Tweet |
İSMAİL SELİM
“Datça'da İskele Mahallesi'nde her hafta cumartesi günü kurulan Halk Pazarında 24 hafta boyunca açılan Dayanışma Standı gelen bir öneri üzerine, deprem bölgesinde yaşama tutunmaya çalışanlara küçük de olsa bir katkı olsun, umut olsun, yalnız olmadıkları duygusunu versin diye açıldı. 'İmece' kavramının doğduğu ve kültürünün ana unsurlarından birisi olduğu bu topraklarda unutulan, unutturulan, içi boşaltılan 'dayanışma' kavramının vücut bulmuş hallerinden birisi olarak örnek olabileceği düşünüldüğü için açıldı.”
08 Haziran-16 Kasım tarihleri arasında bazen Dayanışma Gönüllüsü bir ya da birkaç arkadaşıyla bazen tek başına Dayanışma Standını bekleyen Mehmet Erdal'ın ilk cümleleri bunlar oldu, hangi konuda konuşmak istediğimi söylediğimde.
HATAY'DA YIKIMI VE YAŞAMA TUTUNMAYA ÇALIŞANLARI GÖRDÜK
Datça'da bu standı açmaya neden gerek duydunuz?
“06 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremin hemen sonrasında Datça'da yürütülen depremzedelere yardım faaliyetlerinin yanı sıra gidip bir süre de olsa deprem bölgesinde çalışmayı çok istemiştik Sol Parti Datça İlçe Örgütü'nden birkaç arkadaş, nitekim parti içerisinde gönüllü de olduk ama bu mümkün olmadı. Yaz sezonu geçip sonbahar ayları geldiğinde ben, Abidin Akbulut ve Abdullah Emir, bir süreliğine de olsa kendi olanaklarımızla deprem bölgelerinden birisi olan Hatay'a gitmeye karar verdik; bu çerçevede1999 depreminde ortaya çıkan, Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası 11 ilde faaliyet yürüten (09 Haziran 2024 tarihinde sanatçı Cengiz Bozkurt başkanlığında Dayanışma Gönüllüleri Derneği adını alacak olan) Dayanışma Gönüllüleri İnisiyatifi üzerinden iletişim kurarak Ekim ayı sonuna doğru yola çıktık. 5 gece İskenderun Mustafa Kemal Paşa Mahallesinde, 5 gece de Defne Samanyolu Kavşağı yakınlarında bulunan Dayanışma Gönüllüleri merkezlerinde kaldık. Bu 10 gün içerisinde gezebildiğimiz kadarıyla bölgeyi gezdik, yıkımın boyutunu ve depremzedelerin yaşamlarını gördük. Dayanışma Gönüllüsü arkadaşlara yardımcı olmaya, 'bir işe yaramaya' çalıştık. Sonra döndük.”
Datça'da stant açma düşüncesi orada mı aklınıza geldi?
“Hayır. Defne'de iken Dayanışma Gönüllüsü arkadaşların bir üretim kooperatifi kurma düşüncelerine ve çalışmalarına tanık olmuştuk ama aramızda Datça'da şimdi yaptığımız gibi pazar yerinde/yerlerinde onların ürettikleri ürünleri satacak bir stand açma konusu üzerine hiç konuşmadık. Kooperatif üzerine yapılan konuşmalar, aklımda kaldığı kadarıyla, daha çok ülkemizde üretim kooperatifi kurmanın neredeyse imkansız olduğu, devletin üretim kooperatiflerini desteklemek yerine kurulmalarını imkansız kılacak şartlar öne sürdüğü üzerine oldu.”
STANT AÇMAYI, DAYANIŞMA GÖNÜLLÜLERİ ÖNERDİ
Stant açmayı kim önerdi?
