Bugun...



Belediye Başkan Aytaç Kurt'a sorduk (3): Limandaki uygulamalara itirazlar konusunda ne düşünüyorsunuz?

Belediye başkanı Aytaç Kurt sahillerin işgali ile “hazine arazilerinin işgali” arasında bir paralellik kurunca söyleşi kendiliğinden uzadı ve farklı konulara doğru evrildi.

facebook-paylas
Tarih: 28-10-2024 14:42

Belediye Başkan Aytaç Kurt'a sorduk (3): Limandaki uygulamalara itirazlar konusunda ne düşünüyorsunuz?

MEHMET ERDAL

(son bölüm)

Başkanım, o konuyu başka bir gün soracağım. O konu uzun ve çok önemli bir konu. Siz belediye meclisinin Ekim ayı olağan toplantısında bu konuya değindiğiniz için sormayı düşünüyorum. Bu konuda bize de gelen bilgiler var; özellikle Reşadiye sırtlarına ve Kızlan'ın Gereme tarafına dair. Bazı yerel siyasetçilerin adlarından söz ediliyor.

“Siyasetçi-miyasetçi fark etmez. Toplumda şöyle bir algı var: Türkiye'de bu kadar İmar Affı, bu kadar Orman Affı, bu kadar Vergi Affı... çıkar ise yarın bunların tekrar olma ihtimalleri üzerinden bir hayat dünyası yaratıyor insanlar. Böyle olunca, açmayanlar, yapmayanlar bir gün kendisini yaptırmayanlara karşı korumak zorunda kalıyorlar. Sen yapmadığın zaman 'Ahhh keşke o gün yapsaydım' diyorsun ya da çocuğun 'Herkes yaparken sen ne yaptın?' diyor”

Sen enayi misin?” diyor. Biz bu dediklerini yapmayanlar olarak enayiler safındayız, başkanım, Türkçesi bu. Bu konunun üzerine biraz daha ayrıntılı gitmeliyiz. Bu konuyu sizin ağzınızdan yazmak isterim ama başka bir gün. Çok kısa olarak, ben daha önce Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Cemal (Demirtaş) başkan ile yaptığım söyleşinin bir bölümünde haber yapmıştım gerçi de limandaki uygulamalar konusunda şöyle bir itiraz var: “Belediye diyor ki 'Sahillerde yetki bende değil.' Buna karşın limanda teknelerden bağlama, elektrik, su vs. dolayı bizden para alıyor.” Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

BİZ VERDİĞİMİZ HİZMET NEDENİYLE PARA ALIYORUZ

“Biz verdiğimiz hizmetin karşılığında para alıyoruz, bir yeri işgal etmiyoruz. Biz oraya gelen teknelerin düzenlemesini yapmakla sorumluyuz, böyle bir yükümlülüğümüz var. Yasa diyor ki 'Siz bir kentin güvenliğinden, huzurundan, toplumsal yaşamı kolaylaştırmaktan... sorumlusunuz.' Ben de diyorum ki, buraya gelen teknenin hizmet alabilmesi için bu limana yanaşması lazım. Biz buraya yanaşan tekneden değil, yanaştıktan sonra buradan aldığı hizmet karşılığında para alıyoruz ya da orayı düzenlemekten para alıyoruz. Şimdi kimse buna 'Denizler şöyledir, böyledir' diye kendi gerçekliğinden başka bir hukuki tanımlama getirmeye çalışmasın. Bunlar da zamanında belediye meclisinden geçmiş kararlardır.”

Yani Datça Limanı şu an hiç kimseye ait değildir. Herhangi bir özel işletme tarafından işletilmemektedir, örneğin, Marmaris Marinası gibi.

“Şöyle, bak, tekrar söylüyorum: Denizden geliyorsa, 'Ben buradan hizmet alacağım' diye, biz de buraya numara koymuşuz. Diyelim ki 25. Buraya yanaşan her tekne burada çöp, su, elektrik hizmetinden yararlanıyor mu? Yararlanıyor. Biz bunların karşılığında para alıyoruz. 'Hadi sen git denizin ortasına, hizmet alma' diyemeyiz ki. Gelenler bu hizmeti alıyorlar...”

NEREDEN NE ALACAĞIMIZA BELEDİYE MECLİSİ KARAR VERİYOR

Bunun kararları belediye meclisinden geçmiş mi?

“Tabii”

Benim için önemli olan bu; belediye meclisinden geçmiş ise bana göre yasaldır, açıkça söyleyeyim. Doğru ya da yanlış ama sonuç itibarıyla yasal kararlardır. Bana göre belediye meclisleri yerel parlamento görevi görürler.

“Evet, birçok fiyat, işte işgaliye parası, Halk Lokantasındaki yemeklerin fiyatı... bunların hepsi belediye meclisinden geçmiştir. Biz kafamızdan 'Bağlama yeri bu fiyat olsun, şu şu fiyat olsun...' diyemiyoruz. Bunların hepsi kurumsal anlamda sorumluluğun, kanunların bize verdiği yetkilere göre belediye meclisinde kararlar alıp fiyatlandırıyoruz. Bu konu farklı boyutlara çekilmesin. Bunun yasal sorumluluğu budur. Biz buna göre hareket ediyoruz.

Birkaç gün önce Rodos'a gittik. Rodos bu konuda yapılması gereken ne varsa ince ince hesaplamış, yapıyorlar. 'Orada bu işler nasıl işliyor?' derseniz, bütün yetki belediyede. Limanın nasıl kullanılıp kullanılamayacağına belediye karar veriyor. Mesela, Çeşme'den Kaş'a kadar tüm kıyıda deniz taşımacılığı limanlara insanları getiriyorlar, götürüyorlar sadece Datça'ya getiremiyorlar. Neden? Gemi yanaşma yerimiz yok. Bugün her hafta karşı adalardan pazara gelecek 300 kişi gelemiyor.”

GÜMRÜK, YANAŞMA YERİ... BU SORUNLARI EN KISA SÜREDE ÇÖZMELİYİZ

Eskiden geliyordu ve biz pazarcılar onların gelmesini dört gözle beklerdik.

“Bak, eskiden geliyordu. Gümrük de vardı. Bugün gümrük yok, yanaşma yeri yok. Bunları en kısa zamanda çözmemiz lazım. Kaymakam beyle de görüştük; 'En hızlı çözüm nasıl olabilir?' Bana göre, Datça Tatil Köyü'nün önündeki yıkılmış ya da yıkılmakta olan (beton) iskeleyi en kısa zamanda tamir edip bu işi hayata geçirmek lazım. Araştıracaklar. Sağlamlaştıracaklar ya da yeniden yapılacak... Bunun dışında başka yerler de var ama sanki bana çok hızlı çözüm üretebileceğimiz yer burası gibi geliyor. Deniz taşımacılığı, özellikle son yıllarda çok önem kazandı. Bakın Knidos Yat Yarışları yapılıyor. Gelip gören herkes oraya hayran. Herkes bir şeye gelmek istiyor ama bunların yıllık periyodik tarihleri belli olur, buna göre hazırlanılır. Bunun için Simi'ye gideceklerdi. Akşam onların orada eğlenceleri vardı. Oradaki belediye başkanı buraya, ben oraya gidecektim ama hava şartları elvermedi. Buna Rodos da hazır. Bu ilişkiler devam edecek.”

Tamam, başkanım.

“Demin yarım bıraktığım bir konu var, onu da ekleyeyim: Bizim limanın bulunduğu sahilde aslında küçük teknelerin bağlanabileceği kadar bir düzenleme yapılsa olur.”

Limanın olduğu bölgede mi, diğer tarafta mı?

“Karşı, karşı. Ilıca Kamping'den sonraki marina alanı var ya orada buna benzer bir sahil olabilirdi. Denizcilik biraz daha popüler olacak gibi görünüyor. Teknelerin bağlama yeri sorununu böyle hızlı bir şekilde çözebilirdik. Henüz onlarla ilgili çalışmalar valilik nezdinde devam ediyor. 'Böyle mi olur, şöyle mi olur?' Hızlı hareket etmemiz lazım ama tabi başka sorunlar da var... Hızlı adım atamıyoruz.”

Siz işin içerisindesiniz. Sıkıntıları biliyorsunuz. Dışarıdan bakılınca olay biraz daha farklı görülebilir. Olanaklarınızı ve hareket çerçevenizi siz biliyorsunuz.

SAMİMİ OLAN HERKESLE YOL YÜRÜYECEĞİZ

“Ben yıllardır burada ne nedir, ne ne değildir anlamaya, öğrenmeye çalışıyorum. Toplumsal sosyolojiyi çok önemsiyorum. Uzak diyarlardan bu diyarlara gelmiş insanların sosyolojisini, iç dünyasını, aile dünyalarını da bildiğim için önümüzde başka bir kardeşliğe, dostluğa, barışa ortaklaşa bir yaşam kültürü geliştirmemiz tarafından bakıyorum hayata. Çok farklı kültürlerimiz var. Herkesin farklı istekleri var. Hayata karşı geçmişten öğrendikleri, bugün de onların dahil olmasını istedikleri bir mücadele kültürleri var. Bunları da biliyoruz. Dilerim önümüzdeki süreçte daha beraber, daha yaşadığımız bu coğrafyayı nasıl güzelleştirebilirizi şucu-bucu, yerli-yabancı, oralı-buralı demeden doğru bir yolda hep beraber çözeriz. Bunun için samimiyiz. Bu kelimeyi tekrar kullanmak zorundayım: Samimi olan her şeyle, herkesle yol yürüyeceğiz. Ama ortada bir kelimenin 'samimiyetsiz' dediğim zaman, 'Ha biz samimiyetsiz miyiz?' diye söylenen kelimeyi karşı tarafa geçirip bizi bir 'cephe' gibi kimse görmesin. Biz bu toplumun bir parçasıyız. Bu coğrafyanın bir parçasıyız. Devamlı, güzel olan ne varsa onları yapmaya çalışıyoruz. Oraya gideceğiz, şuraya gideceğiz. Ankara'ya koşacağız, Muğla'ya koşacağız. Rodos'a koşacağız. Bu coğrafyada yapılabilecek güzel olan her şeyi yapacağız. Bakın, sizden önce burada birileri daha vardı. Özellikle kültür, sanat tarafımızı, mücadelemizi biraz önemsediğimizi hissetmiş, 'Ben Datça'da bir şey yapmak istiyorum.' diyor kültür-sanat konusunda. Herkesin farklı güzel fikirleri var. Bu coğrafya, bu anlamda özgürlüğün, barışın, kardeşliğin, kültürün, sanatın merkezi olmalı. Bunu genel başkanımız geldiği zaman da söyledim. Çok güzel buldu. Katkı sundu. Mesela ben ısrarla '14 mart Tıp Bayramı ya da festivali dediğim şeyi Hipokrat Knıdoslu mu yoksa Kos'lu mu tartışmasına düşmemize gerek yok, gerekirse beraber yapalım' dedim, Kos'la beraber, Rodos'la beraber.

Yani bu ada, bu coğrafya birçok yere örnek olabilecek kadar kültüre sahip. Biz bunları işte Can Yücel Festivali etkinliklerinde, daha önce 1 Eylül Dünya Barış Gününde yaptık. Bundan sonra daha da yapacağız. Çünkü Rodos Belediye Başkanımız ile görüşürken '1Eylül Dünya Barış Gününü beraber yapalım' deyince, hemen 'Tamam' dedi. Biz aynı denizin karşı komşularıyız. El sallasak yardıma önce biz koşuyoruz. İşte geçen sene Simi'de sel olduğu zaman önce buradan biz yetiştik. Bu dostluğu, bu kardeşliği burada beraber geliştireceğimiz birçok alan var. Aramızda aynı zamanda ticaret de gelişiyor. Datça'da ürettiğimiz birçok ürüne talip olduklarını kendileri söylediler.

Başkanım, son sözleriniz. Uzun bir söyleşi oldu. Bekleyenler var. İşlerinize engel olmayalım.

Bende son söz bitmez.

 




Bu haber 2950 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YEREL YÖNETİM Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI