Bugun...


NİLSU ACAR

facebook-paylas
Yangın, Maden Sahaları ve Turizm
Tarih: 09-08-2023 16:28:00 Güncelleme: 09-08-2023 16:28:00


Ormanlarımız her yıl bu üç sebepten birine maruz kalmaktan kurtulamıyor. Hukuki yaptırımların sonucu da bizi ‘rehabilitasyon projesi’ kavramıyla tanıştırıyor.

Bu bahsedilen projelerin en doğru ilerleme kaydedilerek yapıldığı takdirde en iyi ihtimalle %99 sonuç verebileceği biliniyor.
Asla elde edemeyeceğimiz %1’lik kısım görünüşe göre kimsenin umurunda değil.
Şaşkınlık eşiğimiz oldukça yüksek ki biz bunu normalleştirebilmişiz. Üzücü!

Doğa; insan etkinliğinin dışında kendi kendini sürekli olarak yeniden yaratan ve değiştiren güç anlamına geliyor.
Bizde doğa ananın merhametli kucağına kendimizi bırakırken bir o kadar rahat ve sağduyusuz olabiliyoruz. Hem de oldukça ‘normalleşmiş’ boyutta!

Artık kimse her yıl farklı şekillerde meydana gelen ama sonucu asla değişmeyen bir olayı kesinlikle yadırgamıyor. Üzücü!
Dünyanın dengesini elinde tutan bir gücü bir de dolaylı ya da doğrudan olarak insan etkinliği sayesinde gerçekleşen bir felakete uğratmak konusu yadırganma boyutunu çoktan geçmiş ve alışılagelmiş olmasına ramak kalmış. Ne kadar üzücü!

Sayısı azda olsa ‘farkındalıkla’ yaşayan, gelecek nesiller için doğal dengeyi ‘doğru’ bir şekilde korumak ve kollamak isteyen, bu bilinç düzeyiyle kendini doğru ifade edebilme başarısı sergileyen bir kesim olduğunu kabul ediyor ve onlara saygı duyuyorum. Keşke herkes böyle olabilse.

Başta belirttiğim %99 sonuç için doğru uygulamalar kesinlikle önem taşıyor. Aksi takdirde yalnızca varsayılan yaptırımı uygulamak için yapılan özensiz bir yapılanmanın sonucunda %0.1’lik sonuç bile göremeyebiliriz.

Toprakta bulunan 0-30 ila 0-40 cm derinliğinde canlı ve dinamik sistemler var (mikroorganizmalar, solucanlar, protozoalar vb.)
Bunların tamamı ortamdan uzaklaşıp gittiği (yok edildiği) için toprak tamamıyla bir materyal haline geliyor.
Doğrudan ağaç ya da herhangi bir plantasyon yapmaya çalıştığımız zaman o yetiştiricilik çok fazla başarılı olmayacaktır.

Yapılacak rehabilitasyon çalışmalarıyla en fazla 3 yıl gibi bir zaman zarfında toprağın daha önce sahip olduğu dinamiğe yakın değerlerde bir dinamik oluşturulup daha sonra ağaçlandırmaların yapılması işin başarıya ulaşması için son derece önemlidir.

Ormanların doğal süreçte kendini yenileme kapasitesi ve ormanlar doğal olarak kendi ekolojisini kendi oluşturur tezi savunulurken gözden kaçırılan bir durumda küresel ısınmanın meydana getirdiği değişkendir.
Normalde ormanlık alanlarda meydana gelen yangın vb. durumlar sonrası orman alanlarının tekrar geri dönmesi mevcut iklim koşullarının devam etmesi durumunda doğal süreçlerle belli zaman dilimlerinde olur. Ancak yağışlarda, sıcaklıklarda ve ekolojide değişikliğin olması yağışların çok altına düşmesi ve nem ile sıcaklık değerlerinin değişkenlik göstermesi nedeniyle düşünüldüğü gibi tahrip olan orman alanlarının çok kısa sürede kendiliğinden yenilenmesi mümkün olmayacak ve çok zaman alacaktır.
Bu nedenle alanların yönetimi ve ıslahı oldukça önemli bir süreç ve planlama gerektirir.
Rehabilitasyon çalışmalarında öncelikle topraktaki biyoçeşitliliğin artması için toprağa organik madde içeren katı ve sıvı ürünler enzimler, mikroorganizmalar ilave etmeliyiz. Çünkü topraktaki enzimlerde tıpkı insanlardaki gibi tüm olayları düzenleyebilen yapılardır.

Bir miras olarak görüp koruduğumuz bu yerlerin bir gün değil her gün bize ihtiyacı var.

Gerek, çocuklarımıza verdiğimiz eğitimde doğa bilincini geliştirerek

Gerek, doğal alanlarda yaptığımız faaliyetleri zarar vermeden, kirletmeden sonlandırmayı başararak

Gerek, insan etkisiyle oluşan zararların rehabilitasyon çalışmalarının takibini sağlayarak

Gerek, doğanın bir ana plan bizimde onun yalnızca bir halkası olduğunu anlama cesaretini göstermiş olmanın eriştiği bilinç düzeyinde yaşayarak

Sonuç olarak

Günümüzde orman tahribatlarının ezici çoğunluğunun nedeninin doğrudan doğruya insan kaynaklı olması en büyük kanayan yaralarımızdan biridir. Sorunun sebebi de çözümü de biziz.

Ortaya çıkan zararlardan korunabilmek için gerekli çalışmalar esnasında takipçi olmalı ve kendimize düşen payın sorumluluğunu almalıyız.
İnsan faktörü arttıkça riskin arttığını kabul etmeliyiz. Bilinçlendirme eğitimlerine ağırlık vererek etkimizi pozitif yöne çevirmeliyiz.
İklim değişikliği ile orman zararlanmalarının arasındaki ilişkiyi kurmak küresel ısınmanın bize yaratacağı daha boyutlu sorunları fark etmemizi sağlar ve içinde bulunduğumuz durumun getirisi bizi gelecekte yaşanacak faciaların sıklığının daha da artması ihtimaliyle karşı karşıya getiriyor.
Çok geç kalmadan.. Yaşanan çıkmazları bir çıkmaz sokak havasına büründürmeden. ‘El birliğiyle’ ‘Farkındalıklı’ yarınlar yaşamayı diliyorum.


 



Bu yazı 1769 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI