Bugun...



Datça'yı Yağmalama Girişimleri Devam Ediyor

Datça Belediye Başkanı Gürsel Uçar, MUÇEP (Muğla Çevre Platformu) üyesi bir grup ile yaptığı sohbette 1/25.000'lik planlarda parsel bazda değişikliğe gidilerek “mutlak tarım alanı” olan bir yere “özel plan” çıkarılmasına ve 36.000 m2'lik bir alanın imara açılmaya çalışılmasına isyan etti; duyarlı vatandaşların olup bitene seyirci kalmamaları gerektiğini söyledi.

facebook-paylas
Tarih: 20-01-2023 22:56

Datça'yı Yağmalama Girişimleri Devam Ediyor

Söyleşi: Mehmet Erdal

CHP İlçe Başkanı Aytaç Kurt'un organize etmesiyle Belediye Başkanı Gürsel Uçar'ın makam odasında gerçekleşen buluşmada MUÇEP'liler 15.01.2023 günü Hızırşah Kültür Evi'nde gerçekleştirdikleri forum ve Datça'nın sorunlarına dair yapılan bir anketin sonuçları hakkında başkana bilgi verdiler; Alavara, Ilıca, Yat Limanı vb. konulardaki gelişmelere dair sorular sordular. Belediye Başkanı Gürsel Uçar ise Datça Belediyesi'nin yatırımları olan yeni Pazar yeri, Hızırşah Cami karşısındaki Arkeolojik Park Alanı ve Palamutbükü-Karaköy yol ayrımındaki çok amaçlı düğün salonu projeleri ile ilgili gelişmelerden söz etti.

BAŞKAN ÇOK DERTLİ

(Başkan'ın hem 17.01.2023 günü benimle hem de bugün MUÇEP'liler ile yapılan söyleşilerde söyledikleri özü itibariyle şöyledir)

Başkan, bu bilgilendirmelerin ardından Kızlan Mahallesi sınırları içerisinde ve Datça-Marmaris Karayolu üzerinde bulunan BİLLURKENT'in tam karşısındaki 4641 ve 4955 nolu parsellerde 1/25.000 ölçekli planda Çevre Düzeni Plan Değişikliği yapılarak 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Nazım ve Uygulama İmar Planı çıkarılmasına, böylece bugüne kadar tarım alanı ve doğal sit olan bu bölgede 36.000 m2'lik bir alanın imara açılmasına dair açıklamalarda bulunmaya başladı.

Başkan, “Ben belediye başkanı olduğum günden bugüne kadar Palamutbükü'nün, Mesudiye'nin, yani 'kaçak yapıların' en fazla olduğu bir bölgede 'en kötü plan plansızlıktan iyidir' anlayışıyla plan yapmaya çalışıyorum” diyerek konuşmaya başladı.

Başkanın anlatımına göre, plan yapmalarının önüne o bölgenin tarım alanı olması “aşılamayan bir engel” olarak çıkmıştı. Palamutbükü'nün “İmar Planının” çıkması doğrudur, yanlıştır, bu ayrı bir konu idi. Keşke 30-35 yıl önce böyle bir işe girilseydi ve oraları koruma adına, yapıları tarım alanları dışına, ovanın kenarlarına, tepelerin eteklerine, yamaçlara alıp o bademlik arazi tarım alanı olarak kullanılabilseydi. Ne yazık ki Türkiye'nin o zamanki yapılaşma bilinci, insanların yapılaşma anlayışı daha kolay inşaat yapılan ovalara yapı kondurmak şeklindeydi. Bugün Palamutbükü neredeyse bir kent olmuştu. Bu haliyle Palamutbükü'nün turizme hizmet vermesi ve yaşanılır olması mümkün değildi. Orasının mutlaka bir imar planına ihtiyacı vardı. Mücadele vermeye başlamıştı. Ama “orası mutlak tarım arazisidir” denildiği için İl Tarım'dan olumlu bir görüş alamamışlar ve haliyle somut bir ilerleme sağlayamamışlardı.

