Bugun...



Dikili Halk Meclisi

Yurttaşların doğrudan temsiliyetini esas alan birim (iş yeri, site, sokak, mahalle, köy, ilçe...) örgütlenmelerini ve bu örgütlenmeler üzerinden yürütülen mücadeleleri çok önemsiyorum. Bu süreçte emeği bulunanların deneyimlerini “söz uçar, yazı kalır” diyerek kendi ağızlarından dinleyip yazıya dökmeyi ve kalıcı hale getirmeyi seviyorum.

facebook-paylas
Tarih: 02-10-2023 22:58

Dikili Halk Meclisi

SÖYLEŞİ: MEHMET ERDAL

Bu çerçevede geçen yıl Ekim ayı ortalarında (18 Ekim) Bergama Devlet Hastanesinde yatarken ziyaretine gitmiş ve Dikili'nin bir mahallesi konumunda olan Çandarlı'da yaşama geçirilen Çandarlı Halk Meclisi üzerine söyleşi yapmıştım Eyüp Sabri Gamsız'la.

Bu yıl Eylül ayının son günleri (29.09.2023) yaşamını devam ettirdiği Çandarlı'da ziyaretine gittim ve bu kez Dikili'de yaşama geçirdikleri Dikili Halk Meclisi üzerine söyleşi yaptım.

 ÇANDARLI HALK MECLİSİ DEVAM EDİYOR

Çandarlı'da kurduğunuz Halk Meclisi'nin durumu nedir şimdilerde?

“Çandarlı Halk Meclisi devam ediyor. Çandarlı Halk Meclisi, şöyle söyleyeyim, 14-28 Mayıs 2023 Genel Seçim sürecinde Sol Parti'nin seçim çalışmalarına ağırlık vermemiz nedeniyle biraz boşlandı...”

Senin Sol Parti'nin seçim çalışmalarına katılman nedeniyle mi?

“Benim ve Çandarlı Halk Meclisi içerisindeki Sol Partililerin çalışmalara katılmaları nedeniyle.”

Çandarlı Halk Meclisi'nde başka siyasi partilerden kimseler yok muydu?

“Vardı. Örneğin TİP'liler vardı. Onlar da kendi siyasi Partilerinin seçim çalışmalarını yürütüyorlardı.”

Bu seçim çalışmalarını nerelerde yapıyordunuz?

“Çandarlı, Dikili, Bergama, Kınık, Soma... Hatta Edremit'e kadar bu çevredeki Sol Parti'nin genel seçim çalışmaları içerisinde doğrudan yer aldık. Bu süreçte Çandarlı Halk Meclisi toplantılarına ve çalışmalarına pek fazla katılamıyorduk. Bu süreçte TİP'liler Çandarlı Halk Meclisi'ni TİP'in yan kuruluşu gibi bir konuma sokmaya çalışıyorlar. Bir ara gelip ilgilendiğimizde bu durumu gördük. Hemen müdahale ettik. Meclisi toparladık. TİP'li meclis üyelerine 'Bu yaptıklarınız meclisin ilkelerine aykırı. Grup hareketi yapılmaması konusunda daha önceden hemfikir olunmuştu...' dedik.”

Yapılması istenmeyen Çandarlı Halk Meclisi içindeki grup hareketi mi?

“Evet. Kozalak örmüşler, meclis ilişkilerimiz üzerinden meclis üyelerine gidip insanları TİP üyesi yapmaya çalışıyorlar ve meclis faaliyetlerine değil, yalnızca TİP'in seçim çalışmalarına katılmaya çağırıyorlar....”

Bu olay üzerine Çandarlı Halk Meclisi toplanıp bir karar filan mı aldı?

“Çandarlı Halk Meclisi Yürütme Kurulu olarak toplanıp karar alındı. TİP'in bu tavrının birey hukukuna dayalı meclis ilkelerine aykırı olduğu sonucuna varıldı. TİP'li arkadaşlar kararın alındığı toplantıya katılmadılar. Dikili Emek ve Demokrasi Platformundaki Çandarlı Halk Meclisi temsilcilerinden birisi TİP'li idi. Görevden aldık.”

Çandarlı Halk Meclisi Dikili Emek ve Demokrasi Platformu'na temsilci düzeyinde mi katılıyordu?

“Evet. Yürütme içerisindeki TİP'li arkadaşları da görevlerinden aldık. Şu an Çandarlı Halk Meclisi faaliyetine devam ediyor. Örneğin ÇEDES'e yönelik Çandarlı'da yürütülen çalışmalara Çandarlı Halk Meclisi ciddi katkıda bulundu. Çandarlı ve Dikili Halk Meclisleri olarak İzmir'deki 'Laiklik' mitingine 3 otobüsle gidildi. Bunlar başarılı işlerdi.

Burada şöyle bir durum var: Çandarlı Dikili'nin bir mahallesi. Şimdi Çandarlı Halk Meclisi ile Dikili Halk Meclisi'ni birleştirme düşüncesindeyiz...”

 DİKİLİ'DEKİ HALK MECLİSİ KURMA ÇALIŞMALARI MEYVESİNİ VERDİ

Dikili Halk Meclisini kurma düşüncesi ne zaman gündeme geldi? Önce bunu bir anlayalım.

“Şöyle gündeme geldi: Çandarlı Halk Meclisi kurulma öncesi süreçte seninle yaptığımız tartışmalar sonrasında ben hem Çandarlı'da hem de Dikili'de çalışmalara başlamıştım. Çandarlı Dikili'nin bir mahallesi ya 'Nereden tutturursak' diye düşünmüştüm. İlk başlarda Dikili'de de çalışmalar iyi gidiyordu ama 2022 yılı kışına girerken, Dikili'de bu sürece katılanlar ağırlıkla yazlıkçı olduğundan, bu insanlar Dikili'den ayrıldılar ve geride 2-3 kişi kaldılar. Çandarlı daha derli toplu bir yer olduğundan Çandarlı'dan yürüdük ve sonuç aldık. Dikili'deki Çalışmalar ise nihayet bu yaz meyvesini verdi.”

Nasıl?

“Biliyorsun, halk örgütlenmelerinde yerelde her şeyi kapsayacak bir formül tespit etmek lazım. 'Burada herkesi etkileyen birincil sorun ne?' Dikili'de arıtmanın olmaması nedeniyle denizin kirlenmesi ve havaların sıcak gitmesi nedeniyle de denizin kokması, bize böyle bir olanak sağladı. Bu durumu değerlendirerek, buradan yürüdüm. Dikili halkına çağrı yapmaya başladım, işte Dikili'nin birkaç tane yerli İnternet siteleri var, oradan, 'Bu böyle olmaz. Beraber olalım. Beraber hareket edelim. Bu sorunlarımızı çözelim. Bu konuda partizanlık olmaz' gibicesine.”

Eyüp Sabri Gamsız olarak?

“Eyüp Sabri Gamsız olarak çağrı yaptım. Bu çağrılarım üzerine yazılarıma pozitif tepkiler gelmeye başladı, çağrılarımın yayınlandığı İnternet siteleri üzerinden. Birkaç çağrıdan sonra nihayet 'Bu konuda bir yerde toplanıp bir karar almalı' dedim. 'Toplanalım! Toplanalım...' cevapları gelmeye başlanınca, yeterli sayıya ulaşıldığını gördüm ve Uluçay Çay Bahçesinde toplanma çağrısı yaptım.

O toplantıdan önce şöyle bir şey yaşadım: Bu çağrıları yapmaya başladığım ilk anlarda 48 tane Sol Parti'ye küskün, Sol Partili olmayan ama geçmişte bazı siyasi hareketler içerisinde yer almış, işte Halkın Kurtuluşu, EMEP... gibi çok farklı geleneklerden gelen insanlar geldiler, 'Dikili Halk Meclisini kuralım' diye. Buna yanaşmadım. Çünkü Çandarlı Halk Meclisi deneyimimizden çıkardığım bir ders vardı, o da şu idi: Bu arkadaşlar ile Dikili Halk Meclisi'ni kurmaya başlar isek Dikili Halk Meclisi'nde de Çandarlı Halk Meclisi'nde yaşadığımız benzer sorunları yaşayacaktık. Öte yandan, bir anlamda Dikili Emek ve Demokrasi Meclisi'nin daha geniş bir benzerini kurmuş olacaktık...”

 DİKİLİ'DE VAR OLAN YAPILAR SÜRECİN DIŞINDA KALMAYI YEĞLEDİLER

Şunları netleştirelim: Dikili Halk Meclisi'ni kurmaya başladığınızda Dikili Emek ve Demokrasi Platformu vardı.

“Vardı.”

Bu platform, benzerlerini pek çok yerde gördüklerimiz gibi siyasi partilerin, derneklerin, sendikaların, platformların vb... temsilcilerinden oluşuyordu.

“Evet, öyle oluşuyordu.”

Kaç yıl olmuş kurulalı?

“10-15 yıl kadar olmuş. Çandarlı Halk Meclisi kurulduktan sonra biz de temsilci düzeyinde bu platforma katılmıştık.”

Peki, sen bu platformun içinde mi yoksa bu platforma rağmen mi Dikili Halk Meclisi'ni kurmayı düşünüyor ve öneriyordun?

“Şöyle: Çandarlı Halk Meclisi temsilcisi olarak Dikili Emek ve Demokrasi Platformu'na katıldığım süreçte, ki hastalanınca ayrılmıştım, dedim ki 'Arkadaşlar, 10 yıldır, 15 yıldır Dikili'de Dikili Emek ve Demokrasi Platformu olarak varsınız ama Dikili halkının sorunlarıyla ilgili somut bir tane bile çalışmanız/örgütlenmeniz yok. Herhangi bir köyde, mahallede, fabrikada çalışmanız yok. Yani yerelde hiçbir konuda hiçbir varlığınız yok. Takvimde yazılı günlerde çıkıyorsunuz, basın açıklaması yapıyorsunuz, evlerinize gidiyorsunuz. Halk ile hiçbir işiniz yok. Halkın sizden haberi yok.' Toplantıda bunları kendilerine söyledim. 'Bizim Çandarlı Halk Meclisi gibi Dikili'de de Dikili Halk Meclisi çalışmamız var. Gelin bu çalışmayı birlikte yürütelim. Bir şeyler yapalım. Var olan durumu değiştirelim. Artık halk bizi tanısın...' gibi o toplantılarda 3-5 kez bu konuyu gündeme getirdim. Önerdim. Bu konuya sıcak bakmadılar. Çünkü bu iş emek istiyor.

Sol Parti'ye gelince, üyesi olduktan sonra bu konuyu orada da her toplantıda dile getirdim. 'Bakın burada da böyle bir şey gelişiyor. Gelin, buna önderlik edin'...

Sol Parti Dikili İlçe Örgütünde?

Dikili ilçe örgütünde dile getirdim. 'Bakın, denizin kirliliği ve kanalizasyon sorunu konularında insanlar duyarlı. Bu konularda imzalar toplanacak. Eylemlilikler başlayacak. Uluçay Çay Bahçesinde toplanılacak. Gelin, Sol Parti Dikili İlçe Örgütü olarak buna önderlik yapın' dedim. Bu yaklaşımım bir karşılık görmedi. Özelden de (ilçe örgütü grubu üzerinden) çağırmama rağmen hiç kimse gelmedi ama Dikililer geldiler; haliyle kişi olarak öne geçmek zorunda kaldım...

Çandarlı Halk Meclisi kurulurken de ki o süreçte Sol Parti üyesi değildim, logomuzdan tutun bastığımız bildiriler dahil her şeyi ilk olarak onlara götürmüştüm. 'Arkadaşlar, bakın, böyle böyle bir gelişme var, gelin, katılın' diyerek davet etmiş ama hiçbirisine gelmemişlerdi. Kısacası Dikili Halk Meclisi kurulma sürecinde de benzer şeyler oldu. Şimdi bana 'Bireysel hareket ediyor' gibi bir eleştiride bulunuyorlar.

Uluçay Çay Bahçesindeki toplantıdan önce çağrı yaptın ama üyesi olduğun Sol Parti Dikili İlçe Örgütünden, Dikili Emek ve Demokrasi Platformundan bir karşılık gelmedi...

“Evet. Hatta bana şöyle bir şey söylendi Sol Parti Dikili İlçe Örgütü'nün bir toplantısında: 'Dikili Çandarlı değildir, Dikili'de halk meclisi oluşturulamaz.'”

 DİKİLİ HALK MECLİSİ İLK TOPLANTIDA KURULDU

Tamam. Sonuç olarak Uluçay Çay Bahçesinde ilk toplantı gerçekleştirildi. Tarih?

“1 Ağustos 2023. Bu toplantıya 60'ın üzerinde bir katılım oldu.”

Bu çağrı yerel İnternet siteleri üzerinden yapıldı ve toplantıya gelenler bu çağrıları görüp geldiler değil mi?

“Evet. Ben çağrılarımı var olan ya da bilebildiğim bütün yerel İnternet sitelerinde paylaşmıştım. Bu İnternet siteleri toplam 15.000 civarında bir kitleye hitap ediyor. Bu sitelerdeki paylaşımlarımda dedim ki 'Bu sorunların çözümü sosyal medya düzleminde yapılan yazışmalar ile olmaz, bir araya gelelim. Fiiliyata dökelim.' Buluşma yeri olarak Uluçay Çay Bahçesi'ni verdim. İnsanlar geldiler.

Toplantıya gelenler ile oturduk. Konuştuk. 29 kişilik bir yürütme oluşturduk.”

İlk toplantıda?

“İlk toplantıda. Yürütmenin 27'si kadın, 2'si erkekti. Böylece kadın ağırlıklı bir yapı ortaya çıktı. Oluşturduğumuz birlikteliğin adını koyduk, 'Dikili Halk Meclisi' olarak. Temel ilkelerimizi belirledik. Öncelikli olarak çözümünü istediğimiz sorunlar deniz kirliliği ve arıtma idi. Bunlar için ilk olarak imza toplamayı iş olarak önümüze koyduk...”

 DİKİLİ'DE “ARITMA” SORUNU VAR

Dikili'de arıtma yok mu?

“Var ama sahte bir arıtma.”

O ne demek?

“Şöyle: Arıtma, kanalizasyondan gelenleri topluyor. Topladıktan sonra mikserden geçiriyor. Çorba yapıyor. Sonrasında hiçbir kimyasal işleme sokmaksızın borular ile kıyıdan epey uzak bir yerde denizin dibinde dip akıntısına veriyor. Olduğu gibi.”

Ne kadar açıkta?

“Kesin bir mesafe veremem. Bir, belki daha fazla... Bilemiyorum.”

Kanalizasyondan gelen atıkların çorbaya çevrildikten sonra olduğu gibi denizde dip akıntısına verildiği gerçek mi?

“Gerçek. Başka türlü pompa ile basıp boruların yardımıyla denize basılamaz. On yılı aşkın süredir bu böyle devam ettiği için Ege Denizi bu şekilde kirletiliyor. Bu konuda bize verilen cevap şu idi: 'Olur mu? İşte burada da arıtma var. Akdeniz'e kıyısı olan bütün ülkeler, örneğin Fransa bile böyle yapıyor.' Doğru, onlar da yapıyor ama biyolojik arıtmayı yaptıktan sonra denizin açıklarında deniz dibindeki akıntıya pompalıyorlar.”

Söylediklerini aynen yazarım. Zan altında kalmayalım?

“Hayır. Kesinlikle. Araştırdım. Dikili Kaymakamı bile kendisiyle yaptığımız görüşmede bunun böyle olduğunu kabul etti. Kaymakamlığın bu konuda hazırladığı resmi bir rapor da var. Bu olay uydurma filan değil.”

Anladım. Arıtma sorunu var...

“Arıtma sorunu var. Doğru dürüst kanalizasyon sistemi yok. Islah edilmemiş. Arıtma yeterli gelmeyince ikide bir farklı noktalarda patlayıp duruyor. Özellikle akşamları basıyorlar denize. Pis bir koku yayılıyor. Ayrıyeten sahiller altı ve Kabakum'da dereler var. Oradan denize pislik akıyor. Balıklar öldü bu yüzden bu yıl. Denizde canlı kalmadı. Leş gibi kokuyor. İzmir'in Salhane bölgesi bir zamanlar nasıl kokuyordu, aynen öyle kokuyor. Rezalet bir durum yani. Bunların hepsinin çözülmesi konusunda biz bir dilekçe yazdık. İmza toplamaya karar verdik, o toplantıda.”

 İLK İŞİMİZ İMZA TOPLAMAK OLDU

Bir dilekçe yazıldı ve o dilekçe için imza toplanılmasına karar verildi?

“Evet ama şöyle bir şey de yapmıştık ilk toplantıda: 29 kişi ile kurduğumuz yürütme 40 kişiyi bulunca, sürece daha hızlı müdahale edebilmek için bu yürütmenin içinde 6 kişilik daha dar ikinci bir yürütme oluşturmuştuk. Kararları en geniş toplantılarda alacak ama pratik sorunlara da hızlıca müdahale edebilecektik, böylece. Bu 6 kişinin de 5'i kadın, birisi erkek idi.

Kadınlar aldı 3 nüsha hazırladığımız dilekçeleri ellerine, müthiş bir uğraşı verdiler. Ben böyle bir şeyi ilk kez gördüm. İmza toplama şekli çok güzeldi. Bu tür faaliyetlerde bilinen imza toplama şekli nasıldır? Bir yerlere masa koyarsın, gelen geçene 'Hey arkadaş. Şu konuda imza topluyoruz. Atar mısın?' deriz. Vatandaş imza atar ya da atmaz, biz o vatandaşı bir daha görmeyiz. Bu kez öyle olmadı. Kapılar çalındı tek tek. İçeriye girildi. Kadınlar yaptı bunları. Olayı anlattılar. İmzayı atanlar imzayı atmakla kalmayıp olayı sahiplendiler. Bu şekilde 3500 imza topladık. Zamanında yetiştiremeyenler sonrasında 1500 imza daha getirdiler. Böylece toplam 5000 imza toplanmış oldu.”

Kaç günde toplandı bu imzalar?

“5 günde. Süper bir çalışma oldu. Şöyle bir olay: İmzayı veren sonrasındaki gelişmeleri soruyor, ki hala ilişkilerimiz devam ediyor. Yolda ya da kapısını çalıp imza attırdığın sonrasında seni bir daha görmüyor değil, öyle bir şey değil, imza atan kapı komşusu. Konuşuyorlar. Sohbet ediyorlar. Gelişmeleri öğrenmeye çalışıyorlar. İmza atan insanlar şu an bizimle bir biçimde iletişim halinde. Böyle bir imza toplandı.”

Bu toplanan imzaları nerelere verdiniz?

“Dikili Kaymakamlığına verdik bir nüshasını, olayı resmileştirmek için. Bir tanesini Dikili Belediyesi'ne. Bir tanesini de İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne verdik. Hepsine tek tek götürdük.

'Dikili Kaymakamlığı'na neden verildi ?' diye soruldu. Bu işin ucu, nitekim şimdi geldiğimiz nokta o, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na, yani hükümete uzanıyor. Burada hükümetin yerel ayağı Dikili Kaymakamlığı'dır. Kaymakamlığın bizim hakkımızda yazı yazması demek, işimizi kolaylaştırması demektir. İkincisi, Dikili Halk Meclisi resmi bir kuruluş değil. Kaymakamlık bizim toplayıp verdiğimiz dilekçelerin arkasına resmi bir yazı yazdığında, yani bir biçimde bizi kabullendiğinde, bizim yaptığımız iş komple resmileşir. Bunu da Çandarlı Halk Meclisi deneyiminden öğrenmiştik. Nitekim de öyle oldu.

İlçe Belediyesi'ne dilekçeyi teslim ettik ama hala bize randevu vermedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ilk elde bizi kaale almadı. Biz dedik ki '14 Ağustos günü İzmir Büyükşehir Belediyesi toplantı halindeyken belediyeyi basmaya geliyoruz. Orada bu konuyu konuşacağız. Slogan atacağız... Sorunlarımızı gündeme getireceğiz.' Bunun üzerine İzmir Büyükşehir Belediyesi özel kalem müdürü sekreterliği 14 Ağustos'tan önce bize randevu gününü bildirdi. Bu randevuya gittik. Çok iyi karşılandık. Tunç Soyer çok iyi karşıladı. İZSU Müdürü ayakta karşıladı. Sorunlarımızı dinlediler. Bizimle ilgilendiler...”

 ARITMANIN YAPILACAĞI YER DEĞİŞTİRİLDİ

Kaç kişi gitmiştiniz?

“4 kişi gittik. Tunç Soyer ilgililere talimatlar verdi. Bizim iddia ettiğimiz bir konu vardı: 10 yıldır Dikili'de arıtmanın yapılacağı söylenen yer yanlış bir yerdi. Neden yanlıştı? Biz bunu kafamızdan uydurmuyorduk. Bu konuda uzman bazı kişiler bizimle birlikteydiler, onlar söylemişlerdi. Bunları söyledik. Bizi haklı buldular. Yeri değiştirdiler. Çok kısa bir sürede, ki tarihinde görülmemiştir, bu yeni yeri istimlak ettiler ve parasını hemen ödediler. Bir ay bile sürmedi. Müthiş bir şey. Dikili Kaymakamlığı'na verdiğimiz dilekçeye kaymakamlık ek yazı koyduğundan dolayı bize de resmi bir yazı ile yanıt verdi İzmir Büyükşehir Belediyesi; işte 'şu tarihte arıtmanın yapımına başlayacağız' diyerek.

Şu anda projesi bitmiş, kredisi çıkmış, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın onayını bekliyor.”

Yani bu arıtma konusu ve haliyle deniz kirliliği Dikili'nin birinci sorunu olarak görülüyor, bu nedenle ilk günden bunu gündeme aldınız ve bu konuda bir ilerleme kaydedildi.