“Datça'ya döndükten bir süre sonra, sanırım 2024 yılının ilk aylarıydı, Mesudiye'de yaşamını devam ettiren ve her daim her konuda Dayanışma Gönüllülerine yardımcı olmaya çalışan bir Dayanışma Gönüllüsü beni aradı, Defne'deki Dayanışma Gönüllülerinin kooperatifi kurduğunu, kendisine Datça'da ürettikleri ürünleri satacak bir imkan yaratılıp yaratılamayacağını sorduklarını söyledi. Kendisiyle hem tanışıyorduk, hem de Sol Parti Datça İlçe Örgütü başkanıydım, o nedenle bana soruyordu. Arkadaşlar ile konuşup, döneceğimi söyledim.
İlçe örgütünden arkadaşlar ile konuştuk. Emeklilik öncesi mesleği pazarcılık olan birisi olarak İskele Mahallesi'nde cumartesi günleri kurulan pazarda böyle bir standın açılmasının yararlı olacağını söyledim. Sorun şu ki, belediye bu maksatla açacağımız stant için bize bir yer tahsisi yapabilir miydi?”
Bu standı açma kararı sadece sana ait değil, o zaman?
“Elbette. 25 yıl pazarcılık yapmış ve Datça'daki pazar yerlerini de iyi bilen birisi olarak pazarda, özellikle İskele Mahallesi'nde kurulan pazar yerinde stant açmayı ben önerdim ama böyle bir stant açmanın çok yönlü olarak yararlı olacağına ortaklaşa karar verdik.”
İLK İZNİ, GÜRSEL BAŞKAN VERDİ
Aranızda karar verdiniz ve belediyeye gidip yer istediniz?
“Evet. Belediye başkanı Abdullah Gürsel Uçar idi. Ona çıktım. Gürsel başkan ile her zaman iyi bir ilişkim(iz) oldu. Başkana olayı anlattım. “Olur” dedi. Zabıta amiri Osman (Özalp) beyi çağırdı. Bir yer tahsis edildi.”
Gittiniz ve o yere açmaya başladınız?
“Hayır. Boşuna 'Teori gri, hayat ise yeşildir' dememişler. Gürsel başkandan izin aldığımız günlerde ülke ve Datça 31 Mart 2024 Yerel Seçim sürecine girmişti. CHP'nin belediye başkan adayı Aytaç Kurt, MHP'nin belediye başkan adayı Feyzullah Gülada idi. Ben ve Ayşe Durmaz arkadaşım Sol Parti'den Datça Belediye Meclis Üyeliği için aday olmuştuk. Her parti ve her birimiz sahada seçim çalışmaları yürütüyorduk. Bu koşullarda gidip tezgah açmanın şık olmayacağını, yerel seçim sonrası yeni belediye başkanıyla bir kez daha gidip konuşmanın daha yerinde bir hareket olacağını düşünerek stant açmayı erteledik.”
AYTAÇ BAŞKAN, TAHSİSİ ONAYLADI
Yerel seçim sonrası hemen mi gittiniz?
“Yok. 31 Mart Yerel Seçiminde biz Datça Belediye Meclisine aday çıkarmamıza karşın CHP'nin belediye başkan adayı Aytaç Kurt'a oy vereceğimizi hiç saklamadık. Seçimden sonra gidip kutladık ama stant konusundan hiç söz etmedik. Her seçim sonrası her siyasi partide olduğu gibi ilçe örgütü olarak bizim de kendi içimizde tartışacağımız konular vardı... Onun da etkisiyle Aytaç başkana çıkıp standı konuşma Mayıs ayı sonlarına sarktı.”
Konuştunuz ve stant tahsisi yapıldı?
“Evet. Stant açmaya karar verirken standı yaz sezonu boyunca açma, vatandaşın tepkisini görme ve sonrasında ne yapılabileceğine yeniden karar verme düşüncesindeydik; başkana bu düşüncemizi özet olarak anlattım. Gürsel başkan ile bu konuda yaptığım görüşmeyi aktardım. Aytaç başkan zabıta amiri Osman beyi çağırdı. Sonuçta, Gürsel başkanın da söylediği yerde stant açma kabul edildi ama bazı nedenlerle oraya değil de zabıta kulübesi karşısındaki yerde stant açmaya başladık.”
“DAYANIŞMA” KAVRAMI, VÜCUT BULDU
İlk tepkiler önemlidir; nasıldı?
“Bize gösterilen yeri en iyi nasıl değerlendirebileceğimizi düşündük ve Dayanışma Kooperatifi'nden arkadaşların önerdiği 'HATAY ÜRETİCİSİYLE HAYAT BULACAK' sloganının yazılı olduğu bir pankart hazırlattık, standın arkasına astık; böylece pazara gelen ve oradan geçen herkesin görebileceği bir görünüm elde ettik.
Bu tür etkinliklerde ilk başlarda özellikle o etkinliği düzenleyenler, etkinlikten önceden haberdar olanlar ve onların bir biçimde yönlendirdiği kişiler yoğunlukla gelir ve size 'Kolay gelsin' derler. Stant açtıktan sonra ilk haftalarda bizde de öyle oldu. Geldiler ve en azından, hatıra binaen de olsa bir şeyler aldılar.”
Sonra?
“Stant açarken elbette kooperatifin bize gönderdiği ürünlerden mümkün olduğunca çok satmak ve satılanın parasını gecikmeden yollayarak kooperatifi kuran depremzedelerin yaralarına bir nebze de olsa melhem olmak istiyorduk; bunun aksini düşünmek abesle iştigal etmektir. Bunun yanı sıra ise 'dayanışmanın' içi boş bir kavram olmadığını göstermek ve deprem bölgesinde yaşama tutunmaya çalışanlar ile dayanışmanın şart olduğunu en azından Datça'da bilince çıkarmak istiyorduk; nerede yaşıyor olurlarsa olsunlar İnternet üzerinden kooperatiften doğrudan ürün isteyebilirler, çevrelerini buna yönlendirebilirler ve benzeri faaliyetleri gittikleri yerlerin koşullarına uygun olarak gündeme getirebilirlerdi. Bu yapacakları, 'dayanışma' kavramının vücut bulan farklı hallerinden birisi olacaktı. Ben ve stantda gönüllü duran arkadaşlarımız gelenlerle, ürün alsın ya da almasınlar yüzlerce kez bunları konuştuk.”
“DAYANIŞMA”, HAYATA BAKIŞIMIZIN DOĞAL BİR PARÇASI OLMALI
“Dayanışma duygusu” konusundaki gözlemin ne?
“Gürsel ve Aytaç başkanlar başta belediyenin yer tahsisi konusunda gösterdiği duyarlılık çok önemli. Stant açık olduğu süre içerisinde Aytaç Başkan iki kez standı ziyaret etti ve sosyal medyada paylaşılacağını bilerek fotoğraf çektirdi. Belediyenin sosyal medya hesaplarında birden çok kere standın duyurusu yapıldı. CHP Datça İlçe Örgütü Başkanı Sezai Öz, BirGün Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Yaşar Aydın, Sol Parti MYK üyesi Ozan Sürer, Datça Belediye Meclisi'nin eski ve yeni bazı üyeleri, İskele ve Eski Datça Muhtarları standı ziyaret ettiler. AKP Datça İlçe Teşkilatı önceki dönem başkanı Fatih Keleş tarafıma telefon ederek stantda satılan ürünlerden satın aldı ve bilahare beğendiğini bildirdi. Sol, sosyalist yapılardan olsun olmasın bazı tanıdıklar pazara çıktıklarında mutlaka standa uğradılar ve içlerinden bazıları çevrelerini standa yönlendirdiler. Sosyal medya paylaşımlarından standın açıldığını öğrenen sayısız vatandaş mutlaka uğrayıp bir kereye mahsus da olsa ya da Datça'da oldukları sürece gelip ihtiyaçları olan ürünleri stantdan aldılar. Örneğin öncesinde hiç tanışmadığım orta yaşlı bazı vatandaşlar gelip 'Bana şunu ver' ya da 'Şunları alayım' diyor, 'iyi bir iş yaptığımızı' söyleyip gidiyorlardı. Bir gün genç bir kız geldi, bazı ürünleri aldı ve giderken 'Pazara sadece sizden bunları almak için geldim' dedi... Bunlar ve bunları yazarken mutlaka unutmuş olabileceğim daha pek çok başka hoş harekete tanık oldum.”
Gözlemlerinin hepsi böyle pozitif şeyler değil herhalde?
“Değil elbette. Söyleşiye başlamadan önce o cümleleri söylememin bir nedeni vardı: Ben 1980 öncesi toplumsal muhalefet içerisinde aktif olarak yer alan birisiyim. Fatsa'yı yaratan, Uşak'ın bazı köylerinde o günlerin coşkulu havası içerisinde 'Komün' olarak adlandırılan kollektif yaşam tarzını kurmaya çalışan bir düşüncenin savunucularındanım. 'İmece' kavramının doğduğu bölgenin bir parçası olan ülkemizde 'dayanışma' kavramının bir 'hobi faaliyeti' anlamına gelmediğini, hayata bakışımızın doğal bir parçası olarak kavranması gerektiğini bilenlerden birisiyim. Açtığımız bu stant dayanışmanın, özel olarak depremzedelerle dayanışmanın vücut bulmuş hallerinden birisiydi. Hal böyleyken, sıradan vatandaşlarımızın bazıları neyse de kendisini hala sol, sosyalist olarak tanımlasın ya da tanımlamasın 1980 öncesi toplumsal muhalefet içerisinde yer aldığını söyleyen pek çok kadın ve erkeğin açtığımız bu standa bakışı, bizim bu yaptığımızı bir 'dayanışma' faaliyeti olarak görmediklerini söylemeleri, işin içerisinde mutlaka 'maddi bir çıkar' olduğunu ima etmeleri, hatta bazılarının açıktan bunu ifade etmeleri beni çok etkiledi, sarstı. Bu yaklaşım sahiplerine göre 1980 sonrası dönemde çok şey değişmiş, köprünün altından çok sular geçmiş ve artık günümüzde 'dayanışma' diye bir olay söz konusu değildi, olamazdı. Her şey karşılıklı çıkara bağlıydı. Kimse çıkarı olmayan bir işe kalkışmazdı. Bir dönem de olsa idealleri için mücadele eden ve bunun faturasını şu ya da bu ölçüde ödeyen insanların bir kısmında gözlemlediğim bu 'değerlerinden uzaklaşma, değerlerine yabancılaşma' hali çok acı vericiydi. Ben insan ilişkilerinde beyanın belirleyici olduğuna inanan, 'aksi kanıtlanıncaya kadar beyan esastır' diyen birisiyim. Böyle düşünen bazılarını ikna etmek için az dil dökmedik.”
ÜRÜNLER, KENDİ MÜŞTERİSİNİ YARATTI
Ürünlere tepki nasıldı?
“Kooperatif yeni. Haliyle bunun yol açtığı bazı eksiklikler var ama tüketiciden gelen tepkileri ve çözüm önerilerini günü gününe iletince çoğunu gideriyorlar. Bu tür toplumsal faaliyetler bir yere kadar hatır-gönül ilişkileri ile yürür, sonrası tamamen sunulan hizmete, ürüne bakar. Hatay Dayanışma Kooperatifi'nin pek çok ürünü kendi müşterisini yarattı. Her hafta gelip tahin, alıç sirkesi, domates salçası, keçiboynuzu özü, Halhali zeytini, pul biber, sumak, zahter... alan ya da komşusunu yönlendiren müşteriler oldu.”
Son sözün?
“Datça'da 24 hafta boyunca açtığımız Dayanışma Standı Hatay/Defne'de kooperatifleşmeye çalışan depremzede üreticiler için bir umut ışığı oldu. Biz bu standı açarak onlara kendi topraklarında yaşama tutunma çabalarında yalnız olmadıkları duygusunu vermeye çalıştık. 'Dayanışma' kavramını somut bir olgu haline getirmeye ve örnek alınmasını sağlamaya çalıştık. Nitekim Aydın'da benzer bir girişimin gündeme getirildiğini öğrendik. Standın devam ettirilmesinin yararlı olacağını düşünüyorum.”