Bugun...


YÜKSEL IŞIK

facebook-paylas
Sahi Tekerleği Kim Buldu?
Tarih: 21-12-2023 14:33:00 Güncelleme: 21-12-2023 14:33:00


Konumuzun “tekerlek” olmadığını tahmin ediyor olmalısınız; yerel seçimler yaklaştıkça siyasetin düz bir hat izlemediğini gösterebilmenin en çarpıcı metaforunu oluşturuyor tekerlek.

Seçmen, mevcut başkanların karşısına çıkartılacak adayların kim olacağını merak ederken, iktidarın, birbiriyle doğrudan ilintisi olmayan pek çok hamleyi aynı anda yapması, bu metaforu başlığa taşımamıza neden oldu.

İki dönemdir kayyumla yönetilen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, yeni keşfetmiş gibi, bir bulvara Şeyh Said adını verme kararı alması, bu adımlardan en manidar olanıdır.

Ne demek kayyum?

Bir kurumun belli bir süreliğine yönetilmesi için görevlendirilen kişi demektir. Görevli, görevlendirenin yed-i emini gibidir; onun sözünden çıkması, onu iradesinin hilafına bir şey yapması beklenemez. Dolayısıyla kritik yerel seçim öncesinde Diyarbakır’da bir bulvara Şeyh Said adının verilmesine rastlantı denilemez.

PAULA DA KİM?

Değil mi ki “bu kadar rastlantı ancak planlanabilir”…

Tıpkı “Algıyı Yönetmek” kitabımda da yer verdiğim şu fıkradaki odaklanmaya benziyor bu durum:

“Hey, babe… I’m in the hospital. I got my leg injured at work and Paula brought me here. Doctors say I might lose my leg.”

Türkçe meali şöyle:

“Bebeğim, şu an hastanedeyim. Çalışırken bacağımı kırdım ve Paula beni hastaneye getirdi. Doktorlar bacağımı kaybedebileceğimi söylüyor.”

Karşı tarafın cevabı ne olsa beğenirsiniz?

Who is Paula?” yani “Paula kim?”

Toplumu yaşadığı gerçeklikten uzaklaştırmanın en iyi yöntemi, bugün tarih olmuş bir sorunu gündeme getirerek, sinir uçlarını kanatmaktan geçer.

İsteniyor ki güncel sorunlara ilişkin yan yana durması olası politik güçlerin arasına Şeyh Said üzerinden sinir uçlarına dokunularak nifak tohumları ekilebilsin.

Nitekim tartışmalar başladı.

Kimin bu tartışmadan ne yararı olabilir?

Durup dururken bu tartışmanın yapılması niçin isteniyor?

Yaklaşan yerel seçimlerde başta İstanbul olmak üzere hemen her büyükşehirde Kürt seçmenin oyununun iktidar partisi lehine konsolide edilebilmesi için durup dururken çıkartılmış bir tartışmadır ve kimin çıkardığı, tartışmanın fitilini kimin ateşlediğine bakarak bulunabilir.

KAYYUMDAN KURTULMANIN ŞARTI NEDİR?

El altından yürütülen tartışmalar da bu savı doğrular niteliktedir.

Alttan alta yürütülen ve iktidar kaynaklı olduğu aleni olan propagandalara göre, DEM’in başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerde aday çıkarması halinde, iktidarın kayyum uygulamasına son vereceği dillendirilmektedir.

Denilebilir ki siyaset, aynı zamanda, süreç yönetme sanatıdır ve iktidar partisinin kendi elini kuvvetlendirebilmek için birbirinden farklı ama birbirini tamamlayan hamleler yaparak sonuç almak istemesinde şaşılacak bir taraf yoktur.

Bir tarafta DEM’i CHP’den uzak tutmak için kayyum havucunu uzatan iktidarın, öte yandan İYİ Parti’nin de CHP’den uzak durabilmesi için çeşitli hamleler yaptığına da tanıklık ediyoruz. El altından dillendirilen söylentilerden biri de, İYİ Parti’nin her ilde aday çıkarması halinde, iktidar partisinin İzmir’de İYİ Parti adayına koşulsuz destek vereceği şeklindedir.

İktidar partisi de, yancısı da, karşısında pozisyon tutanların da kentin gündelik hayatını kolaylaştıracak ve geleceğini güvence altına alacak bir senaryoları olduğunu; bu senaryoyu gerçekleştirecek aktörleri bulunduğunu dillendiremediklerinin farkında mısınız?

Varsa yoksa pazarlık ve bu pazarlıklarda ellerini kuvvetlendirebilmek için tarihin çarpıtılması pahasına da olsa oluşturulan algı yönetimi yöntemleri…

Şeyh Said ile elde etmeyi umdukları sonucun ötesinde algı yönetimine başvurduklarını da biliyoruz. Geçenlerde iktidar partisine mensup biri, ülkeye traktörün kendi iktidarları döneminde geldiğini söyledi. Yüzümüzdeki acı tebessüm henüz dağılmamıştı ki bir başkası da, Atatürk Barajının kendi iktidarları tarafından yapıldığını söyleme cesaretinde bulundu.

İYİ Partili Erhan Usta, “utanmasalar, tekerleği de biz bulduk” diyecekler şeklinde bir açıklama yaptı.

YATTIĞI YERDE TERS DÖNER Mİ GOEBELS?

Cahil cesur olur” denilerek geçiştirilecek ve gülüp geçilecek bir durum değildir bu; tam tersine üzerinde ciddi ciddi durulması gereken algı yönetiminin parça parça uygulanan adımları olsa gerektir.

Eskilerin bir sözü var; derler ki “et tekrarı ahsen, velev kane 180”.

“180 kez de olsa tekrar iyidir” anlamına gelir ve her tekrarın, toplumun zihninin ele geçirilmesinin bir adımı olduğunu biliyoruz.

Bu tekniği en iyi kullanan, Hitler’in yalan makinesi Goebels’di.

Öyle bir yalan söyle ki herkes inansın” taktiğiyle  geliştirilen “Büyük Yalan Tekniği”, yalanın sıklıkla tekrarlanması üzerine kuruludur ve giderek “doğru bilinen yanlış” olarak, hayatımızdaki yerini alır.

Yerel seçimlere işte böyle bir ortamda giriliyor.

Ortamı halkın lehine çevirebilmek için günün görevi, kulakları yanılsamalara kapatıp, konsantrasyonu kentin ihtiyaçlarına vermektir. Çünkü kent bizim evimizdir ve o evi koruyup kollamak, güzelleştirmek bizim elimizdedir.

Nasıl dizeleştirmiş Nazım?

Sen şehrimsin

en güzel ve en acılı.

Sen bir imdat çığlığısın, yani memleketimsin,

Sana doğru koşan adımlar - benim.”



Bu yazı 2150 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI