Tweet | Tarih: 20-05-2023 16:56 |
Söyleşi: Nevzat Çağlar Tüfekçi - Siz nereden geldiniz? - Biz Yanya Vilayetinin Koniçe ilçesinden geldik. Yunanistan’dan geldik. Yanya, Selanik’e 4 saat uzaklıkta olan bir yerdir. Muhacir olarak bizi, Kemikler Köyüne yerleştirdiler önce. - Koniçe’den kaç kişi gelmiş Türkiye’ye? - Ben kesin bir rakam veremem ama okuduklarıma ve büyüklerimden dinlediğime göre 300-400 kişi kadar gelmiş. Buraya 72 hane geldi. Bunları Dörttepe, Kemikler Köyü, eskiden Tuzla şimdi Boğaziçi, Asar, Hisar; bu bölgeyi olduğu gibi 72 aileye dağıtmış devlet. Bizim büyüklerimiz, “biz bu dağda yaşamayız” diyerek tepki gösteriyorlar. Kemikler’de bizim 24 dönüm tarlamız vardı. Bu bölgeden verilen toprakları çoğu kimse kabul etmedi. Kabul edilen yerler de Kemikler’deki yerler oldu. - Yerler kabul edilmedi, sonra ne oldu? - Sonrasında, Tuzla, Asar, Hisar; şu andaki Boğaziçi köyünden 150 bin liraya 16 aile yer satın aldı. Kimi tam hisse, kimi yarım hisse, kimi çeyrek hisse. Bunu, kendileri borçlanarak aldılar. Bunun borçlarını ise hem dağı açarak, hem de açtıkları dağın odunundan kömür yaptılar ve bunları satarak borçlarını ödediler. Kömür yapıp satarak hayatlarını devam ettirdiler. Bu, Koniçe’den gelen bir meslekti. O dağı açınca, orada bulunan delice zeytinleri aşıladılar, yenilerini diktiler, o açılan yerleri zeytinlik haline getirdiler. Turizmin patlamasıyla 1978’de kayınbabam milyoner oldu. Kayınpederim de muhacirdir, Arnavut’tur. Biz Arnavutlar’ın apayrı özelliği vardır. - Nedir bu özellik? - Anlatayım. Düğünlerimizde, acılarımızda; birlik-beraberlik içinde olurduk. Düğün öncesinde okuntular dağıtılırdı. Bardak, bardağın içinde üç şeker… Düğünlerimizde klarnet, keman, cümbüş olurdu. Rakı-şarap içilirdi. Uzun masalar olurdu. Masaların üzerinde düğün yemekleri, rakı ve şarap olurdu. Klarnet, Arnavutlara özgü bir müzik aletidir. Arnavut Cemal, klarnetçi Cumali Efendi vardı. Kemancı Abdurrahman Amca. Cümbüşçü vardı. Bunlar gelir, masaya oturur, en güzel Rumeli havalarını çalarlardı. Onların eşliğinde oyunlar oynanırdı. Bizim düğünlerimizde şarap içilirdi. Kadınlar da içerdi. Bizim orada, sofrada şarap eksik olmazmış. Şarapla birlikte yemekler yenirmiş. Orada, her sofrada şarap olurmuş. Büyüklerimiz öyle anlatırdı. - Koniçe’de nasıl bir hayatınız varmış? - Biz de varlıklıymışız. Bedellerimiz varmış. Babam buraya 4 yaşında gelmiş. Biz Avrupa kültürünü tam almış vaziyetteydik. - Nasıl bir kültür örneğin? - Kadınlarımız, kızlarımız içki içerdi. Modern giyinirdi. Koniçeli olarak biz müziğe çok önem veren bir topluluğuz. Benim babamın amcasının evinde Balçık’ta, yengemiz vardı, Cuşu adında. Babamın amcası 3. defa evlenmiş. Onun evinde, Klarnetçi Şaban, Servet, Saatçi Musa(Liego), hanımı; bunlar, bizler giderdik yengemizin evine. Balçık’taki eve özel olarak Klarnetçi Cumali Efendiyi getirir, güzel müzik dinletisi yapılırdı orada. Şaban Dalmış, Servet Dalmış bu ikisi iyi klarnet çalardı. Ben bunların yanında çok kaldım. Klarnet çalmayı ben onlardan öğrendim. Ağızla bile klarnet çalma Taklidi yaparım. Ben Rumeli oyun havasını oynayacağım zaman ağzımla akort veririm. Geçen sene İncirliova’dan klarnetçiler Milas’a deve güreşine geldiler. Onlardan bir Rumeli oyun havası veya Arnavut havası istedim; biz bilmeyiz, anlamayız, etmeyiz dediler. Başladım ağzımla akort vermeye… Hemen kaptılar. Sen desene, “Arnavut Gaydası” diye… Çalmaya başladılar, ben çıkardım mendilleri, başladım oynamaya… O CD, şimdi bende mevcuttur. - Burada sizin müzikleri çalabilen var mı? - Burada bizim müziği en iyi icra eden, Fotolar olarak Mustafa Demir, soyadı aklıma gelmiyor Çaputçu Hanında duran Tamer isimli bir arkadaş. Şu anda Tamer’den başkası bu müzikleri tam olarak çalamaz. İcrası tamdır. Esen Küçük de bu müziği iyi icra edenlerden birisidir. Esen, benim bu oyun havasını hiç hata yapmadan çok iyi çalar. 45 yıl evvel klarnetçi Cumali Efendi, Kemancı Abdurrahman Efendi, Cümbüşte Abdullah Sarper; bir düğünde ben onların yanına oturdum, sırf bu havaları dinleyebilmek için. O zaman kaydettiğim kaset, benim elimde şimdi. Eski düğünlerde hiç sululuk yapan olmazdı. Yapan olursa, hemen evine götürülür, teslim edilirdi. Çok da kabadayılık yapan olursa, bir araba da saplık atılırdı ona. Toplum içinde terbiyesizliğe, saygısızlığa izin verilmezdi… - Yemekleriniz nelerdi? - Ben yemekleri pek bilmem ama bizim tatlılarımız vardır. Onu çok iyi hatırlarım. Annem hep yapardı o tatlıdan. Şimdi hâlâ yapanlar da vardır Arnavutlardan… - Tatlı çeşitleriniz nasıldı? - Bobola ve kaşoptadır. Bobola mısır darıdan yapılır. Kaşopta, süt, un ve şeker karışımından yapılır. Alta yufka açılır. Üstüne bu karışımı dökeriz, muhallebi şeklinde. Üstüne de yufka serilir. Sonra kesilir. Aynı baklava şeklinde. Fırına veririz. Kazandibini andırır. Bizimki yufka arasında kalır. Kaşopta bir Rumeli tatlı çeşididir. Bizim Arnavutlara ait bir tatlı. Arnavutların böreği, Giritlilerin yemeği ünlüdür. Giritliler etsiz yemek yapmazlar. Et getirmediği zaman, kadın, pırasayı kocasının başına atar. Giritlinin oğlunu al, kızını alma derler…
- Neden öyle derlerdi? - Oğlu her şeyi getirir, kızı her şeyi ister. Ben Giritlinin kızını alacak kadar aptal mıyım? Ben gittim kendim gibi birini aldım. Dayımın kızını aldım. O da Arnavut. Milas çok farklı bir yer, birçok kültür bir arada bu topraklarda yaşamış. - Milas’taki bu farklı kültürleri anlatabilir misiniz? - Arnavutlar, Giritliler, Rodoslular, İstanköylüler, Boşnaklar, Arnavutlar, Aleviler, Kürtler, Yerliler, Davazlılar, Konyalılar, Yahudiler, Rumlar. O günkü şartlarda nüfusumuz 8 ile 10 bin arasındaydı. Bizim kültürlerimiz çok güzeldir. Acısıyla-tatlısıyla bir arada yaşıyorduk. Bir cenaze olduğu zaman, herkes, bu cenazeye katılmayı kendinde bir zorunluluk hissederdi. Şimdi bir sokak içindeki komşuluk ilişkileri, dostluklar; sarsıntı geçiriyor… Günümüzde eski dostluklar, eski komşuluklar yok artık. Teknoloji insanları esir aldı. Geçim kaygıları insanlardaki geleneksel komşuluk ilişkilerini öldürdü, yok etti. Firuzpaşa-Gazipaşa Mahallelerinin bir muhtarı olarak ben bunu çok iyi gözlüyorum ve bu duruma da üzülüyorum bir aslında… Biz toplum olarak böyle olmamalıydık. Muhabbet edecek adam kalmadı artık çevremizde! |