Başkan, konuşmasına, neden bu konudan bahsederek girmişti? Şundan:

BİRİLERİNE “ÖZEL PLAN” YAPILIYOR

1994 yılında yapılmış olan 1/25.000'lik planlarda “mutlak tarım alanı” olarak işaretlenmiş 4641 ve 4955 nolu 36.000 m2 büyüklüğündeki parsellere ilişkin Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü “uygundur” diye görüş bildiriyor, ki bu gelişmeden belediyenin hiç bir haberi olmuyor. Sonra bu iki parsele özel olarak 1/25.000'lik plan yapılıyor; bakanlık bunu onaylıyor. Arkasından, 1/5000'lik plan yapılıyor. Bakanlık onu da onaylıyor. Ondan sonraki aşamada bu planların askıya çıkarılıp, değerlendirilip, şunlar, bunlar diyerek belediyeye gönderilmesi gerekiyor. Bu da olmuyor planları Datça Belediyesi'ne göndermiyorlar.

Normalinde, planları, askıdan indikten sonra onay için Datça Belediyesi'ne göndermeleri, Belediyenin de bir dosya hazırlayıp bu planları bir haritacıya verip yolların, yeşil alanların kamuya terkini yapıp, bundan sonra kalan yerlerin tapusunu mülkiyet sahibine vermesi gerekiyor. Prosedür böyle çalışıyor.

Elbette süreç böyle işlemiyor.

Başkanın anlatımına göre, bu yaptıklarının belediyeden geçmeyeceğini bildikleri için Bakanlık kanalıyla Muğla Tapu Kadastro'ya yazı yazıyorlar, Muğla Tapu Kadastro bunların dosyasını hazırlıyor veya onaylıyor. Sonra Datça'daki Kadastro'ya talimat veriliyor, diyorlar ki, encümenden “uygundur” diye emsal karar istiyorsun. Buradakiler İl Tapu Kadastro'nun talimatıyla yolları, ibadet alanlarını, kamunun yerlerini çıkarıp vatandaşa tapusunu veriyorlar.

Başkan, şimdi vatandaş, şu an bize geldi, diye sözlerine devam etti. Vatandaş dediği bir kişi değil, bir şirketmiş. Kendisine gelen Kabaklarlı ailesinden.

DATÇA'YI ÇOK SEVİYORLARMIŞ

Ailenin yaklaşımı şu imiş: Datça'yı çok seviyorlarmış. Datça'ya yatırım yapmak istiyorlarmış. Datça insanına, gençlerine iş olanakları yaratacaklarmış. Kızlandaki domates daha iyi değere satılacakmış. Karaköy'ün soğanı daha çok değer kazanacakmış. Yapılacak otel ve tesisler Datça turizmine çok katkı sağlayacakmış.

Başkan, bu dedikleriniz, sizin açınızdan doğru olabilir, demiş. “Siz, Datça'ya turizm yönünden katkı sağlıyoruz, diyebilirsiniz. Bizce Datça'da turizme hizmet edecek oteller yapılsın mı? Yapılsın. Ama nerede yapılsın? Kızlan altında turizm tesis alanı olarak gösterilen 400.000m2'lik bir alan var zaten, yıllardır sorunları bitirilemiyor. Biz bu sorunu çözemezken siz geçmişte 1/25.000'lik plan içinde olmayan, tarım alanı olan bir yer için İl Tarım'dan görüş alıyorsunuz. Sonra buraya özel plan yaptırıyorsunuz. Biz bu plan BİLLURKENT'in olmuş, Ahmet'in olmuş, Mehmet'in olmuş ona bakmıyoruz; biz özel plana karşıyız. Neden özel plana karşıyız? Yarın sizden daha zengin ve güçlü birisi daha gelse, o da bir başka yeri ister. Datça turizmine katkı sağlıyorum, Datça'yı turizm açısından geliştiriyoruz, büyütüyoruz, hizmet alanlarını çoğaltıyoruz, Datça'yı var ya yedi düvele tanıtacağız... İnsanlar, Datça'nın ilerlemesini planlarlar... Ne diyeceğiz? Yatırımcıyı taşıdık mı diyeceğiz? Böyle bir şey yok. Benim açımdan, bu sizinki doğru bir plan değil. Yapılması gereken bir plan değil. Bunun için mahkemeye başvuracağımı dava açacağım.”

Başkan “Biz Datça olarak, Datçalılar olarak her ne kadar turizmden daha çok pay almaya çalışsak da, turizmin Datça'da gelişmesini, turizmin Datça halkına getireceği faydaları büyütmeye çalışsak da, gelirlerini artırmaya çalışsak da bu şekilde olmamalı. Yani ben 7 yıldan beri Palamutbükü'nde, orada yaşayan insanların hem de iyi bir şekilde turizm yapmaya çalışan insanların beklediği imar planlarını yapamazken, İl Tarım'dan görüş alıp yapamazken bugün 1/25.000'lik plan dışında olan bir tarım alanına “tarım açısından bir sakıncası yoktur” diye rapor veriliyor, 1/25.000'lik planı yapılıyor, onay veriliyor, arkasından 1/5.000'lik ve 1/1000'lik planları yapılıyor, belediye pasifize edilerek bakanlık bu planları bizzat onaylıyor. Bu kesinlikle doğru olmayan bir yöntemdir.” diyerek açıklamalarına devam etti.

DAVA AÇILDI

“Davamızı açtık. Tabi yürütmeyi durdurma almadığımız süre içerisinde, şu anda bizim belediye encümenimizden herhangi bir yazı almadan Tapu Kadastro orada ölçümünü yapmış, vatandaşın eline, al sana mülkiyet alanın diyerek tapusunu vermiş. Şimdi bunlar benden 'imar durum belgesini' vermemi istiyorlar.”

Peki siz vermeden inşaat başlayabilir mi?

“Başlayabilir.”

Nasıl?

“Ben vermesem, İl Çevre ve Şehircilik verecek, benim hakkımda da soruşturma açılacak.”

Niye onaylamadınız, diyerek...

“Evet. Benim şunu söyleme hakkım yok: Kardeşim, plana kim onay verdi ise git inşaat ruhsatını o versin. Yasa da bana tanınmış böylesi bir hak yok. Gerçek bu. İçimden geçen elbette farklı bir şey, o ayrı. Yasa gereği bakanlık bu planları onaylamış mı? Onaylamış. Onama yetkisi var mı? Var. Bu durumda benim buna imar durum belgesi vermiyorum deme şansım yok. Aşağı yukarı bir hafta oldu bunların imar durum belgesi almak için başvuruda bulunmaları. Şimdi dava açtım. Yürütmeyi durdurma alamadığımız süre içerisinde imar durum belgesini vermek zorundayım. Benim burada gelen bir evraka en geç bir ay içerisinde yanıt vermem gerekiyor. Bu süreyi aşmamam gerekiyor. Bu konuda 14.10 2022 tarihinde Cumhurbaşkanlığından olur alıyorlar. Bu proje 01.11.2022 günü askıya çıkıyor. Bir ay askıda kalıyor.”

Sizin itirazınızın içeriği ne?

“Hem dava açtık hem de yürütmeyi durdurma istedik.”

Yani, bütün bu olup bitenler yasal değil, prosedüre uygun değildir, diyorsunuz?

“Bir, burası bir tarım alanıdır. Bu tarım alanına hangi makam, yani İl Tarım nasıl olur da 'olur' görüşü verdi. İki, Datça'da bu zaman kadar 1/25.000'lik plan dışında bir 1/25.000'lik plan yapılmadığını ve plan altı olarak 1/5.000'lik ve 1/1.000'lik planların yapılmadığını, özel plan olarak imar planlarının Datça'da yapılamayacağını, 30 yıldan beri kurum bunları söylerken bugün nasıl böyle bir planlama uygun bulundu?”

Sonuç?

“Bekliyoruz.”

Cevap gecikti diyelim, siz gelen evraka cevap vermek zorundasınız.

“Bir hafta oldu imar durum belgesi isteneli. Bugün bir yazı yazdım, planların sayısallarını bize atın, biz nasıl bir yere tapu vereceğiz, değerlendireceğiz, dedim. İmar durum belgesini vermek zorundayım. İmar durum belgesini verdikten sonra bunlar yapacakları yapıların projelerini çizdirecekler. Projeleri çizdirdikten sonra yine onay için bize getirecekler. Ben tabi o noktada gerekeni isteyeceğim. Elbette bizim açtığımız davadan bir sonuç gelinceye kadar hangi aşamaya gelirler, inşaat ruhsatı alabilirler mi, inşaata başlarlar mı bilemiyorum. Benim vermediğim noktada İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü'nün buraya inşaat ruhsatı verme hakkı var. Benim hakkımda da soruşturma açmaları gerekiyor. Şu an bizden imar durum belgesi almak için müracaat etmişler, imar durum belgesini alıp imar bürolarına verip projenin çizimin yaptırmak istiyorlar.”

Elbette, önceden çizim yaptırmamışlar ise...

“Şu anda, sanmıyorum ki bizden alacakları imar durum belgesi neticesinde bir çizime başlayacaklar. Çünkü çizim yapan mimarları tanıyorum, büroları burada, o büro, o,300 odalı oteli, camiyi, ticari binaları çizecek kapasiteleri yok. Bize dosyayı getiren kişi zeki birisi ama onun bürosunda bu proje altı ayda çizilemez... Bence bu projeyi birileri çizdi, Datça dışında çizdirildi, burada o arkadaşın imzasıyla daha kısa bir sürede bize getirilip ruhsat alım işine girişilecek, diye düşünüyorum.”

Gidişat iyi değil. Açık konuşalım, bu olup bitenler hem işleyiş olarak hem de Datça için iyi şeyler değil. Kızlanlılardan konuştuğum bazıları, o inşaat orada yalnız kalmaz, üst kısma doğru ciddi bir basınç oluşturur ve o bölge inşaata açılır, diyorlar.

“Bir başkasının bunların yaptığı gibi aynı yöntemle bir başka yerde özel plan çıkartmayacağını kim iddia edebilir? Gereme'ye, Alavara'ya, Mesudiye'yae Bağlarözü'ne, Karaköy'e benzer planlarla girilmeyeceğini nereden bileceğiz? Yani bu ailenin inşaat yapacakları yerin karşısında, çarşıda pek çok yerleri var. Başka yerlere de yapmazlar diyebilir miyiz? Diyemeyiz.

İleride, başkan bu konuda yetersiz, ilgisiz kaldı, Datça'nın bu şekilde yapılaşmasına seyirci kaldı, duyarsız kaldı dedirtmek istemiyorum. Datça'nın doğal yapısını, bu şekilde her yerin insanlara iş, aş, ekmek, Datça'ya büyük kazanç, para, bu tür imar planları ile Datça'nın hepimizin yaşayabileceği alanları daraltarak, zenginlerin yaşayabileceği, istedikleri gibi kullanabilecekleri bir alan oluşturmalarına izin vermek istemiyorum. O bakımdan, yürekten Datça'yı seven insanların bu işin karşısında olduğumu bilmelerini istiyorum.”

İyi olur Başkanım. Eğer vatandaş bu benim sorunum derse ve sesini yükseltirse bir mesafe alma şansı var, aksi halde olup biteni seyrederiz...

“Ben davayı kazanacağımıza inanıyorum!”

Başkan ile sohbet bittikten sonra MUÇEP'li bir arkadaş telefon etti: Marmaris Hisarönü'nde benzer konumdaki 142 parsel ile ilgili açılan davada İdare Mahkemesi'nin görevlendirdiği bilirkişilerin verilen “özel imar izninin” uygun olmadığı şeklinde görüş bildirdiğini, söyledi.

 




Bu haber 3283 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YEREL YÖNETİM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI