MEHMET ERDAL / DATÇA

Belediye başkanı Gürsel Uçar “Kumluk sahili, Datça'nın tam merkezi, tam kalbidir” dedi.

Başkan Uçar Datça Belediye Meclisi Temmuz Ayı Olağan Toplantısının açış konuşmasının bir yerinde “Datça'nın en güzel yeri neresidir?” diye sordu ve devam etti: “ Bana göre küçüğünden büyüğüne, yani genciyle yaşlısıyla denize girebileceği bir yer Kumluk sahilidir. Kumluk sahili, yani o kumsal her şeyden önce korunmalı, her şeyden önce temiz tutulmalı. Çünkü, orası Datça'nın tam merkezi, tam kalbidir. Buralarda insanlar gündüz denizine girmeli, kesinlikle akşamları da, zaten gündüz denizine giren akşamları da sahilini kullanır, Datça'nın farklılığını, o sahili farklı bir şekilde kullanmanın bir örneğini ben Antalya'da, işte Fethiye, Bodrum... buralarda böyle bir şey var mı ben onu bilmem. Ben bir başka yeri örnek alarak belediye başkanlığı yapmak istemiyorum. Doğrusu, güzeli hepsine beraber karar verelim, doğruyu, güzeli beraber yaratalım, doğruyu, güzeli başka ilçeler bizden alsın. Orada şu varmış, burada bu yapılıyormuş bunlarla uğraşmak, bunları da konuşmak istemiyorum. En doğruyu, güzeli bulup uygulamamız gerekiyor.

Şimdi orada akşamları masa atılmasının, birileri karşı çıksa bile ben Datça Belediye Başkanı olarak sizlerin huzurunda söylüyorum, akşamları masa atılaraktan Datça'nın tanıtımını göstermek bana göre doğrudur diye düşünüyorum. Ama nasıl doğrudur diye sorarsanız, orada o yerleri kullananların akşam yemeğini iş insanının, iki sevgilinin, ailenin, iki arkadaşın, iki nişanlının, düğünlerini yapmış ve balayına çıkmış iki gencin akşam yemeği yemesi, orada, sahilde bir akşam yemeği yemenin mutluluğunu yaşaması kadar güzel bir şey yoktur. Sadece orası iki insanın dinlenebileceği, sohbet edebileceği bir yer olmalı.

Birileri orasını fena halde kullanmaya kalkarlarsa orasının tadı kaçar. O bakımdan bunu başta ben olmak üzere siz değerli meclis üyesi arkadaşlarım ve duyarlı vatandaşlarımdan şunu bekliyorum: Evet orası kullanılmalı. Orası herkesin yemek yiyebileceği bir yer olmalı. Orası gündüz denize girenlerin, akşam balayına çıkmış iki sevgilinin mutluluklarını paylaşaraktan yemek yedikleri bir yer olmalı. Ama yüksek sesli, müzikte orası bir eğlence yerine dönüştürülmemeli.

Ben bugünden itibaren, mutlaka bizi dinliyorlardır, zabıta arkadaşlarımı görevlendireceğim; orada açık havada müzik yapma izinleri yok. Müzik izinleri kapalı alandadır. Orada yüksek sesle müzik yaparak, efendim gurubumuz geldi, onları eğlendirdik... Arkadaşlar, gurubunuz yemeğini yesin, gitsin, eğlenmek için bir türkü bara gitsin. Bir başka yere gitsin. Oranın tadını kimseye kaçırttırmayalım, derim.”