Tweet |
NEVZAT ÇAĞLAR TÜFEKÇİ
28 Temmuz’da Bodrum’a bağlı Mumcular-Bayır’da başlayan orman yangını, 11 günlük süre içinde Beyciler, Gökpınar Hatıplar, Mazı Çocuk Mezarlığı, Gökbel, Çökertme, Bozalan, Mezgit, Türkevleri ve Kemerköy Termik santraline ulaştı. Yangın burada kıvrım yaparak Pınararası, Fesleğen ile Çiftlik sınırına ulaştı. Bodrum ve Milas sınırları içinde, birçok yerleşim yerinin, ormanların, zeytinlerin, tarım alanlarının yandığı bölgede; 16 bin Hektardan(160 bin dönümden) fazla bir alanın yandığı ve yanan bu alanın kıyıdan içeriye doğru yarım daire şeklinde bir görünüm oluşturduğunu belirtiyor bölgeyi iyi bilenler. Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından, 6.8.2021 tarihi itibarıyla Muğla ilinde yanan alan miktarı ise 60.364 hektar olarak açıklandı.
Yangın sonrası Fesleğen, Akçakaya ve Gürceğiz köylerindeki durumu yerinde görmek, köylülerle konuşmak için Fesleğen’e gittik. Köyün girişinde bekleyen Jandarma, “yardım amaçlı gelenleri alıyoruz,” diyerek, bizi geri çevirdi. Dönüşte yangının sınırlarına dayandığı Çiftlik köyü sakinleriyle görüştük. Köylüler, yangın yeriyle aralarındaki 7 kilometrelik mesafeden dolayı tedirginlik yaşıyor ve rüzgâr kendi köylerine doğru eserse, köylerinin yangının etkisi altında kalabileceğini belirtiyorlardı korku ve endişeyle.
Çiftlik köyü sakinlerinden Mehmet Çelik, kendisinin 1981 ve 1983 yılları arasında üç sene ormanda yangın söndürme ekibinde çalıştığını belirterek şunları söyledi: “Biz o zamanlar; elimizde tarha, tırmık, kürek ve kazma gibi ilkel araçlarla yangına müdahale ediyor, yayılmasını önlüyorduk. Bu bölge, orman bölgesi. Burada çok yangın çıktı ve hepsini büyümeden bastırmayı başarıyorduk. Şimdi yangın söndürme teknolojileri çok gelişti. Yangın söndürme uçakları var. Oysa yangınlar önlenemiyor ve söndürülemiyor. Bunu anlamak ve kabul etmek mümkün değil.”
YANGIN NOKTASI, YENİKÖY TERMİK SANTRALİNE 5 KİLOMETRE
“Yangın Akçakaya Söğütgediği mevkiinde, sınırımızda. Yeniköy termik santraliyle arası kuşuçumu 5 kilometre. Lodos eserse yangın Çiftlik’e gelir,” diyerek tedirginliğini dile getiren Çelik şöyle devam etti: “Tarım arazilerinde, anızlarda oluşan yangınlara Orman Müdürlüğü müdahale etmiyor. ‘O bizim işimiz değil, biz orman yangınlarına bakarız’ diyorlar. Oysa bu tarlaların etrafında orman, zeytin ve meyve ağaçları var. Orman İdaresinin bu tutumu yanlış. Ormana sıçrayabilecek bir yangının kaynağı anız tarlası ise tehlikeyi kaynağında yok etmek lazım. Yangın ormana sıçradıktan sonra ve bir de rüzgâr varsa zararın boyutu daha büyük olur.”
Çelik sözlerini şöyle tamamladı: “Eskiden yangın söndürme ekipleri 8-10 kişiden oluşurdu. Yangın söndürme ekipleri şimdi 3 kişilik. İzinli olanlar da yangın için çağrılmıyor. Ekipler çevreyi bilenlerden oluşturulmuyor. Ben bu köydenim ve bu ormanı karış karış bilirim. Bizim zamanımızda yangın sırasında köylü seferber edilirdi. Şimdi ise buna izin verilmiyor. Biz kıt imkânlarla yangınları söndürmeyi başarıyorduk. Şimdi imkânlar bol ama yangınlar söndürülemiyor. Devletimizin orman yangınlarıyla ilgili bir mücadele stratejisi ve politikası olmalı. Rusya’nın çıkıntı uçaklarıyla bu yangınlar söndürülemez.”
Çiftlik’te karşılaştığımız Fesleğen köyünden Cemal Çandır(62) da şunları söyledi: “Yangının bize doğru geleceği belliydi. Önceden önlem alınması lazımdı. Orman arası yollar ve yangının yayılmasını durduran şeritler eksik. Organizasyon yok; kim kime dum duma. Ben böyle bir felaket görmedim bu yaşıma kadar. Yangın, Beyciler’den çıktı, 15-20 yerleşim yerini dolana dolana bize doğru geldi. Durdurulamadı. Uçaklar olsaydı, bu yangın bu kadar geniş bir alana yayılmazdı. Yüksek tepelere uçaklar su bıraksaydı, felaket bu kadar olmazdı.”
Daha sonra konuştuğumuz köylüler, her gün köylerine 34-35 ve 06 plakalı son model lüks araçların geldiğini ve bol bol görüntü aldıklarını söylediler. Köy sakinleri, “Bu yerler satılmış da bizim haberimiz yok,” diyerek, Çökertme ile Kemerköy termik santrali arasındaki yerin Katarlılar’a satıldığı yönünde duyumlar aldıklarını da dile getirdiler.