayalı bir ay olmuştu. Siterini on liraya aldığı işin, iki lirasını şefe vermiş, beş lirasını kesim, soyum ve sürütme işi için iki oğlu ve damadına vermişti. Siter başına, elini sürmeden üç lira kendisine kalacaktı. Her şey istediği gibi gidiyordu. Ancak bu durum damadı için geçerli değildi. İki oğlunun çalışmarının karşılığını veriyor, damadına vermiyordu. Sonunda kavga ettiler. Damadı resti çekti.

-Endee paranın beti bereketi galmadı galan. Paranı da istemiyom, gızını da torununu da istemiyom. Doyuramacaam garıyı çocuğu neediyim ben. Al hepisi senin olsun. Taara burunnu suratını bi daaa görmek istemiyom.

  Damat barakaya girip birkaç giyecek aldı. Karısı ağlamaya başlamıştı.

-Bizi goyup nere gediyon Hacı. Gurban oluyum getme. Bunnar bizi açlıktan öldürür. İki çocuk, bi de gannimda üç dene çocuğa nası bakarım ben.

-Onu baban olacak ganını s.ktiiim düşünsün. Gardaşların bile ganı bozukluk edip duru. Sözde işi ortak yapacakdık. İkisi bir benim çalışdığım gadar çalışmıyo. İş paraya gelince, babaları kitapsızdan haklarını alıyoolar, benim para yok ortalıkta. Benim çoluumun çocuumun parası orasbılara, ırakılara gidiyo. Yüz doksan lira alacaaam var. Parayı verecek olursa, gardaşlarından ayrı çalışmamı gabıl ederse, habar salarsın gelirim. Bi daha da bu şerefsizlerinen iş yapmam. Heç olmazsa yöömiyeye gedip gannımı doyururum. Hadi bana eyvallah.

  Tahtacı Ali damadının gitmesine on gün katlanabildi. İki oğlu damadının yaptığı işin yarısını yapamıyordu. Yüz doksan liranın üzerine yüz lira daha ekleyip karısına verdi.

-Söyle o dik kafalıya bi daha işi bırakıp getmesin.

-Annının terini verirsen kimse işi bırakmaz Ali. Senin  yüzünden dirlik düzenimiz bozuldu. Gızımın hakkını bı daha vermeeecek olursan, gebeyim demem onnarınan barabar gederim ona göre.

-Nere gediyon gız. Maşşallah on birinciyi dooracan. Beş on gadak daha doorducam sena.

  Paranın karısına verildiği haberi Hacıya aynı gün ulaştı. Çalışkandı Hacı. Gelir gelmez işine koyuldu. Kayınçolarıyla ortak çalışmadığı için iyi para kazandı. İş bittikten on gün sonra kaynanası, dört ay sonra da karısı birer erkek çocuk doğurdular.




Bu haber 1740 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÜLTÜR-SANAT Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI