MEHMET ERDAL

Datça Belediye Başkan Aytaç Kurt ve CHP Datça İlçe Örgütü Başkanı Sezai Öz ile dün akşam Kumluk'ta oldukça uzun bir sohbet yaptık; her iki başkan Belen'deki su sorunundan belediyenin SSK borçlarının nasıl ödeneceğine kadar sorduğumuz sorular çerçevesinde ne düşündüklerini ve neler yapmaya çalıştıklarını anlattılar. Sohbet olması hasebiyle kayıt yapmadığımız bu görüşmeden aklımda kalanları özetlemeye çalışacağım.

SU SORUNU ÇÖZÜMÜNÜN İÇERİSİNDEYDİK

Belen'deki su sorununun çözümünün kendilerinin bilgisi dışında ve kendilerine rağmen gerçekleşmediğini söyleyen Belediye Başkanı Aytaç Kurt sürecin her anında Yazı Muhtarı Mert Yalçın ile irtibat halinde olunduğunu, gelişmelerin an be an izlendiğini, yangın nedeniyle devreye giremeyen tankerler ile suyun hangi gün Belen'e taşınmaya başlanacağına kadar her şeyden haberdar olduklarını ifade ederek, Muğla Büyükşehir Belediyesi'nin Belen'deki su sorunun çözümüne dair yaptığı açıklamaya benzer bilgiler verdi.

KAPIMIZ HERKESE AÇIK

Datça Belediyesi ve uygulamaları ile ilgili konularda bilgi almak isteyen basın mensuplarına Datça Belediyesi'nin kapılarının her zaman açık olduğunu söyleyen her iki başkan, haber yapılacak konu ile ilgili belediyeden bilgi ya da teyit almadan haber yapılmasını doğru bulmuyorlardı. Belediyenin yaptığı çalışmalar ve/veya belediye ile ilgili sokakta konuşulan konular hakkında basının, haliyle kamuoyunun periyodik olarak bilgilendirilmesini düşünüp düşünmediklerini sorduğumuzda Sezai Öz, her cumartesi günü CHP Datça İlçe Örgütünde yaptıkları halk toplantılarını işaret etti. Yaz sezonu sonunda yeniden düzenlenerek belli periyodlar halinde bir ilçe örgütü binasında, bir mahallelerde halka açık bir biçimde yapılacak bu toplantılara belediye başkanı da katılacak, basın dahil herkes istediği soruyu sorabilecekti.

HER ZAMAN HER ŞEYİ HALKA SORAMAYABİLİRİZ

06 Ağustos 2024 günü yapılan belediye meclis toplantısında canlı yayında söylemesi hasebiyle o günden bugüne sosyal medyada ve bir kısım basında en çok tartışma konusu olan “Halk Dalkavukluğu” ifadesi ile ilgili şimdi ne düşündüğünü öğrenmek istedik. Başkanın bu konudaki açıklamalarından anladığım şu oldu: Başkan bu ifadesinin kötü bir ifade olduğunu, hakaret içerdiğini vb. düşünmüyordu. “Her şeyi her zaman halka sormak ve onun vereceği kararı esas almak her zaman doğru sonuç vermeyebilir; bu nedenle her konuda 'Halka sor' denilmesini doğru bulmadığımı anlatmak istedim” şeklinde birden çok örnek vererek yaptığı açıklamadan ve Sezai Öz'ün bu konudaki açıklamalarından kastın siyaseten bir nevi “popülizm” eleştirisi olduğu sonucunu çıkardım. 1980 öncesi olduğu gibi bugün de “sokakta siyaset yapmak” gibi bir derdi olmayan bazı kesimlerce “popülizm” eleştirisi yöneltilen Devrimci Yol geleneğinden gelen ve Datça özgülünde “kırsal mahalle”, “Büyükşehir Yasası ile belediye mülküne geçen taşınmazların durumu” , “Şezlongsuz Datça” vb. tartışma süreçlerinde şimdi başkanın bu sözüne sert tepki gösteren bazı arkadaşlarca birçok kez aynı eleştiriye muhatap olan birisi olarak başkanın bu eleştirisini bu sözlerle ifade etmesini yakışıksız bulduğumu bir kez daha ifade etmeliyim.

