Öncelikle bu terimin açılımından başlayalım.
Yunan dilinde ‘benzer’ ve ‘acı’ sözcüklerinden kökenini alan tıbbın babası Hipokrat’ın ‘eşitler, eşitleri ile tedavi edilir’ ilkesiyle filizlenen bir terimdir.
Bir örnekle açıklayacak olursak; soğan vücuda alındıktan sonra bir kişide yan etkiler oluşmasına sebebiyet veriyorsa homeopati tedavisiyle iyileştirme soğandan hazırlanmış remedi (tedavi için kullanılan doğal maddeler) verilerek uygulanır.

Agrohomeopati

Homeopatiyi bitkilere de uygulayabiliyoruz.
Ancak agrohomeopati etkinliği ve temeli tartışma konusu olan, olmaya devam eden bir yöntemdir. Diğer yöntemlere göre daha ağır eleştirilere maruz kaldığı daha az tercih edildiği de gözlemleniyor. Ne kadar yüzyıllar öncesine dayanan bir kuram olsa da yaygınlığı az, kitlelerce fazla duyulmamış ve gelişmekte olan bir alan olması da bu sonuca sebep gelen önemli faktörler arasındadır.

Türkiye için konuşursak yeni yeni yaygınlaşan bir uygulama olduğu için önyargı besleyerek güven üçgenine oturtamayan kesimde oldukça fazla.
Burada devreye seçimler giriyor. ‘Doğru’ kavramı değişken olduğu için kimi kar amacı güderek uygulama yaptığı bir alanda kimyasalı olmazsa olmaz görüp aksi uygulamalara karşı. Kimi de ne olursa olsun doğal ve doğadan olanı oldukça muhafaza etmekte hemfikir.
‘Doğru’  bu tür meselelerde kişiden kişiye göre değişen bir yol olarak karşımıza çıkıyor aynı zamanda da her zaman tartışmaya açık.  

Aslına bakarsak yeni yeni filizlenen ve gelişmekte olan homeopati uygulamalarını daha da besleyerek çoğaltmak bir adım daha yükseltmek insanlara başlarına gelebilecek herhangi bir sonuçta bu seçenek vardı da dedirtmek gerekli diye düşünüyorum.
Sonuçta gelişen geliştikçe değişim çemberini giderek genişleten bir formatta yaşıyoruz. Bu sebeple sırtımızı yasladığımız her uygulama yaşam düzenine karşı adaptasyon yeteneğini güçlendirmediği sürece hayatta kalmakta zorluk çeker.

Agrohomeopati özellikle doğal, ekolojik tarım yapmak isteyenlerin organik ve biyodinamik tarım yapan tıbbi ve aromatik bitki yetiştirenlerin hastalık ve bitki zararlılarının neden olduğu ürün kayıplarını önlemede doğal çözümdür.

Tercih edilme nedenleri;
-Kolay uygulanır. Ucuzdur.
-Zehirsiz çözümdür. Yan etkisi yoktur.
-Hiçbir canlıyı öldürmez.
örn: zarar veren haşereleri öldürmez ortamdan uzaklaştırır.
-Uygulama yapana ve çevresine hiçbir toksik etki yapmayacağı için koruyucu tedbire ihtiyaç duyulmaz.
-Çevre, su kaynakları ve üründe kirlilik yaratmaz.

Eğer bitkilerde agrohomeopati tedavisini kullanıyorsanız doğayı ve kendinizi koruyor sağlıklı besin üretiminde büyük katkılar sağlıyorsunuz demektir.
Çünkü kimyasal ilaçların kullanımını azaltmayı hedefleyen organik tarım uygulamalarının bir parçası olarak ortaya çıktığını bitkilerin doğal savunma sistemini güçlendirmek zararlıları engellemek veya kontrol etmek için bitkilerle uyumlu çevre dostu yöntemler sunmayı amaçladığını görüyoruz.


Agrohomeopati uygulamasında kullanılan çeşitli homeopatik remedileri birkaç örnekle sıralayarak noktalayalım;

Calendula officinalis (aynısefa): Mantar hastalıklarına karşı koruma sağlar.

Arnica mantana (dağ arnikası): Bitkilerin travma ve yaralanmalardan kaynaklanan stresle
başa çıkmasına yardımcı olur.

Bellis perennis (çimenpapatya): Bitkilerin kök gelişimini teşvik eder.

Hypericum perforatum (sarı kantaron): Zararlı böceklerin ve bitkilerin stres kaynaklı zararlarının tedavisine yardımcı olur.

Silicea terra (silika): Bitkilerin dayanıklılığını arttırır ve toprak yapısını iyileştirir.

Phosphorus (fosfor): Bitkilerin kök gelişimini teşvik eder ve bitki büyümesini uyarır.

Sulphur (sülfür): Toprağın pH dengesini düzenler ve bitkilerin besin emilimini iyileştirir.