Bugun...


NİLSU ACAR

facebook-paylas
Çocuk İşçiliği; ‘Yaşanan Olumsuzlukların Sebebi Değil Sonucu Olan Bir Gerçek’
Tarih: 30-08-2023 16:11:00 Güncelleme: 30-08-2023 16:11:00



Sosyal bir problem olarak güncelliğini koruduğu halde görmezden gelinme sorunsalıyla baş başa kalan bir konu.

Daha çok gelişmekte olan ülkelerde gözlemlenen bir durum olmakla beraber sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin çocukların eğitimine gereken önemi vermemesiyle sonuçlanan bir olaydır.

Ruhsal durumuna uygun olup olmadıkları bakılmaksızın erken yaşta işgücü ortaya koyan çocuklar işyerlerinde karşılaştıkları ve kendilerince normal gördükleri bazı olumsuz kişilik özelliklerini benimseyebilmektedir.
Çocuklar kimlik kazanma bakımından kritik bir önem arz eden dönemlerinde çevrelerinde kendilerine iyi örnek olabilecek nitelikte kişilik özeliklerine sahip olan yetişkinlerle genelde etkileşim halinde bulunamamaları sebebiyle bu yanlış benimseme haline kapılırlar.

Özellikle tarım toplumlarına özgü bir düşünce tarzı olan bakış açısı çocuk işçiliğini olağan karşılamakla beraber bazen bir ihtiyaç olarak bile görebilmektedir.
Çocuğun aileye maddi katkısını olağan gören anne baba çocuğun küçük yaşta iş hayatına girmesinin duygusal, toplumsal, fiziksel kişilik gelişimi üzerinde olumsuz etkileri olduğunun bilincinde değildir.
Bu geleneksel kültür çocuğun tarlada veya evde aile işçisi olarak ücretsiz çalıştırılmasıyla herhangi bir işyerinde ücretli çalıştırılması arasında hiçbir fark olmadığını düşünmekte hatta iş hayatında ücretli olarak yer almanın aile bütçesine katkı sağladığı düşünülerek çocuğun çalıştırılması desteklenmektedir.
Burada sözü edilen geleneksel nedenlerden kaynaklı ortaya çıkan çocuk işçi sayısı hiçte az değildir. Çünkü buradaki sürdürülebilirlik fiziksel değil zihinseldir. Ailesinde gördüğü bu olağan kültür ya da zihniyeti bir sonraki nesline oldukça normalleşmiş boyutta aktaran ve bunu bir ‘hayat doğrusu’ hatta daha da acısı ‘hayat gerçeği’ olarak benimseten ebeveynler oldukça fazladır.
Burada bahsettiğim aileler suçlu ya da yanlış değil. Biz toplumsal olarak bu ailelere yeterince gereken önem ve özeni gösteremiyoruz sanki toplum içinde toplum yani içinden çıkılamaz bir ayrıştırma var gibi biz elimizden geleni her anlamda bu kişiler için yaparak bir bütün haline gelemiyoruz.

Çalışan çocuklara ekonomik yetersizlikler dolayısıyla yüklenen sorumluluklar onların çocuk olmaktan kaynaklanan ihtiyaçlarıyla çelişmektedir.
Para kazanma görevi onlara yetişkin kimliği yüklerken ebeveynlerine itaat etmek konusunda çocuk kimlikleri ön plana çıkartılmaktadır. Bu ikilem onlara sürekli bir kimlik çatışması yaşamasına yol açmaktadır. Benzer durum çalışan çocuklarla işverenler arasındaki ilişkilerde de söz konusudur. Çalışma süresi çalışma koşulları ve verimlilik gibi konularda çocuğun çalışan olma niteliğini ön planda tutan işveren ondan yetişkinlerle aynı performansı göstermesini beklemektedir. Ancak ödenecek ücret miktarı ve iş güvenliği gibi konularda onun çocuk olma niteliğini ön plana çıkartmaktadır.

Çalışma yaşamına küçük yaşlarda başlamış olmak eğitimden ve eğitim yoluyla kazanılacak vasıflardan yoksun kalmak anlamını taşıdığından çocuk işçilerin yüksek gelir getiren işlerde faaliyet gösterme olanağı geleceğe yönelik olarak ortadan kalkmış olmaktadır. Bu yönüyle çocuk istihdamı yoksulluğu her gün yeniden yaratan bir mekanizma işlevi görmektedir.

Tartışmaya açılan konuların en büyük şansı çeşitli bakış açılarıyla sentezlenerek ses getiren bir oluşum formatı yakalayabilme ihtimalini bu müzakereler çerçevesinde yakalayabilmektir.

Her insan farklı bir potansiyeldir. Ve yeryüzüne gelmiş her çocuğun kendi potansiyelini keşfetmeye-gerçekleştirmeye hakkı vardır.

Çocuk işçi kavramı aynı zamanda şanslı çocuk- şanssız çocuk ayrımını da beraberinde getirerek dillerde kalıplaşmış bir hal aldı.
Son zamanlarda çok karşılaştığımız bir söz olduğunu bu yazıyı okurken çoğumuz anımsamıştır.
Şanslı çocuğu çoğumuz bilir.
Fakat şanssız çocukların sayısı çoktur ama sesi yoktur. Çoğu zaman ‘Coğrafya kaderdir’ vb. yakıştırmalar yaparak işi çaresizlik kavramının çıkmaz sokağına sürükleyerek noktalarız. Günümüzde türetilen birçok kelime iyiyi güzeli değil uzun süredir bir sorun formunda karşımıza çıkan zorlukları çaba sarf etmeksizin doğrudan kabullenmeyle kurtulduğumuz konular olarak kabul ettiğimizin bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.

Bireysel olarak sorgulandığı takdirde herkes adalet ve vicdan terazisini benliğinde barındırdığını iddia eder. Öyleyse toplum bütünlüğüne neden yansıtamıyoruz?
Ekonomik sıkıntıların çözüm noktası çocuk işçi değildir. Daha doğrusu yetersizlik yaşanan hiçbir konunun sebebi onlar değildir.
Ama yaşanan bütün olumsuzlukların sonucu olarak varolmuş bir gerçektir çocuk işçiler.
Ve yeterince konuşulmayan, gündem olmayan, çözüm bulmayı yıllardır bekleyen bir yaradır da aynı zamanda.
 



Bu yazı 1758 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI