Dünya’da ormansızlaşmanın sona ermesi için görünürde herkes hemfikir ama pratikte de durum böyle mi?

Gelecek için;
Ormanların hızla yok edilmesi,
Tarım alanlarının kontrolsüz şekilde genişletilmesi,
Uzak bölgelere madenler işletilmesi,
Vahşi hayvanların gıda, geleneksel tıp veya egzotik ev hayvanları olarak istismar edilmeleri çılgınlığına bir son vermemiz gerekmiyor mu?
Yoksa bu ilerlemenin bir sonucu olarak hastalıkların vahşi yaşamdan insanlara doğrudan geçişini izlediğimiz günleri görerek hep beraber birbirimize bir müsibet bin nasihata bedel oldu dememiz mi gerekiyor?

Bu Dünya’da sadece ‘şimdi’ diye bir olgu var da ‘gelecek’ diye bir gerçek yok mu?
Sanırım birçoğu için yok. Bunu bir ihtimal değerlendirmesi gibi değil de  yaşayarak gördüğümüz bir sonuç olarak söyleyebilmek çok üzücü.

Yeni ortaya çıkan hastalıkların hemen hemen üçte birinin toprak alanlarının kullanımındaki değişikliklerden kaynaklandığı güçlü iddialar arasında. Biliyor muydunuz?

Her yıl palmiye ağacı ekmek, büyükbaş hayvan çiftliği yaratmak, petrol çıkarmak ve madene, maden yataklarına erişim sağlayabilmek için milyonlarca hektar orman ve doğal yaşam alanları yok ediliyor.
Bu da çoğu henüz bilimsel olarak tanımlanamayan sayısız virüs ve bakterinin bulunduğu bitki örtüsünün, doğal yaşamın yok olmasına neden oluyor. Bu mikroplar daha sonra kazara insanlar ve çiftlik hayvanları gibi yeni barınma alanlarını enfekte edebiliyor.
Yani;
Hastalıklar yalnızca tek bir olaydan kaynaklanmıyor.
Ağaçların kesildiği yerlerde, tarlaların çevresinde eski ormanların çevresinde arazi mozaikleri serpiştirilmiş oluyor. Bu da vahşi hayvanlar ile yetiştirilenler arasındaki ara yüzü artırıyor. Tuhaf yeni virüsler taşıyan yarasalar, kemirgenler ve diğer zararlı böcekler ormandan geriye kalan alanlardan gelip çiftlik hayvanlarını enfekte ediyor, bu enfeksiyonlar da daha sonra insanlara geçiyor.

Karada yaşayan canlı türlerinin önemli bir bölümü ormanlarda barınıyor ve ormanlar sadece ağaçlardan oluşan bir topluluğu değil birbirine bağlı ve bağımlı olan yüzlerce yıldır bir arada yaşayan canlının oluşturduğu bir ekosistemi temsil ediyor.

Bu ekolojik dengenin bozulması yani ormanların olmadığı bir döngüne hayvan YOK.

Bir ağacın kesilmesi bile 10-12 kişinin bir günlük oksijen miktarının yok olması. Ağaç olmazsa oksijen YOK.

Ağaçlar hava kirliliğine sebep olan zararlı gaz ve partikülün temizlenmesinde rol alır. Olmazlarsa eğer temiz hava YOK.

Ağaç olmazsa toprak kayması ve seller artar. Sağlam yeryüzü YOK.

Kullanılan ilaçların birçoğunun kaynağı orman ve ormanda yaşayabilen bitkilerdir. Olmazlarsa eğer ilaç YOK.

Dünya çapında yaklaşık 1 milyar insanın temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesinin orman ekosistemine bağlı olduğunu biliyor muydunuz?
Herhangi bir doğal afet durumunda ya da mahsuller tahmin edilenden erken tükendiğinde insanoğlunun ilk koştuğu yer ormanlar olmuyor mu?

Unutmayalım; doğayı katletmiş olabiliriz ama yok edemeyiz. Buna gücümüz yetmez. Onun bize değil bizim ona ihtiyacımız var. Eğer bir şey yok olacaksa bu doğa olmaz, biz yok oluruz!