Özellikle yerel seçimlerden sonra ortaya yeni bir tablo çıktı. Belediye başkanlarının çevre savunucularının hedeflerini desteklemesi.

   Önce Muğla büyükşehir belediye başkanı Ahmet Aras 20 yıla yakın süredir çimento fabrikası kurulmasına karşı çıkan Deştin köylülerini ziyaret etti. Ziyareti sırasında çimento fabrikasının kurulmasına karşı olduğunu açıkladı. Kısa bir süre sonra Marmaris belediye başkanı Acar Ünlü, mahkeme kararıyla inşaatı durdurulan Sinpaş projesinin(?) kaçak şekilde inşaata devam ettiğini yerinde tespit ederek çalışmaları durdurup mühürletti.

  Tüm bunlar çevre savunucuları tarafından memnuniyetle karşılanırken proje sahiplerini elbette rahatsız etti. Çıkarlarına aykırı olan bu durumu kabullenemeyenler kamuoyu oluşturmak için farklı yollara başvurması gerekiyordu. Günümüzde bu yöntemin en etkili yolu basın. Ulusal boyutta uzun yıllardır örneğini yaşadığımız bu yöntemin etkisini hepimiz biliyoruz(Türbanlı bacının başına gelenler(!) en belirgin örnek). Nerede, kimin tarafından yayınlandığı bilinmeyen bir internet haber noktası somut hiçbir bilgi ortaya koymadan Deştin Çimento fabrikasına yıllardır emek harcayanları hedef göstermeye başladı. Bunu da başka bir haber portalı alıntı yaparak yayınladı. Onlar yazdı, biz yayınladık sorumlusu değiliz kolaycılığı ile kamuoyu manipüle edilmeye çalışılıyor.

  Görünen o ki, bu yöntem geri tepecek. Muğla’nın toprağına sahip çıkan insanları bu arkadaşlara sahip çıktı, çıkacak. Bilmiyorlar ki duyarlı insanların doğayı korumak dışında hiç bir beklentisi yok. Bilmiyorlar ki, bu çevre savunucuları içlerinde küçücük bir beklenti olanları kendileri dışarda bırakır.

  İşin başka bir boyutu ahlâk. Tamam çıkar savunulur. Tüm canlı türleri çıkar savaşı içindedir. Ancak etik (ahlâk) insanda olan bir özellik. Hiç birimiz yılanın, çiyanın, kelebeğin ya da bitkilerin ahlaklı olmasını bekleyemeyiz. İnsan dediğimiz canlıdan başka hiçbir türde ahlâk yoktur. Burada sözü edilen ahlâk ise doğru ile yalan (hatta iftira) arasındaki tercih ile ilgili. İnsani değer anlamında ahlâktan vazgeçip, doğru haber diye adlandırılan basın ahlakı ayaklar altına alınarak yapılan bu karalama kampanyası tutmayacaktır.

Deştin Çayı Özgür Akacak!