KIYILARDA YETKİYİ ALMAYA ÇALIŞIYORUZ

Her iki başkan da kıyılarda yaşanan kaotik durumun nedeninin kıyılarla ilgili yetki karmaşası olduğunu düşünüyor; bu konuda bazı örnekler veriyorlar. “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” denir ya o hesap Datça Belediyesi'nin şimdi de kıyılar ile ilgili girişimlerde bulunduğu anlaşılıyor; Datça Kaymakamlığı, Muğla Valiliği, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Muğla İl Müdürlüğü vb. kurumlarla bu konuda görüşmeler yapıldığını, Datça Yarımadası'nın kıyılarındaki yetkinin Datça Belediyesi'ne verilmesinin talep edildiğini söylediler. Sahillerdeki yetkinin yerel yönetimlere verilmesini savunan birisi olarak bu talebin şimdiki yerel yönetimce de sahiplenilmesini önemli buluyorum ama merkezi yönetimin tavrının bilindiği verili koşullarda örneğin Datça Belediye Meclisi'nin bu talebi sahiplendiğini, Datça kamuoyunun bu girişiminde yerel yönetimin arkasında olduğunu yüksek sesle ifade etmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.

DEVLET BELEDİYELERİN SSK BORÇLARINI SİLSİN

Yasası ile belediyelere geçen taşınmazların belediyelerin SSK borcu nedeniyle satışı ya da takası konusunda Aytaç başkanın açıklaması şöyle: “Merkezi yönetim önce Büyükşehir Yasası ile köy tüzel kişiliklerine ait taşınmazları belediyelere devretti. Şimdi de SSK borçlarının kısa bir sürede ödenmesini dayatarak belediyelerin bu taşınmazları satmasını, tercihen de borç ile takas ederek SSK'ya devrini gerçekleştirmeye çalışıyor; eğer ikincisi olursa taşınmazlar %50 daha düşük değerle el değiştirmiş olacaklar. Merkezi yönetim kamuya ait her şeyi sata sata bitirdiği için sıra şimdi bu yolla tasarrufu altına alabileceğini düşündüğü bu taşınmazlara geldi.” Başkan normal koşullarda bu borcun ödenebileceğini söyledi. Başkana ısrarla borcun ne kadar olduğunu ve nereden kaynaklandığını kamuoyuna açıklamasını önerdik. Başkana Cumalı köyünde yaptığım söyleşide bir vatandaşın “Bazı işletmelerin vergi borcunu silen Devlet belediyelerin SSK borcunu da silsin.” dediğini, bu konuda ne düşündüğünü sordum. Başkanın yerine Sezai Öz “Katılıyorum. 5'li çetenin borcunu silen Devlet belediyelerin de SSK borçlarını silsin” dedi.

160 KOYUN SORUMLULUĞU BİZDE

Gökova Güneş Sitesi ile Uşaklılar Sitesi arasında kalan bölgenin ve sahilin gönüllü katılımcılar ile birlikte belediye tarafından temizlenmesi etkinliğini çok önemsediğimi, bu tür etkinliklerin Datça'da var olan dernek, sendika, platform vb. yapılanmalar üzerinden de çağrı yapılarak örgütlenmesinin daha iyi olacağını söylediğimizde başkan önümüzdeki süreçte hedefi doğrudan Datça'ya tatile gelen tatilcileri geride bıraktıkları atıklarla yüzleştirmek olan bir farkındalik eylemi düşündüklerini söyledi. Başkana göre Datça Yarımadası kıyılarında 160 koy bulunuyordu, bu koyların tümünün temizliğinin belediye tarafından yapılması verili koşullarda mümkün değildi.

DATÇA'YI DATÇALILARI İKNA EDEREK DÖNÜŞTÜRMEYİ DÜŞÜNÜYORUZ

Başkan ile CHP Datça Belediye Başkan Adayı ilan edilmesi öncesinden beri pek çok kez görüştüğüm için kişi olarak onun “Datça'nın dönüştürülmesi”ne dair düşüncelerine yabancı değilim. Başkan sohbetimizin bir yerinde bu düşüncelerini de açtı. Geriye giderek 1999 Yerel Seçiminde CHP'nin Datça Belediye Başkanlığını ilk kez kazanmasından önce 1994 yılında bazı köy muhtarlarıyla kurduğu ADD'nin (Atatürkçi Düşünce Derneği) bu dönüşümdeki önemine atıfta bulundu. Başkan Datça'nın dönüşümünün Datçalılar bu dönüşüme ikna edilirse mümkün olacağını düşünüyordu. 1994-1999 yılları arasında bunun nasıl başarıldığına dair örnekler verdi; 1999 yılından bugüne değin gelen süreç bu başarının sonucuydu.