“Geçenlerde Dikili'de kültür merkezi açılışı vardı. Tunç Soyer de geldi. Çağırdı. Sohbet ettik. 'Başkanım, bize bu yazıyı yolladınız, paylaştım, çok da etkili oldu. Bugün sizden ricam şu: Kültür merkezinin açılışı için bir konuşma yapacaksınız. Halk gelmiş. Sizi dinleyecek. Arıtma konusuna da değinir ve söz verir misiniz? Halk bunu bir de sizin ağzınızdan duysun' dedim. 'Tabi. Ne demek.” dedi. Çıktı kürsüye ve konuşmanın başında ilk olarak bu konuya değindi, bağıra bağıra. Çok güzel bir şey oldu. Hiç beklemiyordum. O an ona Dikili'nin sorunlarını içeren oldukça geniş bir mektup da verdim. 'Bunu da lütfen okuyun' dedim. Bundan ötesini artık takip edeceğiz.”

 

KUM ZAMBAKLARI KATLEDİLİYOR. DENİZ PATLICANLARI TOPLANIYOR

Bunun dışında Dikili Halk Meclisi'nin 'Arıtma konusunda bir mesafe aldık, şimdi şu sorunu gündeme alalım' deyip gündemine aldığı başka sorunlar var mı yoksa beklemede misiniz?

“Dikili Halk Meclisi'nin bir sorunlar sıralaması var, biraz önce söylemiştim. Şimdi ikinci sıradaki sorunumuzu gündemimize aldık.

Kabakum'da endemik bir bitki olan Kum Zambakları yetişiyor. Onları katlediyorlar. Orası aynı zamanda kaplumbağaların yumurtalarını bıraktıkları bir bölgedir. Bu bölgenin hemen kıyısında AKP'nin eski ilçe başkanı bir yer almış. O yeri için Dikili Belediyesi'ni bypass ederek Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından imar izni almış. Sıkıntı şu: Önlem olarak hiçbir şey yok. Kepçeler çalışırken Kum Zambaklarının olduğu bölgeye girip çıkıyorlar. Ne Kum Zambağı kalıyor ne de başka bir şey kalıyor. Buna karşı bir mücadelemiz var.

İkincisi Deniz Patlıcanlarını topluyorlar denizden, bunların toplanması kesin olarak yasak olmasına rağmen. Bizim burada denizin dibi Deniz Patlıcanı kaynıyor. Dikili Denizi'nin maviliği, güzelliği, Mavi Bayrak almasının nedeni bu Deniz Patlıcanlarıdır. Denizi onlar temizliyorlar.”

Onları mı topluyorlar?

“Hem de trolle. Bademler köyünden buraya kadar bütün alanı tarıyorlar. Acımasız bir toplama içindeler. Bunlara karşı da bir mücadele başlattık. Arıtma olayının yanı sıra bu konuda da girişimlerimiz oldu. Örneğin Sahil Güvenliğe şikayet ettik, 'Adamlar gelmiş, trolle Deniz Patlıcanlarını topluyor' diyerek. Sahil Güvenliğin başındayız. Dilekçemizi veriyoruz, 'Bakın böyle böyle yapıyorlar, Denizi katlediyorlar, Deniz Patlıcanlarını topluyorlar. Gidin müdahale edin. Bunları engelleyin' diyoruz. Sallanıyorlar. Deniz Patlıcanlarını toplayanlar kaçıyorlar. Sonra Sahil Güvenlik gidiyor. Bakıyor. 'Böyle bir şey yok' diyor.”

Deniz Patlıcanlarını toplamak yasak aslında, benim de bildiğim.

“Yasak. Belediye değil, Sahil Güvenlik buna müdahale edecek. Bu nedenle onlara gidiyoruz. Söylüyoruz. Deniz Patlıcanlarını toplayanlar gittikten sonra gidiyorlar. Sonradan öğrendik ki bu Deniz Patlıcanlarını toplayan AKP'li bir şirket... Yahu trolle topluyorlar, denizin dibinde ne var ne yok, canlıları, balıkların, denizde yaşayan bütün canlıların yumurtalarını bıraktıkları yuvaları yok ediyorlar. Denizin dibini çölleştiriyorlar.

Dikili Halk Meclisi'nin önündeki görev şimdi bunlar. Bunların arkasından plajların mafyaya verilmesi gelecek. Bedava denize girdiğimiz plajlar şimdi mafyaya peşkeş çekiliyor.”

Dikili Belediyesi mi veriyor? Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı mı?

“Bu konu Dikili Belediyesi ile ilgili. Şimdiki Dikili Belediye Başkanı Ülkü Ocaklarında yetişmiş. ANAP'lı. Ülkücüleri CHP'li yaparak CHP ilçe örgütünü ele geçirmiş. Bütün plajları bunlara kiralamış. Bu nedenle Dikili tarihinde ilk kez uyuşturucu bizim sahillerimize geldi. Çözmek için gündemimize alacağımız sorunlardan birisi de budur.”

 SORUNLARIMIZI VE ÇÖZÜMLERİNİ BİRLİKTE TARTIŞARAK BELİRLİYORUZ

Dikili Halk Meclisi bu kısa sürede kaç defa toplantı yaptı?

“5 toplantı yaptık.”

Bütün toplantılar geniş katılımlı mı yapıldı?

“Şöyle oldu: Bazı toplantıları dar yaptık, bazılarını ise geniş katılımlı yaptık.

Bizde 3 kademe var, o en dar grubun dışında. Yürütme, WhatsApp grubu ve Facebook sayfamız.

En dar grup alınan kararların sözcüsü ve ileticisidir. Örneğin benim önerdiğim bazı şeyler kabul edilip karar haline gelmese de ben alınan kararların sözcülüğünü yapıyorum. Böyle bir işlerliğimiz var.

Yürütmeyi neden kalabalık tuttuk? İnsanları ne kadar karar alma mekanizması içerisine sokarsak, bunu Çandarlı Halk Meclisi çalışmalarından bir ders olarak aldım, ki Çandarlı Halk Meclisinin en büyük eksikliği de budur, olaya o kadar çok sahip çıkıyorlar. Nitekim Dikili'de yapılan 1 Eylül Barış Mitinginde hemen hemen meydanın 1/3'ü Çandarlı ve Dikili Halk Meclisi üyelerinden oluşuyordu. Bir başka deyişle, son 10 yılda Dikili'de yapılan mitinglerde en kalabalık korteji oluşturduk.”

Sosyal medyada da paylaştığın şu tartışmalı miting mi?

“Aynen. Bazılarınca engellenmeye çalışılmamıza rağmen en kalabalık kortejdik. Bizim kortejdeki vatandaşların önemli bir kısmı hayatlarında ilk defa bir mitinge katıldılar ve yürüdüler. Bu büyük bir başarıydı.

Şu an 478 kişi ile diyaloğumuz var. Bu kişilerden oluşan bir WhatsApp grubumuz var. Burada aynı zamanda karar da alabiliyoruz.

Facebook grubumuz daha geniş, 500 kişiye yaklaşıyor. Devamlı genişliyoruz...”

 HALK MECLİSİ SİYASETTEN UZAK DEĞİLDİR

Bu noktada öğrenmek istediğim şu: “Örgütlenme” denilince, bir, legal ya da illegal siyasi partileri, siyasi oluşumları, iki, dernek, sendika, kooperatif... gibi kitle örgütlenmelerini anlıyor insanların çoğu, sol kesim de dahil, özü itibarıyla. Halk meclisi dediğimiz örgütlenme biçimi ise bu iki kategorideki örgütlenme biçimlerinin dışındadır ama özünde bir kitle örgütlenmesidir. Meşruiyetini yasalardan değil, çünkü yasal olarak tanımlanmıyor, tamamen fiiliyattan, kitlenin onu sahiplenmesinden alıyor. Çandarlı'da ya da Dikili'de bu örgütlenme biçimine farklı türden eleştiriler yöneltenler oluyor mu? Yani, “Yahu böyle olmaz. İşte dernek kuralım ya da (x) partisinin yan örgütü olalım...” türünden. Bir başka deyişle, bu örgütlenme modelinin doğrudan kendisine itiraz edenler oluyor mu yoksa hiç ses çıkarılmıyor mu?

“Kuruluşumuzun ilk haftası benzeri görüşler dile getirildi. Kimisi parti, kimisi dernek kuralım, kimisi de kafe gibi bir yer açalım, orada toplanalım dedi. Bunun üzerine bir toplantı yaptık. Dedik ki 'Kesinlikle hiçbir dernek, kuruluş kurmayacağız. Hiçbir partinin yedeği olmayacağız. Özgür, bağımsız bir hak mücadelesini burada organize edeceğiz.' Aldığımız karar bu oldu.

'Siyasi bir örgüt olmayacağız' derken bir şey karıştırılıyor. Biz siyasetten uzak değiliz. Apolitik bir örgüt değiliz. Siyasetin tam göbeğindeyiz. Bunları birbirinden ayırmak gerekiyor. Partizan olmakla siyaset yapmak farklı şeylerdir. Biz partizan değiliz. Biz bütün partilerin üzerindeyiz. Halk meclisine katılan herkes Çandarlı'nın ya da Dikili'nin sorunları söz konusu olunca var olan siyasi parti kimliğini bir kenara bırakıyor, çözmeye çalıştığımız sorun üzerinde ortak siyaset yapıyor. Biz böyle bakıyoruz meseleye...”

Bir süre bu çerçevede konuşmaya devam ediyoruz...

 HALK MECLİSLERİ YENİ VE UYGUN ÖRGÜTLENME BİÇİMLERİDİR

Yani var olan sorunlarımızın çözümü için halk meclisleri uygun bir örgütlenme modelidir?

“Aynen.”

Birey olarak değil, bir siyasi partinin nezdinde değil, Emek ve Demokrasi Platformları gibi yenilgi yıllarının kastlaşmış örgütlenmelerinde de değil, yeni bir örgütlenme modeli...

“Yeni insan. Yeni ilişkiler... Anlattığım gibi bu meclislere katılanların %90'ı ilk kez bu tür örgütlenmelere katılıyorlar. Bu insanlar 20 yaşında, 40 yaşındaki gençler değiller.”

Meclislere katılanlar çalışmalarının sonucunu gördüklerinde “Bu yolla bir mesafe kat etmek mümkünmüş” diyorlar. Elbette bu meclisler ile başka ne tür sorunları çözebiliriz, bunu şimdiden bilebilmek mümkün değil.

“Aynen. Hayat karşımıza daha başka ne getirir bilemeyiz.”

 SOL YAPILAR ÇEKİLMİŞ KABUĞUNA, HAYATLARINDAN MEMNUNLAR

Bu konuda söylemek istediğin başka bir şey var mı?

“2-3 yıl önce Soma'da özel sektörün elindeki maden işletmelerinde madencilerin örgütlenmesi işi vardı. Biz o konuda bir dayanışma grubu oluşturmuştuk. 68 kişi vardı grupta. Sendika kuruldu ama grup dağıldı. Benim rahatsız olduğum nokta şu: sol yapılar içerisinde kimse bu çalışmalara, yapılara katılmıyorlar. Gelmiyorlar. Çekilmişler kabuklarına. Olup bitenler hiç umurlarında değiller.

Örneğin, Kamil Kartal'ın da katıldığı o meşhur maden yürüyüşü vardı, Soma'dan Ankara'ya. Ona da gelmediler. Sonra ne oldu? Bir trafik kazasında öldü insanlar, o cenazeye gelenler oldu. İşçiler cenazeye gelenlere 'Bizim mücadelemizde neredeydiniz?' diye sordular. Bu olay her yerde yaşanıyor. AGROBAY direnişinde de, Çandarlı ve Dikili Halk Meclisleri sürecinde de yaşanıyor. Gelmiyorlar. Davet etsek de gelmiyorlar. 'Neden gelmiyorsunuz?' diye gidip sorduğumuzda 'Siz bireysel hareket ediyorsunuz' diyorlar...

Bir de şu var: Dikili Halk Meclisi'nin Dikili Emek ve Demokrasi Platformu'na alternatif bir örgüt olarak gündeme getirildiğini düşünenler var. Bunu kim söylerse ona bunun doğru olmadığını söylüyorum. 'Çandarlı Halk Meclisi Dikili Emek ve Demokrasi Platformunda temsil edilen bir örgüt. Dikili Halk Meclisi Çandarlı Halk Meclisi deneyimizden ders çıkararak oluşturulan benzer bir örgütlenmedir. Biz bu meclisi kurarak bütün siyasi oluşumlara yeni bir çalışma ve örgütlenme alanı açıyoruz. Gelin. Birey olarak katılın. Bu mücadele içerisinde yer alın. Halkın içerisine girin. Gösterin kendinizi. Siz de meclis üyeleri gibi var olan sorunların çözümünde elinizi taşın altına sokun. Dikililer sizleri yanlarında görsünler. Tanısınlar. Siz bekliyorsunuz, ki halk kendiliğinden gelsin ve sizin partinize üye olsun. Böyle bir şey mümkün mü?'

Bu anlayışı bir türlü yıkamıyoruz. Sıkıntımız bu!

Halk meclisi siyasallaşamazsa sabun köpüğü gibi dağılır gider.

 

 

 




Bu haber 1429 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SÖYLEŞİ Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI